• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Anne olamamanın acısıyla başetme yollarını bilen var mı :(

Canım benim ağlamak istiyosan ağla.
Tuttukça birikip daha kötü oluyo insan.
Gözün şişene kadar uykun gelene kadar acın daha dayanılır olana kadar ağla.
yanında olup omuz vermek isterdim ama yazılarımız sana omuz olsun.
ben çocuklarla bebekleri ameliyat ediyom sen de öğretmenlik yapıyosun.
yani ikimizin işi daha zor.
arada böyle oluyo ama sonra rabbim insana bi feralık veriyo.
inşallah hepimiz vakti geldiğinde yaşıcaz bu güzel duyguyu.
kaderde annelik yoksa da yapacak bişey yok. kader.
tedaviyi ne zaman düşünüyosun. olumlu şeyleri o aşamaları hcg ni yüksek göreceğin o günü hayal et.
ne düşünürsen beyin seni ona götürür unutma.
kocaman kucaklıyorum canım.
canıııım aslında biliyom beni en iyi anlayanlar burda ...gece eşim uyuduktan sonra için için ağladım saatlerce biraz rahatladım gerçekten kendimi kapana kısılmış gibi hissediyodum...ama yazmışsın ya rabbim ferahlık veriyo diye...işte o ferahlığa çok ihtiyacım var...adet döneminde olduğum için daha bi duygusalım dokunsan ağlıycam yanii....
bu arada adetim çok tuhaf oldu bu ay ben böyle bi adet görmedim...ilk gün biraz geldi sonra iki gün hiç bişey gelmedi.üçüncü gün sökülmeye başladı ve bugün resmen yumurta büyüklügünde et parçası gibi pıhtılar geldiakannehir şok oldum ve korktum yoğun bi şekilde devam ediyo...böyle bişey başınıza geldimi hiç...soğan suyu içmiştim ondan olurmukibilmiyorumkismilebilgisi olan yazsın ne olur......tedavi temmuzda galiba medicine çok cesaretsizim açıkcası ön görüşmeye bile cesaretimi toplayıp gidemedim...sanki hiç tedavi olmıycakmışım gibi eşimle bu konuyu hiç konuşmuyoruz...yine darlandım heee herkesleri öptüm kızlar allah yüzümüze baksın ne diyeyimboshayallersmile
 
ben çocuklarla bebekleri ameliyat ediyom sen de öğretmenlik yapıyosun.
yani ikimizin işi daha zor.


birde ben varım kızlar sağlık ocağında ebeyim ben hergün gebelik takibine gelen mutlu anne adayları,fenilketanüri aldırmaya gelen minik 3-4 günlük bebekler ve yine o bebeklerin aşıları,takipleri,kiloları benim işim.hele ki dış gebelik geçirdiğim zaman eğer ki normal gebelik olsaydı benim doğuracağım ayda doğan bebekler var kiii onlarla ilgilenmek en beteri.....
içim acıyor onları gördükçe....
oturduğumuz binada 4 tane hamile var.bitanesi geçen gece gelmiş einde yünü,şişi hadi bana bu örnekten bebek battaniyesi başlayıver diye.ne dersin ki böylelerinealsanaalsanasmile

neyse bugün 5 gün gecikmiş reglimin ilk günü bunca karamsarlık o yüzden.insan olmayacağını bile bile umutlanıyor işteboshayallersmile2-3 güne kalmaz toparlanırım ben yine :a015:

ah canım benim hep aynıyız bende her adette içten içe ümitleniyorum..sonra kendi kendime saçmalama kızım manyakmısın nesin 2 tüp yaptın olmadıda kendiliğinden mi olcak diyorum ama hayal kurmadanda edemiyorumboshayallersmilesenin komşuda biraz hödük galiba ah bu anlayışsız insanoğlu...bizim hamile meslektaşımda çocuk reyonlarında bana bebek eşyalarını gösterip duruyor ayy şuna bak buna bak diye diye...bende bakıyom anca bakarım zaten mafoldumben bide diyoki kendisi bakarken içi eriyomş..sizce ben ne hissediyorumdur bakarken acabaalsanaalsanasmile
 
Günaydın kızlarrrrr:)))

Ah bu benim işler, patronlar... birkaç gündür doğru dürüst giremiyorum, yine hüzün kaplamış topiğimizi... Biliyorum insan acıyı da sonuna kadar yaşamak istiyor, hepsini yaşayınca biter belki diye düşündüğümüzden midir, yoksa aslında acıyı yaşamak kendimizi tedavi etmenin bir parçası mıdır, bilemiyorum. Ama şu kesin ki en net, en elle tutulur gözle görülür gerçekler bile biz var dediğimiz için var, yani acılarımız için "yok" desek, bir süre sonra gerçekten yok olacaklar.

