Belki de bilmeden çocuğunuzu istismar ediyorsunuz!..."çocuk istismarı nedir"

gelecekte aile içi şiddet gösteren bireylerin, en başta çocukken istismara uğradığını düşünmüşümdür hep.

anne-babasından dayak yiyen çocuk şiddetin normal olduğunu zannedip, gelecekte de karısı ve çocuğuna karşı aynı normal(!) davranışları sergiler.

bunlar okuldaki eğitimle değil, aile içi bireysel eğitimden geçer her zaman.
psikoloji bozuk yetiştirilmiş çocuk, ileride aile içi şiddet için her zaman temel oluşturur.

çok yanlış düşünüyorsun o zamn..
hiç unutmam bigün herkes bizde bi konu açılmış çocuklarla ilgili.. hakaretler havada uçuşuyo bana.. pustum kaldım odamda rezil oldum die.. sora odaya çağırdı beni herkesin önünde ortaokulda neden 90 değilde 70 aldım die.. en zor soruyu yapmışım ama en basitini yanlış yapmışım die koca bi tokat attı...
şimdi ben bunun doğru olduunu mu sandım? yada ilerde çocuumu aynı mutsuzluğa ölsem gömermiyim acaba?
 
sardunyacım cok güzel ve özel bir konu acmıssın a.s
istismara karsı cıkmalız hep birlikte
geleceğin büyükleri onlar
hem bedenen hem ruhen sağlıklı cocuklar yetiştirmek için cabalamalıyız
 
çok yanlış düşünüyorsun o zamn..
hiç unutmam bigün herkes bizde bi konu açılmış çocuklarla ilgili.. hakaretler havada uçuşuyo bana.. pustum kaldım odamda rezil oldum die.. sora odaya çağırdı beni herkesin önünde ortaokulda neden 90 değilde 70 aldım die.. en zor soruyu yapmışım ama en basitini yanlış yapmışım die koca bi tokat attı...
şimdi ben bunun doğru olduunu mu sandım? yada ilerde çocuumu aynı mutsuzluğa ölsem gömermiyim acaba?

tatlım, erkek çocuklar başta evdeki erkeği rol model alırlar...bu babadır, abidir, dede, amca dayı vs.dir.

kız çocukları anneyi rol model alırlar...anne yoksa çevrelerinde evlerinde en yakınlarındaki kadını rol model alırlar

bunlar kanıtlanmış teorilerdir.

ve etrafıma baktığım zaman çoğu erkekler olmak üzere genel olarak bu teorinin doğruluğuna inanıyorum.

fakat istisnai kişiler de olmuyor değil...
mesela ben istisnayım...annemi rol model almadım hatta tam aksini uyguluyorum çocuğuma, fakat ablam aynı annem.
 
çok faydalı bir konuyu paylaşmışsın canım çok teşekkürler bu konuda bir dernek var .cocuk istismarini onleme derneği.Çocuk istismarı ve ihmali” kavramı; çocukların ana-babaları gibi, onlara bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli sorumluluk, güç ve güven ilişkisi içinde oldukları kişiler ya da yabancılar tarafından: bedensel ve/veya psikolojik sağlıklarına zarar verecek, sosyal gelişimlerini engelleyecek şekilde uygulanan tüm fiziksel, duygusal veya cinsel tutumları, ihmali, ticari amaçlı sömürüyü kapsar.

