Belki de bilmeden çocuğunuzu istismar ediyorsunuz!..."çocuk istismarı nedir"

Halikarnas

DÖNDÜM
Kayıtlı Üye
24 Kasım 2008
14.247
37
208
İstanbul
"çocuk istismarı nedir"

çocuklarımız öyle çok şeyle istismar ediliyorlar ki belki de bazılarının istismar olduğunu bilmeden kendi çocuğunuza bile uyguluyorsunuzdur.

çocuklarımızı uğrayabilecekleri her türlü istismara karşı koruyabilmek için bu istismarların neler olduğunu öğrenmemiz ve evlatlarımızı 2-3 yaşlarından itibaren eğitmemiz gerektiğini düşünüyorum.

işte çocuk istismarları bunlardır;

cocukistismari.jpg
 
Son düzenleme:
277247vw3.jpg



dün akşam digitürkteki kanalların birinde hamilelikte sigaranın bebeğe zararları anlatılıyordu...
konuşamayan bebeklerin annelerine bunun için söyleyecekleri sözleri dile getiriyordu uzman...
çok etkiledi beni,ana rahminde oluşmaya çalışan varlığın daha yaşama varmadan annesi tarafından uğratıldığı zorlukları...
bunu o seçmiyor yani anne adayının ona yaşattığı koşulu...
dilerim,bilinçli anneler olup daha dünyaya getirmeden önce hayatını ve onu istismar ediyor olmayız
 
Tacize uğrama yaşı 1’e düştü
251603.jpg


İngiltere’de yapılan Uluslararası Çocuk İstismarı ve İhmali Kongresi’nde Türkiye’deki istismarın boyutları tartışıldı. Buna göre, Türkiye’de istismar oranı büyük bir hızla arttı ve tacize uğrayan çocuk yaşı 1’e düştü.

“EN SIK RASTLANILAN FİZİKSEL İSTİSMAR”
Ulukol, araştırmalara yansıyan istismar türleri arasında en sık fiziksel istismarın görüldüğünü belirterek, “Dayak, tokat gibi fiziksel istismarlar gizli kalmıyor, çünkü toplumumuzda bu bir terbiye metodu olarak görülüyor. Ama cinsel istismar gizleniyor. Ortaya çıkarılması bu yüzden çok zor. Gerçek rakamlara ulaşmak kolay değil” dedi.

“MAĞDUR BÜYÜDÜĞÜNDE TACİZCİ OLUYOR”
Ulukol, tacize uğrayan kişinin tedavi edilmezse tacizci olabileceğine dikkat çekti: “İstismar edilen bir kişiyi tedavi etmekle o kişinin daha sonraki yaşantısında isitismar edeceği pek çok kişiyi korumuş oluruz. Çocuk cinsel istismara uğramışsa potansiyel sapıktır ve ileriki yıllarda etrafındaki diğer insanları istismar eder.
Anne veya babanın çocukluğunda istismara uğramış olması, fiziksel veya psikiyatrik hastalığının bulunması, aileye üvey anne veya babanın katılması, geçimsizlik ve aileiçi şiddet istismarı kolaylaştırır. Ekonomik sıkıntı ve işsizlik de önemli bir risk faktörüdür. Sosyal destek sistemlerinin yokluğu, çok çocuklu ailede büyüme gibi faktörler fiziksel istismar için çok ciddi riskler oluşturur. Çocuğu koruyan yasaların yetersiz olduğu toplumlarda, savaş ve terör ortamlarında istismarcılık artar. Aynı şekilde internetin kontrolsüz kullanılması durumunda çocuk pornografisi yoluyla artar.”

“İSTİRMARCI ÇOCUĞUN UZAĞINDA DEĞİL”
Yapılan araştırmalar, cinsel istismarın genellikle aileden biri ya da aileye yakın biri tarafından meydana geldiğini gösteriyor. Cinsel istismar vakalarının ortaya çıkmamasının bir nedeni bu. Ulukol, “Aileler istismarı gizleme eğiliminde oluyor, çocuklar suçlu durumuna düşürülüyor, haliyle istismar edilen çocuk korunmuyor. Medya bu tür olayların üzerine bilinçsizce gidiyor, istismar edilen çocukların isimleri, resimleri basılıyor. Mağdur ikinci bir mağduriyet yaşıyor” dedi.

Ulukol şöyle devam etti: “Çocuğu istismar eden veya cinsel bir tatmin unsuru olarak kullanan kişi için çocuğun cinsel gelişimini tamamlamış olması gerekmiyor. Neyi cinsel meta olarak görüyorsa tatmini onunla sağlıyor. Hasta için yaş önemli değil. Cinsel istismar farklı tiplerde olabiliyor. Cinsel istismar meydana gelmesi için bütün cinsel eylemin çocuk üzerinde gerçekleşmesi gerekmiyor. Teşhircilik de, küçük çocuğun karşısında cinsel ilişkiye girmek de çocuğun genital bölgelerine bakım için değil, zevk için dokunulması da cinsel istismardır. Çocuğun eline, koluna, yüzüne cinsel organını sürmesi de cinsel istismara giriyor.”

CİNSEL OYUN-İSTİSMAR FARKI
Ulukol cinsel oyun ile istismar arasındaki farkı şöyle açıkladı: “Küçük çocukların cinsel oyunları gayet normal; psikiyatrik gelişmeleri sırasında çocukların kendilerini ve karşı cinsi tanımak için yaptıkları bir şey. Örneğin anaokullarında kız çocukları, erkek çocukları tuvalette gözler, erkek çocuklar kızların eteğini kaldırır bakarlar. Bunlar tamamen oyundur. Cinsel oyunu, istismardan ayırmak gerekir. Cinsel oyunda merak ve öğrenme vardır, karşıdan zevk alma yoktur. Kendisini de açar, karşısındakine de bakar. Ama cinsel istismarda karşıdakini kullanmak sözkonusudur. Bu nedenle çocuklar arasındaki bu cinsel oyun mudur, cinsel istismar mıdır, bunu belirlemek için 5 yaş gibi bir fark düşünülmüş. Biri 10, diğeri 5 yaşında ise bunun cinsel oyun değil, cinsel isitismar olabileceği düşünülüyor. Öyle vakalar var ki, ‘çocuk bisiklete binerken çarpmış kanaması olmuş bakar mısınız doktor hanım’ diyor. Bisiklete çarpmakla falan kanama olmaz. Ama aile bunu ‘istismar edildi’ diye getiremiyor. İşte o zaman çocukla görüşmeler, özel tekniklerle çocuktan doğrusunu öğrenmek gerekiyor. Her zaman başarı olamıyoruz. Psikiyatrların çocuktan aldığı ifadeler var ama kimi zaman savcı ya da hakim bu ifadalere de güvenmiyor. Tıp alanında çocuk istismarını fark eden kimseler alanında bunu farkedebilecek yetenekte insanların bilgi ve eğitiminin artırılması gerekiyor.”

“İSTİSMARI ÖNLEMEK İÇİN MERKEZLER AÇILIYOR”
Prof. Dr. Betül Ulukol, çocuk istismarının önlenmesiyle ilgili ilk merkezin İzmir’de kurulduğunu, daha sonra İstanbul, Ankara ve Bursa’da yeni merkezler açıldığını, istismarı önleme ile ilgili Ankara’da üç büyük ekibin bulunduğunu söyledi. Ulukol, “İstismarları fark etmemiz gerekiyordu. Bütün çabalar bireysel çaba bazında kalıyordu. İnsanlar istismarı fark ettikleri zaman ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bir baba çocuğuna tecavüz ettiyse anne çocuğu için ne yapacağını bilemiyordu. Konuyla ilgilenen hekimlerin ve araştırmaların artmasıyla birlikte çocuk istismarını önlemeye yönelik merkezler de kurulmaya başlandı. Şimdi Türkiye’nin pek çok yerinde böyle merkezler var” dedi.

“VAKAYI ANLAYABİLMEK İÇİN DUYARLILIK GEREKİYOR”
Ulukol, toplumda istismarı fark edebilecek duyarlılığa sahip insanların artması gerektiğini vurguladı. İstismarın fark edilememesi durumunda sorunun giderek büyüdüğüne ve müdahale edilemez duruma geldiğine dikkat çekti. Ulukol, “Bunun için temel hedefimiz hekimlerin ve bu işle uğraşan kişilerin istismarla kaza arasındaki ayrımı ayırt etmelerini sağlamak. Çünkü anne ve babalar, çocuklarını ‘Dövdüm, o yüzden kafası kırıldı’ diye getirmiyor bize; ‘mama sandalyesinden, merdivenden düştü’ diye getiriyor. ‘Üzerine çay döküldü’ diyor. Ellerine çay dökülen çocukla sırf canı yansın diye elleri sıcak suya sokulan çocuğun yanıkları arasında fark vardır. Çocukları ilk gören kişinin istismarın izlerini anlayabilmesi gerek” dedi.

