sonuç olarak ben bu evlilikte aydınlanma yaşadım.
evlenen çocuk babamın liseden mi üniversiteden mi hatırlamıyorum, arkadaşının oğlu. amca 15 sene önce rahmetli oldu. yalnız hani ölümün de güzeli olur mu demeyin, nasıl iyi bi adamsa ölümü de güzel oldu. kanser teşhisi kondu, 1 hafta sonra vefat etti. eşi, çocukları falan herkes başında yasin okurken gitti. babam anlatmıştı bana, o da ordaymış. allah yerinde rahat ettirsin.
babalar subay olduğundan hani, kültürel olarak az çok eşit sayılırız.
bunlar zamanında bi ev aldılar, oralar yeni değerleniyordu o zamanlar, site içinde. karşı daireleri satılığa çıktı, adam babama çok ısrar etti siz alın komşu olalım diye. hatırlamıyorum küçüktüm, almadık biz o evi. sonra kendileri aldılar orayı da.
amcanın vefatından sonra iki kızı evlendi. çok güzel yuvalar kurdular allah mesut etsin. küçük kızının iki çocuğu var, şehzadeyle benim ismim. tesadüf...
benim için çok sordular arkadaşı duruyor mu diye. duruyordu. hani bulunmaz hint kumaşı değilim kendimi beğenmişlik yapmak istemiyorum ama muhtemelen o niyetle sordular. ben mayısta ayrıldım.
kurbanı yıllardır beraber kesiyoruz, oğlan kurbanda babama demiş ki amca kız istemeye gidiyoruz beni yalnız bırakmayın.
gittiler. annem diyor ki giderken bi tepsi baklava birkaç şişe fanta götürdük plastik tabak bardakta onları ikram ettiler. ben saymadım ama bizim en az on çeşit vardı herkese tuzlu tatlı ayrı tabakta gitti bulaşık makinaya sığmadı. annem şaşırmış tabi.
her neyse. eylülde nişan oldu. bi ara sorduk karşı dairede mi oturacaklar diye, annesi istemediler, ben de istemem dedi. yaşamkent'ten ev tutmuşlar kızın işine yakın diye. öyle duydum.
anadolu downtown'da düğün yaptılar. bence bazı şeyler abartılı fazlaydı ama güzel düğün oldu.
benim dikkatimi protokol masası çekti; tek masa. gelin, damat ve aileler tek masada.
bu insanlar bizimle aynı sosyal sınıftan, aynı kültür yapısından. öyle bi düğün onları zorlamıştır belki, gelinlik sırf güpürdü mesela, hem inci hem taş vardı, balık böyle metrelerce kuyruk, nerden baksan en az 8 bin. damadın ailesi kapalı, kızın ailesi kapalı, ama gelinliğin sırt dekoltesi var. düğün hatırası özel yapım dua kitabı dağıtıldı mesela, maneviyat da var yani gelenekçiler bi yerde.
kızın salon boyu duvağı vardı, nikahtan sonra çıkardı attı taç taktı. saçları salık.
o insanlarda da bok gibi para yok ki. veya böyle aşırı modern değiller. ama insanlar yapıyor. isteyen yapıyor. orta yol bulunuyor. insanlar bu işi birbirini yaralamadan yapabiliyor.
çok üzüldüm, çok ağladım. giriş müziği mesajdı, biz de onu seçmiştik, orda koptum zaten.
ama gerçekten niyeti düğün yapmak olan insanlar yapıyor. ota boka bakmıyor hır çıkarmaya bahane aramıyor. bu iş bi şekilde oluyor.
annem damadın annesiyle ağladı sonra. çünkü o benim son oyun arkadaşım. bitti. bi daha asla hiçbir düğünde o kadar kalabalık toplanamayacağız çünkü. damadın annesi eksiğim diye ağladı, annem belki son toplanışımız diye. babam zaten arkadaşına...
düğün herkes için buruktu ama yapıldı bitti işte. birini bu kadar kıracak bi şey yokmuş.
kırgınım evet. çünkü kendimi oynanmış hissediyorum.
ben oyunlardan hiç anlanadım. gittim lök diye sordum siz beni istemiyor musunuz diye, kaynanam ağladı annem biz seni neden istemeyelim diye. şehzade boynunu büktü pofuduk ben seni her şeyden çok seviyorum diye. ben de inandım. ben bunu bilirim çünkü. baba bana şunu alır mısın derim, hayır almam gerek yok der almaz, tamam alalım der alır veya şimdi alamam şu zaman alalım der o zaman alır. böyle gördüm buna alıştım. ama şehzadeye hep tamam oğlum alırız denmiş ama alınmamış. bana da aynısını yaptılar. günü kurtardılar sadece. ben bunu affedemiyorum bana yalan söylediler benim insanlara olan güvenimi kırdılar. inandım çünkü. inanırım çünkü bana hiç yalan söylenmedi kaypaklığa yavşaklığa alışık değilim ben. 28 yaşındayım iyi kötü bi şeyler yaşadım biraz piştim ama böyle ham kötülük hiç görmedim anlamlandıramıyorum o yüzden. insan bencildir karşıdakini kullanmaya meyillidir bunu bilirim ama kasıtlı olarak zarar vermeyi bilmem ben.