•Fiziksel istismar: Çocuğun anne baba, öğretmen, bakıcı gibi çocuğa bakmakla yükümlü kişiler tarafından gerçekleştirilen, dayak atma, yakma, ısırma, sarsma, kaynar suyla haşlanma gibi olaylar sonucunda kaza dışı her türlü yaralanmasıdır.
•Cinsel istismar: Çocuğun, bir erişkin ya da yaşça ya da gelişimsel olarak kendinden oldukça büyük bir başka çocuk tarafından ne anlama geldiğini kavrayamayacağı, gelişimsel olarak hazır olmadığı, onay veremeyeceği, kanunlara ve toplumun kültürel değerlerine aykırı cinsel eylemlere; karşı tarafın cinsel doyumunun sağlanması amacıyla karıştırılmasıdır.
•Duygusal istismar:Çocuğun ruh sağlığını ve gelişimini bozan, reddetme, aşağılama, tehdit etme, suçlama, gibi söz ve davranışlara süregen olarak maruz kalmasıdır. Sıklıkla diğer istismar biçimlerine eşlik eder.
•İhmal: Çocuğun beslenme, barınma, korunma, sevilme gibi temel fiziksel ve duygusal gereksinimlerinin karşılanmamasıdır. Çocuğun sağlığı ve gelişimine olumsuz etkileri olabilir.
 
çok yanlış düşünüyorsun o zamn..
hiç unutmam bigün herkes bizde bi konu açılmış çocuklarla ilgili.. hakaretler havada uçuşuyo bana.. pustum kaldım odamda rezil oldum die.. sora odaya çağırdı beni herkesin önünde ortaokulda neden 90 değilde 70 aldım die.. en zor soruyu yapmışım ama en basitini yanlış yapmışım die koca bi tokat attı...
şimdi ben bunun doğru olduunu mu sandım? yada ilerde çocuumu aynı mutsuzluğa ölsem gömermiyim acaba?

ben genelleme yaptım zaten canım.
şu anda evinde şiddet gösteren kişiler genelde çocukken şiddet görenler oluyor.
ve bunlar -gene genelleme yapacağım ama- genelde erkek çocuklar oluyor.

ayrıca siz ne güzel bunun doğru olmadığının kanısına varabilmişsiniz.
ama varamayan o kadar çok çocuk varki.

zaten ben bir tokattan değil sürekli bir dayaktan söz ediyorum.
sürekli dayak yiyerek büyüyen, her yanlışını sözle dile getirmek yerine şiddete başvuran ailelerden. haliyel bu ortamda büyüyen çocuklar şiddet eğilimli oluyorlar.

her zaman dalga geçilen bir konu vardır.
psikologların "şimdi çocukluğunuza inelim" lafı.
işte tam da bu yüzdendir psikolojik sorunların kaynağını çocuklukta aramak..
 
sardunyacım harikasın farkındalık yaratacak ve farkında olmamız gereken bir konuya daha parmak basmışsın seni tebrik ederim canım.
en kısa zamanda paylaşımlarımla konuna katkıda bulunacağım ama önce tebrik etmek istedim.a.s.
 
solyanim.gif



N'OLUR BUGÜN DÖVME ANNE


Tek Odalı Beş Çocuklu Kasımpaşa Evinde Akşam Pazarlığı

Tamam ,bugünde geciktim,ama bu son anne!
Gol kralı oldum,inanmazsan sor arkadaşlara
Beş maçta tam yirmi golle!
Öyle bakma anne,inan hiç suçum yok,beni çok düşürdüler.
Delimiyim ben,yırtar mıyım önlüğümü?
Açarmıyım en sevdiğim ayakkabılarımın yanlarını?
Çok yorgunum anne,n’olur bugün dövme…
Glemeyecek,hiçbirsey görmeyecek korkma
Babam doğmadı daha!

Yarın erken gelirim,sokağa çıkmam
Bakkal Hüseyin’e giderken bayram yerine kaçmam
Kardeşlerima bakar masal anlatırım,
Sen Havva Ablayla çarşamba matinesine…
Kim sorarsa sorsun,bilmem derim,nerdesin söylemem
Evi toplarım ,süpürürüm,bebeği ayağımda uyuturum
Dönmene yakın çay yapar beklerim
İki bardak bana,çocuklar fazla içmez gerisi sana
İki hafta harçlık istemem olsun
Evden ekmek götürürürm ,hiç simit yemem