”KIZ-ERKEK FARK ETMİYOR”
Ulukol istismarda cinsiyet farkının bölgelere göre değiştiğini belirterek, “Türkiye’de konuyla ilgili yapılmış çalışmalar yok. Yurtdışında yapılan çalışmalar var. Bu çalışmalara göre kız-erkek fark etmiyor. Bazı bölgelerde erkek çocuklar daha çok istismara uğrayabiliyor. Bazı bölgelerde ise kız çocuklar. Çocuk pornografisi, çocuk cinsel tacizinde son derece ciddi bir problem. Çocuk pornogrofisiyle ilgili en çok vakanın çıktığı, internette en çok bununla ilgilenen ülkenin Türkiye olduğunu görüyoruz. Türkiye Google’da çocuk pornografisinin en çok tıklandığı ülkelerden biri. Bir iki spontan vaka dışında elimizde veri yok. Halkın bu konuda çok duyarlı olması gerekiyor. Yeni ceza kanununda eğer bir istismar olduğunu bilenler bunu ilgililere bildirmiyorsa suçlu duruma düşüyor. Bu sorumluluk sıradan vatandaş için de, öğretmen veya doktor için de aynı” dedi.


Ankara Çocuk Koruma Birimi Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol
 
imag_b.jpg


Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Gürol Cantürk’ün verdiği bilgilere göre...

Cinsel istismar, psikososyal gelişimini tamamlamamış olan çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel tatmin için kullanılmasıdır.

Çocuk istismarı tipleri içerisinde saptanması en zor olan ve çoğunlukla gizli kalan cinsel istismar, genital bölgeleri elleme, teşhircilik, röntgencilik, pornografide kullanımdan ırza geçmeye kadar çok geniş bir yelpazedeki tüm davranışları kapsar.

Şiddet içermesi gerekmez.

Cinsel istismar yalnızca çocuğun hayal gücünde var olan bir şey değildir. İstismar konusunda hikaye uyduran çocuklar çok azdır.

İstismarcıların çoğunluğu (% 80-95) çocuğun tanıdığı kişilerdir.

1998’de ABD’de çocuk ve ergenlerin binde 1.6’sının cinsel istismara uğradığı bildirilmiştir.

1996’da Trakya Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada aile içi cinsel istismarın yüzde 1.4 oranında olduğu bildirilmiştir.

Sağlık personeli çocuğun anne-babasının ya da bakmakla yükümlü yakınlarının çocuğuna böyle bir zarar verebileceğini kabul etmeyebilir, bu konuda yeterli eğitime sahip değildir ya da bu konunun bir aile içi mesele olduğunu düşünebilir. Zaten çocukların da cinsel istismar olayını saklama eğiliminde oldukları ya da sanık tarafından bu konudan kimseye söz etmemeleri konusunda kandırıldığından, cinsel istismar vakalarının çoğunun gizli kaldığı anlaşılmaktadır.

Bir cinsel istismar şüphesi ya da iddiası ile karşılaşıldığında hekimler ve diğer sağlık personelinin çok dikkatle bu iddiayı araştırması gerekir. Bütün cinsel istismar olguları adli olgulardır ve bu olguların adli makamlara bildirilmesi Türk Ceza Kanununun 280. maddesinde belirtilen bir zorunluluktur.

RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLAR
İstenmeyen çocuk
Aşırı hareketli olması
Hiperaktif çocuk olması
Üvey çocuk olması

ANNE BABAYA AİT RİSK FAKTÖRLERİ
Çocuk yaşta istismar edilmiş olmak
Genç yaşta ebeveyn olmak
Anne veya babanın çocuğa yalnız bakmak zorunda kalması
Eğitim eksikliği
dotBlack.gif
Anne ya da babada alkol- uyuşturucu bağımlılığının bulunması

dotBlack.gif
Aile içi şiddet-geçimsizlik
 
Yok canım ya aman allahtan ben öle bir anne diilim eşim hiç değil çok şükür mükemmel bir baba vallahiii kızımız çok şanslı oyüzden valla allah herkese öncelikle böyle bir baba ve böyle melek bir anne versin inşallah...
Kendini bilmeyen istismarcıları kınıyor öbür dünyada nasıl hesap vereckler die de merak ediorum canım.....
 
