2009 Aralık Anneleri

Anne adayları için çok güzel bir yazı

ANNELıĞE DOĞMAK

Bir kadın hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren zihninde kurulu bir saat çalışmaya başlar. Gebeliğin verdiği heyecan yerini beklemeye bırakır. Hep bebeğin doğacağı ve ona sarılacağı anı hayal eder. Doğum artık hedeftir, saat çalışmaya başlamıştır.
Doğuma kadar geçen sürenin, bebeğinin büyüyerek dışarıda yaşayacak gelişimi göstermesi için gerekli olduğunu bildiği halde, zihnindeki saat hep çalışır ve bir an önce bebeğinin doğmasını ister. Ama bu arada unuttuğu bir şey vardır. ıçindeki annenin de kendini doğumuna hazırlaması gerekir. Bebek doğumda, dünyaya mucizevi bir adım atarken, kadın da artık bir anne olacaktır.
Bunun farkında olmayan kadınlar doğuma kadar geçen bu hazırlanma sürecinde hep bebeklerine odaklanırlar. Onun için yaşamlarına dikkat ederler, onun için para harcarlar, onun için doğum hazırlığı yaparlar. Onun doğumunda her şeyin en iyisi mümkün olduğunca hazır olmalıdır.
Ancak bu arada kendilerini unuturlar ve içlerinde filizlenen anneye de yatırım yapmazlar. Bebek için yapılan hazırlıklara harcanan emeğin bir bölümü, belki de daha fazlası içlerindeki anneye harcanmalıdır.
Bazı Afrika kabilelerinde daha bebek dünyaya gelmeden annelik için hazırlık yapılır. Orada bebeklerin annelerini seçtiklerine inanılır ve bebek isteyen kadın daha doğmamış bebeğine “Beni annen olarak kabul ediyor musun?” diye sorar. Bu dönemde kadın kendini de sorgular ve ” ıyi bir anne olmak için uygun muyum? Geçmişimden gelen ve bebeğime aktaracağım negatif duygularım var mı?” sorularının yanıtını aramak için kendi içine döner. Çünkü inanışına göre iyi bebekler, huzurlu anneleri seçerler. Bu yüzden içindeki geçmişten gelen negatif duyguları temizlemeden hamile kalmaz.
Aslında izin verirseniz doğanız ve içgüdüleriniz size bu konuda da yardımcı olur. Hamile bir kadın, dikkat ederseniz gebelik ilerledikçe yavaşlar, duygusallaşır, daha çok içine döner. Bu durum hem bebeğin iletişimi hem de salgılanan doğal hormonlar sayesinde olur. Bu kadının kendi içine dönmesi, kendini sorgulaması için bir fırsattır. Buna izin veren bir kadın içindeki filizlenen anneyi büyütmeye başlamıştır.
Psikologlar içimizdeki negatif duyguları doğum anına taşıdığımızı ve doğumdan sonra da bebeğimize istemeden de olsa aktardığımızı savunmaktadır. Çocuk gelişiminde sorunlu bebek anneleri ile çalışılıp anne düzelirse, buna paralel olarak bebeklerin de düzeldiklerini görüyoruz. Çünkü bebekler bizim modelimizdir ve tüm kalıpları bizlerden alırlar. Anne bilinçaltı negatif duygularını farkına vararak bunlardan özgürleşebildiği takdirde, bu nefatif duygularının bebeğine de aktarımı da son bulur.
Bu kural doğum için de geçerlidir. Doğum, şehir insanı için tüm doğallığını yitirerek, toplumsal negatif hipnoz ve medyanın yanlış haberleri sayesinde, korkulan, istenmeyen bir hal almıştır. Kadınlarda olması gereken doğum yapma gücü ve sorumluluğu doktorların eline teslim edilmiştir. Doğaldır ki, doğum yapma gücünü ve inancını kaybetmiş olan kadınlar sağlıklı bir doğum performansı gösteremeyip, kendilerine öğretildiği gibi kolayı, teslim olmayı tercih ederler. Böylelikle sezaryen oranları kabul edilemez sayılara ulaşılır.
Geçmişten gelen tüm doğum tecrübeleri doğumunuzu etkiler. Kendi doğumunuz, kardeşlerinizin doğumları, annenizin doğumu, belki de yakın akrabalarınızın doğumu. O güne kadar duyduğunuz veya yaşadığınız tüm doğum tecrübeleri bilinçaltınızda kayıtlıdır. Bunlar ilk günlerde masumca orada beklerken, doğumun sonlarına doğru yavaş yavaş canlanmaya ve sizi yönetmeye başlarlar. ışte kadının sağlıklı bir şekilde anneliğe geçişi için, bir anne olarak doğmak için, varsa bu negatif bilinçaltı izlerinin yüzeyde çıkarılması ve gerekirse temizlenmesi gerekir.
Bunun için birçok teknik size yardımcı olacaktır. Profesyonel bir hamile eğitimi, yoga, psikoterapi, grup paylaşımları, hipnoz ve daha birçoğu.
Ama başlangıç, farkında olmak ve istemekle başlar. ıçimizdeki anneyi görmek ve onu da büyütmek için istekli olmakla başlar. Bebeğimizle birlikte, içinizdeki anneye de yatırım yapmakla başlar.
Bu konuda göstereceğiniz çabalar gittikçe hafiflemenizi, rahatlamanızı ve daha huzurlu bir gebelik geçirmenizi sağlayarak size güven verecektir. Ve inanın bana tüm bu olumlu duyguları bebeğiniz bir sünger gibi emecektir.
Ve doğum anı geldiğinde içinizdeki hormonlar ve bebeğiniz sizi sarıp sarmalayacak, doğumun coşkusunu hissetmenizi sağlayacaktır. Doğum yapma gücü ve içgüdüsü, binlerce yıldır aktarılarak size kadar ulaştı. Bu gücün açığa çıkmasına izin vermek için kendinize, içinizdeki anneye yatırım yapın. Onu dinleyin, izleyin. Onunla çalışın. Ona yatırım yapın.

