Galiba ruh hastasıyım

Sanırım bende ruh hastasıyım. Tatile gideceğim zaman aracımla 250 km yolu baska bir şehire, aileme (benimki kuş ama aldığımda yem bile yiyemiyordu şırıngalara mama yapıp verdim başından ayrılmadım yem kirana kadar) birakiyorum. Göz bebeğim o. Tatilimi yapip hemen tekrar o kadar yolu kuşumu almaya gidiyorum, çünkü ailem dışında baska kimseye emanet edemem. O yüzden cok iyi anliyorum sizi. Rahatsiz olacagi aklinizin kalacağı yere gitmesini istemiyorsunuz. Zaten kedilerde değişikliği pek sevmiyor. Ama ailenize nasil kal diyeceksiniz ki, kuzen nasil güvenilir birimi?
 
Herkese merhaba,

Öncelikle fazla detaylı ve uzun yazdım, okumak istemeyen veya özet geç diyenlere göre göre bir konu değil. Konumuz kayınvalide/görümce/elti/koca problemi de değil. Konumuz büyük ihtimalle 3 yaşındaki bir çocuk gibi kaprisli olan bir insan olmam (27 yaşındayım) veya düz takıntılı bir ruh hastası olmam ve bunun kedimiz üzerinden siyaret etmesi. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler.

Sorunum kedim, ailem ve sanırım ruh hastası olmam. En başından başlamak gerekirse her şey 5 yıl önce köpeğimiz yaşlılığa bağlı öldüğünde başladı. Kendisi çok ani ve hızlı bir şekilde hastalanmış ve ölmüştü. Hayvanları ne kadar sevsem de uzun bir süre başka bir evcil edinmeyi istemedim, ki en büyük isteğim bir kediyle beraber yaşamaktı. Her neyse, bundan yaklaşık 2.5 yıl önce annem evimize bir kedi yavrusu getirdi ve benden beklendiği gibi kendisine aşırı bağlandım.

Kedimiz 7 aylıkken, ailemin dikkatsizliği de yüzünden, 3. kattaki evimizin balkonundan düştü ve ben gece geç saatte eve geldiğimde fark ettim. Gece 3e kadar sokaklarda ağlaya ağlaya aradım ve bulamadığımım için ertesi gün gideceğimiz yurt dışı turuna katılmamaya karar verip evimizde kaldım. Bir hafta boyunca sabah akşam kendisini sokaklarda aradım ve çok şanslıyım ki sağ salim bir şekilde buldum. Bu olaydan sonra kendisine olan bağlılığım sanırım sağlıksız halini almaya başladı, sürekli başına kötü şeyler gelmesinden korkar bir şekilde buldum kendimi. Sonrasındaki 2 ay boyunca sürekli balkondan düşüp kaçtığını gördüğüm rüyalar gördüm, ki hala da görmeye devam ediyorum.

Sorun şu ki ben eğitimim sebebiyle 4 ay öncesinde yurt dışına taşındım, ev kiralamayı ve kedinin evrak işlerini halledene kadar da aileme bıraktım. Ancak tahmin edersiniz ki covid-19 yüzünden hem kedimin evrak işleri gecikti, hem de getirebileceğim tarih belirsizleşti. Bugün ailemle görüntülü konuşurken annemlerin Türkiyede'ki önlemlerin esnetildiği ilk anda yazlığımıza gitmek istediğini öğrendim ve sinir krizi geçirttiren ve ruh sağlığımı sorgulatan olaylar gerçekleşti. Annemlerin iki önerisi var, birincisi kediyi evimizde bırakıp yaşıtım olan kuzenimin kedi ile bizim evde kalması diğeri de yazlığımıza götürmeleri.