Biz üç kardeşiz. Üçümüz de pek çok anne babanın hayallerini süsleyen evlatlar olduk. Anne babamızı çok gururlandırdık. Anneme arkadaşları "keşke çocuk yapmaya devam etseydiniz, nasıl olsa iyi evlatlar oluyorlar" derlerdi. Ben de bu vesileyle aslında bir abimin daha olduğunu ama bebekken öldüğünü öğrendim. Bundan tam 49 sene önce 18 yaşında 45 kg bir kızcağızın yani annemin 8 aylıkken evde doğurduğu, özel bakım ve beslenme gerekirken cahillikten dolayı göz göre göre kaybedilen bir abimiz varmış yani. Çok uzun zaman aklımdan çıkmadı o abim, acaba yaşasaydı nasıl biri olurdu, bizler gibi başarılı mı olurdu, yoksa hayta bir adam mı olurdu, bizler gibi sağlıklı mı olurdu yoksa hastalıkları olur muydu, bizler gibi iyi ve saygın bir insan mı olurdu yoksa annemi babamı üzer miydi, ya da o yaşasaydı en küçük çocuk olarak beni yine isterler miydi diye. Bunlar çocuk zamanımın pragmatist düşünceleriydi. Biraz büyüdüğümde annemin ve babamın kucaklarına aldıkları iki aylık bebeklerini kaybettiklerinde ne hissettiklerini merak ettim. Zavallı abimin mezarı bile belli değildi, pazar aktivitesi olarak babamla Eskişehir'in Çatak Bayırı mesire yerine gider, dönüşte mutlaka yakındaki mezarlığa girip abiciğin mezarını arardık. 30 sene sonra bulamadık bile o mezarı. Biraz daha aklım başıma geldiğinde çok sordum anneme, ne hissettin bebeğin öldüğünde, nasıl üstesinden geldin diye. Annem çok üzüldüğünü, yıkıldığını, hastalar olduğunu; babamın da daha da kötü olduğunu söylerdi. Çocukken kızardım anneme, ne kadar vurdum duymaz, filmlerde böyle olmuyor hiç diye.... Sonraları anladım, eğer kendini bıraksaydı, bir daha anne olabilir miydi, ya da yeni doğacak bebeğine gereken ilgiyi gösterebilir miydi? Daha da büyüdüğümde annem acı bir gün bitiyor kızım dedi, bir gün artık daha fazla acı hissedemiyorsun... ışte o yüzden bitsin diye hep daha da içine dalıp sonunu arıyoruz acının. Ama biz aradıkça da acıyı buluyoruz. "Acı yok" desek belki gerçekten bitecek, artık olmayacak acı.

Olumsuzluğun içinde olumlu birşeyler görmek ne kadar zor biliyorum. Ama hep umut var bence. Umuttan da fazlası var hatta. Düşünsenize bizde şekilsizi ölüsü kımılı ayıklandıktan sonra 50 tane filan sperm kalıyordu. Mikroenjeksiyon olmasa bize sizin çocuğunuz olmaz diyeceklerdi yani. Ben de 15 yıllık ciddi PCOS hastasıydım, insülin direnci, metabolik sendrom had safhadaydı. Şu salak beden kitle indeksine göre obez çıkıyordum, bildiğiniz obez... 3 tane çerçeveletip duvara asılacak kalitede embriyo naklettiler de bir tanesini koruyamadım. Sonra ne oldu, sonra aslında hiçbir şey değişmedi. Sadece gebelik elde etmenin önündeki engelleri tek tek kaldırdılar. Şimdi 7 haftalık hamileyim işte. Biliyorum, hamile kalmak birşey değil, bebeği korumak ve sahip çıkmak da mesele. ışte onun için de olabildiğince gevşek olmaya çalışıyorum, ben iyi olmazsam dünyadaki hiçbir şey iyi olmaz. Kendi dünyamın merkezi benim çünkü...

Hayta bir arkadaşım var, biraz şımarıktır ama çok severim keratayı, meğer annesi 20 yıl uğraştıktan sonra kendiliğinden oluvermiş. Zaten 35 sene önce tüp bebek ne gezer? 2010 Aralık 2011 Ocak tüp bebek anneleri diye bir topic var, gizemli 83 kardeşim açmış. Kız 27 yaşında yumurtalık kanseri ve ikizlerine hamile, düşünün mucizeyi, düşünün zorluğu, acıyı... Daha böyle ne hikayeler var yahu... Bebek sahibi olmak dünyanın en kompleks işi değil ki, en kolay ve doğal işi de maalesef bizim bazı engellerimiz var. Ama diğer tarafta da çok şükür zehir gibi doktorlarımız/uzmanlarımız var, yüksek teknolojili merkezlerimiz var. Kudretimiz yerinde olduğu sürece deneyeceğiz ne yapalım... Üzmeyin ne olur kendinizi, sadece bebek konusuna değil, hiçbir şeye. Benim ve kocamın hayatını tehdit eden bir tehlike vardı, çok aptalca adli bir durum, bir ara anlatırım. 4 senedir çekmediğimiz kalmadı. 3 kez ülke değiştirdik. ışlerimizden olduk, maddi zararımızın haddi hesabı yok. ıtibar kaybımız had safhada. Şimdi de ödüm kopuyor, ya bebeğime zarar verirse diye. Sadece bir ruh hastası yüzünden... o kadar zamandır üzüldüm de ne oldu, PCOS'um tavana vurdu o kadar. Üzülmeyin hiçbir şeye, hakikaten değmez. Herşeyin eninde sonunda üstesinden geliniyor, dert veren derman da veriyor. Ya da alışıyoruz işte. Üzülmeyin, ne olur.
 
Günaydın kızlarrrrr:)))

Ah bu benim işler, patronlar... birkaç gündür doğru dürüst giremiyorum, yine hüzün kaplamış topiğimizi... Biliyorum insan acıyı da sonuna kadar yaşamak istiyor, hepsini yaşayınca biter belki diye düşündüğümüzden midir, yoksa aslında acıyı yaşamak kendimizi tedavi etmenin bir parçası mıdır, bilemiyorum. Ama şu kesin ki en net, en elle tutulur gözle görülür gerçekler bile biz var dediğimiz için var, yani acılarımız için "yok" desek, bir süre sonra gerçekten yok olacaklar.

Biz üç kardeşiz. Üçümüz de pek çok anne babanın hayallerini süsleyen evlatlar olduk. Anne babamızı çok gururlandırdık. Anneme arkadaşları "keşke çocuk yapmaya devam etseydiniz, nasıl olsa iyi evlatlar oluyorlar" derlerdi. Ben de bu vesileyle aslında bir abimin daha olduğunu ama bebekken öldüğünü öğrendim. Bundan tam 49 sene önce 18 yaşında 45 kg bir kızcağızın yani annemin 8 aylıkken evde doğurduğu, özel bakım ve beslenme gerekirken cahillikten dolayı göz göre göre kaybedilen bir abimiz varmış yani. Çok uzun zaman aklımdan çıkmadı o abim, acaba yaşasaydı nasıl biri olurdu, bizler gibi başarılı mı olurdu, yoksa hayta bir adam mı olurdu, bizler gibi sağlıklı mı olurdu yoksa hastalıkları olur muydu, bizler gibi iyi ve saygın bir insan mı olurdu yoksa annemi babamı üzer miydi, ya da o yaşasaydı en küçük çocuk olarak beni yine isterler miydi diye. Bunlar çocuk zamanımın pragmatist düşünceleriydi. Biraz büyüdüğümde annemin ve babamın kucaklarına aldıkları iki aylık bebeklerini kaybettiklerinde ne hissettiklerini merak ettim. Zavallı abimin mezarı bile belli değildi, pazar aktivitesi olarak babamla Eskişehir'in Çatak Bayırı mesire yerine gider, dönüşte mutlaka yakındaki mezarlığa girip abiciğin mezarını arardık. 30 sene sonra bulamadık bile o mezarı. Biraz daha aklım başıma geldiğinde çok sordum anneme, ne hissettin bebeğin öldüğünde, nasıl üstesinden geldin diye. Annem çok üzüldüğünü, yıkıldığını, hastalar olduğunu; babamın da daha da kötü olduğunu söylerdi. Çocukken kızardım anneme, ne kadar vurdum duymaz, filmlerde böyle olmuyor hiç diye.... Sonraları anladım, eğer kendini bıraksaydı, bir daha anne olabilir miydi, ya da yeni doğacak bebeğine gereken ilgiyi gösterebilir miydi? Daha da büyüdüğümde annem acı bir gün bitiyor kızım dedi, bir gün artık daha fazla acı hissedemiyorsun... İşte o yüzden bitsin diye hep daha da içine dalıp sonunu arıyoruz acının. Ama biz aradıkça da acıyı buluyoruz. "Acı yok" desek belki gerçekten bitecek, artık olmayacak acı.

Olumsuzluğun içinde olumlu birşeyler görmek ne kadar zor biliyorum. Ama hep umut var bence. Umuttan da fazlası var hatta. Düşünsenize bizde şekilsizi ölüsü kımılı ayıklandıktan sonra 50 tane filan sperm kalıyordu. Mikroenjeksiyon olmasa bize sizin çocuğunuz olmaz diyeceklerdi yani. Ben de 15 yıllık ciddi PCOS hastasıydım, insülin direnci, metabolik sendrom had safhadaydı. Şu salak beden kitle indeksine göre obez çıkıyordum, bildiğiniz obez... 3 tane çerçeveletip duvara asılacak kalitede embriyo naklettiler de bir tanesini koruyamadım. Sonra ne oldu, sonra aslında hiçbir şey değişmedi. Sadece gebelik elde etmenin önündeki engelleri tek tek kaldırdılar. Şimdi 7 haftalık hamileyim işte. Biliyorum, hamile kalmak birşey değil, bebeği korumak ve sahip çıkmak da mesele. İşte onun için de olabildiğince gevşek olmaya çalışıyorum, ben iyi olmazsam dünyadaki hiçbir şey iyi olmaz. Kendi dünyamın merkezi benim çünkü...

Hayta bir arkadaşım var, biraz şımarıktır ama çok severim keratayı, meğer annesi 20 yıl uğraştıktan sonra kendiliğinden oluvermiş. Zaten 35 sene önce tüp bebek ne gezer? 2010 Aralık 2011 Ocak tüp bebek anneleri diye bir topic var, gizemli 83 kardeşim açmış. Kız 27 yaşında yumurtalık kanseri ve ikizlerine hamile, düşünün mucizeyi, düşünün zorluğu, acıyı... Daha böyle ne hikayeler var yahu... Bebek sahibi olmak dünyanın en kompleks işi değil ki, en kolay ve doğal işi de maalesef bizim bazı engellerimiz var. Ama diğer tarafta da çok şükür zehir gibi doktorlarımız/uzmanlarımız var, yüksek teknolojili merkezlerimiz var. Kudretimiz yerinde olduğu sürece deneyeceğiz ne yapalım... Üzmeyin ne olur kendinizi, sadece bebek konusuna değil, hiçbir şeye. Benim ve kocamın hayatını tehdit eden bir tehlike vardı, çok aptalca adli bir durum, bir ara anlatırım. 4 senedir çekmediğimiz kalmadı. 3 kez ülke değiştirdik. İşlerimizden olduk, maddi zararımızın haddi hesabı yok. İtibar kaybımız had safhada. Şimdi de ödüm kopuyor, ya bebeğime zarar verirse diye. Sadece bir ruh hastası yüzünden... o kadar zamandır üzüldüm de ne oldu, PCOS'um tavana vurdu o kadar. Üzülmeyin hiçbir şeye, hakikaten değmez. Herşeyin eninde sonunda üstesinden geliniyor, dert veren derman da veriyor. Ya da alışıyoruz işte. Üzülmeyin, ne olur.

