Adini Koyamadigim Dusunceler

inançlıyım ve maneviyattan mı diye sorduğunuz için birkaç cümle yazma isteği doğdu içimde.
Ahkam kesmek niyetinde değilim, yardımcı olmak için yazıyorum.
Bizler belli bir misyonla dünyaya geldik.
Kulluk için. Sevgiyle yaratıldık, sevgi için.
Şöyle düşünün; hangi çocuk oyuncağının gölgesiyle mutlu olabilir ki?
Hak dünyanın yani ahiretin gölgesi de burası. O yüzden hakkıyla mutlu olmak diye bir şey yok burada.
Hani hep şarkılarda geçer ''yalan dünya''. Cidden öyle.
Kimi emellerine ulaşıyor kimi ulaşamıyor demişsiniz.
Ulaşan da imtihanda, ulaşamayan da.
Biri şükür imtihanında, Biri sabır.
Mevki verdim, para verdim, gençlik verdim, akıl fikir verdim. Nerelerde harcadın? Mevkiinle kibirlendin beni unuttun diyecek olan bir Rabbimiz var.
Diğerine ise sana vermedim sabretmedin, taksimime memnun olmadın oysa senin şer bildiğinde bir hayır gözetmiştim ben diyecek olan da Rabbimiz.
Ki ayetinde de buyuruyor sizin hayır gördüklerinizde şer; şer gördüklerinizde hayır olabilir diye..
Doktora gidip kafamıza göre ilaç isteyip dozunu kendimiz ayarlayıp içiyor muyuz? Hayır.
Rabbimiz de bizi bizden çok bilen olarak verse de bir hayır gözetiyor vermese de.
Mal, mülk, para, şöhret verdiği belki unutacak Rabbini ve belki vermediği de isyanlara sürüklenecek.
yani malımız da mevkimiz de çocuklarımız da kocalarımız da bizler için dünya süsü ve imtihandan başka bir şey değiller.
Hepsi Rabbimizden.
Bugün karnesi için fazla not isteyen bir çocuğa öğretmeni merhamet edip not verip geçirdiğinde çocuk hocamız sağolsun geçirdi demeyip
iyi ağladım hocaya ondan geçtim derse nankörlüktür. Çünkü esasında görünmeyenin ardında hocası var.
Bizler de kendimiz vesile olup kazansak da bazı şeyleri membaı hep Rabbimizde.
Yani kimi bir ağacın altında günaha girerken, kimi ağacı hizmetimize sunan Rabbimize hamd olsun der.
Biri diğerinden daha çok kazançtadır. Akıllı insan ahirete yatırım yapar.
 
Cudana ablacım* bu dusuncelere kapılmanın tek sebebı maddeden sıyrılıp manaya ulasmak ıcındır.Neden ınsanlar robot gıbı yada bızlerı otomatık bır makınadan ayıran ne..? Iste bu sorular ancak manayı bulmaya calısan kısılerın soruları fıkrımce..
Tabı kendınızı en ıyı sız bılırsınız:)
(konularınızı takıp edıyorum yasınızın benden buyuk oldugunu dusundugum ıcın abla dedım ınsaAllah kızmazsınız.)
 
bende aynı dşünceleri evlilik için düşünüyorum..
biriyle tanışıyosun aşık oluyosun belkide onu hayallerinde daha da güzellerştiriyosun..
evden kaçamaklarla çıkıp buluşuyosun.
dahada bağlanıyosun resmen kölesioluyosun aşkından.
dahada ilerisi aileni karşına alıyosun ezip geçiyosun onunla bir ömür beraber olmaya..
hayallerine ilk adımı nişanlanarak atıyosun havalara uçuyosun bu süreçte.
ailelerin sorunlarını görmezden geliyosun hayallerin herşeyin önüne geçiyo.
derken düğün telaşesi beyaz gelinliğim ona uygun ayakkabım,çeyizim nikahım evimin şirinliği ....
bebek heyecanı yuvana mutluluguna mutluluk katma deliliği...
herşey mükemmel herşey çok güzel.
binbir heyecanla koştugun bu yolda herşeyi dört dörtlük yapmaya çalışıyosun ve yapıyosunda.
ama sonunda hep kaynana görümce gölgesi,
kurdugun hayal balonlarını teker teker patlatmaya çalışanlar sevincini kursagında bırakmaya çalışanlar.
binbir badireden geçme belkide boşanma bile...
bu güzel masum hikayenin sonunu kötü yazmaya çalışanlar.
kk da eşi ve eşinin ailesi bölümünde genel olarak hep bu son var.
sanki evlenenler yuva kuranlar bu mutluluklarla hayallerle çıkmadımı bu yola?
neden tek bir çamurla kirletirler anlamıyorum..
ozaman evlenmemek birine adamamak en iyisimidir.
hayır oda mutsuzluk oda yalnızlık....
 