Doğum anı geldiğinde hayatınızda yaptığınız bu en büyük yatırım sayesinde, bebeğinizle birlikte siz de bir anne olarak doğmanın büyüsünü yaşayacaksınız.

Op.Dr.Hakan Çoker
 
BU ARADA YARIN KOCATAN 'IN DOGUM GUNU
NE ALACAKSAM :umursamaz:
3 GUN ONCE DE EVLILIK YIL DONUMUZ DU YINE BISEY ALMADIM
AMAAAN KARNIMDA SIPASI SIRTIMDA SOPASI
NE ALCAM YAAA -tatlicadiarzu-
 
DOĞUMDA ABARTILAN RıSKLERLE
KAYGIYA SÜRÜKLENEN ANNELER…

Hamilelik ve özellikle doğum konusu açıldığında, size pozitif beklentilerden çok, karşılaşacağınız riskler sunulur. Hatta birçoğunuz, doğumu düşündüğünüz zaman sadece risklere ve bunları önlemeye odaklanırsınız. Birçok doktor ve aileden şu cümleleri sık sık duyabilirsiniz:
Bebeğin şimdiden büyük, riske atmayalım!
Suyu sanki azalmış gibi, riske atmayalım!
Plasenta yaşlanıyor, riske atmayalım!
Zor bebek sahibi oldun, riske atmayalım!

Risk adı altında açıkça belirtilmese de, size hissettirilmeye çalışılan bebeğin ölüme varan risk artışlarıdır. Sunulan diğer riskler ise zor doğumlar, doğumda yırtıklar, aşırı ağrı, doğum sonrası idrar kaçırma, estetik bozulma…Bu liste daha da uzatılabilir. Kadınlarımızın bunları duydukları zaman doğumdan uzaklaşmalarına hiç şaşırmamak gerekir. Hatta daha da kötüsü bu riskler size daha doğumdan haftalar hatta aylar önce sunulur. Bunu öğrenen gebelerimizin yaşadığı travmaları grubumuza gelen yazılardan biliyoruz.

