Tamamem benzer bir süreçten geçmişiz sizinle. Eşimle yedi yıllık, mutlu bir evlilikten sonra, 38 yaşıma geldiğimde eksiklik hissetmeye başladım hayatımda. Eşim hep sen bilirsin, istersen olur, istemezsen hiç sorun değil modundaydı. Acaba bir gün pişman olur muyum, bir yanım eksik kalır mı, diyerek bu yola girdim...
Nihayetinde
tüp bebek tedavisiyle ( ikimizde de hiç sorun yoktu. Sadece yaştan dolayı süreci uzatmak istemedik ) 40 yaşında kızımı kucağıma aldım. Şu anda beş yaşında, yanımda uyuyor meleğim:))
Öyle kucağıma alır almaz, annenelik hormonları yağmadı üstüme. ( Bu dünyanın en büyük yalanı bence ) Hatta ilk geceden, sabaha kadar ağlayan kızımla, ben ne halt yedim şimdi, harika bir hayatım vardı dediğimi hatırlıyorum.
Yaş çok önemli bir etmen tabii. Yirmilerinde, otuzlarının başında doğum yapmış arkadaşlar gibi enerjik olmayacaksınız. Hele benim kızım gibi, ne Gece ne gündüz asla uyumayan, gece maksimum iki saat uyuyup sürekli emen bir bebeğiniz olursa vay halinize...
Burada, hayatınızdaki dinamikler devreye giriyor. Çünkü onlar hayatınızı kolaylastira da bilir, zorlastirada bilir. Eğer iş konusunda, eşinizle eşit dengeler içindeyseniz ve ortak ebeveyn olabilcekse, tüm topu size atmayacaksa, süreç çok daha kolaylaşıyor. Benim eşim son derece yardımcı olmasına rağmen, iş koşulları yüzünden erken çıkıp, çok geç geldiği için maalesef tek başıma büyüttüm sayılır bebegimizi.
Aile dinamikleri de çok önemli. Gün içinde, ya da haftada bir kaç saat bile, bebeginizle ilgilenip, size; sen biraz dolaş, gez, bir hava al diyecek aile bireyleri varsa, işler daha da kolaylaşır. Maalesef, ben eşimle bu beş yılda, toplasanız beş kere birlikte yemek yemedik dışarıda. Tamamen yalnızdık ikimizde.
Bebekten önceki hayatımız, seyahatler, çeşitli ülkeler gezerek maksimum konforla geçmiş. Bu geniş özgürlük alanından, tüm yaşamımın elimden alındığını hissettiğim çok anlar oldu...Halen de oluyor.
Eşle ilişkiler de büyük dönüşüme uğruyor.Yedi yılda senede iki defa kavga etmezken, şimdi haftada bir bile olabiliyor:)) Bebek büyüdükçe çok çok azalacak korkmayın ama :)
Gelelim günümüze. Şu ana kadar çok karamsar bir tablo çizdim sanırım. Ben artık 45 yaşındayım, kızım da beş yaşında.
O benim canım, iyikim, her şeyim. Eğer olmasaydı diye düşünemiyorum bile. Büyüdükçe her şey çok daha kolaylaşıyor. Hiç bir zaman eskisi gibi olmayacak, bunu bir kabullenmek gerekiyor. Ama olmasın zaten, şimdiki hayatım onunla harika zaten. İnanın annelik tam bir çılgınlık. Kızıma bakarken bazen kalbim sevgiden patlayacak sanıyorum. Şu hayatta yaptığım en iyi şey. Hele annecim deyip sevişi yok bu. Her şeyi unutuyor insan.
Kan, ter, çok gözyaşı, çok emek...her şey yaşandı bu filmde. Her anne, farklı boyutlarda yaşıyor zaten. Umarım en güzeli olur hayatınızda...