24 yaşında bir kızın hala kendi kararlarını verememesi normal mi?

bilmek zorunda mı?
tek başına ben az dışarı çıkıyorum arkadaşlarımla buluşcam de çık iş mülakatına git
bir kere dene ne olacak sanki

O kadar kolay değil maalesef. Konudaki diğer kişilerin mesajlarını olmasa bile sadece benim yazdığım mesajları okumanızı öneririm, durumun ciddiyetini anlamanız için.
 
Cok teşekkür ederim, tam "hayat ansiklopedi"sine layık bilgiler vermişsiniz 😄😄😄

Elimden geldiğince denemeye çalışacağım, hatta not alacağım bir yerlere 😃😃 unuttukça hatırlatayım, hatırlayayım diye...

Tek kelime ile "söyledikleriniz %100 doğru" 😊😊

Peki üzerime yapışan bu "salak, ama esprili kız" kimliğinden nasıl bir anda sıyrılabilirim ?
Yoksa yavaş yavaş mı yapmak gerek? Bu konuda da yardımcı olur musunuz...
Estağfurullah öncelikle 😊
Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
Sizin deyiminizle "salak ama esprili kız" etiketinden kurtulmak için bir anda değişmeniz gerek. Bir anda değişin ki dikkat çeksin. Bu kıza ne oldu densin. Varken önemsiz gelen neşeli halinize hasret kalsınlar ki değeriniz bilinsin.
İnsanoğlu cidden çok nankör. Elinin altında gördüğüne sevgiyi de saygıyı da çok görür. Geçen düşündüm de eşime günden güne artan bir hayranlığım var, bunun sebebi nedir? Sonra cevabı yine kendim buldum. Çünkü adam hala cool takılıyor 😅 Kaldı ki biz samimiyet konusunda çoğu çiftten ilerideyizdir. Ama bazı konularda o cool tavrı koruyor, o da benim hoşuma gidiyor işte. İnsanım çünkü 🤷
 
Genç arkadaşım sizin kapsamlı bir psikolojik tedavi görmeniz lazım.
Uzaktan teşhis koyamam elbette bununla birlikte yazdıklarınız bana 'Bağımlı kişilik bozukluğu' belirtileri sergilediğinizi düşündürdü.
 
Ben 10 yaşındaki kızım sürekli bana danışınca bile deliriyorum.Ama benim kızımda da kendi kararlarını almama durumu var.Saçmalığını görünce malesef bende müdahele ediyorum.Yoksa çarşıya pijamalarıyla gidecek:KK43: Buna bana kalırsa ananesi sebep oldu.Aşırı şefkat ve merhametle herşeyine el atılarak tembelliğe alıştırıldığı için diye düşünüyorum.Keşke kendi kararlarını alabilse ama mantıklı kararlar..Pijamayla avm ye gitmek istemese mesela:KK43:(
Ne güzel işte takmıyor kıyafeti.. Özgüveni var kızınızın😊
 
Yazmıştım ama tekrar yazayım sizin için, BİPOLAR BOZUKLUK.
pardon tüm sayfaları okuma şansım olmamıştı
bu arada bu özgüvensizliğiniz de bipolardan geliyor
teyzem de aynı rahatsızlığa sahip
zor bir hastalık
yani sizin durumunuzda böyle hissetmeniz ve yaşamanız çok normal
kendinizi farklı görüp üzülmeyin boşuna
 
Aslında yaparım ama artık gücüm yok.

Hayat beni uysallaştırdı.

Savaşacak gücüm yok.

İçtiğim ilaçlar da duygu durumumu sabitliyor ve dinginlik veriyor zaten. Hastalığımın ilk zamanlarında her şeye parliyordum mesela. Evde gök oynuyordu.

Tabii annem koz olarak kullanabilir o günleri. "Bak sen eskiden böyle yapıyordun, hastayken yaptığın şeyleri yapma" diye.

Ya, aslında bir de onlara olan sevgim böyle davranmamin önüne geçiyor.

Kötü kız olmak istemiyorum onların gözünde.

Bir de, çirkefleşmenin onlara hiçbir etkisi yok, sinirlerini ziplatmaktan başka.

Başka bir çare bulmam lazım.
Biraz sindirerek, korkutarak, yalanımın ortaya çıkacağı vakit daha kötü işler olacağını söyleyerek bunu yapmak çok da zor değil.

Hele de mevcut bir hastalığınız varsa ve mimlenmişseniz, fazla sinirlendiğiniz vakit sizi "hastalığı nüksetme" ile suçlayıp ağzınızı kapatıyorlarsa, hiç de zor değil.

Zaten annem de hiç yalan söyleyen bir insan olmadığı için, ona benzemiş olmam muhtemel...