Tıbbi amaçla yapılan araştırmalarda bebek kaybı , anne ve bebekte meydana gelen fiziksel hasarlar kayıt altına alınarak karşılaştırmalar yapılır.Normal doğum, müdahaleli doğum, planlı sezaryen ve acil sezaryen sonrasındaki riskler hesaplanır. Danıştığınız sağlık profesyonelleri, bu verilere dayanarak yapılacak her müdahalenin olumlu ve olumsuz yanlarını sizlere doğru ve tarafsız olarak aktarmakla sorumludurlar. Sadece negatif risklerin anlatılarak korku yaratılması, bir gebeye yapılacak en büyük haksızlıktır.
Bebeğin ve annenin doğum sırasında zarar görmemesi veya kaybedilmemesi elbette birinci derecede öneme sahiptir. ıyi bir takip ve hassas bir yaklaşımla artık bu risklerin oldukça aşağılarda olduğunu biliyoruz. ışlerin kötü gittiği durumlarda sağlık profesyonellerinin yapacakları yerinde müdahaleler sizi bu durumlardan kurtaracaktır. Ayrıca mükemmel bir kurtarma ameliyatımız var: Sezaryen. ışler çok kötüleşmeden uyguladığımız bu ameliyat sayesinde anne ve bebeğinin hayatını kurtarıyoruz. Bence dünyanın en mükemmel ameliyatı olan sezaryen, doğru zamanda ve doğru tanılarla uygulandığında olumlu yanları her zaman daha ağır basan bir ameliyattır.
Doğumda tek başarı hedefi nefes alan ve kalbi atan bir bebek midir?
Doğuma sadece bu pencereden bakmak çok kısır bir yaklaşım olacaktır. Doğuma bütüncül tıp uygulamaları açısından baktığınızda, annenin duyguları, doğumdan aldığı tatmin, başarı duygusu, bebeğin doğumda yaşadıkları, anne-bebek bağı, emzirme üzerine etkileri gibi çok daha derin konular karşımıza çıkar. Ve bu duyguların anne ve bebeğinin gelecekteki davranışları üzerinde yaşamsal etkileri vardır.
Daha derin bir bakış açısı ile doğum sanatına yaklaştığınız zaman, “bebeği riske atmama” başlığı ile planlı bir sezaryen ameliyatına, hem de bebeğin değil bizim belirlediğimiz yapay bir tarihte karar vererek, aslında anne –bebek bağını ve psikolojisini bozan birçok riski göze almış oluyoruz.
Planlı ve sebepsiz bir sezaryenle:
*Doğal doğumun tüm avantajlarını kaybedersiniz.
*Doğal hormonların anne ve bebeğine katkılarını kaybedersiniz.
*Anne-bebek bağını son derece kritik olan o ilk dakikalardan itibaren bozarsınız.
*Emzirme ve bağlanmayı zorlaştırırsınız.
*Doğum sonrası annede depresyon olasılığını arttırırsınız.
*Bebekte solunum problemleri ve astım olasılığını arttırırsınız.

Bu risklere daha birçokları eklenebilir ve yukarıda saydığım konuların her biri hakkında uzun uzun konuşmak gerekir. Ancak doğumda abartılmış riskler konusuna geri dönelim.
Günümüzde planlı sezaryen kararları alınırken, bebeğimizin doğum anında karşılaşabileceği riskler abartılı bir şekilde sunulup annede korku yaratılırken, hormonal duygusal ve fiziksel anlamda kaybedeceklerinizden habersiz olarak, kendiniz ve bebeğinizle ilgili hayati öneme sahip kararlar almaya mahkum kalırsınız.
Oysa bebeğiniz ve kendi sağlığınızla ilgili kararlar alırken avantaj ve dezavantajları birlikte değerlendirmek zorundasınız. Artık günümüzde hiçbir tıbbi müdahalenin risksiz olmadığını biliyoruz. Sizlere altın tepsilerde sunulan birçok müdahalenin veya ilacın bilinen ve bilinmeyen yan etkileri var. Ve bu yan etkileri anlamamız bazen yıllarımızı alıyor. Örneğin film çekimi için kullandığımız X ışınlarının, daha doğmamış bebeklerimizde kanser riskini arttırdığı ve sakatlıklara yol açtığı kullanılmaya başladığından 20 yıl sonra ortaya çıkarıldı. Bu 20 yıllık dönem içinde birçok anneye, bu işlemin güvenilir olduğu söylendi. Günümüzde size sunulan ve masum gösterilen birçok müdahalenin, gelecekte ne etkiler yapacağını bugünden bilmemiz mümkün değildir.
Ancak bildiğimiz bir gerçek bize rehberlik edebilir. Doğala ve doğaya saygı duymalıyız. Yani artık doğumun doğallığına ve hormonların işleyişine müdahale ettiğimiz zaman, aynı zamanda da doğumun kazandırdığı annelik duyguları, güven duygusu, bağlanma duygusu gibi anne ve bebeğinin gelecekteki davranışları üzerinde hayati öneme sahip birçok duyguyu riske attığımızın farkına varmalıyız.
Planlı bir sezaryen sonrasında anne ve bebeğini hangi riskler bekliyor?
Gerçekten sezaryen olmam gerekiyorsa bebeğimle daha sağlıklı bir bağ kurmam için alternatiflerim nelerdir?
Doğum başladığı zaman sezaryen olarak bebeğimle ilgili birçok riskin önüne geçebilir miyim?