Ancak iki öneriyi de kabul etmek istemiyorum. Yazlık evin bahçesinde bir sürü FIP hastası sokak kedimiz var ve evin dibi yol. Sarhoş araba kullananı, fast and furious sitili araba kullanan dolmuşu vs gece gündüz sokakta. Kedimizi araba ezebilir veya kendisi malesef tedavisi olmayan FIP'i diğer kedilerden kapabilir. Kuzenim konusu ise bambaşka uzun bir hikaye. Eğer bu planla devam edilirse kendisi bizim evde master'ı bitene kadar yaşayacak ve bu dönemde ailem yeni aldıkları eve çıkacak. Bu yeni alınan ev de giriş kat ve işlek bir sokak yanında, o yüzden ailem kediyi diğer evde kuzenime bırakmayı düşünüyor. Ve dananın kuyruğu da burada kopuyor benim için. Ben kuzenimden çok hoşlanmıyorum, hem kendi özgüvensizliklerim (yaşıt olduğumuz için kıyasa dolayı oluşan rekabet) hem de her ne kadar kabul etmek istemesem de gereksiz kıskanç olabilişim. Aklımdaki sorular ya kediye iyi bakamazsa, ya yine kaçarsa ve en utanç vericisi ya benden çok onu/kız arkadaşını/ev arkadaşını severse ve de beni artık sevmezse.

2-3 yaş çocuğu gibi kıskançlık krizine girdiğimin ya da ruh hastası gibi düşündüğümün farkındayım. Benim isteğim 3 ay boyunca evimizde dönüşümlü olarak kedi ile annem babam kalsa, hiç kediyi kuzenime bırakmasalar ve ben biraz önümüzü görebildiğimizde kediyi getirebilmem. Manas detanının rekorunu kırmadan sormak istediğim sorular şunlar: Sizce en makul çözüm ne, ben ruh hastası mıyım veya bildiğin düz şımarık mıyım? Dünyanın en özgüvenli insanı sayılamam ve 2 aydır full karantina sürecinde iyice garip bir ruh haline girdim. Mantıklı düşünemiyorum ve yardımınızı istiyorum.

Biliyorum herkesin derdi başından aşkın, ancak benim de derdim bu. Bu sorunun altındaki daha büyük sıkıntılarımın da farkındayım, evet psikolojik yardıma ihtiyacım var. Şimdilik bu sorunumu, uzun vadede de özgüvensilik/paranoyaklık/kabul edilme ihtiyacımı çözmek istiyor, bu konularda fikirlerinizi bekliyorum.
Evlenip coluk coguga karıssanz keşke
 
hayvanlarla aranda görünmez bi sevgi şevkat bağı oluyor
 
Önce annem sonra eşim istemediği için hiç kedi köpek sahiplenemedim ama çok cok severim. Bence onlar da küçük birer çocuktan farksız. Ben sizin ruh hastası falan olduğunuzu da düşünmedim çünkü benim evcil bir hayvanım olsa onun güvenliğini her açıdan düşünürüm. Çünkü siz onun bir nevi annesi oluyorsunuz. inşallah probleminizi en mantıklı ve onu güvende tutacak yoldan çözersiniz.
 
Herkese merhaba,

Öncelikle fazla detaylı ve uzun yazdım, okumak istemeyen veya özet geç diyenlere göre göre bir konu değil. Konumuz kayınvalide/görümce/elti/koca problemi de değil. Konumuz büyük ihtimalle 3 yaşındaki bir çocuk gibi kaprisli olan bir insan olmam (27 yaşındayım) veya düz takıntılı bir ruh hastası olmam ve bunun kedimiz üzerinden siyaret etmesi. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler.

Sorunum kedim, ailem ve sanırım ruh hastası olmam. En başından başlamak gerekirse her şey 5 yıl önce köpeğimiz yaşlılığa bağlı öldüğünde başladı. Kendisi çok ani ve hızlı bir şekilde hastalanmış ve ölmüştü. Hayvanları ne kadar sevsem de uzun bir süre başka bir evcil edinmeyi istemedim, ki en büyük isteğim bir kediyle beraber yaşamaktı. Her neyse, bundan yaklaşık 2.5 yıl önce annem evimize bir kedi yavrusu getirdi ve benden beklendiği gibi kendisine aşırı bağlandım.

Kedimiz 7 aylıkken, ailemin dikkatsizliği de yüzünden, 3. kattaki evimizin balkonundan düştü ve ben gece geç saatte eve geldiğimde fark ettim. Gece 3e kadar sokaklarda ağlaya ağlaya aradım ve bulamadığımım için ertesi gün gideceğimiz yurt dışı turuna katılmamaya karar verip evimizde kaldım. Bir hafta boyunca sabah akşam kendisini sokaklarda aradım ve çok şanslıyım ki sağ salim bir şekilde buldum. Bu olaydan sonra kendisine olan bağlılığım sanırım sağlıksız halini almaya başladı, sürekli başına kötü şeyler gelmesinden korkar bir şekilde buldum kendimi. Sonrasındaki 2 ay boyunca sürekli balkondan düşüp kaçtığını gördüğüm rüyalar gördüm, ki hala da görmeye devam ediyorum.

Sorun şu ki ben eğitimim sebebiyle 4 ay öncesinde yurt dışına taşındım, ev kiralamayı ve kedinin evrak işlerini halledene kadar da aileme bıraktım. Ancak tahmin edersiniz ki covid-19 yüzünden hem kedimin evrak işleri gecikti, hem de getirebileceğim tarih belirsizleşti. Bugün ailemle görüntülü konuşurken annemlerin Türkiyede'ki önlemlerin esnetildiği ilk anda yazlığımıza gitmek istediğini öğrendim ve sinir krizi geçirttiren ve ruh sağlığımı sorgulatan olaylar gerçekleşti. Annemlerin iki önerisi var, birincisi kediyi evimizde bırakıp yaşıtım olan kuzenimin kedi ile bizim evde kalması diğeri de yazlığımıza götürmeleri.

Ancak iki öneriyi de kabul etmek istemiyorum. Yazlık evin bahçesinde bir sürü FIP hastası sokak kedimiz var ve evin dibi yol. Sarhoş araba kullananı, fast and furious sitili araba kullanan dolmuşu vs gece gündüz sokakta. Kedimizi araba ezebilir veya kendisi malesef tedavisi olmayan FIP'i diğer kedilerden kapabilir. Kuzenim konusu ise bambaşka uzun bir hikaye. Eğer bu planla devam edilirse kendisi bizim evde master'ı bitene kadar yaşayacak ve bu dönemde ailem yeni aldıkları eve çıkacak. Bu yeni alınan ev de giriş kat ve işlek bir sokak yanında, o yüzden ailem kediyi diğer evde kuzenime bırakmayı düşünüyor. Ve dananın kuyruğu da burada kopuyor benim için. Ben kuzenimden çok hoşlanmıyorum, hem kendi özgüvensizliklerim (yaşıt olduğumuz için kıyasa dolayı oluşan rekabet) hem de her ne kadar kabul etmek istemesem de gereksiz kıskanç olabilişim. Aklımdaki sorular ya kediye iyi bakamazsa, ya yine kaçarsa ve en utanç vericisi ya benden çok onu/kız arkadaşını/ev arkadaşını severse ve de beni artık sevmezse.

2-3 yaş çocuğu gibi kıskançlık krizine girdiğimin ya da ruh hastası gibi düşündüğümün farkındayım. Benim isteğim 3 ay boyunca evimizde dönüşümlü olarak kedi ile annem babam kalsa, hiç kediyi kuzenime bırakmasalar ve ben biraz önümüzü görebildiğimizde kediyi getirebilmem. Manas detanının rekorunu kırmadan sormak istediğim sorular şunlar: Sizce en makul çözüm ne, ben ruh hastası mıyım veya bildiğin düz şımarık mıyım? Dünyanın en özgüvenli insanı sayılamam ve 2 aydır full karantina sürecinde iyice garip bir ruh haline girdim. Mantıklı düşünemiyorum ve yardımınızı istiyorum.

Biliyorum herkesin derdi başından aşkın, ancak benim de derdim bu. Bu sorunun altındaki daha büyük sıkıntılarımın da farkındayım, evet psikolojik yardıma ihtiyacım var. Şimdilik bu sorunumu, uzun vadede de özgüvensilik/paranoyaklık/kabul edilme ihtiyacımı çözmek istiyor, bu konularda fikirlerinizi bekliyorum.
Çok yabancı film izliyorsun
 
Kedi ev kedisi değil mi?
Maması,suyu,kumu,oyuncakları evin içinde yani yazliktaki kedilerden endişeleniyorsanız ve kuzenden de haz etmiyorsanız 3 4 aylığına aileniz titiz bir şekilde yazlıkta bakacak kediye ve dışarı çıkartmayacak.
Ben yanında olmadığım zamanlar balkona bile çıkartmam,camları açmam neden başıma dert açayım ki?
Aslında çok büyük bir sorun yok ortada, tanımadığı birine baktırmak kedinin psikolojisini de bozar.Bence aileniz bakmaya devam etmeli.Evin giriş katta olması vs onemli değil,kedi evde olacak ve dikkatli bakacaklar o kadar.
 