277247vw3.jpg



dün akşam digitürkteki kanalların birinde hamilelikte sigaranın bebeğe zararları anlatılıyordu...
konuşamayan bebeklerin annelerine bunun için söyleyecekleri sözleri dile getiriyordu uzman...
çok etkiledi beni,ana rahminde oluşmaya çalışan varlığın daha yaşama varmadan annesi tarafından uğratıldığı zorlukları...
bunu o seçmiyor yani anne adayının ona yaşattığı koşulu...
dilerim,bilinçli anneler olup daha dünyaya getirmeden önce hayatını ve onu istismar ediyor olmayız

yukarıdaki fotoğrafı hamilelik topiğinde "hamileyim ama sigaradan vazgeçemiyorum,doktorum günde 3-5 taneye izin veriyo" diye konu açanlar görmeli...
 
Allah bunları yapan anne babaları nasıl affedecek ki?
Biliyorlar mgünahlarını ,sonra ki yerlerini?
 
istenmeyen bir çocuk olarak sanırım baya istismar edilmişim...
bunu şimdi anlıyorum.. neyin olması ve neyin olmaması gerektiğini..
 
gelecekte aile içi şiddet gösteren bireylerin, en başta çocukken istismara uğradığını düşünmüşümdür hep.

anne-babasından dayak yiyen çocuk şiddetin normal olduğunu zannedip, gelecekte de karısı ve çocuğuna karşı aynı normal(!) davranışları sergiler.

bunlar okuldaki eğitimle değil, aile içi bireysel eğitimden geçer her zaman.
psikoloji bozuk yetiştirilmiş çocuk, ileride aile içi şiddet için her zaman temel oluşturur.
 
Aile İçi Cinsel İstismar “Ensest”


Kelimenin Latince aslı incestus olup sıfat olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelmektedir.ayrıca tanrılar karşısında da ahlaksız, uygunsuz, iffetsiz, suçlu karşılığında da kullanılmaktadır. İsim olarak ta kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir. Dilimizde karşılığı olmayan bu kelime Arapça’da fücurla karşılanmaktadır. Osmanlı – Türkçe sözlüğünde fücur; günah, zina olarak karşılık bulmaktadır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise; günahın her çeşidi olarak ifade edilmektedir.
Bu gün bu terim toplumumuzda “evlenmeleri, ahlakça ve hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları” anlamında kullanılmaktadır.
Ensest binlerce yıldan bu yana bazı istisnalar hariç bir tabu olarak görülmüştür. Tarihsel açıdan bakıldığında Peru, Mısır ve Japonya’da kraliyet ailesinin saflığını korumak için bu yolun meşru olarak kullanıldığı görülmektedir. Sofokles’in Kral Oidipus Tragedtyasında Oidipus’un istemeden babasını öldürdüğü sonra da öz annesi ile evlendiği ve Oidipus’un bu gerçeği öğrendikten sonra gözlerini kör ederek kendisini cezalandırdığı anlatılır.
Ensest geleneksel olarak biyolojik olarak akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir. Bu ilişki türü tarihte hep yasaklı bir tabu olarak görülmüştür. Klasik ensest ilişki sadece kan bağına dayanmaktadır. Yakın ilişkilerin kurulmuş olduğu ebeveyn bağının ve güvenin oluşmuş olduğu veya ebeveynlerle olan ensest ilişki uzun yıllar boyunca görülmezlikten gelmiştir. Bu nedenle son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişki dışında daha geniş anlamda cinsel içerikli davranışları da içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Ensest konusunda çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlamalarda iki temel faktör ön plana çıkmaktadır. Bazı araştırmacılar sadece çekirdek aile içindeki aile bireylerini bu kapsama alırken bazı araştırmacılar ise bakmakla yükümlü olan tüm kişileri biyolojik bağa bakmaksızın bu kapsama almaktadır.İkinci faktör ise hangi tür davranışların bu grupta değerlendirilmesi gerektiğidir. Son yıllarda geniş anlamı ile cinsel içerikli davranışların Ensest kavramı kapsamına alınması gerektiği görüşü ağır basmaktadır.