Özellikle son sayfaları sinirlenerek okudum. Çok benzer bir anne örneği bende de var maalesef. Sen yine onların yanındayken başarmışsın bunların farkına varmayı. Heralde ben o evden ayrılmasaydım daha uzunca bir süre öyle giderdim. Neyse konuya dönecek olursak. Kendini etiketlemeyi, salağım, eziğim demeyi bırak öncelikle. Çok içselleştirmişsin bu tarz etiketleri kendine doğal olarak. Birşey oldu mu, birşey söylendi mi direkt elindeki silahın namlusunu kendine doğrultuyorsun. Hatayı direkt kendinde arıyorsun. Karşındakilerinde kolayına geliyor, tabiri caizse bir şamar oğlanı yaratmışlar tüm sinir stresi üzerinden atıyorlar. Heralde böyle yeterli hissediyorlar kendilerini bir tek. Çocuğu olabilirsin ama çocuk değilsin. Kaldı ki bir çocuğa dahi böyle birşey yapmaya hakkı yok kimsenin. Annen olabilir ama senin sahibin değil. Benim annemde mağdur edebiyatı yapar hep. Eskiden ona acıyordum senin gibi ama işin gerçeğini anladıktan sonra kendime acıyorum artık neydi günahım. Koskoca kadın onun yaptığı hatalar ve sonuçları onun sorumluluğu senin değil. Ayrıca o sana düşünceli davranıyor mu annen olduğu halde? Hayır! Çıkın şu kafadan anneniz, babanız diye saygısızlık yapıp, kısıtlama getiremezler. Bende de vardı bipolar bozukluk. Bir de tuttu beni doktora şikayet etti. Bize bağırıp çağırıyor, aşırı sinirli diye. Ben hakkımı arıyordum tabi onların işine gelmiyordu. Alışmışlar enayi olmama, kullanamayacak tabi ona üzülüyordu. 12-13 yaşlarındaydım bunlar olduğunda tabi öncesi de var da ergenlikle birlikte hakkımı arayıp sesimi çıkarmaya başlamıştım. Evdeki huzuru ben bozuyormuşum. Ev huzurlu ama ben hobi olsun diye huzursuzlanıyorum zaten. Birgün lisedeyken rehberlik hocama anlatmıştım. Kadın siz bu çocuğa ne yaptınız da bu çocuk böyle oldu diye hesap sormuş. Eve geldiğimde çirkef suratıyla benden hesap sordu. Benimde sesim içime kaçtı. Ben hocaya öyle desin diye birşey demedim diyebildim ancak. Böyle böyle sindirdiler. Anne, baba sıfatı çocuk sahibi olmakla hakedilmiyor. Size saygı gösteren insanı büyütün gözünüzde. Değer hakedilir, öylece verilmez. Sizin rahatsızlığınızı size karşı kullanması ne kadar etik? Kendileri ne kadar mükemmel? Ya başka insanlar? Odağınızı kendinizden çekip etrafınıza yöneltin. En iyi insanda olsanız oldurmazlar. En iyi insanı dünyanın en kötü insanı yapmak bir lafa bakar sadece bir lafa. Hem iyi insan olmak güzel birşey değil kendimden biliyorum. Bir kere doğanın kanununa, şu yaşanılan dünyaya aykırı. Bak Zebralar, sürülerinden birine aslan saldırdığında onu korumaya çalışmazlarmış. Kendi önlerindeki otu başka zebralarlala paylaşmazlarmış. Şu bir gerçek ki her insanı beğenen insanda vardır, beğenmeyen insanda. Senin için en mükemmel gördüğün insanı al gözünün önüne. İlla sevmeyeni vardır. Aksi imkansız. Sana şuan olan şeyden daha kötü ne olabilir? Ne yapabilirler?
Evet çocukluktan beri böyle olmak öğretilmiş sana ve seni çok iyi anlıyorum. Kendinde suç bulman, kendinden nefret etmen çok doğal. Karabasan gelir gece uykuda, uyanırsın ama elini kolunu hareket ettiremezsin bir korku, endişe alır ya, işte farkında olup birşey yapmak isteyip, yapamayacağına inanmakta ona benzer, acıtır. Senin yapman gereken annem şunu yapar, babam böyle der diye düşünüp durmayı bırakman. Bu da şöyle olur; sen kendin hakkında neye inanıyorsun, kendinin ne olduğunu düşünüyorsun. Bunlara yoğunlaş kendi hakkındaki düşüncelerini değiştirmeye çalış. Bunu insanları gözlemleyerek yapabilirsin. Eminim senin için kötü olupta sevilen insanlar vardır ya da başka insanlardan farklı olup, farklılığını göstermekten çekinmeyenler. Mesela eşcinsel insanlar, Aleyna Tilki, Kim Kardashian ilk aklıma bunlar geldi. Örnekler çoğaltılabilir. Aç instadan farklı olan ama farklılıklarını göstermekten çekinmeyen, toplumda yer edinen, sevenleri olduğu kadar sevmeyenleride olan ama buna rağmen hayatta dimdik duran insanları örnek al kendine. Mesela Aleyna Tilki'yi çok eleştirirdim eskiden. Şuan diyorum ki iyi yapıyor, kimseyi takmadan kafasına göre yaşıyor. Ne eleştiriler alıyor ne eleştiriler ama yaşamaya da devam ediyor istediğini yapmaya da demek yapılabiliyor. Sen kendine salaklıklar yapıyorum diyorsun. Kız saçma sapan videolar çekiyor milyonlara yayınlıyor. Eğer milleti taksaydı şimdi Amerika'da olabilirmiydi? Ben milleti taktım en kötü yine ben oldum. Anksiyete atakları yaşıyorum ve hayatım bambaşka olabilirdi. Kim Kardashian'ı da kendi yapan kendi gibi olması yoksa öyle biri olmazdı.
Hata yapmaktan korkma herkes aklı mükemmelse kendi hayatında işe yaratsın. Bir hata yaparsın, iki yaparsın üçüncüsünde doğruyu bulursun ama insanlara kul köle olmaktan kurtulursun. Öf ne yazdım be.
Edit: Julia Roberts'ın başrolde oynadığı Tatlı Bela filmini izle. Gerçek bir hikaye.
 
