- Konu Sahibi gelinciksurubu
-
- #1.841
mesela bir örnek vereyim
kanunen hamilelik şüphesi olan bir kadına ister sosyal güvencesi olsun ister olmasın tüm hastaneler gerekli testleri ücretsiz yapmak, hamile olduğu ortaya çıktığında da tüm tedavi ve tetkikleri ücretsiz olarak yapmak zorundadır.
Kanunda bu durum açıkça belirtilmiş
ama ne oluyor bırakın ücretsizliği hamilelik bir sektör haline gelmiş en iyi para buradan vuruluyor. saçma sapan kanuna aykırı yönetmeliklerle hastaneler bahaneler ileri sürüyor
ve hiçbirimiz hakkımızı aramıyoruz hiç birmizi kardeşim kanunda bu açık nasıl para alırsın demiyoruz
gerçekten topluca uyuşmuş vaziyetteyiz
Bu pankart işi benim de başımda.
Henüz sonuçlanmadı, bekliyorum. :)
İnceliyorlarmış.:)
Hastalığın adı MPS olarak geçiyor.
Ne zaman ortaya çıkacağı belli değil.
Genellikle 2 yaştan sonra yakalanıyor çocuklar bu illete. İç organların hızla büyümesi, zihinsel faaliyetlerin ve motor becerilerin kaybıyla kendini belli ediyor.
Gelişimi normal sapasağlam çocuklar, birden bebekliklerine dönüyorlar.
Şimdiye kadar ilaçlarını SGK karşılıyordu, geçen yıl bir düzenleme getirildi.
Bu çocuklara her yıl zeka testi yapılıyormuş ve devlet IQ su 60 ın altında kalan çocuğun ilacını kesiyor.
Ne mi oluyor?
Karaciğer ve dalak hızla büyüyor, hareket kabiliyeti kayboluyor, kalp yetmezliği ve solunum yetmezliği başlıyor, besinleri yutma becerisi kaybolduğu için bogaza delik açılıyor, sonrasını tahmin edersiniz....
"Doğurun, gerekirse devlet bakar" diyenler Şubat ayında 8 yaşındaki bir MPS hastası çocuğun ilacını kestiler.
Çünkü zeka yaşı 0-1 arası.
Asıl cinayet nedir söyler misiniz?
Lütfen nasıl bir iki yüzlülükle karşı karşıya olduğumuzu görelim.
Bu çocuklar geçen yıla kadar ilaçlarını alabiliyorlardı.
Bir anneye "senin çocuğunun zekası gelişmiyor, ilacını kesiyoruz." demenin Hitler'in üstün ırk hevesinden ne farkı var?
Kimsenin derdi doğmamış çocuklar, cinayet, kürtaj değil...
Evlatlarımız, onların geleceği bizden başka kimsenin umrunda değil emin olun...
Hastalığın adı MPS olarak geçiyor.
Ne zaman ortaya çıkacağı belli değil.
Genellikle 2 yaştan sonra yakalanıyor çocuklar bu illete. İç organların hızla büyümesi, zihinsel faaliyetlerin ve motor becerilerin kaybıyla kendini belli ediyor.
Gelişimi normal sapasağlam çocuklar, birden bebekliklerine dönüyorlar.
Şimdiye kadar ilaçlarını SGK karşılıyordu, geçen yıl bir düzenleme getirildi.
Bu çocuklara her yıl zeka testi yapılıyormuş ve devlet IQ su 60 ın altında kalan çocuğun ilacını kesiyor.
Ne mi oluyor?
Karaciğer ve dalak hızla büyüyor, hareket kabiliyeti kayboluyor, kalp yetmezliği ve solunum yetmezliği başlıyor, besinleri yutma becerisi kaybolduğu için bogaza delik açılıyor, sonrasını tahmin edersiniz....
"Doğurun, gerekirse devlet bakar" diyenler Şubat ayında 8 yaşındaki bir MPS hastası çocuğun ilacını kestiler.
Çünkü zeka yaşı 0-1 arası.
Asıl cinayet nedir söyler misiniz?
Lütfen nasıl bir iki yüzlülükle karşı karşıya olduğumuzu görelim.
Bu çocuklar geçen yıla kadar ilaçlarını alabiliyorlardı.
Bir anneye "senin çocuğunun zekası gelişmiyor, ilacını kesiyoruz." demenin Hitler'in üstün ırk hevesinden ne farkı var?
Kimsenin derdi doğmamış çocuklar, cinayet, kürtaj değil...
Evlatlarımız, onların geleceği bizden başka kimsenin umrunda değil emin olun...
bunun için bas bas bağırmıyormuyuz ...kürtaj sorunu değil bu diye...insanlar da gereksiz yine söylüyorum GEREKSİZ ve garip bir duygusallıkla vay efendim neymiş kürtaj cinayetmiş...e yaptırma sen ozaman zorlayan yok ki...ne oldu kürtaj cinayettir deyince bir insanın hayatını kurtardın kahraman oldun ..... aferin sana...