Soygeliminin baba soyundan takip edilmeye başlanması, tek eşliliğin gelişmesi, mirasta çocukların öncelik kazanması, kız ve kadınların da mirasçı olarak kabul edilmesi ile soylar dikkate alınmadan ancak çok yakın kan akrabaları arasındaki evlenmeyi yasaklayan serbest evliliğe giden aşamaya gelinmiştir.


Ensest vakalarının çoğu annelerin çocuklarındaki davranış sorunları sonucu çocuklarını bir uzmana götürmeleri sırasında araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Olayın kurbanlarının suçluluk, utanma ve dışlanma korkuları olayın bildirilmesini engellemektedir. Bu durum genellikle başka araştırmalar yapılırken rastlantı sonucunda ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ise en çok tartışılan olayın sosyo-ekonomik boyutunun olup olmadığı, sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde daha sık yaşanıp yaşanmadığı yönündedir. Ensestin sosyo-ekonomik düzeye bağlı olarak değişip değişmediği konusunda veri bulunamamıştır. Ancak yapılan araştırmalar, aile içi cinsel istismarda kişilik özelliklerinin önem kazandığını göstermektedir. Bunun yanı sıra ensest vakalarının çoğunluğunu baba ensesti oluşturmaktadır. Anne ensesti oldukça nadir görülmektedir.
Ensest konusunda düşünülen risk faktörleri (ensestin olabileceğini düşündüren belirtiler) ise;
Alkolik baba
Alışılmışın dışında şüpheci ya da bağnaz baba
Otoriter baba
Annenin olmayışı ya da ailede koruyucu güç olmayı beceremeyen anne
Annenin ev işlerini yapan ve anne rolünü oynayan kız çocuğu
Anne babanın bitmiş ya da sorunlu cinsel yaşantılarının olması
Babanın kendi kontrolünü sınırlayan faktörler; madde bağımlılığı, psikopataloji, sınırlı zeka
Küçük kızda aniden gelişen baştan çıkarıcı tavırların varlığı
Çocuğun insanlara yakın ilişki kurmasına izin verilmemesi,
Anne babanın yabancılara karşı düşmanca, paranoid tutum içine girmesi,
Anne veya babanın ya da her ikisinin ailesinde daha önce ensest ilişkinin varlığı,
Babanın puberte döneminde kızına karşı aşırı kıskançlık göstermesi
 
4217590.jpg




7 Ekim 2007Güzellik yarışmasında minicik bedenler, uykuda olmaları gereken saatte yarı çıplak podyuma çıkarıldı. Türban eyleminde ise küçük kızlara türban taktırılıp pankart taşıtıldı.

İdeolojileri ne olursa olsun, minicik bedenleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyenler, çocuk istismarında sınır tanımıyor! Dün Antalya’dan gelen iki haber, oyun çağındaki çocukların düşüncesiz büyükleri tarafından nasıl kullanıldığını gözler önüne serdi...
Geçen yıl Antalya Valiliği tarafından inceleme başlatılan ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çeken ‘Little Miss World’ güzellik yarışması, bu yıl yine Kemer’de yapıldı. 17 ülkeden 4-13 yaşındaki 35 kız çocuğunun katıldığı yarışma, saat 00.30’a kadar sürdü. Transparan kıyafetler ve dansöz elbiseleriyle podyuma çıkan minik bedenler, jüriyi etkilemek için ter döktü. Akrobasi ekibinin gösteriler yaptığı etkinlikte, yarışmaya katılan kız çocuklarının tamamına çeşitli hediyeler verildi. Dereceye giren kızlar ise altın ve oyuncakla ödüllendirildi.
SLOGAN DA ATTIRDILAR
Yine Antalya’da düzenlenen türban eyleminde ise 6 yaşındaki kız çocuklarına türban taktırıldı. Ellerine verilen ‘Mahallede özgürlük, okullarda baskı var’ yazılı dövizleri taşıyan çocuklara türban giydirilip eylem yaptırılması çevredekilerin tepkisine neden oldu. Aralarında Eğitim-Bir-Sen, Diyanet- Sen, Memur-Sen gibi sendikaların bulunduğu Antalya İnanç Özgürlüğü Platformu’nun düzenlediği ‘Başörtüsüne sınırlar kalksın’ eyleminde, 6-12 yaş grubundaki türbanlı kız çocuklarının da olduğu yaklaşık 50 kişilik grup Kışlahan Meydanı’nda buluştu. Kadınlar ve küçük kızlar harem selamlık düzeninde ön planda tutuldu. Küçük kızlar, üzerlerinde ‘Yasakçılar yenilecek’, ‘Yasak sürüyor uyuyor musun’, ‘Başörtüm onurumdur’, ‘Mahallede özgürlük, okullarda baskı var’, ‘Örtünme inancına, kimliğine sahip çık’ yazılı pankartlar taşıyıp, slogan attı...
AVRUPA'DA YASAK
Çocuk güzellik yarışmaları, birçok Avrupa ülkesinde yasak. ABD’de de, birinci seçilen çocuğun tecavüz edilip öldürülmesinin ardından bu tür yarışmalar büyük tartışma yarattı.


