Ne dergısı bu cıcekcım ben bılemedımde
iyi akşamlar kızlarr artık yemek yedirmek benim için işkence oldu yemek saati gelince moralim bozuluyo yaa ne yapsam ne etsem diye.bide sürekli atta atta iice sokakçı oldu :)
slm kızlar bütün günümüz bahçede geçiyo
annemle voleybol demirle futbol derken gün bitti
demircik emdi uyudu bende şuanda çok yorgunum yatıcam herkese iyi geceeler
canım az önce mama yedirmeye çalışıyoruz babasıyla tahta kaşıkla oyun yapıyorum babasına veriyorum sanki mama verirmiş gibi hoşuna gidiyo sonra ona veriyorum açıyo ağzını tabii kaşık boş ya ama mamasından verince kilittaynennn burcuuu sokak istıyor kapıya vuruyor attaa diyor
yemek yenmıyor artık sadece emıyor kaşık gördümü kaçıyor resmennnn
allah canını almasın emi,çektırdım bacuuuuu,nasıl olsa bu kalabalıkta bozulmaz,bozulmaz :kedi:özlem peçeteyle silmedim ama yakından inceledim akşam bi bakıyım..
kıs boşuna fön çektirme nasılsa bozulucak sabaha..he heeyerimseniben
ay bende bi gidemedim ..
evet aynı bıberonla ıçıyor ama ben taktım ya görüyorum ışte zaten bı tek süt ıçıyor onada 2 bıberon yapmadım,hıç bırakmadım şımdıye kadar ıçınde süt hemen yıkarım,bulaşık makınesınede atıp denemedim bıde öyle deneyeyım,cam alayım dıyorum,bende takıntılıyım makıneden çıkanları tekrar duruluyorum zaten makıne makıne kokuyor kı bız bol lımon tüketırız o lımon kabuklarınıda atıyorum makıneye ama kokuyor bana ne denedıysem olmadı nefret edıyorum makıneden ama annem ızın vermıyor elde yıkayayımözlem biberondaki mama veya süt kalıntıları doğal yani...sürekli aynı biberon kullanımdaysa ve arasırada olsa içerisinde süt kalıyorsa olabilir bizim mama kullanırken daha sık oluyordu ama sütte yok...birde ben 3-4 aydır bulaşık makinesinin üst rafında yıkıyorum biberonları sonrada çıkınca duruluyorum yine bol sıcak suda başka türlü çok içime sinmiyor...idili babaannesine 2 hafta önce bırakmıştım işten çıkmam gece 11 i bulunca havada çok rüzgarlıydı ama bırakmam bir daha....çok çok zaruri bişey olmadığı sürece kafa dinlemek,biryerlere gitmek gibi sebepler için bırakmam,bırakamam...
çok geçmış olsun canımtünaydın kızlar
sabah sabah yüreğim hopladı
eşimin ananesi fenalaşmış hastalanmış
teyzesi tlf etti bi ağlıyo ayy dedm kadın gitti
bi stres olduk o ağladıkça eşimin gözleri doldu
neyseki şimdi iyiymiş
anacım ağzı durmuyoki yiyoda yiyo eee 84 yaşında o kdr yersen
olacağı bu töbe yarabbim yaa
amin canım rabbım kımseye muhtaç etmesın,babaannem 2 gün yatak 3. gün toprak derdı,yatırıp kapılara baktırmasın,hepsı nur ıçınde yatsıntamda anneler gunu oncesi bole konusmak ayip belki ama ne bileyim rabbim kimseyi kimsenin umuduna birakmasin yaaaaaaaaaaaaaaaa onlarada zor bizede anacim MUGE UMARIM KORKTUGUN OLMAZ
Amin canım çok doğru söylemışsın,Allah çok çektırmemış ışte ne güzelgecen sene ananemi kaybetmiştim .
kadıncağız 20 gün yattı.. çoçukları arasında o bile sorun oldu.
ananem yalavada -
dayım akçayda , büyük teyzem antep, küçük teyzem ist. (kızı tam doğum yapacağı zaman) , annem ist.
annem devamlı gidip kaldı. babam bu sefer haklı olarak söylendi. diğerleri niye gelmiyor diye. (annem yoruluyor diye)
en sonunda dayımlar geldi. kadıncağızda o hafta vefat etti zaten.
sonradan gelemeyenler bie geldi.
yanii kısaca bir anne baba 10 çoçuğa bakar ama. 10 çoçuk bir anne babaya bakamazmış..
zor gerçekten .. allah kimseyi düşürmesin...
çok geçmış olsun dılekcım,düşmüştür ınşallah ateşımerhaba kızlar
daha okuyamadım herhalde okuyamam da
umarım yoktur ama hasta bebişlere annelere çok geçmiş olsun
bizim sıpa da yine hasta daha doğrusu geceden beri ateşi çıkıp inip duruyo
herhalde 3 gündür sokaklara çıkarırken üşüttük
bende geçen hastalığında bu son olur havalar ısınıyo demiştim ama malisef yine hasta
umarım öksürük akıntı falan olmadan atlatırız
çok güzeldı ve de doğru çoğu,anam babam usulü ohhhhhhh(ıstısnalar kaıdeyı bozmaz ama)Köşelerini hamilelik günlüğüne çeviren kadın yazarlar bu yazıya çok kızacak... DOĞURGAN KÖŞE YAZARI TAKIMI BEBELERı BOZUYOR! DUMAN, KADIN YAZARLARI DUMAN ETTı! Vatan yazarı Selahattin Duman harika bir Pazar yazısıyla günün en eğlenceli köşesine imza atmış.
Duman, kentli orta sınıf kadının hamilelilk tavırlarını hicvettiği yazısında Amerika'dan ithal edilen çocuk büyütme kültürünü eleşitirirken, kadın köşe yazarlarına da fena çakmış. Köşelerini hamilelik günlüğüne çeviren kadın yazarların aslında hangi damardan beslendiğini ortaya koyan Duman, kendi çocukluğundan trajikomik anektodlar aktarıyor...
“Doğurgan köşe yazarı” takımı bebeleri bozuyor
Bayılıyorum şu çağın okumuşlarındaki annelik babalık güdüsüne.. Hamile kalmaları ayrı, doğurmaları ayrı, doğurdukları bebeği büyütmeleri ayrı bir macera.. Sendrom, travma sözcükleri dillerinden düşmüyor..
Çocuk yetiştirme meselesine yukarıdaki spottan devam ediyorum..
Allah’a şükür okumamış veya okutulmamış yani “organik kalmış” ahalimizde bu türden sendromlar yok..
Okumuş takımından bir anne, gebelik testinin pozitif çıktığı günden itibaren doğmamış bebeğin hangi okula gideceğini plânlar..
En geç, bebe on aylıkken bir yerlere kaydını yapar..
Organik ailelerde ise telaş yoktur..
Dünyaya bir bebe getirmek kendi plânları değil de “takdir-i ilâhi” olduğundan bütün sorumluluk ruhani aleme devredilmiştir bile..
Bir çocuk daha mı? Nasıl bakacaksın?
“Rızkını Allah verir.. ”
Baktın diyelim.. Ya okuması, yetişmesi?
“Ne bilem .. Kısmetse okur.. ”
***
Geçenlerde bir yakınım, eczaneden satın aldığı predictör testi zımbırtısından “hamilesin.. ” müjdesini aldı..
Doktorun da onayladığı müjdeye göre doğacak çocuk henüz dört milimetreydi..
Topu topu bir pirinç tanesi kadar..
Potansiyel anne ile baba o “pirinç tanesi” kadar canlının on bir milimetreye kadar büyümesine zor bela sabrettiler..
Doktor “On bir milimetre olmuş.. ” deyince de “Tam zamanıdır?” deyip oyuncak seçimi için alışverişe çıktılar..
Görünüş o ki ilk bilgisayarını almak için ceninin iki santim olmasını zor bekleyecekler..
HER ŞEY TRAVMA
Bu benim için anlaşılır bir heyecan.. Lakin gebelikle başlayan heyecanın yan etkileri bu kadarla kalmıyor, buralarda durmuyor ki..
Büyüyerek, gelişerek devam ediyor..
Organik olmayan annelerde görülen ve “kendini, evrendeki doğum mucizesini ilk gerçekleştiren kişi sanma sendromu .. ” zaman içinde çocuğu da vuruyor..
Gazetelere bakın.. Her birinde en az bir yeni doğum yapmış anne-yazar var..
Bebeleri evrenin merkezi.. Onlar da o merkez etrafında artık her ne yaşanıyorsa “köşe yazısı niyetine” onun tutanağını tutuyorlar..
Okuyorsun.. Herkesin bebesinde görülen ne kadar salaklık varsa onların bebelerinde de görülmekte.. Lakin onlar bunu “hayatın mucizesi” olarak yorumlamakta..
Ne mi oluyor?
Aşırı annelik, kısmen babalık gayreti sayesinde her türlü travmaya açık kuşaklar geliyor..
Hollywood sağ olsun..
Bütün aile filmleri, dizileri “çocukken yaşanan travmalar.. ” üzerine..
Travmasız çocuk yok..
“Babam mezuniyet günüme gelmedi.. Onu hiç affetmeyeceğim.. ”
“On yaşındaydım, annem babam doğum günümü unuttu.. O şoku hâlâ atlatamadım.. ”
“Babam saçımı hiç okşamadı.. O yüzden böyle sapıtıyorum.. ”
Amerika bu zırvaları ciddiye alıyor..
Seri katili savunan bir avukat jüriye kapanış konuşması yapıyor..
“Müvekkilimin travmatik bir çocukluğu vardı.. O daha on yaşındayken ruhsal açıdan yaralanmıştı.. Annesi (Thanksgiving) yemeğinde müvekkilimin tabağındaki hindiye sos koymayı unutmuştu.. Müvekkilim bu şoku yaşam boyu atlatamadı.. ”
Gülmeyin.. Duruşma jürisinin bu savunmayı dinleyip, o seri katil için “Not Guilty” yani “Suçsuz.. ” demesi yüzde ellilik ihtimal..
Eee ! Amerikalı’nın ciddiye aldığı bir şeyi bizim inorganik ebeveynlerin ıskalaması imkânsız..
***
Oralar başka alem..
Bebe sapıtır, anası iki tokat ekleştirir.. Yarım saat sonra Sosyal Hizmet Kurumu’ndan birileri kapıya gelir..
Çocuğu “yoğun şiddet görüyor” gerekçesi ile ailenin elinden almaya çalışır..
Bu haller bize uyar mı? Tartışalım..
Bizde sopa çocuğun gelişmesine yarayan vitamin yerine geçer..
Şahsen ben dayak yemediğim gün “Acaba annem hasta mı oldu?” travması yaşardım..
Yediğim dayaklardan dolayı kendimi hiç de “ruhen örselenmiş” saymam.. Örselenen bir şey varsa o da çamaşır makinemizin hortumu olabilir..
GERÇEK TRAVMA..
Hoover ilk çamaşır makinemizdi.. Suyu, gövdenin dışına asılı bir hortumla boşalırdı.. Doğal olarak da hortum istendiğinde çıkarılabilirdi..
O makineyi yapan ustalara helâl olsun çekmek isterim.. Nasıl dayanıklı bir hortum yapmışlar öyle?
Ben diyeyim hortum.. Siz belleyin Maskeli Süvari Zorro’nun kamçısı..
O kadar tepemde şakladı.. Lastik hortumun bir dişlisi bile açılmadı..
Tabii o yıllarda çocuğa atılan dayağın travmatik etkisi diye bir şey bilinmiyordu..
Onlar, azıtan çocuk yüzünden yetişkinlerin geçirdiği travmaların ciddiye alındığı zamanlardı..
Bizim kuşaktan bir tek çocuğun bile “Babam okuluma gelmedi, diploma alışımı görmedi.. ” diye sızlandığını hatırlamam..
Tam tersine.. Babaların okula gelmesi, evladının karnesini bizzat almaya çalışması yaratırdı çocuk üzerindeki travmayı..
Düşün! Baban karneni senden evvel alıyor.. Kaç dersten çakmışsın haberin yok..
Dolayısıyla “Hoca bana takık .. ” türünden dört dörtlük bir savunma geliştiremiyorsun..
Karnenin alındığından habersiz kaldığın için “doğal kaçış yollarını” hazırlayamıyorsun..
Eksik olsun böyle ilgi..
***
1960’lı yıllarda “Aman çocuğunuza baskı yapmayın.. ” diyen “Çocukları ruhsal açıdan yaralarsınız.. ” dilleri döken ne kadar psikiyatr varsa şimdi pişman..
O tür modaları Amerika’dan “bize uyar mı uymaz mı.. ” muhasebesi yapmadan transfer edenler şimdi öz eleştirilerini yapıyorlar..
“Hatalı olan bizmişiz, yanlış yapmışız.. ” demeleri birer samimi itiraftır..
Bir durun.. Psikolojileri yediği her şaplakla yerine gelen eski kuşaklara bakın, onların çocukluklarını hatırlayın..
Bir de şimdiki gibi büyük küçük tanımayan, yayıla yayıla konuşan, gelenekten habersiz, travma görmemiş bebelere bakın..
Aralarından mucize filan çıkmıyor..
Yüzde doksan dokuzu analarının koyacağı muhalefet şerhine rağmen “salaklar ordusuna” en geç on beşinde katılıyor..
Üstelik “Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu dünyayı.. ” havasında gidiyorlar..
Çocuk büyütme olayını ne kadar abarttığımıza siz karar verin..
Kıssadan Hisse: Tek çocuk anayı babayı şaşkın, çok çocuk ise düşkün eder..
Selahattin Duman/Vatan
ellerıne sağlık canım kazancınız bol olsun ınşallahhadi kızlar ben kaçtım malzeme alıcam biraz işyeri için..anneler günü için süper çiçekler hazırlıyorum kurabiyeden..yine avmdede satışa sunucaz
iyi akşamlar kızlarr artık yemek yedirmek benim için işkence oldu yemek saati gelince moralim bozuluyo yaa ne yapsam ne etsem diye.bide sürekli atta atta iice sokakçı oldu :)
benımkıde balkon ve pencere kuşu oldu bızımde akşam yemeklerımız aynıne güzel müge keşke bizimde ööle bi şansımız olsaydı burda 4 duvar içinde yazık çococuklar.iyi geceler
elıne ne ısterse verıyorum oyunla şebek oluyoruz resmen,tahta kaşık bızımde favorımız kase,lımon sıkacağı sonra küçük püre kavanozlarının kapağını açıp kapamak,süzgeç ama yıyor ya benım ıçın yeterlı hemde ağlamadan yemış oluyor,bende bu ara mücver tarzı yapıyorum yarımda yese,hem sebze almış oluyor balıkla denıcem bakalım nasıl olacakDün akşam ben de Miray ı oturttum mama koltuğuna,baktım yemiyor,masanın üstündeki herşeyi eliyle işaret edip ıhhh ıhhh deyip duruyordu,herşeyi verdim,yere atıyor falan..sonra şekerlikte toz şeker vardı,onu hemen şekerliğin kapağına döktüm,bir kaşık kadar,sonra o şekerle oynamaya başladı,bir taraftan da ağzını açtı)Çooook sevindim,diyebilirm ki 4-5 gün çocuk hiiiç birşey yemedi.Sonra yatmadan önce mama verdim,aynı şekilde şekerle oynatarak.Demek ki,oyun istiyorlar,oyun onlar için yemekten daha önce geliyor deniyor ya,doğru sanırım.
Sabah da annem peynir ve yumurta yemiyor diye,yumurta süt peynir un karıştırıp krep yapmış,onu da yemiş biraz.Bugün biraz daha iyiydi yani yemek konusunda,çook şükür.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?