Tombişim benim ne güzel yazmışsın.
her kelimene katılıyorum.
aslında bunlar bildiğimiz şeyler gibi görünse de bzen hatırlatmak gerekiyo.
yazını okumaya başladığımdaki ruh halimle bitirdiğimdeki arasında dağlar kadar fark var.
işte böyle kenetlenir ve birbirimize destek olursak istediğimiz herşey olacak inşallah, tabi hayırlıysa.
bebeğin için güzel şeyler düşünmeye devam et. hep iyiyi çağır. okuduğum bi yazıyı hatırlattın.
bulunca paylaşayım. çok çok öptüm. vesvese şeytandan bunu unutmamak gerek.
 
ah canım benim hep aynıyız bende her adette içten içe ümitleniyorum..sonra kendi kendime saçmalama kızım manyakmısın nesin 2 tüp yaptın olmadıda kendiliğinden mi olcak diyorum ama hayal kurmadanda edemiyorumboshayallersmilesenin komşuda biraz hödük galiba ah bu anlayışsız insanoğlu...bizim hamile meslektaşımda çocuk reyonlarında bana bebek eşyalarını gösterip duruyor ayy şuna bak buna bak diye diye...bende bakıyom anca bakarım zaten mafoldumben bide diyoki kendisi bakarken içi eriyomş..sizce ben ne hissediyorumdur bakarken acabaalsanaalsanasmile


mavicim kızıyorum artık.
yok sadece bakarmış falan ...
öyle düşününce nasıl hamile kalmayı düşünüyosun acaba çok merak ediyorum.
ben çok karamsardım çocukluğumdan beri.
kendimce de bahanem vardı: en kötüsünü düşününce hayal kırıklığı olmaz zaten kendimi hazırlamış olurum diye.
ama noldu? kötüyü düşündükçe kötüyü çağırmış oldum. önceden biliyodum zaten hazırlılıydım falan durumu da olmadı. yine aynı şekilde üzüldüm.
o yüzden artık bu yanlışa düşmeyelim. daha kötüsünün olmadğına hala oosit ve uterusumuzun olduğuna şükredip denemekten vazgeçmeyelim. haymatlosa bahsettiğim yazıyı bulayım da düşünce nelere kadirmiş paylaşayım herkesle. öpüyorum.
 
Gülse Birsel'in 29.10.2006 "İmkansız Nasıl Başarılır?" adlı yazısı:
Deepak Chopra'nın bir konuşmasında anlattığı hikâyeler aklımda bir süredir. Kişisel ve ufak bir örnek olarak, tam da "Vay be, ben Avrupa Yakası yayındayken hiç hasta olmuyorum ne güzel," diye düşündüğüm bir anda. Hakikaten tuhaf bir durum var. Senenin 10 ayı, nefes almadan çalışıyorum. Uykusuzluk, yorgunluk, bana mısın demiyor. Ne zaman ki tatile giriyorum, hemen, mesela bir grip veya kas tutulması beni yatağa seriyor. Artık bilim adamlarının üzerinde birleştiği bir kanı var: Vücuduna, duygularınla ve beyninle, ne yapmasını söylersen, o da onu yapıyor. Yani vücut, aslında akılsız, hafızasız bir tür öğütme makinesi değil. Mesela Chopra'nın söylediğine göre, insan vücudu mükemmel bir eczane. Ağrı kesicisi de var, kanser ilacı da, grip aşısı da. Sadece senin vücuduna bunları kullanmasını söylemen lazım!