Kediniz için endişelenmeniz normal. Ben de kedimi annem de dahil olmak üzere kimseye emanet etmem. En ufak bir hatada hayatı tehlikeye girer. Hiç büyümeyen çocuk gibiler. Evim 5. Kat tüm pencereler çocuk kilidi takılıyken açılır. En üst düzey özeni gösteririm. Evini bir canlıya paylaşmayan anlamaz, çocuğunuz gibi oluyor gerçekten. Olur da kızarsam günlerce aklıma gelir vicdan azabı çekerim niye kızdım diye. Sizi anladığımı belirtmek için yazdım bunları.

Ama siz kendi eğitiminiz için yurtdışına gitmişsiniz. Şimdi aileniz belirli olmayan bir tarihe kadar evde kedinin başını bekleyemez ki. Sokağa atalım dememişler zaten ki dememeleri de lazım. Çözüm üretmişler. Ya yanlarına alacaklar ya da bakması için kuzene bırakacaklar. Başka ne yapsın bu insanlar? Ben farklı bir çözüm göremiyorum bu soruna. Anneye babaya yazlığa gitmeyin kediyle kalın demek de ailenize haksızlık değil mi? 3 - 5 gün değil. Belki bütün yaz sürecek bu. Herşey sizin istediğiniz gibi olmaz.

Bir de terapi alın. Endişelenmek normal de sürekli ya bir şey olursa diye yaşanmaz. Onlar da ölümsüz değiller. Bizden daha kısa ömürleri var. Büyük ihtimalle bizden önce hayatları son bulacak. Ama sürekli bunu düşünerek yaşanmaz.

Anlayışlı mesajınız için teşekkürler,

Açıkcası ben buraya gelmeden önce ailem ile bu durumu konuşmuş ve kendisini yanıma getirmek istediğimi söylemiştim. Geçici lojmanda kalacağım iki ay için yanlarına bırakmıştım, evi ayarladıktan 14 gün sonra da yaşadığım ülkede ve dünyada önlemler artmaya başladı. Yani normal koşullarda ben şu an evimde kedimle beraber olacaktım. Onları da sıkıntıya sokmak istemiyorum ama içimden bir canavar çıkıyor bu belirsiz süreçte.

Köpeğimiz öldüğünde, şansıma dersten erken çıkıp veterinerine gitmiştim ve birbirimize veda edebilmiştik (kendisini sevip öptükten, bir kaç dakika sonra organ yetmezliğinden vefat etti). Sanırım herkesden uzağa tek başıma taşındığım için anksiyetem her yerden fırtlıyor çünkü sevdiklerimizi ne zaman kaybedeceğimiz malesef belirsiz.
 
Bence acilen psikolojik destek almanız lazım. Şımarıklık yapıyorsunuz evet ama bu şekilde açıklanabilecek kadar basit bir durum değil yaşadığınız ve insanlara yaşattığınız. Kedinin sorumluluğu sizde ailenizin bulduğu iki öneri de mantıklı. İkisi de kedinin yararına ama siz istiyorsunuz ki insanlar sizin kediniz için aylarını feda edip eve kapansın. Dahası kedinin başına gelebilecek senaryoların hepsini kafanızda kurmuşsunuz.
 
Yorumunuzdaki ithamınızı tam anlayamamkla beraber evet çok fazla farklı ülkelerin filmlerini izlediğim doğrudur.
Çok fazla takıntı yapıyorsun. Tamamen psikolojik aynı benim temizlik hastalığım gibi. Mesela bende eve kılı dökülür diye asla eve kedi köpek alamam. Tik olurum. Normal şartlarda gerekirse halının üstünü 10 kere süpürür eve misafir bile almam kirletir diye. Bende temizlikte senin kadar tikliyim.
 
Bence acilen psikolojik destek almanız lazım. Şımarıklık yapıyorsunuz evet ama bu şekilde açıklanabilecek kadar basit bir durum değil yaşadığınız ve insanlara yaşattığınız. Kedinin sorumluluğu sizde ailenizin bulduğu iki öneri de mantıklı. İkisi de kedinin yararına ama siz istiyorsunuz ki insanlar sizin kediniz için aylarını feda edip eve kapansın. Dahası kedinin başına gelebilecek senaryoların hepsini kafanızda kurmuşsunuz.