Tamam anne,bırak artık surat asmayı,
Dikersin önlüğümü,ayakkabılarıda veririm Nuri ustaya
Yazın öderim borcumu ,söz!
Şimdiden hazırlanırım”nanelimonokaliptus”kutumu
Hem boşuna bakma saate,gerek yok anne
Gelmeyecek ,küfretmeyecek,vurmayacak sana
Babannemle dün gece konuştum ter içinde
Vazgeçmiş doğurmayacakmış babamı

Çok pişmanım anne,şimdi dövme,üstelik yapayanlızım
biliyormusun?
Gültenle ayrıldık Muharrem yüzünden
Muharrem tembeline bundan böyle kopya vermeyeceğim

İşte böyle anne,çok yalnızım,kimsem yok
Kardeşlerime sarılmak istiyorum
Anne,bugün dövme,n’olur bugün dövme
Bir kenarda oturup ilk kez dayak yemeden ağlamak istiyorum!​
 
buda başka bir istismar bu durumda anne ve baba bilmeden dahil oluyor bu istismara kendileride istismar edildiğinin ve maşa olduklarının farkına varmadan.​

Uğur Dündar’ın hazırladığı Arena programı, bu kez çalışan anne-babaların çocuklarını emanet ettikleri bakıcıları ve danışmanlık şirketlerini mercek altına aldı. Arena ekibi, önce iş arayan bir bakıcı gibi, daha sonra da dadı arayan bir aile gibi bu şirketlerle görüştü. Gizli kamera ile kayda alınan diyaloglarda bakıcıların çocuk bakımından habersiz ve verilen referansların sahte olduğu ortaya çıktı.​


Müşterinin yanında sigara içme, içtiğini belli etme

Son derece iddialı ilanlar veren bu firmalar, çocuk bakıcılarını acaba nasıl buluyorlar? Dahası o güne kadar hiç çocuk bakmamış bir genç kız, bu firmalarda çalışabilir mi? Bunun yanıtını yanıtını almak üzere iki Arena elemanı, bakıcı adayı gibi firmalarla görüştü. Arena ekibinden sözde bakıcı adayı genç kızlar, bebek bakmaktan habersiz. Hem deneyimsizler, hem de ailelerin onay vermeyeceği sigara alışkanlığı ve asabi davranışlar gibi kusurları var. İlk başvurdukları firma yetkilisi, sigara içtiğini beyan eden sözde bakıcıya "Müşterinin yanında içme, içtiğini de belli etme" tavsiyesinde bulunuyor.


Eğitim problem olmaz, seni işe yerleştirebiliriz



Sözde bakıcı rolündeki Arena muhabiri, şirket görevlisine "Ben çocuk gelişimi mezunu değilim, eğitim problem olur mu" diye soruyor. Aldığı cevap son derece rahatlatıcı:
"Yok, öyle bir şey aramıyorlar. Yani sonuçta ilkokul mezununu da işe sokuyoruz. O kadar bir şey aramıyorlar. 22 yaşında bir kız var şimdi onu yerleştireceğim."
Firmalar için eğitimsiz olmak, sigara alışkanlığına sahip bulunmak sorun değil. Ayrıca sabıka kaydına da gerek görülmüyor. Hatta çocuk bakıcısı adayı olan genç kızlara "Fiziksel ya da psikolojik bir hastalığınız var mı" sorusunu sormak bile kimsenin aklına gelmiyor.


Sorarsa, daha önce çocuk baktım dersin



Ama bir firma var ki, İşkur’a bağlı olmasına rağmen uyguladıkları yöntem insanı şaşkına çeviriyor. İş için başvurup hiç çocuk bakmadığını söyleyen bakıcı adaylarına tavsiyeleri şu: "Biz size referans ayarlarız. Baktık deyin, yoksa öbür türlü işe giremezsiniz. Sen Sarıyer’de bakmış ol, sen de Acarkent’te. Seninki villa 3 katlı, seninki iki katlı bir dubleks. Senin baktığın yerde adam yabancı, kadın Türk olsun. Onlar yurtdışına gittiler dersin. Sen çocuğu 1,5’ta aldın 2,5 yaşında verdin. Erkek çocuğa baktın. Gittiler, sende telefonları yok. Ulaşılamıyor."

Bu kızları sakın kaçırmayın süper kızlar, temizler.
Aynı firmaya birkaç gün sonra bakıcı arayan aile olarak başvuran Arena ekibine, Arena ekibinin daha önce iş arayan sözde bakıcıları tavsiye ediliyor. Bakıcı arayan çift son derece titiz ve kuşkulu bir aile profili çizmesine rağmen firma sahibi, deneyimsiz iki genç kızı bir yığın yalanla övüyor ve "Bunlar süper kızlar, çok temizler, çok iyiler. Çocuk bakmışlar" diyor.

Firmanın sahibi eski pasta ustası

Bahçelievler’de tek bir oda ve masadan ibaret danışmanlık firmasının sahibi eski bir pastane ustası. Yabancı uyruklu bir kadınla evli. İçeriye girip çıkanların görünümünden, temizlikçi ya da bakıcı olarak daha çok yabancıları çalıştırdıkları anlaşılıyor. Sözde bakıcı rolünde iş arayan Arena muhabiri iki genç Türk kızının yaptığı başvuru, belli ki kaçırılacak gibi değil. Genç kızlardan ne sağlık raporu ne de sabıka kaydı isteniyor. Başka firmalara gitmemeleri için de kızları uyarıyorlar: "Gitmeyin, şirketler çok kötü, ama çok kötü yani. Hanımefendi satarlar, satarlar... Daha bunun izahı var mı? Şunun içine atarlar bir hap, bakmışsın Mersin’desin, Antalya’dasın."


UZMANLAR NE DİYOR

En büyük görev ailelere düşüyor
Ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Arzugül Pektaş, Türkiye ’de çocuk bakıcılığının mesleksiz insanların tekelinde olduğunu söyledi:
"Ülkemizde ekonomik özgürlük içinde olmayan, yapacak hiçbir işe uygun özelliği bulunmayan hanımlar, ’ne yaparız, çocuk bakarız’ diye düşünüyorlar. Sanki en kolay, en eğitim gerektirmeyen, en basit işmiş gibi. Bu, bence çocuk sahibi olan anne babaların en büyük sorunlarından biri. Çünkü sağlıkla ilgili problem olduğunda kurum seçme şansı varken, bu alanda başvurabileceğiniz düzgün kurum bulmak çok zor."
Dr. Pektaş, bu işe kabul edilecek kişilerin mutlaka psikolojik bir testten geçirilmeleri gerektiğini belirtiyor. Bu konuda en önemli sorumluluğun anne babalara düştüğünü ve bakıcılar üzerinde mutlaka bir kontrol mekanizması geliştirmeleri gerektiğini belirtiyor.
 
