:roflol::roflol::roflol:"asiyimben"burcunu sormasa ben soracaktım....konu başından beri yorumlarını okuyorum ..."kendi kendime dedimki bu kız kesinlikle balık burcu...soracağım "dedim:roflol::roflol::roflol:asiyim sormuş hemen cevabını aradım aşağıya inip balık diye okuyunca tabiri caizse bende kayış koptu..gülme krizine girdim...:roflol: yanlış anlama bende balık burcuyum....annesini ve annesinin davranışlarını balıklar kadar dert eden bir burç yoktur...:roflol: hayatım bunun sebebi annelerimize çok değer vermemiz...annelerimiz bizim yumuşak karnımız....Balıklar inanılmaz hassas ve duygusal gel gitleri çok olan bir burç...olumsuz bir eleştiri, helede bu anneden geliyorsa dünya başımıza geçiyor...balıklar kadar anne sevgisine ihtiyaç duyan burç yok gibi birşey...hani diyorsun ya insanları kendime bağlıyamıyorum diye...bu bizden kaynaklanan ve farkında olmadan aslında tercih ettiğimiz bir şey...a.sçünkü arkadaş ve dostlarımızın dertlerini sorunlarını,onlardan çok dert ediyor onlardan bile çok üzülebiliyoruz...bilinçaltımız bunu farkettiği için farkında olmadan zaman zaman bulunduğumuz çevreden uzaklaşıp içimize dönme ihtiyacı duyuyoruz..bir tür arınma ve temizlenme molaları bunlar...emmdiğimiz tüm negatiflikten sıyrılabilmemiz için buna ihtiyacımız var...dolayısı ile de çok sıkı fıkı,vıcık vıcık ilişkilerin insanı olamıyoruz...a.s inanılmaz bir merhamet ve tüm canlılara karşı çok derin sevgiler taşımamıza rağmen bu yönümüz aynı zamanda da en zayıf noktamız...suistimale çok açık oluyoruz...bu olumsuzlukları yaşaya yaşaya kendimizi bu şekilde korumayıda tamamen içgüdüsel olarak ediniyoruz...Rabbim o yüzden bize öyle bir çift göz vermişki...kimselerin farkedemediğini farkeder,kimselerin göremediğini görürüz...hissederiz..içimizde doğal bir alarmımız var:roflol:....iç hesaplaşmayı çok yaparız,inanılmaz bir empati yeteneğimiz var...gelgelelim bunlar yani bu özellikler dışardan bize bakanların kafasını karıştırıyor...bir türlü anlamlandıramıyorlar bizi:roflol:..onlarıda anlıyorum çünkü biz balıklar bile kendimizi tanıyıncaya kadar yanlış değerlendirmeler yapabiliyoruz kendimiz için...kararsızız diyoruz mesela...aslında değil sağlamcıyız....vereceğimiz kararı her yönü ile araştırıp sonuçlarından en yakın noktaya kadar emin olmadıktan sonra karar vermiyoruz...çünkü pişmanlık duymak en korktumuz duygulardan biri...üstelik kararı verirken tek kendimizi değil bu kararımızdan etkilenecek tüm yakınlarımızıda düşünüp değerlendirme yapıyoruz..o zamanda hali ile karar vermemiz zaman alıyor...ama belki bu yüzden pek az balık pişmanlıklaar yaşar....mesela özgüven eksikliği gibi hissettiğin şey...aslında utangaç olman...çok dışa dönük cıvıl cıvıl görünsekte aslında çok utangaçız...inanılmaz gururluyuz kimseden yardımda dahil kendimiz için hiç bir şey isteyemeyiz...hep kendi göbeğimizi kendimiz keseriz...buda dışardan bize bakanlara kibirli ve soğuk bir görüntü yaratıyor...ve son olarak dışardan çok nahif ve hep korunmaya muhtaç küçük bir kız çocuğu gibi görünmemize rağmen...hayatın en çetrefilli ve zor durumlarını,problem ve üzüntülerini çok sağlam bir duruşla göğüsler ve altından kalkarız...çok sağlam duruşlu ve kararlı gözüken insanların yıkıldığı anlarda biz hiç yılmadan inatla mücadele ederiz...taki istediğimiz noktaya gelene kadar....bunlar öyle eften püften astrologların değil,dünyaca saygı kazanmış akademi kariyeri olan saygın tüm astrologların balık insanını yorumudur...onlar derki balıkları yıllarca çok yanlış değerlendirdiler onlar toplumun amortisörleri ve buz dağının arkasını gören gözleridir...bir o kadarda dayanıklı ve metanetlidirler...balıklar gençlik yıllarını ruhsal yüksekliklerine dayalı olarak çok gelgitli yaşarlar...ama kendilerini tanıyan ve taşları yerine oturtan olgun balıkların varlıklarına doyum olmaz....onlar hayatlarında yer aldıkları tüm insanlarda farkında olmadan bağımlılık yaparlar...rahatlatıcı ve huzur vericidirler...tek tehlike bu yüksek şuura ulaşamayan,kendini tanıyamayan ve bunalımlarının altından kalkamayan balık kendini alkole ve bazı alışkanlık yapıcı maddelere kaptırma potansiyelini taşır...ve kendini yok eder...o yüzden balıklar zaman zaman içe çekilmeli toparlanıp yenilenmeleri için bu zoruridir...sevenleride onların bu halini anlayışla karşılayıp sabretmeli...çünkü o gerekli arınmayı yaptıktan sonra pırıl pırıl ve tazelenmiş bir şekilde,hiç bir şey olmamış gibi yine onlara dönecektir......