Yani evet belki bir şımarıklık ama aile evimizde sonuçta zindan değil, eli yüzü düzgün dört başı mamur bir ev. Sonuçta bir iki aya uluslararası ulaşım kuralları az çok belli olur, ona göre yolumuz çizilir. Ben sadece kural kaltığı gibi sorumluluğu başkasına atmalarını istemiyorum çünkü takıntılarımdan dolayı kedimize o sürede bi olay olursa kendimi tutamam, kalp kırarım. Kalp kırmayı istemiyorum.
 
Anlayışlı mesajınız için teşekkürler,

Açıkcası ben buraya gelmeden önce ailem ile bu durumu konuşmuş ve kendisini yanıma getirmek istediğimi söylemiştim. Geçici lojmanda kalacağım iki ay için yanlarına bırakmıştım, evi ayarladıktan 14 gün sonra da yaşadığım ülkede ve dünyada önlemler artmaya başladı. Yani normal koşullarda ben şu an evimde kedimle beraber olacaktım. Onları da sıkıntıya sokmak istemiyorum ama içimden bir canavar çıkıyor bu belirsiz süreçte.

Köpeğimiz öldüğünde, şansıma dersten erken çıkıp veterinerine gitmiştim ve birbirimize veda edebilmiştik (kendisini sevip öptükten, bir kaç dakika sonra organ yetmezliğinden vefat etti). Sanırım herkesden uzağa tek başıma taşındığım için anksiyetem her yerden fırtlıyor çünkü sevdiklerimizi ne zaman kaybedeceğimiz malesef belirsiz.
Bu endişelerinizi uzman yardımıyla hafifletebilirsiniz. Yoksa herkes korkar sevdiklerini kaybetmekten. Kediyi aileniz yazlığa götürüp balkona cama çıkarmasınlar. Bahçeyle temasını engellesinler. Yine en çok güvenilecek kişi bence anne ve babanız.
 
Çok fazla takıntı yapıyorsun. Tamamen psikolojik aynı benim temizlik hastalığım gibi. Mesela bende eve kılı dökülür diye asla eve kedi köpek alamam. Tik olurum. Normal şartlarda gerekirse halının üstünü 10 kere süpürür eve misafir bile almam kirletir diye. Bende temizlikte senin kadar tikliyim.

Haklısınız, takıntı yapıyorum çünkü büyürken takıntılılık ile sorumluluk arasındaki farkı öğrenemedim. Şımarık olarak değerlendirilebilirim ama asla sorumsuz bir çocuk olmadım. Umarım ikimiz de hayatta bizi geriye çeken takıntılarımızı en kısa zamanda sağlıklı bir şekilde aşıp, tek sefer geldiğimiz bu hayattan keyif alabiliriz :)
 
Bu endişelerinizi uzman yardımıyla hafifletebilirsiniz. Yoksa herkes korkar sevdiklerini kaybetmekten. Kediyi aileniz yazlığa götürüp balkona cama çıkarmasınlar. Bahçeyle temasını engellesinler. Yine en çok güvenilecek kişi bence anne ve babanız.

Sorun şu ki asla kapının sinekliğini kapamayıp, eve diğer kedilerin, tarla farelerinin vs girmesine sebep olup sonra bana balkona tabak taşırken (2 sn bile olsa) niye kapıyı açık bıraktın diyebilen kişiler. Çok dikkatli değiller ve bi iş yanlış gittiğinde başkasını/bir birlerini suçlamaya meyilliler. Ben kediyi yanınızda götürün desem, götürseler, o da kaçsa aile dramı çıkar.
 
Yani evet belki bir şımarıklık ama aile evimizde sonuçta zindan değil, eli yüzü düzgün dört başı mamur bir ev. Sonuçta bir iki aya uluslararası ulaşım kuralları az çok belli olur, ona göre yolumuz çizilir. Ben sadece kural kaltığı gibi sorumluluğu başkasına atmalarını istemiyorum çünkü takıntılarımdan dolayı kedimize o sürede bi olay olursa kendimi tutamam, kalp kırarım. Kalp kırmayı istemiyorum.

Sizde elinizde olan veya olmayan sebeplerden ötürü sorumluluğu bir başkasına atmışsınız. İnsanların hayatına müdahale etme, sınırlandırma dahası ben kendimi tutamam kalp kırarım demek gibi bir hakkınız yok kusura bakmayın. İstemiyorsanız kalp kırmazsınız. Yetişkin bir insan davranışlarını kontrol edebilir eğer siz edemiyorsanız çok bile geç kalmışsınız destek almak için. Keşke kedi oteline falan yerleştirseydiniz
 
Kuzenimin hakkını yemek istemem, hakkaniyetli ve iyi bir insandır. Ancak benim kadar dikkat eder mi, beraber yaşayacağı insanlar nasıldır hiç bilmiyorum. Yoksa kedimizin rahat ve mutlu olduğu evinden küçük bir kafese gitmesini istemiyorum. Hareketli ve başka hayvanlarla aynı ortamı paylaşmayı sevmeyen bir kedim var malesef. Ailem kendisini küçük ve kedi olan bir ben olarak tanımlıyor :KK70:

Kuzen konusunda haklısın ne kadar iyi olsa da kediler özel dikkat istiyor, pencerelere, balkon kapılarına dikkat gibi. Hayvan bakmayan insanlara bu detay tuhaf geliyor ama çocuk gibiler iki dk gözünden ayıramıyorsun hemen bir muzurluk peşindeler.
Pansiyonlara geçen yıl baktım, huysuz kedileri özel odalarda bakan bakıcılar var, armut.com dan bulmuştum ama tabi pipirikli ben bırakamadım kedimi, tatile gitmekten vazgeçtim😂
Kuzeni sıkı sıkı tembihleyip, detayları anlatsanız ciddiye alıp dikkat eder mi?
Ailenizle gitmemeli Fıp çok çok büyük bir risk ve kedi dışarı çıkmasa da hastalığı insanlar içeriye taşıyabilir, asla alınacak risk değil
 
Sorun şu ki asla kapının sinekliğini kapamayıp, eve diğer kedilerin, tarla farelerinin vs girmesine sebep olup sonra bana balkona tabak taşırken (2 sn bile olsa) niye kapıyı açık bıraktın diyebilen kişiler. Çok dikkatli değiller ve bi iş yanlış gittiğinde başkasını/bir birlerini suçlamaya meyilliler. Ben kediyi yanınızda götürün desem, götürseler, o da kaçsa aile dramı çıkar.
Kuzenle kalamaz mı? Dikkatsiz midir o da?
 
Sizde elinizde olan veya olmayan sebeplerden ötürü sorumluluğu bir başkasına atmışsınız. İnsanların hayatına müdahale etme, sınırlandırma dahası ben kendimi tutamam kalp kırarım demek gibi bir hakkınız yok kusura bakmayın. İstemiyorsanız kalp kırmazsınız. Yetişkin bir insan davranışlarını kontrol edebilir eğer siz edemiyorsanız çok bile geç kalmışsınız destek almak için. Keşke kedi oteline falan yerleştirseydiniz

Katılıyorum, ben de bir arkadaşıma öneri veya telkin versem bunları derim. Ancak eğri oturup doğru konuşalım, kimse mükemmel değil ve fevri davranabiliyoruz kimi zaman. Malesef ben daha çok fevri bir insanım, bunu törpülemenin yolunu da kimseye benim için mühim olan işleri yıkamamaya/yüklememeye çalışarak çözmeye çalıştım ergenlik yıllarımdan sonra.

Kedimi normalde bu zamana kadar yanıma getirebilmiş olacaktım ama covid-19 salgını bütün planlarımı alt üst etti. Kendimi ve ailemi tanıyorum, onları ne kadar sevsem ve saygı duysam da, huylarını biliyorum o yüzden bu sorumluluğu onlara bırakmak istemedim. Çünkü uzun vaadede ne onlar ne de ben, bu durumu idare edebiliriz.

Kedi oteli konusunda, kedim aşırı hareketli ve başka hayvanların varlığından memnuniyetsiz. Kendisinin mutsuz olacağını az çok kestirebiliyorum. Hepsinden öte kuzenimin de açıkcası bir hayvana bağlı kalmasını istemiyorum. Ya iş/master/phd kabulü alırsa yakın zamanda şehir dışında/yurt dışında? O zaman ne olacak? Her ne kadar da anlaşamadığımız konular olsa da kendisini seviyorum ve mutlu olmasını istiyorum. Böyle bir sorumluluğu genç bir birey yerine bir kaç aylığına daha olgun birinin alması daha doğru değil mi?
 
X