Artık 21.yüzyılın bilinçli ve sorumlu anneleri, kendilerine bu soruları sormaları ve cevap bulana kadar da ısrarcı olmaları gerektiğine inanıyorum.

Günümüz doğum sanatının amacı, mümkün olduğunca müdahalesiz, sağlıklı bir doğum sunmanın yanında, anne ve bebeğini o kritik buluşma anına en doğal ve güvenli bir şekilde hazırlamak olmalıdır.
Doğal sevgi hormonlarının etkisiyle gerçekleşecek doğumlar sonrasında anneleri ile buluşan bebeklerde güven duygusu ve sevme kapasitesi çok daha olumlu olacaktır. Bu güven duygusu anneleri de saracak ve doğum sonrası depresyon ve emzirme problemleri çok daha az olacaktır.

Doğumda risk gerçeği, annelerde korku yaratacak şekilde ve sezaryene hazırlama yönünde abartılı olarak sunulmaktadır. Bu konudaki sorumluluk sağlık profesyonelleri kadar aileler tarafından da paylaşılmalıdır. Lamaze felsefelerinden bir tanesi der ki:

“Kadınlar doğum eğitimi sayesinde sağlıkları ile ilgili kararlarda bilinçli tercih yapacak ve sorumluluğu alacak şekilde eğitilmelidirler.”

Sağlıklı ve güvenli bir doğum yolunda, karşılaşabilecekleri risklerin onlarda korku yaratacak şekilde sunulmasına bir son verilmelidir. Annelerimiz ve bebeklerimiz, sağlıklı bir toplum yolunda sevgi ve güven ortamında izlenmeli, doğumlarında da bu güven ortamının yaratılması için her türlü imkan kullanılmalıdır. Bu konularda atılacak her adım toplumumuzun geleceğini pozitif yönde etkileyecektir.

Op.Dr. Hakan Çoker
 
BU ARADA YARIN KOCATAN 'IN DOGUM GUNU
NE ALACAKSAM :umursamaz:
3 GUN ONCE DE EVLILIK YIL DONUMUZ DU YINE BISEY ALMADIM
AMAAAN KARNIMDA SIPASI SIRTIMDA SOPASI
NE ALCAM YAAA -tatlicadiarzu-

sırtımda sopası derken lafın gelişi di mi handeeeeeeeeee :1shok:
 
Meybon ben dün gittim doktora, raporu yazayımmı diye sordu. 31 hafta bitince o hafta içinde gidersen yazar diye düşünüyorum.

Bu arada dün doktor biraz moralimi bozdu, ben başından beri kendimi normal doğuma hazırladım ve sezeryan olursam mutlu olamayacağım gibi geliyor. Adam ben normal doğurmak istiyorum deyince niye bebeğini riske atacaksın, diyabetli gebesin laflarına başladı hemen. kilo almadım, bebeğim normal boyutta, diyabet zaten aşırı değildi şeker yüklemesinden sonra bir kere bile yüksek çıkmadı hala normal doğumu savunmaması tuhafıma gitti. Doktorumu değiştirsemmi diye düşünmeye başladım ama eşim abarttığımı söylüyor, sen ne dersen onu yapmak zorunda diyor. Ama ben doğum yaparken tepemde ikide bir sezeryan yapalım diye tutturan bir doktor olursa ne yaparım bilemiyorum, hayal ettiğim şeyleri bozmasına da izin vermek istemiyorum. Sizin bildiğiniz bir doktor var mı Ankara da, doğal doğumu savunan?
 
canım ben gittiğimde 31+2 idim ve raporumu aldım
bence sen işyerindeki öküzlere 3+4 hafta sonra yasal doğum izninin başlayacağına ve izne çıkacağını belirt. onlarda hemen bir eleman bulsunlar yerine.
doğum sonrasıda geleceğini dile getir.
senin yasal iznin doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 8 hafta
bunuda beyfendilere ilet ve doğumdan 8 hafta sonra gelicem de...
O 8 haftanın bitiminde gidip ayrılmak istediğini dile getirki ssk yatsın, paranıda alırsın.