İstismarcıya değil çocuklara inanalım
fft5_mf72316.Jpeg



Bazı aileler çocuk istismarına sessiz kalıyor, peki neden? ‘Para’ verilerek, dini bilgileri sulandırılarak ya da gözdağı verilerek susturulmaları muhtemel!
Nezih insanlar “çocukların cinsel istismarı”nın “istisnai” bir olay olduğuna inanır, yaygın olduğunu akıllarının ucundan bile geçirmezlerdi. Son 25 yılda kanıta dayalı bilimsel çalışmalar ve basın, çocukların cinsel sömürüsünün yaygınlığını açık açık ortaya koydu. Araştırmalar, çocukların hayal gücünden ötürü “istismar öyküleri” uydurmadığını gösteriyor.
*
İstismara uğradığını ifade eden çocuğa inanmalı, istismarcıların söylediklerine ise inanmamalıyız!
İstismarcıların uydurduğu yalanların bazıları:
“Pedofilim, çocuk görünce dayanamıyorum!”
Aslında, çoğu pedofil değildir. Tıbbi yardımdan fayda görmezler. Çocukları seçerler, çünkü çocuklar kuvvetsizdir, olayı tam idrak edemezler, onlara inanılmayacağını düşünürler, kurbanlarını kolaylıkla tehdit edip korkutabilirler.
“Çocuğun rızası ile oldu benim ahlaki değerlerim açısından sakınca yok.”
Çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz, toplumsal (dini, sosyal, kültürel) kurallarla yasaklandı zaten, istismarcı da bunun farkındadır.
“Çocukken bana da tecavüz etmişlerdi!”
Uzun süren hukuki ve tıbbi araştırmalar/tartışmalar tecavüzcülerin sık başvurduğu yalanlarından biri olduğunu ortaya koydu.
“Onu incitmedim, ona zarar vermedim.”
İstismarcıların neredeyse tamamı kurbanlarını incitmediğini söylerler. Ancak ister okşama ister tecavüz olsun, kurbanda çok ciddi fiziksel ve/veya ruhsal derin yaralar açar.
“Onun ailesi ses çıkarmıyor size ne oluyor?”
Bazı aileler sessiz kalıyor, peki neden? “Para/harçlık” verilerek, dini bilgileri sulandırılarak ya da gözdağı verilerek susturulmaları muhtemel gibi!
**
Ekonomisini, sağlığını ve diğer sorunlarını “kayıt altına” alan ülkelerde yapılan araştırmalarda her 10 bin çocuktan 15-70’inin cinsel istismara maruz kaldığı, bu çocukların yalnızca yüzde 10’unun yetkililere bildirildiği belirtiliyor. İstismarcıların yüzde 14’ünün yabancı, yüzde 28’inin aile içinden bir birey, yüzde 58’inin ise çocuğu tanıyan ancak aileden olmayan, yakın birisi olduğu saptandı(1). Suçluların çok azı yargılanıp mahkûm oluyor. Araştırma bile yapamayan fakir ülkelerde ise, bu durumun çok daha vahim olduğu düşünülüyor. Çalışmalar, cinsel istismarın herhangi bir grupla bağlantısı olmadığını yaş, etnik grup, din, meslek, eğitim, medeni hal gibi özelliklerin önemli olmadığını belirliyor. Ayrıca her sosyoekonomik düzeyde görülebiliyor(2). Kesin olan bir şey de istismarı gerçekleştirenlerin yüzde 90-95’inin erkek olduğu. Ülkemizde yapılan bilimsel bir çalışma, korkunç tabloyu gösterdi, sadece aile içi cinsel istismarın yüzde 1,4 oranında olduğunu ortaya çıkardı(3). Başka bir çalışma da çocukların yüzde 13,4-44,5’inin hayatı boyunca en az bir kez cinsel istismara (el ya da cinsel organın; cinsel organ, göğüs ya da rektal teması) maruz kaldığını gösterdi(4).
Sapasağlam, maşallah!
Son günlerde basının bize ulaştırdığı haberler, istismarın yaygınlığının ürkütücü boyutunu ortaya koymaya yetti. Peki, çocukların ruh hali, verilen “sapasağlam, dokuz canlı maşallah” raporu gibi mi acaba? Hayır! Yıllar sonra bile o an anımsandığında, beynin kaygı ve duygulanımı kontrol eden bölümü, teselliyi patolojik (riskli) cinsel davranışlarda, yalnızlıkta, fobide, depresyonda, alkol ve madde bağımlılığında arayacaktır.
Damgalanmanın tüm acizliğini “kötülük, utanç” gibi kavramlarla besleyip, zamanla kendini suçluymuş gibi algılamaya, kendine saygısını yitirmeye başlayacaktır.
Uzmanlar, ülkelerin siyasal “istikrarsızlığının”, “isteksizliğinin” çocuklara yönelik istismarı artırdığı yönünde hemfikir. Çocukların cinsel istismarının açtığı sorunların ülkemiz için önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu bildirilerinde belirtiyor.
***
Çocuklar, fakir ülkelerin servetidir!(5)
Günümüzde, fakir ülkelerdeki bu manevi zenginliğin suistimal aracına dönüştüğünü görüyoruz. Dünya genelinde çocukların pornografi ve fuhuş turizminin “sömürülen seks işçileri” olarak istismarı her geçen gün artıyor. Ayrıca 10 milyona yakın çocuğun seks işçisi olarak çalıştırıldığı tahmin ediliyor. Dünya genelinde çocukların fiziksel (yaralama) ve duygusal istismarının yaygınlığı da düşündürücü. Maalesef çocukların çıkar amaçlı örgütlerin sapanlı/taşlı bedbaht piyonları; zengin olma hayaliyle yanıp tutuşan ülkelerin ucuz işçileri olarak kullanıldığını da görüyoruz.
TUNCAY TAŞ: Dr.
1. Fenfield LE: The nature of child abuse and its treatment, In: Emotional Disorders in Children and Adolescents; GA Sholevar, Roland MB, Blinder BJ (ed.) Sp Medical and Scientific Book, Newyork
2.Walrath C et al. Children with reported histories of sexuel abuse: util, z, ng multiple perspectives to understand clinical and psychosocial profiles. Child Abuse Negl 2003; 27: 509-524.
3.Koten Y, Tuğlu C, Abay E: XXXII Ulusal Psikiyatri Kongresi. Özşahin A (yayın sorumlusu) s.154, 1996.
4. İÜ Cerrahpaşla Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Pediatrik Aciller Sempozyum Dizisi No: 57, Nisan 2007, s. 183-1925
5. Çocuklar fakirlerin servetidir, Dr. Thomas Fuller (1654-1734, İngiliz doktor ve entelektüel)
 
