e dünyadan haberi yok tabi, nasıl olsun? :) eğitim aldı ve çalıştığı sektör benimkinden çoook farklı. onun sektörünün talepleri ile bizimkilerin talepleri arasında çok fark var. muhtemelen hayatında hiç böyle birşeye ihtiyacı olmadığı için gereksiz geldi. zaten tuzu kuru, aslında uzayda yaşamaması için bir neden yok. keşke ben de uzayda yaşasam ve ülkeden haberdar olmasam :) kadın bir çocuk yapmış, sonra kocayı sepetlemiş falan gayet rahat ayaklarının üzerinde duruyor, eminim ki çocuğuna güzel şeyler de bırakacak. çocuk el bebek gül bebek yaşıyor, maddi anlamda her şeyi var. işinde çok iyi, çok bilgili ve çocuk yetiştirme konusunda da bilinçlidir yani iyi bir anne olduğuna da inanıyorum. ama sonuçta 40 yaş üstü devlet memuru, öylelerinden bizi anlamasını beklemiyorum. buradakiler üstüne alınmasın ama :)
bu iş beğenilmemesi olayı tamamen algı bence, yani insanları psikolojik anlamda manipüle etmenin bir yolu, ben böyle düşünüyorum. şey gibi düşünün, bir insana devamlı aptal derseniz o insan da bir süre sonra aptal olduğunu düşünürmüş misali. devamlı "iş beğenmiyorlar" diyerek hem gençlerde hem de ailelerde öyle bir düşünce yerleştirmeye çalışıyorlar. düşük parayı, köle gibi çalıştırmayı normalleştirmeye çalışıyorlar, işlerine geliyor. kalitesiz mezunlar o düşük paralara iş bulabiliyorken kaliteli mezunlar (kalitesizlere nispeten kaliteli olanlar yani) işsiz kalıyorlar. arada kalan bir kesim var yani, bi bu çok düşük kaliteli olanlar, bi yüksek kalite olanlar ki onlar zaten işsiz kalmıyor. bir de orta kalite olanlar, sadece hakkını isteyenler. en çok orta kaliteler işsiz kalıyor. bunlar resmen üniversite mezunu genci haftanın 6 günü falan çalıştırıp, zaman zaman mesaiye bırakıp asgari ücret ya da ondan hallice maaş vererek kullanmayı normalleştiren tipler. ha mesela şunu diyebilirsiniz, ilk zamanlarda bu çile çekilebilir. evet bence de çekilebilir ama çekmek zorunda kalmamalı işte kimse.
ben muhasebe büroları için işlere başvurdum, iş bilmemek çok büyük bir sorun. adamlar diyor ki sana maaş veremem ama iş öğretirim, yol paranı öderim, yemeğini veririm.
yemeğini veririm dediği şeydeki yemeği ben yapacakmışım. iş öğretmeniz ne kadar sürer diyorum, en az 1 sene falan diyorlar. şimdi böyle birşeyi nasıl kabul edebilirim ki? gidip çağrı merkezinde çalışsam en azından asgari ücret alırım, yemek de yaptırmazlar :) bu "lütfetme" kafasının bitmesi lazım. mesela hep "kalitesiz, boş gençler"den şikayet ederler. benim de düşüncem şu, kardeşim boş dediğin üniversite mezunu insana iş verme o zaman, çalıştırma. çalıştırma ki onlar da kendilerini geliştirmeye mecbur kalsınlar. mesela sen kendini geliştirmeyen adama az bile olsa maaş ödersen adam kendini geliştirme ihtiyacı zaten duymaz ki. "ben sana asgari ücret bile olsa maaş veriyorum, lütfediyorum" kafasında olmaya devam ederlerse işimiz yaş.
iş beğenmiyor lafı algı operasyonundan başka birşey değil. işsizlik neden artıyor, bir defa işsizlik dünya genelinde artıyor. nüfus artışı yaşanıyor evet ama nüfus artmasına rağmen insanlar gelecek endişesi duydukları için para harcamak istemiyorlar, talep düşüyor. talep düşünce firmaların işleri, üretimleri sıkıntıya giriyor. firmalar sıkıntıya girince ya eleman çıkarıyorlar yani küçülmeye gidiyorlar, ya yeni eleman almıyorlar ya da batıyorlar. bu durum Türk halkı her ne kadar tüketim çılgını gibi gözükse de bizde de var. eskiye göre daha fazla var, hayat şartları zorlaştıkça, insanlar geçimde sıkıntı yaşadıkça harcamalarına ayar çekiyorlar. bizim ülke olarak ekonomik sıkıntımız da gün geçtikçe büyüyor, işin en kötü yanı bunun siyasi nedenleri var. o konuya girmeyeceğim siyaset yasak olduğu için ama genel anlamda böyle.