VÜCUDU BİZ YÖNETİYORUZ
Mesela, belli ki dizi için haftada yedi gün çalışırken, ben vücuda "Hastalanmayacaksın, yoksa hapı yutarız," mesajı veriyorum! Bomba gibi 10 ay geçiyor! Hasta olmayacağıma inandığım ve vücudu böyle programladığım için, vücudun eczanesi var gücüyle çalışıyor. Tatil oluyor "Hadi şimdi rahatsın, çökebilirsin," diyorum, ertesi gün yataktayım! Deepak Chopra'nın vücudu şartlamayla ilgili anlattığı ilginç bir bilimsel araştırma var. Deney fareleri iki gruba ayrılıyor. Birinci gruba, lavanta koklatıldıktan sonra kanserojen bir sıvı enjekte ediliyor. Bu, bir süre devam ediyor ve farelerin vücudu, her lavanta koklamadan sonra ufak ufak zarara uğruyor. Diğer gruba da lavanta koklatmanın ardından bağışıklık sistemini güçlendiren bir ilaç veriliyor. Bir süre sonra iki ilaç da kesiliyor. Ancak birinci gruptaki fareler lavanta kokladıktan sonra gittikçe daha çok hastalanıp tümörler üretmeye başlarken, öteki grup her lavanta kokusundan sonra daha iyi hissedip, daha güçlü ve enerjik oluyor!

KARARLI OLAMAK ŞART
Tek başına lavanta kokusunun vücuda iyi veya kötü herhangi bir etkisi olmadığını söylememe gerek yok herhalde. Ama vücut, belli uyaranların kendine etkisini hafızaya alıp, ona göre davranıyor! Demek ki vücuda belli şekillerde davranması zaman içinde öğretilebiliyor. Kanseri yenen insanlar boşuna "Önce inanmak ve vücudu bunu yenebileceğine inandırmak lazım," diye anlatmıyorlar. Daha da önemlisi... İnsanın sadece vücudunu değil, hayatını, geleceğini yönlendirmesiyle ilgili her şey, farkında olmadan beyninde verdiği kararlarda bitiyor. Bu konuda da çarpıcı örnekler var. Hindistan'da filleri bebekken, kalın bir zincirle ağaca bağlarlarmış kaçmasınlar diye. Bebek fil elbette uğraşıp uğraşıp zincirden kurtulamazmış. Fil zamanla bağlanmış olmaya alıştıkça zinciri inceltirlermiş. Fil kocaman olduğunda, bir sicim onu ağacın yanında tutmaya yetermiş! Çünkü o dev cüssesiyle ağacı bile yerinden çıkarabilecek hayvan, çocukluğundan itibaren bağlanmış olmaya alıştığı için sicimi koparmayı denemezmiş bile! "Nasıl olsa yapamayacağım," duygusuyla öylece otururmuş! Hayatınızda buna benzer alışkanlıklar var mı? "Ben yapamam, beni oraya almazlar, o kadar para kazanamam, başaramam," hatta belki "Ne yesem yarıyor," a kadar? Benzer bir örnek: Bir akvaryumun ortasından cam geçiyor. Sol taraftaki balıklar ve sağdakiler bir süre öteki tarafa geçmeye çalışıp burunlarını cama tosluyorlar. Cam kaldırılıyor. Sağ taraftaki balıklar aç bırakılıyor, solda ise yiyecek var. Sağdaki balıklar sol tarafa geçmeyi denemiyorlar bile! Ve açlıktan ölme noktasına geliyorlar! Asla başaramayacağınıza inandığınız bir konuda plan bile yapmıyorsunuz değil mi?

ANAHTAR KELİME İNANMAK
Oysa "Vay be, nereden nereye geldi, imkansızı başardı," denilen insanlar yapıyor! Onlar fakirlikten gelip, holdingler kuruyorlar, amansız hastalıklara çare buluyorlar, icat yapıyorlar, kanseri yeniyorlar. Hatta bazen ülkelerin, dünyanın kaderini değiştiriyorlar. Bugün, başka bir 'imkânsızı başaranlar' grubunu anıyor ve onların yaptıklarını kutluyoruz! Demek ki, her şeyden önce, inanmak lazım.
 
Çok doğru medicine. Gerçekten beyne mesaj gönderiyoruz iyi yada kötü bize geri dönüyor.

Eşimle evlenmeden önce "Eşim nerde bir bebek görse hemen atlar sever, sanki ailesini de tanıyormuş gibi konusurdu. ısmi ne? Kaç yaşında ? Fotoğrafını bile çekerdi. Ne zaman bebek görse hep böyle olurdu. Birgün sıkıldım. Eşime bu hareketi yüzünden kızmıştım. Karşıdaki insanlar bizi evli sanıyorlardı. ıçlerinden biri öyle demişti de. Eşim bu kadar abartınca "kendimi çocuğu olmayan biri gibi hissediyorum" demiştim ona. Hatta sonra ya olmazsa naparız vs. bunları konusmustuk. Eşim tedavisi neyse yaparız nolcak derdi. Ben de olmaz ben tedavi görmem (Herkese açmak zorunda kalmamak için bilmiyorumkismile ) demiştim. Korktuğumuz başımıza geldi gerçekten. :gitme:

Beyne bu mesajı verdik. Mesajımız geriye döndü. Büyük konusmamak gerekiyor. O zamanlar tedavi görmem diyen ben, tedavi için hemen atıldım. ınsan başa gelmeyince anlamıyormuş. Ateş düştüğü yeri yakıyor sözü ne kadar da doğru.:teselli:
 
mavi cim;
Adetin pelte şeklinde geldi sanırım. Bi sıra benim de o şekilde gelmişti. Dr. hamileyim düşük yapıyorum sanmış o zamanlar korunuyordum. Bişey çıkmayınca kan tahliline gönderdi. Hormonlara bakıldı.Prolaktin yüksekliği çıkmıştı. Ama onunla alakası yok demişti dr. Soğan suyu nu kullandığım zamanlar bu şekilde gelmedi benim. Sonradan da geçti zaten. Eğer öteki adetinde devam ederse ben ce dr a görün derim canım. Belki soğan suyu iltihap varsa sökmüş de olabilir. :kahve:
 
çok güzel yazmışsınız elinize sağlık
peki bunu başarabilmek için ne yapmak lazım bunu bilen varmı
yani benim ciğerlerim yanarken bu acıyı hissetmemk için ne yapmalıyım.çalıştığım için gün içinde çok da hissetmiyorum ama akşam olupta kafam boşalınca hemen içim sızlamaya başlıyor.
Bu acı nasıl geçer bilen varmı?cadıarzu
 
bu acı nasıl geçecek bilmiyorum
dün akşam aşkı memnuda bihter çocuğu aldırdığında o kadar ağladım ki gören çocuğu ben aldırdım sanacak o kadar vahim bir durumdayım yani
 
çok güzel yazmışsınız elinize sağlık
peki bunu başarabilmek için ne yapmak lazım bunu bilen varmı
yani benim ciğerlerim yanarken bu acıyı hissetmemk için ne yapmalıyım.çalıştığım için gün içinde çok da hissetmiyorum ama akşam olupta kafam boşalınca hemen içim sızlamaya başlıyor.
Bu acı nasıl geçer bilen varmı?cadıarzu

bu acı nasıl geçecek bilmiyorum
dün akşam aşkı memnuda bihter çocuğu aldırdığında o kadar ağladım ki gören çocuğu ben aldırdım sanacak o kadar vahim bir durumdayım yani

Bilen yok ama burda paylaştıkça rahatladığımızı biliyoruz..
 
Şenizsevgili opdr hanım arkadaşım haftanın bahçesi oyun kime gitti merak ettim canım:tomato:

sevgili firstlimbus hanım bu soruyu sorarak beni çok üzdünüz.
kime gitmiş olabilir?
lansor diye bir hanım var ona gönderdim.
tanıyor musunuz acaba?
lülülülülülühihoyyytlülülülülülü
 
Herkese günaydıııııııın.......
Güzel bi cmartesi sizleri bekliyor..
içinizden umut eksik olmasın bugün ve hergün.
Çooooooooook öpüyorum.
 
mavi cim;
Adetin pelte şeklinde geldi sanırım. Bi sıra benim de o şekilde gelmişti. Dr. hamileyim düşük yapıyorum sanmış o zamanlar korunuyordum. Bişey çıkmayınca kan tahliline gönderdi. Hormonlara bakıldı.Prolaktin yüksekliği çıkmıştı. Ama onunla alakası yok demişti dr. Soğan suyu nu kullandığım zamanlar bu şekilde gelmedi benim. Sonradan da geçti zaten. Eğer öteki adetinde devam ederse ben ce dr a görün derim canım. Belki soğan suyu iltihap varsa sökmüş de olabilir. :kahve:

evet ecemnur ya çok tuhaftı...doktora gitmiycem ama inşallah iltihap sökülüyodur...bide soğan suyunu geçen ay içmiştim üstüne normal bir adet gördüm bu ikinci oluyor anca etki ediyodur belki...senindemi öyle olmuştu..yani soğan suyundan iki ay sonra mı olmuştu
 
mavicim kızıyorum artık.
yok sadece bakarmış falan ...
öyle düşününce nasıl hamile kalmayı düşünüyosun acaba çok merak ediyorum.
ben çok karamsardım çocukluğumdan beri.
kendimce de bahanem vardı: en kötüsünü düşününce hayal kırıklığı olmaz zaten kendimi hazırlamış olurum diye.
ama noldu? kötüyü düşündükçe kötüyü çağırmış oldum. önceden biliyodum zaten hazırlılıydım falan durumu da olmadı. yine aynı şekilde üzüldüm.
o yüzden artık bu yanlışa düşmeyelim. daha kötüsünün olmadğına hala oosit ve uterusumuzun olduğuna şükredip denemekten vazgeçmeyelim. haymatlosa bahsettiğim yazıyı bulayım da düşünce nelere kadirmiş paylaşayım herkesle. öpüyorum.

tamam kızma ama hamile kalmayı düşünemediğimden öyle düşünüyodum zaten...ve aynı stratejiyle hayatımızı yönetiyormuşuz desem ....her zaman en kötüsüne hazır olmak çocukluğumdan beri bende öyleyim...ama vazgeçmek lazım galiba...cuma günü tanık olduğum bi olay aklımı başıma getirdi kızlar 30 lu yaşlarda bir bayan gözümün önünde ve durduk yerde felç geçirdi birdenbire yığıldı kaldı şok oldum ne yapacağımı şaşırdım...elleri ayakları tutmadı soğuk su döktük bilmiyom doğrumu yaptık sonra apar topar hastaneye kaldırdık hiç kimseside yoktu yanında...tansiyon tavan yapmış 17 ye 15 mi ne olmuş...sonrasında ne oldu bilmiyom yakınları gitti yanına..arayıp soramadımda korktum aramayaeyvahedigeldismile...öğrencimin annesi, çocukların gözü önünde, sınıftaydık, konuşuyoduk ....hemen dışarı çıkardık ama çocuklar hissetti bişeylerin ters gittiğini...çok kötüydü belki anlatırken öle değil gibi ama korktum....ve aslında sahip olamadıklarımıza isyan etmek yerine sahip olduklarımıza ne kadar şükretmemiz gerektiğini bir kezdaha anladım...sağlığımız en büyük hazinemiz bunu asla unutmıyalım bir anda herşey tersine dönebiliyobilmiyorumkismile
 
haymatlos ve medicine yazılarınızı okudum verdiğim geçici rahatsızlıktan dolayı özür dilerim mesaj alınmıştır...umutsuzluk yok iyi düşünüp iyiyi çağırcam...vazgeçmek asla yoooook...herkesi ve bu topiği seviyorum siz olmasanız ben nasıl toplanırdım bilmiyom
 
evet ecemnur ya çok tuhaftı...doktora gitmiycem ama inşallah iltihap sökülüyodur...bide soğan suyunu geçen ay içmiştim üstüne normal bir adet gördüm bu ikinci oluyor anca etki ediyodur belki...senindemi öyle olmuştu..yani soğan suyundan iki ay sonra mı olmuştu

Yok mavicim benim soğan suyundan önce olmuştu. Forumlaardan birinde okumuştum sanırım. Akıntılarım çoğaldı demişti birisi. Senin adetinde etkilemiş olabilir.

Ben de adetimi bekliyorum. Tüp bebeğe başladık bu ay.Adetin 2. günü merkeze gideceğim gelirse:kedi: Sanırım lucrin gecikme yaptı. Merkezi aradım 7 gün gecikme olursa hormon tahlilleri yaptırmamı söyledi. Siz de geciken varmıydı tedavi olurken?
 
merhaba arkadaşlar bende sizi çok iyi anlayanlardanım.3 yıllık evliyim evlendiğimden beri bu acıyı içimde hissedenlerdenim.mayısın ilk haftası tüp bebek tedavisine başlıyorum inşş bende anne olurum allah hepimizin yardımcısı olsunmafoldumben
 
Back
X