Son düzenleme:
Çok güzel bir konuya değinmişsin canım...
Gerçekten böyle şeyleri düşündükçe çocuk sahibi olmaktan iyice soğuyorum.
Zaten yakın tanıdığım bir kaç kişininde yaşdığı şeyleri biliyorum çocukken.
Öğretmeni tarafından tacize uğramışdı birisi:1no2:
 
İstismarcıya değil çocuklara inanalım
fft5_mf72316.Jpeg



Bazı aileler çocuk istismarına sessiz kalıyor, peki neden? ‘Para’ verilerek, dini bilgileri sulandırılarak ya da gözdağı verilerek susturulmaları muhtemel!
Nezih insanlar “çocukların cinsel istismarı”nın “istisnai” bir olay olduğuna inanır, yaygın olduğunu akıllarının ucundan bile geçirmezlerdi. Son 25 yılda kanıta dayalı bilimsel çalışmalar ve basın, çocukların cinsel sömürüsünün yaygınlığını açık açık ortaya koydu. Araştırmalar, çocukların hayal gücünden ötürü “istismar öyküleri” uydurmadığını gösteriyor.
*
İstismara uğradığını ifade eden çocuğa inanmalı, istismarcıların söylediklerine ise inanmamalıyız!
İstismarcıların uydurduğu yalanların bazıları:
“Pedofilim, çocuk görünce dayanamıyorum!”
Aslında, çoğu pedofil değildir. Tıbbi yardımdan fayda görmezler. Çocukları seçerler, çünkü çocuklar kuvvetsizdir, olayı tam idrak edemezler, onlara inanılmayacağını düşünürler, kurbanlarını kolaylıkla tehdit edip korkutabilirler.
“Çocuğun rızası ile oldu benim ahlaki değerlerim açısından sakınca yok.”
Çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz, toplumsal (dini, sosyal, kültürel) kurallarla yasaklandı zaten, istismarcı da bunun farkındadır.
“Çocukken bana da tecavüz etmişlerdi!”
Uzun süren hukuki ve tıbbi araştırmalar/tartışmalar tecavüzcülerin sık başvurduğu yalanlarından biri olduğunu ortaya koydu.
“Onu incitmedim, ona zarar vermedim.”
İstismarcıların neredeyse tamamı kurbanlarını incitmediğini söylerler. Ancak ister okşama ister tecavüz olsun, kurbanda çok ciddi fiziksel ve/veya ruhsal derin yaralar açar.
“Onun ailesi ses çıkarmıyor size ne oluyor?”
Bazı aileler sessiz kalıyor, peki neden? “Para/harçlık” verilerek, dini bilgileri sulandırılarak ya da gözdağı verilerek susturulmaları muhtemel gibi!
**
Ekonomisini, sağlığını ve diğer sorunlarını “kayıt altına” alan ülkelerde yapılan araştırmalarda her 10 bin çocuktan 15-70’inin cinsel istismara maruz kaldığı, bu çocukların yalnızca yüzde 10’unun yetkililere bildirildiği belirtiliyor. İstismarcıların yüzde 14’ünün yabancı, yüzde 28’inin aile içinden bir birey, yüzde 58’inin ise çocuğu tanıyan ancak aileden olmayan, yakın birisi olduğu saptandı(1). Suçluların çok azı yargılanıp mahkûm oluyor. Araştırma bile yapamayan fakir ülkelerde ise, bu durumun çok daha vahim olduğu düşünülüyor. Çalışmalar, cinsel istismarın herhangi bir grupla bağlantısı olmadığını yaş, etnik grup, din, meslek, eğitim, medeni hal gibi özelliklerin önemli olmadığını belirliyor. Ayrıca her sosyoekonomik düzeyde görülebiliyor(2). Kesin olan bir şey de istismarı gerçekleştirenlerin yüzde 90-95’inin erkek olduğu. Ülkemizde yapılan bilimsel bir çalışma, korkunç tabloyu gösterdi, sadece aile içi cinsel istismarın yüzde 1,4 oranında olduğunu ortaya çıkardı(3). Başka bir çalışma da çocukların yüzde 13,4-44,5’inin hayatı boyunca en az bir kez cinsel istismara (el ya da cinsel organın; cinsel organ, göğüs ya da rektal teması) maruz kaldığını gösterdi(4).
Sapasağlam, maşallah!
Son günlerde basının bize ulaştırdığı haberler, istismarın yaygınlığının ürkütücü boyutunu ortaya koymaya yetti. Peki, çocukların ruh hali, verilen “sapasağlam, dokuz canlı maşallah” raporu gibi mi acaba? Hayır! Yıllar sonra bile o an anımsandığında, beynin kaygı ve duygulanımı kontrol eden bölümü, teselliyi patolojik (riskli) cinsel davranışlarda, yalnızlıkta, fobide, depresyonda, alkol ve madde bağımlılığında arayacaktır.
Damgalanmanın tüm acizliğini “kötülük, utanç” gibi kavramlarla besleyip, zamanla kendini suçluymuş gibi algılamaya, kendine saygısını yitirmeye başlayacaktır.
Uzmanlar, ülkelerin siyasal “istikrarsızlığının”, “isteksizliğinin” çocuklara yönelik istismarı artırdığı yönünde hemfikir. Çocukların cinsel istismarının açtığı sorunların ülkemiz için önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu bildirilerinde belirtiyor.
***
Çocuklar, fakir ülkelerin servetidir!(5)
Günümüzde, fakir ülkelerdeki bu manevi zenginliğin suistimal aracına dönüştüğünü görüyoruz. Dünya genelinde çocukların pornografi ve fuhuş turizminin “sömürülen seks işçileri” olarak istismarı her geçen gün artıyor. Ayrıca 10 milyona yakın çocuğun seks işçisi olarak çalıştırıldığı tahmin ediliyor. Dünya genelinde çocukların fiziksel (yaralama) ve duygusal istismarının yaygınlığı da düşündürücü. Maalesef çocukların çıkar amaçlı örgütlerin sapanlı/taşlı bedbaht piyonları; zengin olma hayaliyle yanıp tutuşan ülkelerin ucuz işçileri olarak kullanıldığını da görüyoruz.
TUNCAY TAŞ: Dr.
1. Fenfield LE: The nature of child abuse and its treatment, In: Emotional Disorders in Children and Adolescents; GA Sholevar, Roland MB, Blinder BJ (ed.) Sp Medical and Scientific Book, Newyork
2.Walrath C et al. Children with reported histories of sexuel abuse: util, z, ng multiple perspectives to understand clinical and psychosocial profiles. Child Abuse Negl 2003; 27: 509-524.
3.Koten Y, Tuğlu C, Abay E: XXXII Ulusal Psikiyatri Kongresi. Özşahin A (yayın sorumlusu) s.154, 1996.
4. İÜ Cerrahpaşla Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Pediatrik Aciller Sempozyum Dizisi No: 57, Nisan 2007, s. 183-1925
5. Çocuklar fakirlerin servetidir, Dr. Thomas Fuller (1654-1734, İngiliz doktor ve entelektüel)



Özellikle bu konu çok çok önemli .Lütfen çocuklarınıza inanmamazlık etmeyin .Keşke dememek için iyi düşünün .Sonucu sizi acıtmasın.
 
cok guzel bi konu olmus arkadasim,tebrik ederim seni,,,,a.s.
bende biseyler soylemek isterim,,,,cok sukur ki 2 evladimada elimden geldigince,aklimin yettigince iyi anne olmaya calisiyorum.....yinede eminimki eksiklerim oluyodur onlara karsi azicikta olsa...........bu elestiriyide yapmak lazim ,hergun kendimizi ,dunden daha iyi ve sefkatli anne yapmak icin........ben sahsen her gece yatagima yattigimda acaba bugun cocuklarima iyi anne olabildimmi diye dusunurum ve bi yanlis bulursam,ertesi gunu ve diger gunlerde onu yapmiyorum.........umarim hep bu ozenle devam ederim....ben istedim ve onlar bu dunyaya geldiler,onlara hic bi secim hakki sunmadan,sen bu dunyaya gelmek istermisin?yada ben senin annem oliyimmi?eeee madem hersey benim istegimle oluyo,herseyden once cocuklarimi mutlu etmek benim en birinci ve en buyuk gorevim son nefesime kadar............:Saruboceq:
ne olur evlatlarimizi sevelim,onlar bizim herseyimiz.....
Allahim um evlatlara,hayirli ,onlari gercekten sevecek ve kollayacak anne babalar nasip etsin:Saruboceq::Saruboceq::Saruboceq:
 
Çocuk söyleyemiyor bazen. Oda kötü bir durum. Kendinin suçlanmasından korkuyor olmalı.
Çocuk psikolojisi değişik işte...
 
senağlamaÇocukları seçerler, çünkü çocuklar kuvvetsizdir, olayı tam idrak edemezler, onlara inanılmayacağını düşünürler, kurbanlarını kolaylıkla tehdit edip korkutabilirler.kötükedihüso
 
Suçlu Sen Degilsin
189hd5.jpg

Bu satirlari okurken ensest konusunun sizi ilgilendirmedigini düsünebilirsiniz. Ama o kadar emin olmayin. Siz yasamamis olabilirsiniz. En yakin arkadasinizin, sevgilinizin, esinizin, kizinizin, oglunuzun, torununuzun, kardesinizin ensest kurbani olmadigini nereden biliyorsunuz? Ensest kurbanlarinin aileleri de, kendi çatilarinin altinda olan biteni bilmiyordu. Çogu ensest kurbani bu sirrini kimseye söyleyemeden, saldirgan da ceza görmeden ölüp gidiyor. Aile içinde gizlenmis her sir gibi, nesilden nesle aktarilarak kendisine yeni kurbanlari buluyor. Iyi bir kariyer ya da üniversite diplomasi ensest dürtülerine "dur" diyemiyor. Namus bekçisi geçinenlere de... Ve ensest kurbanlarinin yüzde doksani baslarindan geçeni veya hala geçiyor olani kimseye söyleyemiyor. Ensest, insanlarin yasadigi dramlar içinde, belki de en aci veren, en yaralayici ve en korkunç olani... Duygusal boyutta iyilesmesi en zor olani. Aile ne kadar kutsalsa o kadar tabu yaratir.


 
Back
X