Hürriyet
 
79527.jpg


Antalya'daki dansöz kıyafetli çocuk güzellik yarışmasına soruşturma açıldı.

Antalya'nın Kemer İlçesi'nde düzenlenen ve çocuk istismarına zemin hazırladığı eleştirilerine hedef olan ‘Little Miss World 2007’ adlı çocuk güzellik yarışması hakkında, Antalya Valiliği ve Kemer Kaymakamlığı tarafından soruşturma açıldı.

Geçen yıl Antalya Valiliği'nin inceleme başlattığı yarışma, bu yıl yine yapıldı. 4-13 yaş arası çocuklara sahnede şov yaptırıldı.

Kemer'e bağlı Tekirova Beldesi'nde bulunan bir otelde Ukraynalı organizatör Natalya Kovolyovo tarafından düzenlenen ve 17 ülkeden yaşları 4 ile 13 arasındaki 35 kız çocuğunun transparan kıyafetler ve dansöz elbiseleriyle podyuma çıktığı ‘Little Miss World 2007’ isimli güzellik yarışması hakkında Antalya Valiliği ve Kemer Kaymakamlığı tarafından soruşturma açıldı. Çocuk istismarına kapı araladığı ve minik bedenler teşhir edildiği gerekçesiyle sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çeken yarışmaya ilişkin, Kemer İlçe Emniyet Müdürlüğü podyuma çıkan çocukların fotoğraflarını topladı. Miniklerin 3 saat boyunca jüriye beğenilmek için ter döktüğü ve saat 00.30'a kadar süren yarışmayla ilgili DHA muhabirinin fotoğraf ve görüntüleri de Kemer Cumhuriyet Savcılığı'na iletilmek üzere alındı.

Yarışma geçen yıl da Kemer'de düzenlenmiş ve çektiği tepkinin ardından Antalya Valiliği'nce inceleme başlatılmıştı. Geçen yıl düzenlenen yarışma için de soruşturma açılmış, ancak herhangi bir sonuç çıkmamıştı.

Dansöz kıyafetli çocuk yarışması tepki çekti

Geçen yıl Antalya Valiliği'nin inceleme başlattığı yarışma, bu yıl yine yapıldı. 4-13 yaş arası çocuklara sahnede şov yaptırıldı.

Antalya'nın Kemer ilçesinde 4-13 yaş arasındaki kız çocukların dansöz kıyafetleri giydirilerek podyuma çıkarıldığı 'Little Miss World 2007' isimli güzellik yarışması düzenlendi. Sivil toplum örgütlerinin tepkisini çeken yarışma Avrupa ülkeleri ve Amerika'da yasak.

Kemer'e bağlı Tekirova beldesinde bulunan Amara Dolce Vita Otel'de düzenlenen 'Little Miss World 2007' güzellik yarışmasına 17 ülkeden 36 kız çocuğu katıldı. Ukraynalı kadın organizatör Natalya Kovolyovo'nun düzenlediği yarışmada minik kızlar ülkelerine özgü kıyafetlerle dans ederken, farklı kostümlerle de şov yaptı. Dansöz kıyafeti ve transparan kıyafetler de giydirilen çocuklar birinci gelebilmek için podyumda ter döktü. Yarışmada Güney Afrikalı 8 yaşındaki Micaela Van Der Merwe birinciliği elde ederken, Belaruslu 13 yaşındaki Liana Gumarova ikinci, Kazakistanlı 6 yaşındaki Rakhat Azirbolova ise üçüncü oldu. Yarışmaya katılan kız çocuklarının tamamına çeşitli hediyeler verildi. Dereceye giren kızlar ise altın ve oyuncak ile ödüllendirildi. Doç. Dr. Psikiyatrist Sefa Saygılı, konuyla ilgili olarak, bu tür organizasyonlarda cinsel bir meta gibi gösterilmesinin çocuklarda ömür boyu sürecek psikolojik problemler oluşturabileceğini söyledi. Özellikle dansöz ve transparan kıyafetlerin giyilmesinin olayı daha da vahimleştirdiğine dikkat çeken Saygılı "Çocuk pornosu düşkünlerinin böyle bir organizasyonu kaçıracağını sanmıyorum." dedi.