julia roberts'ın ye , sev , dua et diye çok sevdiğim bir film var, rutin giden hayatındaki boşluğun ne olduğunu bilmiyor ve bulmak için italya,hindistan ve bali ye gidiyor...izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim

Amerikan vari :) ben simdi kendimi bulmak icin biryerlere gitsem kesin basıma bir iş gelir :)
 
Amerikan vari :) ben simdi kendimi bulmak icin biryerlere gitsem kesin basıma bir iş gelir :)

filmi izledikten sonra benimde aklımdan geçmişti yazdığın şey :) ama öyle bir imkan olsa keşke diye düşünmeden edemiyor insan...
 
filmi izledikten sonra benimde aklımdan geçmişti yazdığın şey :) ama öyle bir imkan olsa keşke diye düşünmeden edemiyor insan...

Zaman ve maddiyatla ilgili tamamen. Zaten bizde bu kafalar olduğu sürece nereye gidersen git aynı yerdesin :)
 
Bir inglizce hocam vardi ( Amerikali) kursa gittigimde, iste bir sürü ülke dolasmis. Aslinda gazetecilik okumus adam, 32 yasindaydi. Türkiye`yi cok sevdigini falan anlatmisti. Baglama almisti hatta kendisine, bizim halk müziginde kendine dair bir seyler buldugunu söylemisti. Sonra sey dedi, ama tekrar Meksika`ya geri dönecegim. Neden dedik?

Inglizce hocaligina kendini arama sevdasi ile basladigini söylemisti. Amerika`ya ait hissetmiyormus kendisini. Ait olmak istiyorum bir yere ama o hissi almadan da ait olamiyorum demisti. Cin, Hindistan, Kanada, Avrupa ülkeleri, Arap Ülkeleri, Latin Amerika gezmis iste :) Türkiye`den sonra nereye gidecegini biliyormus artik, Meksika. Oraya ait hissediyorum demisti bize. Sanirim bunca geziden sonra oraya ait olduguma eminim. Gittigim her yerde orayi özlüyorum. Ama gezerek gittigim yer yerden beni tamamlayan bir parcayi da oraya götürecegim falan demisti. Mesela Türkiye`den müzik gibi.

Ne kadar enteresan bir hayati var demistim, kendi kendime.
Kimbilir belki de oraya ait hissettikten sonra Meksikali birisi ile evlenecek normal bir hayata dönecektir, dönmüstür belki de... :)
Ya da belki de burasi da degil deyip , kesfe devam etmistir..:)
Ya da evlenip, esiyle birlikte ait olabilecegi baska bir mekan aramislardir

Bu örnekte mesela ait olmak hissiyati diger ihtiyaclarindan agir basiyor.

Bence hepimiz de bu ihtiyaclara göre hareket ediyoruz.
 
Sevgili Cudana, bu sorular hepimizin içinde dönüp duruyor. Sanırım yaş ilerledikçe insan daha çok şey görüyor, algılar değişiyor. Ama en önemlisi yorgunluk ; çok büyük sorunlar olmasa da hayatın koşturması içinde yoruluyoruz, kendime bakıyorum sabah 6, akşam 9 rutin iş günlerim, rutin hafta sonlarım, kendimi bildim bileli çalışıyorum. Son iki yıldır aşırı bir yorgunluk ve bezginlik hissediyorum. Neden varız, ne için debeleniyoruz soruları dönüp duruyor içimde.

Allah inancı ayrı bir konu, elbetteki imtihandayız ama o imtihanın, yaratılmış olmanın sebeplerini bile sorguluyor insan. Bu sorular çok fazla aklına takıldığında, biraz mola zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Belki biraz farklılık, yeni renkler görmek. Çok büyük sorunlar yoksa Elhamdülillah ama insanoğlu yaratılışı gereği değişiklik istiyor. Belki öyle bir zamandasındır.
 
Lambruscocum senin mesajini alinti yapamadim cepten yaziyorum cok uzun diye sanirim

evet cok yasli degilim
32 yasimdayim ama yolun yarisini gectik sayilir :)

Oyle deme hayaller cocukla da gerceklesir
ama dedigin gibi bize bicilmis cercevenin disina cikamiyoruz demek ki...
 
Evet HAYAT BİR TİYATRODUR.