BU ARADA YARIN KOCATAN 'IN DOGUM GUNU
NE ALACAKSAM :umursamaz:
3 GUN ONCE DE EVLILIK YIL DONUMUZ DU YINE BISEY ALMADIM
AMAAAN KARNIMDA SIPASI SIRTIMDA SOPASI
NE ALCAM YAAA -tatlicadiarzu-

kaydirigubbakcemile3 ilahi hande çok hoşsun
benim eşiminde 21 ekimde
bakalım biz kızımla ne alıcaz babamıza hala karar veremedik:uhm:
 
sağol meral, e peki bu benim öküzün dişisi doktorum niye bana 4 hafta sonra gel diyo, ya varya işini severek ve tam yapan doktor bulmak çok zor.. sinir kadın yaaa.. umurunda mı sanki süre geçmiş geçmemiş.. küfür edesim geldi ya:umursamaz:
 

valla benimki de pek normale yanaşmıyor canım ama son seferinde benim çok kararlı olduğumu görünce normal olacakmış gibi konuştu... sanırım beni germemek için... nasılsa tansiyon, şeker vs gibi bir risk patlak verirse sezaryene dönecek ben istemesem de :sinifsinif:
bütün raporlarınla git herhangi bir kadın doğumcuya muayene ol bakalım o ne diyecek... bir muayene parasına başka bir görüş daha almış olursun... belki o da senin durumuna mutlaka sezaryen diyecek bilemezsin ki yerimseniben umarım demez allah hepimizin gönlüne göre doğurmak nasip etsin :Saruboceq:

kaydirigubbakcemile3 ilahi hande çok hoşsun
benim eşiminde 21 ekimde
bakalım biz kızımla ne alıcaz babamıza hala karar veremedik:uhm:

bana seni anlat baba diye bir kitap var... ama eski tarihli biraz zor bulunuyor, Öykü onu alsın babasına... sen deeee fisfisfis bilmem artık neye merakı varsa CADIARZU
 
gunaydın kuzucuklarrr
uykusuz bır geceyı daha dewırdık sukurler olsunkaydirigubbakcemile2
sımdı bı dus kahwaltı gelıcez oglumla yıne yanınıza
 
GÜnaydın kızlar nasılsınızzz

ben geldİmmmmm

hoşgeldinnnnnnnnnnnnn opuyorumnanaktan nasıl geçti tatil faslı iyi misiniz anne-kız sengözlerimebaksanab

gunaydın kuzucuklarrr
uykusuz bır geceyı daha dewırdık sukurler olsunkaydirigubbakcemile2
sımdı bı dus kahwaltı gelıcez oglumla yıne yanınıza

günaydınnn dikkatli ol duşta
 

kaydirigubbakcemile3 ay öküzün dişisi lafına çok güldüm.. sen hangi doktora gidiosun cnm
 
Haa kızlar sÜt yogurt saatını atladık mı ? Bana mı oyle gelıo?
 
bakacağız artık bilge teyzesi
siz babanıza ne aldınız(tabe özel değilse)

gunaydın kuzucuklarrr
uykusuz bır geceyı daha dewırdık sukurler olsunkaydirigubbakcemile2
sımdı bı dus kahwaltı gelıcez oglumla yıne yanınıza
günaydın
benim şu an çok uykum var:sinifsinif:

:içelim: ooooh iyi geldi vallahi

ben sütümü sabah evden çıkmadan içtim
yoğurt içinde öğle yemeğini bekliyorum
dün yemekte 3 kase yoğurt yedim söylemesi ayıp:kedi:
oha filan dediler ama öykü içindi yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa:kedi:kafamçokkarıştı
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…