Ruhsal gelişimi de etkiliyor

Sefa Saygılı, sözlerine şöyle devam etti: "O yaşlarda birinin vücudunu sergilemesi ruhsal gelişimini zedelediği gibi aynı zamanda beğenilmek için güzel olunmak gerektiği fikrine inanmasını sağlar. Bu çocuklar büyüdüğünde hep dişiliğiyle güzelliğiyle ön planda olmak ister. Sevilmek, istenilmek için güzel olması gerektiğine kendini inandırır. Sonuçta artık günümüzde görmeye alışık olduğumuz manzaralar ortaya çıkar. Daha 17 yaşına gelmeden çocuk fizikî görüntüsüne çok dikkat ettiği için ya beslenme problemleri yaşar ya da psikolojisi ciddi biçimde bozulur. Çok yanlış bir uygulama. Bu çocuklara hayatta sevilmek ve istenmek için güzel olmak değil, dürüst, erdemli, çalışkan ve sevecen olmak gibi değerlere sahip olmak gerektiği nasıl anlatılacak?" Psikolog Alanur Özalp ise "Ne amaçla düzenlendiği tartışma konusu olan böyle bir yarışma, çocuğun hayata bakış açısını tamamen değiştirir." dedi. Özalp "Kesinlikle 14 yaşından önce güzellik yarışması yapılmamalı. Çocuğun açık olmasından ziyade dansöz kıyafeti giydirilmesi son derece sakıncalı. Çünkü toplumumuzda dansöz kıyafeti hiç de hoş olmayan çağrışımlar doğuruyor." dedi.


750013913907550b805239f14616db1c.jpg
 

güzel ve yararlı bir paylaşımdıa.s.
az çok biliyordum bunları,
daha yenilerinide ekledim henüz anne değilim,
ama olunca işime çok yarayacaktıra.s.
keşke her anne baba çocuğunu bu denli düşünüp hareket etse,
ama ne yazıkki okadar yanlış yetiştirme tarzını uyguluyorlar kii:1closedeyes:
 
arkadaşım verdiğin bilgiler için teşekkür ediyorum.biz anne ve babalarada çok büyük iş düşüyor.çocuklarımızı her an takip etmeliyiz,gittiği yerleri, arkadaşlarını bilmeliyiz.bence en önemlisi çocuklarımızı tanıdığı kişiler içinde uyarmalıyız.çünkü anneler olarak tanımadığın kişilerle konuşma,birşey alma, onlarla sakın gitme diyoruz ama çoğu zamanda tanıdık insanlardan zarar geliyor.
çocukların güzellik yarışşmasında veya dizilerde ne işi var anlamıyorum.çocuklarının üstünden para kazanmak için hiçbir şeyi düşünmüyorlar .bu tip aileleride şiddetle kınıyorum.
oğlumada elimden geldiğince cinsel istismar konusunda uyarıyorum.herkesin olduğu yerlerde oyna,sessiz,hiç kimsenin olmadığı yerlere gitme,sana hiçbir şekilde dokunmalarına izin verme,tanımadığın kişilerse sana sorulan hiçbir soruya bile cevap verme diyorum arabayla sana yaklaşan veya soru soran olsa dahi hemen yanlarından uzaklaş diyorum.daha aklıma gelmeyen şeylerde olabilir.ama bunlar benim kendimce aldığım önlemler..özelliklede oğlumun seslendiğim anda çıkabileceği bir yerde ve hep gözümün önünde olmasına çok dikkat ederim.10 dkda bir seslenirim.göremediğim an hemen aşağıya iner ararım.çocuktur bir yerlerde oynuyordur demem ve ona sözünü tutmadığı için dışarı cezası veririm.çünkü ben oğlumu seslendiğimde seni göreceğim yerde olmasını yoksa dışarı çıkarmam diyorum.allah tüm çocukları böyle sapık insanlardan korusun ve onlarında belesını versin.
 
Back
X