bak şimdi sana uzun uzun açıklama yaptım ...çünkü pek çok genç balık gibi sende kendine aynı haksızlığı yapıyorsun...işte anneni takma bu olumsuzlukların üstünde çok durma demeyeceğim çünkü bunu yapamayacağını biliyorum...ama anneni olduğu gibi kabullenmeyi başarabilirsin...göreceksinki canın çok daha az yanacak...senin hassasiyetlerini annen zayıflık olarak algılayabilir...eğer karakteri çok dominant ve sert mizaçlı ise bu hatalı algılama onu çileden çıkarabilir...kabullenemez yani....a.s(yada tam tersi o kendinden emin olamış ve bunun olumsuzluklarını yaşamışsa,senin için aynı kaygıları yaşayıp yine kabullenemez)..bu kaygılarını ve öfkesinide sana bu şekilde yansıtarak seni kamçılamak ve istediği noktaya çekmek amacını güdebilir....sen işe önce kendinden başla...kendin hakkında yaptığın tüm yanlış yargılamaları unut!!..kendini yeniden tanımaya ve keşfetmeye başla...inan gördüklerine sen bile inanamayacaksın...ne kadar güçlü ve birçok insanda olmayan birçok yeteneğini keşfedeceksin...o zaman sana olumsuz gibi duygular bırakan birçok yönünün aslında çok güzel bir zeminde varolduğunu keşfedeceksin...kendini seveceksin dolayısıyla özgüven eksikliği adını koyduğun şey puff diye gidecek...buda dışına yansıyacak tabii gözlerin başka bakacak,gülüşün ışıl ışıl olacak...annene bile artık kızamayacak ona bambaşka gözlerle bakacaksın....hatta o gün annene şöyle diyebilirsin...anneciğim, yeterince mükemmel çocuğun var...ben senin sakar ve beceriksiz kızın olmaktan memnunum..onlar senin mükemmel tarafın bende arızalı tarafınım demek ki...her zaman aynı ölçüde,aynı malzeme ile aynı ısıda pişirdiğimiz kekte bile hep aynı başarılı sonuçu alamayabiliyoruz..bazen çok bazen az kabarıyor...sonuçta üçümüzde sen ve babamdan olduk...beni olduğum gibi sevmeyi başaramazmısın...çünkü sen beni bilerek veya bilmeyerek zaman zaman çok incittiğin halde, seni olduğun halin ile çok sevmeyi başarabiliyorum...:asigim:
eminim bu birçok şeyin kapısını aralayacaktır...en azından sıkı bir başlangıç olacaktır...içine kapanma...uygun bir dille onunla tüm duygularını ve hassasiyetlerini paylaş...yalnız balıklar çok çabuk demoralize olup karamsarlığa kapılırlar....bunu hissedince içten kendini telkin ederek bu duyguyu hemen at üstünden...
işte böyle canım...umarım bu anlatımın sana bir faydası olur...ben 41 yaşındayım...bir nevi tekamülünü tamamlamış bir balık olarak sana bunları yazdım...senin bu melankolik halin bana çok aşina geldi:roflol:kendinle dalga geçebilecek kadar,kendinle barışık olursun umarım...
sevgiler:1hug: