• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Aşk-ı Memnu Kanal D

178_27289.jpg


Bülent İnal, sevgilisi Beren Saat’ten ayrılmasına dizideki öpüşme sahnelerinin neden olduğu iddiasını yalanladı: “O sahneler 10 aydır var. Oysa biz 10 gün önce ayrıldık. Dizilerde ben de öpüşüyorum niye kıskanayım.

Aşk-ı Memnu dizisinin Bihter’i Beren Saat, kendisi gibi oyuncu olan sevgilisi Bülent İnal ile yollarını ayırdı.
Aşk-ı Memnu
Foto galeri için tıklayın
Evlilik planları yapan iki sevgilinin bu kararı herkesi şaşırttı. Ayrılma nedeni olarak ise Beren Saat’in başrolünde yer aldığı Aşk-ı Memnu dizisinde rolü gereği Kıvanç Tatlıtuğ ile sık sık öpüşmesi ve İnal’ın bundan rahatsız olması gösterildi. Şimdiye kadar özel hayatıyla ilgili konuşmayan sevgililer, iddialar karşısında sessizliklerini ilk kez bozdu.

‘Öpüşmesine karışmam’

Öpüşme sahneleri yüzünden sevgilisini terk ettiği iddia edilen Bülent İnal, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: ”Bu dizi 10 aydır devam ediyor, biz ise ilişkimize 10 gün önce bitirdik. Ben de oyuncuyum asla böyle bir sahne yüzünden Beren’i kıskanmam. Ben bu işin okulunu okumuş bir oyuncuyum, aramızda böyle bir şey sorun olmaz. Ne ben ona karışırım ne de o bana. Sonuçta ben de dizide öpüşüyorum. Ayrılık ikimizin ortak kararıdır. Konuyla ilgili de ilk ve son kez size konuşuyorum. Beren’le çok dostça, sohbet ederek ayrıldık, dargınlığımız, kinimiz yok.”

Beren Saat ise “Biz o sahnelerde hiçbir şey hissetmiyoruz. Böyle komik bir iddia olabilir mi?” diyerek iddiaları yalanladı.

anamm ayrılmışlarmı dimek zati hiç yakıştıramamıştım ben onları
:umursamaz:
 
şahsım adına konuşmam gerekirse benim eleştirim sadece aşkı menu dizine değil ve dizinin bir bütününede diyeceğim yok ama sezon finalindeki o son sahne gerçekten türk televizyonlarında bir ilkti ve bana kalırsa çok abartılı idi erotiklikten çok ileri gidilmişti .
neden aşkı memnu adı verilerek eleştiri yapılıyor denirse bu cüretkar cesur sahne sadece bu tv dizinde olduğu içindir.
ama dizilerin geneline bakılacak olursa ve eğer bu bir çarksa bu çarkta yanlışlıklar mevcut ve aksi tartışmaya açık bir mevzu olup lafım izleyenlere değil(aslında izleyenler belirler devamlılığını)yapımcılar ve tv sahiplerine bu tarz cesaret gösterecek kültür atlayacaklarsa eğer yayımlanma saatlerinde bir değişikliğe gitmeleri şart bence
genel izleyici kategorisinde bulunan bir dizi çocukların henüz ayakta olduğu saatlerdir ve titizlik gösterilmesi zorunludur.
ama şunauda eklemeden edemeyeceğim erotik ve türevleri de yayımlanıyor deniyor evet ama ya şifreli veyahutta geç saatlerde yabancı dizilerde yokmu denen soruya binaen evet ama biz bir türk tv dizisinin cüretkarlığından bahsettik ve eleştirdik
son olarak tüm genele hitap eden tv dizilerinin şiddet içerikli şevişme sahneleri vs vs olduğundan sadece saatlerde bir değişiklik iyi olur kanımca.

bu topicteki hiç bir bayan arkadaşımı bu diziyi izliyor diye kınamadım yani sadece etkileniliyor ve saatler uygun saat değil demek istedim (bende ilgi ve merekla izliyorum 2. sezonuda 4 gözle bekleyenlerdenim)

saygılar​



dizinin en cüretkar sahnesi dediğiniz sahne gece yarısına doğru dizinin bittiği saatlerde yayımalandı o saatlerde çocukların uyaması gerekir genel olarak.dizi 8 de başlıyo o saatte olmadı yani bu işler cnm:olmaz:
 
saat konusunda haklısın arkadaşım ama bir de şu var. her akıllı işarete bakarak güvenerek çocuklarımıza tv programları izletiyorsak bence bizde bir hata var. bu dizinin her hafta yayınlanan bölümlerinde zaten buna benzer sahneler mevcuttu. romanı da az çok biliyorsanız böle bir sahnenin kaçınılmaz olacağını da tahmin edersiniz. yani bir çocuğun tv. karşısında dizilerle işi ne??? hiçbirini izlememeliler ki buna o acayip çocuk dizisi olduğu iddia edilen dizilerde dahil.ayrıca elimizde kumanda var. tek kanallı dönemlerde de değiliz. basarız başka bir kanala kendi kendimizin RTÜK'ü olmuş oluruz.
bir problem varsa zaten RTÜK amcam olaya el koyacaktır.(ki bu ne kadar doğrudur tabi o da tartışılır:...)
SAHNE ÇOK GÜZELDı. CUKKKK OTURMUŞTU. TEBRıKLER....
ayrıca 2. sezonda da bu sahneler sürecektir. Dikkatli olup akıllı işaretlere kanmayınız....
 
Son düzenleme:
saat konusunda haklısın arkadaşım ama bir de şu var. her akıllı işarete bakarak güvenerek çocuklarımıza tv programları izletiyorsak bence bizde bir hata var. bu dizinin her hafta yayınlanan bölümlerinde zaten buna benzer sahneler mevcuttu. romanı da az çok biliyorsanız böle bir sahnenin kaçınılmaz olacağını da tahmin edersiniz. yani bir çocuğun tv. karşısında dizilerle işi ne??? hiçbirini izlememeliler ki buna o acayip çocuk dizisi olduğu iddia edilen dizilerde dahil.ayrıca elimizde kumanda var. tek kanallı dönemlerde de değiliz. basarız başka bir kanala kendi kendimizin RTÜK'ü olmuş oluruz.
bir problem varsa zaten RTÜK amcam olaya el koyacaktır.(ki bu ne kadar doğrudur tabi o da tartışılır:...)
SAHNE ÇOK GÜZELDİ. CUKKKK OTURMUŞTU. TEBRİKLER....
ayrıca 2. sezonda da bu sahneler sürecektir. Dikkatli olup akıllı işaretlere kanmayınız....


alkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkis
 
-Hayatın bir armağanı sanırım, sizin bugün burada olmanız. Bir yarışmaya katıldınız ve kısa sürede aranan bir oyuncu oldunuz. Bu kadarını hayal etmiş miydiniz?
- Hayır etmemiştim, daha doğrusu böyle önemli projelerde başrol almak için daha çok yolumun olduğunu düşünüyordum. Başarımdaki asıl pay çok yetenekli olamamdan değil, doğru insanlarla, doğru projelerde çalışmamdan kaynaklanıyor. Örneğin Hatırla Sevgili'de yönetmenimiz Tomris Giritlioğlu bana çok güvendi, başkası olsa bunu yapmazdı belki..

- Dışarıdan baktığınızda nasıldı, içine girdiğinizde neyle karşılaştınız? Beklediğinizden çok farklı bir dünyayla mı?
- Çok büyük bir sürpriz ya da hayal kırıklığıyla karşılaşmadım açıkcası, aşağı yukarı beklediğim şeyi buldum. Tabii ki çok kolay olmasını beklemiyordum ama dizi çekmenin hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Çok zor şartlarda çalışılıyordu. ılk set günümde 24 saati devirince, "Bu böyle olacaksa, ben bu işi devam ettiremem," diye çok korkmuştum.

- Peki ya ilişkiler?
- ışte o noktada biraz dejenere olmuş bir topluluk buldum karşımda. Sadece magazin haberlerinden ve insanların ilişkilerinden bahsetmiyorum... Çok bireysel bir iş olduğu için, egoların çok çarpıştığı ve insanların birbirine hiç güveninin olmadığı bir ortamdasınız. Hatta insanlar birbirini ezerek veya birbirinin ayağını kaydırarak bir şeyler başarmaya çalışıyor. Karşımda bu kadar 'güvensiz' bir popülasyon bulunca, bu beni üzdü açıkcası. Ama şimdi yapacak bir şey olmadığını görüyorum. Adapte olmayı, yaklaşan tehlikeyi sezmeyi ve korunmak için dikenlerinizi çıkarmayı öğreniyorsunuz. Sosyal çevrenizi de ona göre oluşturuyorsunuz tabii.

- Sizi bugüne dek en çok ne rahatsız etti? Ya da en çok neden şikâyetçisiniz, diyeyim.
- Yanlış anlaşılmak... Zaten o yüzden de artık neredeyse hiç röportaj vermiyorum. Canlı bir program olursa, en azından söyledikleriniz olduğu gibi yayınlanıyor. Ama söylediklerinizin sizin ağzınızdan çıktığı gibi yazılmaması, okuyucuların gözünde sizi bir anda aptal ya da çok kıskanç biri durumuna düşürebiliyor. Tüm röportajın içinden bir cümleyi alıp başlığa taşıdığınızda çok aptalca bir ifade olabiliyor bu ve okuyucunun damağında sizinle ilgili kalan tat da o oluyor. Çünkü gerisini okuma ihtiyacı bile hissetmiyor...

- Sizin adınız hep 'gönül çelen kadın' olarak anılıyor, neden?
- Öyle olması beklenildiği için. Çünkü insanlar şöyle düşünüyor, "Bu kız bir yarışmayla nereye geldi... Süreç buysa ancak bu şekilde bu noktaya gelmiştir," diye bir düşünce var insanların kafasında. Konservatuvar mezunu olsaydım, belki böyle yakıştırmalar yapılmayacaktı, eminim. Ama insanlar zamanla beni anlayacaklar...

- Kimi zaman bir çekimde 24 saatten fazla vakit geçiriyorsunuz rol arkadaşlarınızla. Hayatınızın bu kadar önemli bir bölümünü paylaştığınız insanlar arasından birini kendinize yakın hissetmeniz çok doğal değil mi?
-Elbette olabilir ama bir de ön yargı var, 'Dizi setlerinde mutlaka herkes partneriyle bir ilişki yaşar,' diye. Benim adımın geçtiği her yerde Cansel Elçin (dizide Ahmet rolünde) adı geçiyor. Oysa yok öyle bir şey, hiç olmadı. Biz çok iyi dostuz. Ama dedikodulara artık hiç kulak asmıyorum. Çıkıp da "O benim sevgilim değil," diye bas bas bağıramam ki! Bir de size hiç fırsat tanınmıyor. Belki biriyle gerçekten aranızda bir elektrik vardır ama ne olacağını görmek için arkadaşlık edersiniz önce. Sorulduğunda da "Arkadaşız," dersiniz. Zamanla bir ilişki başlar ya da başlamaz. Ama sizi biriyle yan yana gördüklerinde hemen "Beraberler," deniyor. ılişki gerçekten başlarsa da bu kez "Hani arkadaştınız!" deyip yalancı durumuna düşürülüyorsunuz.

- Görünen o ki hakkınızda çıkan haberler yüzünden başınız epey ağrımış...
- Benimle ilgili çıkan haberlere uzun zamandır ilk kez bu kadar incindim. Aslında ben bunları aştığımı düşünüyordum ama bazı şeyler insanı incitiyor. Ben hayatımda sevgilisi olan birine hiç göz koymadım. Ama çıkan son haberlerde ben birilerini 'ayıran' kadın durumuna düşürüldüm. Oysa ikinci kadınlara hep fazla refleks gösteren biriyimdir. Kendimi son dönemde hiç alakam olmayan olayların içinde gördüm. "Sen neymişsin be Beren!" gibi bir durum oldu. Hiç hak etmediğimi düşündüm bunları ve kırıldım.

- Bir yarışmadan çıkıp kısa sürede bu kadar üne kavuşmak, çok kıskanılmayı da beraberinde getirdi mi sizce?
- Ben henüz istediğim yere gelmiş değilim, önce bunu söyleyeyim. Ama benim de tahminimden hızlı gelişti her şey. Sanırım, bu bazı insanlarda şöyle bir refleks yarattı: "Dur bakalım, bu iş bu kadar çabuk olmaz. Sen de bizim geçtiğimiz yollardan geçmek zorundasın. Senin de bir gün ayağın takılacak ve düşeceksin!" Bana karşı böyle bir ön yargının olduğunu görüyor ve hissediyorum.

Yalnızlığı Severim, Sosyal Biri Değilim!.....

- Nasıl bir ailede büyüdünüz, onlarla birlikte mi yaşıyorsunuz?
- Ailem Ankara'da yaşıyor, ben şimdi ıstanbul'da yalnız yaşıyorum. Benden beş yaş büyük bir ağabeyim var. Ama o kadar yaramazdı ki, ablalık hep bana düşerdi. Çok korunaklı büyütüldüğümü söyleyemem, öyle "Aman evin küçük kızı," gibi çok üzerime düşülmemiştir.