Son düzenleme:
Ayrıca benden sana altın değerinde bir tavsiye. Annene düşüncelerini kabul ettirmeye çalışma ya da kendini savunmaya. Çünkü bunları yaptıkça kendinden daha çok şüphe edersin. Kendi annemden biliyorum herşeye bulacağı bir bahanesi, bir lafı vardır. Canının istediğini düşünsün yapsın. Sen kendi istediğini yapıyormusun ona bak. Hatta sana kötü bir yakıştırma yaptığında evet öyleyim nolcak yani de. Korkma kötü olmaktan. Halet-i ruhiyen kötü olacağına kötü bir etiket sahibi ol daha iyi.
 
Böyle olmaya böyle yaşamaya sabretme. O konuştukça ona teslim olmamak için sabret. Neden bu kararı aldığın aklına gelsin hemen. Çünkü o ruh halinin içindeyken manipülatörün söyledikleri çok mantıklı gelir. Fikirlerini, yapmak istediklerini tartışmaya açma, kısa kes. Annen sana onay vermeyip vicdanen kendini rahatsız hissettiğinde çocukluğumda bana böyle olmam öğretildi, o yüzden böyle hissediyorum de. Değişim acısız olmaz ama o acıyı aştığında daha güçlü olacaksın.
 
Son düzenleme:
Yani size göre de çok abartmadan,
Giyim,makyaj konusundan başlayın.
kendinize yakışanı giyin ve çıkın.
zamanla yavaş yavaş bazı şeyleri değiştirin.

anneler bazen gerçekten çok aşırı korumacı oluyor.
hele sizde böyle izin verdikçe daha çok ihtiyacı var diye hissediyorlar. Yani sizde bitiyor.
sürekli sormak,anlatmak bu hissiyatı veriyor.
bilmem anlatabildim mi?

çoğumuzun annesi bizlerin iyiliğini düşünen anneler.
çama işte o fırsatı siz kendinize vereceksiniz.
zamanla ve yavaş yavaş.
kız kardeşim var mesela asla anneme danışmaz,sormaz,anlatmaz.
sürekli hata yapan,işleri yolunda gitmeyen,işin sonunda yine ne haliniz varsa görün,karışmayın diyen biri. Sıkıştığında da derdine çözüm için annem ve ben kafa patlatır geceleri uyku uyuyamayız.
bu gece de o gecelerden biri.
konunuzu okuyunca,ne bileyim işte. Aile..
 
Ha bir de vicdanın sızladığında "vicdanımın sızlamasını seviyorum" onay alamayıp kendini rahatsız hissettiğinde "kendimi rahatsız hissetmeyi seviyorum" de bende başka bir durum için tuhaf bir biçimde işe yaradı. Olumsuz duygularda olumlular kadar normal ve gelip geçici. Bizim olumsuz duygulara yüklediğimiz anlamlar yüzünden bu duygulara dayanamayacağımızı düşünüyor ve inanıyoruz ama düşünceler ve bakış açıları değiştiğinde hislerde otomatik değişiyor. O yüzden hislerine değil düşüncelerine odaklan.
 
X