şehzade iyi bi adam. kötü demem diyemem. iyi bi arkadaş. iyi bi evlat. iyi bi abi. iyi bi yeğen iyi bi kuzen. ama iyi bi koca değil iyi bi baba da olamayacak. ailesi şu anki ailesinden ibaret. öyle görmüş. babası nasıl anasına koca olamadıysa o da olamayacak. sahiplenemeyecek. koruyamayacak. ben bunu görmedim çünkü beni korumasına hiç ihtiyaç duymadım. ailesi de beni o yüzden istemedi. yardıma ihtiyacım yok çünkü. çarkın dişlisi olamam çünkü ben. tek başıma da anlam ifade edebiliyorum. ve yalnızlığı seviyorum. kitap okurum, film seyrederim, bi şeyler bulur yalnızlığın tadını çıkarırım. hiçbir şey yapanazsam battaniyemi alır televizyonun karşısında malak gibi uyuklarım çünkü bundan da zevk alabiliyorum. görümcem gibi evde yalnız kalınca tuvalete gitmeye korkup da başıma bekçi çağırmıyorum. görümcem çağırsa gitmezdim mesela. bunu anladılar beni o yüzden istemediler. o çarka dişli olmazdı benden. belki o çarkın bi dişlisini de koparırım diye düşündüler, koparırdım da. çünkü benim babam hiçbir zaman annemi bizi bırakıp da halamın götünü toplamaya gitmedi. alışık değilim alışamam.
hepsini biliyorum. bu gece daha net gördüm.
benim kabullenemediğim kısım başkaydı. şehzadeyle beni tanısanız, yani ikimizi, ay bunlar aynı dersiniz. benziyoruz. yaradılışımız benziyor. biz böyleyken ailelerin arasında bu kadar uçurum olmasını kabullenemedim ben. hıyar ağacı elma vermez çünkü. orda çok zorlandım.
bi de, eğer bi insanı bu kadar baskı altında tutarsan bi yerde patlar. şehzade hiç patlamadı. hiç yeter diye ailesine posta koymadı. ben koyardım. bana benziyordu, o da koymalıydı, ama o beni kutsalı bilmemekle suçladı. anlamlandıramadım ben.
bi de, böyle ham kötülüğe alışık değilim, kavrayamadım.
her şey birden tersine döndü, ben anlayamadım bile.
böyle benim için daha iyi oldu biliyorum, sadece on yıllık arkadaşımı, kocamı kaybettim, hayallerimi kaybettim onun yasını tutuyorum. bi ömür de tutabilirim, biz çok güzeldik çünkü, gerçekten ailesi karışana kadar çok mutluyduk, daha azına razı olmayacağım. kitaplarım bana yeter, sırf yalnız kalmamak için biriyle beraber olmayacağım. ama şehzadeyle olanı geri kazanmak için de hayatımı harcamayacağım.
çünkü artık biliyorum, kazanırsam kaybederim.
belki ben kocamı kaybettim ama onlar insanlıklarını kaybettiler. kocam olamazdı zaten, anca yatak arkadaşım olurdu. hiçbir hayalimi gerçekleştiremezdi o aileyle.
eğer seviyorsa ailesini atar gelir. ben burdayım bi yere gittiğim yok. gelirse gelir. gelmezse de kaybedecek bi şeyim kalmadı. ama artık beklemek istemiyorum. mücadele etmek istemiyorum. böyle kazanırsam kaybederim çünkü. kendimi kaybettim. kocamı kaybettim. kazanabilmek için vazgeçmek zorundayım.
benden bu kadar. keşkem yok. her şeyi yaptım olmadı. ahım var evet, affetmeyeceğim, içim asla soğumayacak.
sizin kabullenemediğiniz şey vardı arkadaşlar ben buraya açık açık yazamadım duyulursa oğlumu elde etmek için her yola başvuruyor derler diye, ama vardı. bi şeyler yapıyor olabiliriz onun için mantıklı düşünmeye başlamış da olabilirim tabi. asla affetmeyeceğim. ben affetsem annem affetmeyecek. ve bu insanlar kendi çocuklarını da zehirlediler sırf sürüden ayrılmasın diye. ben onun tek damla gözyaşına kıyamadım gittim anasına babasına meram anlattım arayı düzelttim. sırf ağladı diye gittim. onlar kıydılar. hadi ben el kızıydım, kendi çocuğuna kıyan her şeyi yapar. ben böyle ham kötülüğe kafayı yedim.
asla affetmeyeceğim.
ve artık vazgeçtim.