yolumuz var daha ama sabırla...anlatarak herşeye rağmen anlatmaya çalışarak, karşımızdakinin anlayabileceği bir yol bulmaya çalışarak... bilirsin "eğitim sabır isteyen uzun bir süreçtir"
mps hastaları hakkındaki uygulamanın korkunç insanlık dışı ve manyakça olması
doğmamış bebeğin de yaşam hakkı olmadığı anlamına gelmez bence
evet bu daha ağır gerçekten ona bir diyeceğim yok ama kürtajın da doğru olmadığı konusundaki görüşümü etkilemez
hasta çocuklarla ilgili yapılmaya çalışılan uygulama cinayetten de beter. cinayetten ağır tek suç varsa o da işkencedir
bu da bir nevi işkence
korkunç bir şey bu ve hemen avurpa insan hakları mahkemesine başvurulmalı
tecavüze uğramış birine hakaret hafif gelir mesela ama bu hakaret serbest olmalı anlamına gelmez, tecavüz de bir suç hakaret de bir suç ama daha hafif ama daha ağır
sonuçta tecavüz kadar korkunç bir şey var diye hakarete karşı tepkiye '' GEREKSİZ'' bir hassaslık duygusallık diyemeyiz.
bişey çıkmaz canım emin ol...sindirmek tek dert..sendikan falan varsa hiç sorun değil zaten yoksa da bu işleri iyi bilen yürüten bir sendikaya başvurup neler yapabileceğini öğrenirsin... biz 27 martta iş bıraktık 6 kişilik okuldan sadece 3 kişi ertesi gün okula gittiğimde herkes imalı "nasıl geçti eyleminiz" diye sordu..pikniğe gittik sanki sonra 23 mayıs eyleminde 5 kişinin iş bırakmadığını öğrendim...biz korkuyoruz sindirildik kendimizi güvende hissediyorsak bir kalabalığın peşine takılıyoruz sadece..(23 mayıs genel bir eylemdi çünkü tüm sendikalar karar almıştı) ama olsun yine de güzeldi bence 60 kişinin 55 inin katılması...
mps hastaları hakkındaki uygulamanın korkunç insanlık dışı ve manyakça olması
doğmamış bebeğin de yaşam hakkı olmadığı anlamına gelmez bence
evet bu daha ağır gerçekten ona bir diyeceğim yok ama kürtajın da doğru olmadığı konusundaki görüşümü etkilemez
hasta çocuklarla ilgili yapılmaya çalışılan uygulama cinayetten de beter. cinayetten ağır tek suç varsa o da işkencedir
bu da bir nevi işkence
korkunç bir şey bu ve hemen avurpa insan hakları mahkemesine başvurulmalı
tecavüze uğramış birine hakaret hafif gelir mesela ama bu hakaret serbest olmalı anlamına gelmez, tecavüz de bir suç hakaret de bir suç ama daha hafif ama daha ağır
sonuçta tecavüz kadar korkunç bir şey var diye hakarete karşı tepkiye '' GEREKSİZ'' bir hassaslık duygusallık diyemeyiz.
Zaten hiç telaşlı değilim.
Yüz kızartıcı bir suç işlemedim.
Kimsenin hakkına el uzatmadım.
Hakkımı savundum, bunun için de ceza alacaksam gurur duyarım.:)
ohooo arkadaşım burda arkadaşların tartıştıgı şey dogmamış bebegin yaşam hakkı varmı yokmu degil farkındaysan.
devlet daha dogmamış bebegin yaşam hakkını savunacagına bi etrafına baksında yaşayan canlı kanlı bebeklerin insanların yaşam hakkını savunsun
Allah emri icin ortunene sokakta kim karisti ki hepimizin anane babaanneleri ortulu degiller mi zaten kamu kurumlarinda gormek beni sahsen cok rahatsiz ediyor o zaman musevi bi calisan varsa kepiyle girsin calissin devletin kurumunda dinin ne isi var ozel sektorde amenna is verenin tercihi beni irgalamaz ama yeter ya devlet ve din birbirinden ayridir diye bosuna mi dedi atamiz devlet isinde vicdani karar olamaz ama din vicdani bir karardir
Allah emri sadece sokaktamı geçerli ?okullarda işyerlerinde kapıdan geçerken emanetemi bırakılıyor ? birinin başının kapalımı açıkmı olması kimi neden rahatsız ediyor ? girsin hanımefendi ister kepiyle girsin çalışsın ister takkeyle kimi ilgilendirir.işini adam gibi yaptıktan sonra kıyafet ne giymiş bizi ilgilendirmez siz örtülülerden rahatsız oluyorsanız bir başkasıda askıllı giyenlerden mini etek giyenlerden rahatsız olabilir
Madde 4- Kurum ve kuruluşlarda görevli memur, sözleşmeli personel, geçici personel ile hizmetliler ve işçilerin giyimlerinde sadelik, temizlik ve hizmete uygunluk esastır.
Madde 5- 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar;
a) (Değişik: 3.1.2002/24629 RG) Kadınlar;
Elbise, pantolan etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.
Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.
b) Erkerler;
Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabiî olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süVİRÜSveterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir.
(Değişik : 07/08/1991-91/2048 B.K.K.) Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik
Devlet dairelerinde kılık kıyafet yönetmeliği diye bir durum söz konusudur, oraya kimse mini etek ve bol göğüs dekoltesi ile de girmiyor...
Sokakta derseniz, kapalı ve açık güzel bir şekilde yaşayıp gitmeye çalışıyoruz zaten...
Ve ben kesinlikle isteğim dışı hamile kalmam.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?