Bence "anneliğe hazır olmak" ve "anne olmayı istemek" bambaşka şeyler. O istek bütün kadınların içinde biyolojik saati geldikten sonra var. Kimisi 18inde kimisi 32sinde istemeye başlıyor ama var yani. Ama anneliğe hazır olmak kimisi için hiç olmuyor. Ben mesela... Çocuğu senelerdir istiyorum. Ama onun için bütün hayatımı değiştirmeye, sinemaya avmye gidememeye, kocamla ilişkimizin dengelerinin bozulmasına (olumlu da olumsuz da olabilir ama bir değişiklik olma ihtimali beni korkutuyor), işimle yeterince ilgilenememeye, istediğimde kitap okuyamamaya, bilgisayarın başına geçip bütün zamanımı öyle geçirmemeye hiç hazır değilim. Anne olunca bütün hayatın değişiyor mecburen. Güzel bir hayatın varsa bunu neden isteyesin ki? Ama işte o biyolojik dürtü bizi buna itiyor. İçimde çocuk isteği var mı, var. İnkar edilemez bir istek. Eh o zaman hazır olmasam da bir gün olacak demektir.
Ama kendinin psikolojik olarak hazır olmasındansa şartların hazır olması daha da önemli bence. İyi gitmeyen bir evliliğe asla çocuk yapılmamalı mesela. Maddi durum kötüyse yapılmamalı, biraz düzlüğe çıkılması beklenmeli. İş hayatında çok yoğun bir dönemdeysen ve bu geçiciyse, o dönemin geçmesi beklenmeli. Bunlar yapılmazsa çocuğa büyük haksızlık olacağını düşünüyorum.
Yoksa elbette herkes çocuğu olunca onu seviyor ve hazırmışım diyor. Ama o saf bir sevgi sadece, hazırlıkla ilgisi yok. Lohusalık bunalımında olmayan kimse de "ay niye doğurmuşum şunu" demiyor, bu durumda herkes hazırmış diyemeyiz herhalde.