Oyuncuların ellerinde senaryo yok. Oyunun ne zaman nasıl biteceğini de bilemiyoruz.

Hayatımız yaşadıklarımızdan ibarettir. Sadece yaşadığımız güzel anlar değil, yaşamak istemeyeceğimiz durumlarda hayatımızın içinde.
Olumsuz olaylar, sevimsiz karekterler hoş olmayan can sıkan bir sürü insan ve bizim onlara karşı gelme çabamız hepsi içinde hayatımızın...

Hayat bir sahne ve sahnedeki oynayan oyuncularda biziz...

Yaşadığımız sürece kamera kayıtta sarmaya devam ediyor. Yönetmen ise yukarda.

Ne role karşı gelme şansımız ne de oynamayacağım demeye hakkımız var.
Her ne yapıyorsak o da bizimle bütünleşip hayatımızın içinde bir yer kazanıyor.
Tabir-i caizse bizimle yatıp bizimle kalkıyor...


Oyunun sonuna gelindiğinde, perde kapanır tıpkı bir insanın göz kapakları gibi...
Büyük bir kalabalık uğurlar insanı hayatta da oyunda da bu böyledir.
Ya alkışlanıp saygı kazanırsın ya da sessizce söner ışıkların.
İki durumda da kalabalıktır etrafı insanın artık jübileni yapmaktasındır..

Ne güzel demiş shakespeare ;

"tumuyle bir sahnedir yasam;
erkeklerle kadinlarsa, hepsi birer oyuncu;
biri cikar, oteki girer ve her biri,
kendine dusen surede pek cok rol oynar;
insanin yedi donemi, yedi perde eder."
 

Tabi ki sorguluyorum
mesela ilkokul mezunu servet icinde yasarken
doktorasini yapmis insan onun gibi yasamiyor
hayat kimine guluyor kimini aglatiyor
parasi olan mutlu degil parasi olmayan da mutlu degil

nasil bir duzense mutlu olan cok az insan var
 
Bence hayatın amacını sorgulamak iyidir. Çünkü insan hep amaçla
yaşamak istiyor. Ben liseden beri yaşlıyım sanırım, çünkü o dönemden
beri içimizdeki bu boşluk hissini sorguladım. Hem de inançlarımdan
tamamen sıyrılarak.

Ve kendi kendime bulduğum yanıt şu oldu. Biz hep mutlak doğru
peşindeyiz. Mutlak ve her şartta geçerli olan şeyler istiyoruz.
Bunu para, eğitim, kariyer, güzel görünmek sanıyoruz. Ama
bunlar mutlak doğru değil. Mutlak doğru olsa idi, tatmin noktası
olmazdı.

İbadet ve inanç boyutuna girmiyorum olayın. Her insan bu konuları
sorgulayıp belirlemeli yolunu diye düşünüyorum. Dogmatik bir
konudur din ama dogmatik olunca, kendi sorgulamayınca şüphe
hep oluyor kalbinde, zihninde.

Bence insanın mutlak doğrusu 'iyi'dir. İyi olmanın sınırı yoktur çünkü.
İnsan hiç doymaz. Doymayınca da tatmin olmaz. Hep yapmak ister.
Bir de doyum noktası olan şeylerden kendini soyutlayınca çok
rahat ediyor insan. Örneğin para... Ne kadar kazanırsak kazanalım
asla yeter demiyoruz ama alabileceğimiz, elde edebileceğimiz
şeyler sınırlı. En mükemmel uçak, en iyi yat, kat vs...

Çok felsefi oldu söylemim sanırım. Affola :26::26::26::26:
 
Bu nasıl güzel bir sorudur...
Cudana, bu soruyu ben kendime çok sık sorarım 26 yaşındayım...
Pek çok iyi imkanda yaşıyorum...
Bazen oturup hayatıma bakınca aynı o dediğin düşüncelere kapılıyorum... Hayatımız daima 'ya sonra' cümlesiyle endeksli.
Daima kendimize bir hedef koyuyor o hedefe ulaşınca başka hedefe yönleniyoruz.
Bu zaman içinde hayat bir bir kayıp giderken ellerimizden 'peki ne oldu şimdi, ne yaşadık biz?' diyoruz...
Sahip olduğum, sahip olmaya çalıştığım, bazen günlerce düşünüp kafa patlattığım şeyleri elde ettiğimde 'oh be' derken 'eee şimdi?' soruları da kafamı kurcalıyor aslında.
Aslında, hayatımızı hep 'rahatlama, rahata erme' sorunuyla yaşıyoruz. Anı kaçımız yaşıyor, kaçımız olduğumuz anın tadının % 100 1 yakın yaşayabiliyor?
Yaşadıklarımızdan ne çıkarıp da önümüzdeki hayata bunu işleyebiliyoruz?
Bazen öyle hissediyorum ki, ruhum bedenimden çıkıyor ve 'HayyaL napıyorsun şimdi sen burada, bu gülüp eğlendiğin durum da neyin nesi ya da amacın ne? ' diyor bana adeta...
Çok tuhaf bir duygu bu... Açıklanamaz... :26:
 

Estagfurullah badecan :)
akil almak icin actim konuyu,
ben zaten farkindayim kendimin, kesinlikle maneviyatla ilgili :/

Ibadetlerimi yeterince yerine getiremiyorum

ama ben yapilandan cok niyete inanirim
nice insan ne ibadetler yapiyor da fesatligi birakmiyor, yeter ki insanin kalbi kotu olmasin

ama dedigin gibi bu bosluktan kurtulmak icin bir seyler yapmam gerek sanirim
 
Küçükken bütün hayallerim zengin bir adamla evlenip 3 çocuk yapmaktı. Tabi deli gibi alışveriş yapıp dünyayı da gezecektim. Üniversiteye başlayana kadarda bu düşüncem benimle birlikte yaşadı. Sonra çok aşık oldum ben üstelik cebinde 5 kuruş parası olmayan,aile desteği olmayan günlük işlerde çalışıp okumaya çalışan birine. Azmini sevdim , bakışlarını, saçlarını ve dahası... Sonra tüm ailemi karşıma alarak evlendim bu adamla birde çocuk yaptım. Şuan eşşek gibi sabahtan akşama kadar çalışıp kazandığım tüm parayı oğlum ve kocam için harcıyorum. Tüm hayallerim suya düştü ama en azından kendim bir baltaya sap oldum.

Sizinde deiğiniz gibi size evrilen görevleri belki otomatik olarak yaşıyorsunuz ama buna da şükretmek lazım. Sıradan mı geliyor yaşadıklarınız bilmiyorum ama küçük çaplı da olsa yeni maceralara ihtiyacınzı olabilir. Ayrıca birşeyi çok sorgulamayın yararı olduğu hiç görülmemiştir
 
Bendeuyeolcam senin de mesajini alintilayamadim
Estagfurullah ahkam da kesebilirsiniz
rica ederim

ne guzel seyler yazmissiniz

buradan belki sukursuz bir insan gibi gorunmus olabilirim ama iyi bir isim, iyi bir kazancim, iyi bir esim , mutlu bir yuvam ve herseyden onemlisi saglikli iki evladim oldugu icin her gun Allaha sukrederim
ne kadar sukretsem de az diye dusunurum

evet hepimizin imtihani cok farkli ama diyorum ya herkes onceligi farkli olsa da ayni amaclara hizmet ediyor
onemli olan imtihani hakkiyla verebilmek dogru soyluyorsunuz ...

sovr tavsiyen icin tesekkurler :)
 

Haklisin maddeden uzaklasip manaya ulasmak!
sorun tam da bu !
evet adini koyamadigim sorun :/

yok kizmadim tabi ki diyebilirsin : )
 
Son düzenleme:
bu dünyaya gelme amacımız, tamamen bi imtihan...
Allah bizi, bize verdikleriyle veya vermedikleriyle sınıyor..
Kimisi mal mülk içinde, yaratılış gayesini unutmuş, bu dünyanın güzeliğine aldanmış, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarken,
Kimi insan da, harabe denilecek kadar kötü bi evde, peynir ekmek yeyip, bugün de karnımız doydu diye şükredebiliyo...
Önemli olan asıl amacımızı unutmamamız...
Dediğin gibi hepimiz bir gün toprak olacağız, o zaman yanımızda neyimizi götürebileceğiz, arabamızı mı, evimizi mi, malımızı mı?
götüreceğimiz tek şey, imanımız...
Hayat bu yaşıyosun, elbette ayak uydurmak zorundasın, gezeceksin, çocuklarının geleceğini kendi geleceğini düşüneceksin, çalışacaksın...
önemli olan tüm bunları yaparken, sana bu imkanları vereni de unutmamak...
Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için,yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmak..
 

ßenim kafamda da çok dönüyor bu :) bazen baska dünyada gibi hissediyrum kendimi .. hatta bazen herkesen soyutlanıp insanları izliyorum herkez birşeyin telaşında felan :) değişik duygular gerçekten anlatmak bile zor
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…