- Dışarıdan bakıldığında 'yalnız' birine benziyorsunuz... Yoksa tam tersi mi?
- Neşeli, rahat ve konuşkan halim uzun süre sonra ortaya çıkar. Beni öyle çok konuşurken ve espriler yaparken göremezsiniz, bu çok kısıtlı bir çevrede olur. ınsanlara güvenmem gerek önce. Ama çocukluktan beri yalnız olmayı sevdiğim doğru. Küçükken de oyuncaklarımı alıp bir köşeye çekilir, kendi kendime çok oynardım. Yalnızken kafamı daha rahat toparlarım, sosyal biri olduğum pek söylenemez. Şimdi çevremi iyice küçülttüm, çok arkadaşım yok.

- Yarışmayı kazanamayıp oyuncu olamasaydınız, ne değişirdi?
- O zaman pek bir şey değişmeyecekti. Ama oyuncu olmayı hep istedim, başka türlü mutlu olamazdım herhalde. Ben aslında Başkent Üniversitesi ışletme Bölümü'nde okuyordum. Ama baktım ki yapmak istediğim şey bambaşka ve buna engel olmam mümkün değil. O zaman "Bu böyle olmayacak," deyip karar verdim yarışmaya katılmaya.

Kararlarımı Hep Hislerime Göre Verdim!..

- Hedefinizde ne var?
- ıyi bir sinema kariyeri.

- Hiç teklif aldınız mı?
- Evet bayağı teklif aldım.

- Neden kabul etmediniz?
- Bunun için de doğru insanlarla yan yana olmayı ve doğru projeyi bekliyorum.

- Nasıl karar vereceksiniz buna?
- Tamamen hislerimle hareket edeceğim. Bugüne kadar hep öyle yaptım. Gece senaryoyu okurum, sonra uyurum. Sabah uyandığımda kararımı vermişimdir...

- Cevabı rüyanızda biri size söylemiş olmuyor, öyle değil mi?
- Uykuda ne oluyor bilmiyorum ama yok, öyle bir şey olmuyor!
 
Kim ne derse desin, bu sezonun en başarılı dizisi Aşk-ı Memnu'ydu. Aşk-ı Memnu, kolay kolay kimselerin kafa tutmaya cesaret edemediği Kurtlar Vadisi Pusu'ya karşı koydu. Her hafta seyirci sayılarını biraz daha yükselttiler. Altı sezondur Kurtlar'ın krallığında geçen perşembe akşamlarında, ekrana müthiş ve seyirci açısından da izlemesi çok keyifli bir rekabet-renk-seçenek getirdiler. Daha çok erkek seyircinin izlediği Kurtlar'ın karşına, harika bir kadın dizisiyle dikildiler. Aşk, hırs, nefret, entrika derken, sezonu da muazzam bir sevişme-final sahnesiyle bitirdiler. O beş dakikalık sevişme sahnesi için saatlerce çalışmışlar. ıki genç oyuncu Beren Saat ile Kıvanç Tatlıtuğ daha rahat oynayabilsin diye, bütün seti boşaltmışlar. Kulağıma gelen dedikodular, Kıvanç Tatlıtuğ'un sevişme sahnelerinde daha rahat olduğunu söylüyordu. Aşk-ı Memnu'nun kulisinden sızan bilgiler, Beren Saat'in sevişme sahnelerinde, partnerine göre tutuk olduğunu dile getiriyordu. Sonuçta öyle ya da böyle sezona damgalarını vurmayı başardılar. Bütün ekip olarak, yepyeni bir ekran markasına imza attılar. Tebrik etmek lazım, ediyorum...
alıntıdır...
 
‘Aşk-ı Memnu’nun sevişme sahnesi, sadece teknik olarak bile fevkalade cesurdu. Gerilim gayet iyi tırmandırıldı, halvet olundu, öpüşme gelişip yayıldı, olay hep alıştırıldığımız üzere yarım bırakılmadı, nihayete erdirildi. Çekimler de oyuncular da hakkını verdi sahnenin.
Sadece üstlerini çıkarmaları bile dizi tarihine geçecek bir şeyken, bir de üstüne tarafların kimliklerine bakar mısınız: Öpüşüp yiyişenler evli/nişanlı/sözlü ya da sevgililik hali olağan, kabul görecek bir çift olmaktan millerce uzak. Behlül, ona babalık ettiği vurgusu ha bire kafamıza vurulan amcasının karısı olan sözde yengesini yemekte!
 
sen koca yıl izleme izleme şimdi izlemeye başla demi...
hakkat güzel diziymiş ben yeni izlemeye başladım :)
sabahları 10 da tekrarını veriyolar...
anam ne entrika ne entrika...
 
Back
X