Bir laboratuvarda deney yapılıyor. Büyük bir akvaryum var. İçine bir büyük balık ve çokça küçük balık atılıyor. E tabi haliyle büyük olanı acıktıkça küçükleri yiyor... Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor ve akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor. Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28. saat sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Ve sonunda cam bölmeyi kaldırıyorlar. O da ne! Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler geçtigi halde onları yemedigi görülüyor... Buna psikolojide ögrenilmiş acizlik deniyormuş. istatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babanın yapma, elleme, dokunma.. gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da çocukta büyüyünce yapamama, edememe özellikleri gelişiyor ve kendine güveni yitiriyormuş. sanırım biraz daha duyarlı ve müsamahalı olmalıyız çocuklara karsı kendine güvenen bireylerden bir toplum oluşturmak için.
günah o paraya git saglık ocagıaaahainnn kızlarrrrr..yuhhh demekkkkk..
onun yanii kndmun fiyatıı 16 tllll..içindee10 taneee.iki pakett alıyozzz hehhehee...
eee aynı zamanda hapta kullanıommm..paketii bilmem kaçç paraa valla gidiooo yaaaa.
ama yarın gidebilirsemm aile planlamasına giderimm.biliyomm ben onlaraaaa..
ah ahh bende bagırdım yeter uyu artık diye bide korkuttu bagırınca pacama sarılıyoo off yaa vicdan azabı cekiommmaz önce kağana bağırdım yaa...allah beni kahretsinn..çokk ağladııııı..ama artık bittim ya..ayağımda abartmıyorum 2 saatir sallıyorum..yatağına koyar koymaz ağlıyoo..bağırdım ağlarken yine bana sokuluyo..içim bi tuhaf oldu..salağım ben salakkkk..
gecmiş olsun...........selam canlar. giremiyorum ben yine ne zamandır. selen pazardan berihasta. dün dr.a götürdü öksürüyodu. ciğerlerde bişey yok geniz akıntısından öksürüyo dedi. akşam ve bugün iyice şiddetlendi. bugün başka dr.a götürdüm.bronşit başlangıcı dedi. bir sürü ilaç verdi. hiç bişey yemiyo nerdeyse çok öksürüyo yavrum o öksürdükçe içim acıyoama yapacaklarından da geri kalmıyo. gören kızlar bilir selenin ne kadar afacan olduğunu. sürekli tırmanma yürüme çabasında. bi de bu akşam konsola tırmanmaya çalışırken kafasını kulbuna çarptı. eşim yetişemedi tutmaya. alnı kanadı. Allah korudu yarılcaktı neredeyse. alnının tam ortası da yara şimdi.
buluşma var galiba. selen hasta olmasaydı kesin gelirdim. size iyi eğlenceler artık.
offffffffff süper...........kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı.
''anne biliyormusun bu gün yuvada ne oldu?''
''görmuyor musun?telefonla konuşuyorum.''hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu
annesi telefonu babası arabayı seviyordu.herşey erteleniyordu telefon ve araba sözkonusu olduğunda.birde eve misafir gelecek oldumu kendisine hiç yer kalmıyordu.nerelere gitsindi
annesi kapattı telefonu.mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu.koşarak yanına gitti.
''sana yardım edeyim mi?''dedi en sevimli halini takınarak.annesi manalı manalı baktı.
''hayırdır.bir yaramazlık filan.bak birde senınle uğraşmayayım.çok yorgunum zaten.''
yorgunluk nasıl bir şeydi?bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşca elinden alır,''nasıl yorulmuş yavrucak.uykunun gül kokulu kolları sarsın seni''diyerek alnına bir öpücük kondururdu.
yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer,ne diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.
''anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın.anneannem öyle söylüyor''
''uykuya dalayımda gül kokuları kusur kalsın.yorgunluktan ölüyorum.''
bu kelimeden nefret ediyordu; ''yorgunum.yorgun olduğumdan.böyle yorgun yorgunken...''
''anneciğim sen yorulma diye....''
''yemekte konuşuruz çocuğum.bankada işler yetişmedi.baban gelene kadar bunları bitirmem lazım.hadi sen oyna biraz.''
''hani siz yoruluyorsunuz ya...''
''eeee...''
''bende oynamaktan yoruluyorum.''
''ne yapayım?''
''bilmem...''
yapılmaması gerekenleri biliyorduda büyükler,yapılması gerekenlerihiç bilmiyorlardı.
ışıklar söndü birden.annesi öfkeyle söylenmeye başladı.
''mum da yok'' diye diye karıştırdı dolapları el yordamı.çocuk sırtüstü yatıp,anneannesinin köyünü düşündü.gaz lambasını ışığında deli tavşan masalını anlatışını.deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne.anneannesi gibi iki elini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı.''bak deli tavşan ''diyerek parmaklarını oynattı.yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı.tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda.otlarla kuşlarla konuştu.sonra yorgun düştü.duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu.kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.
neden sonra ışıklar geldi.kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti birden.kanepeye koştu.
küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek.dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşcasına:
''işin bitince beni severmisin anne?''dedi.kadın,sevilmek için randevu alan çoçuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.
allah kolaylık versinn.....bu hafta sonu cmt ve pazar misafirim var.evim pis gülfem kucumdan inmiyo ütüm var ve çok ama çok yorgunum.ne yapcam ya.biri kahvaltı ama geç giderler diğeri akşam yemeği.keşke annem yanımda olsaydı.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?