Sayin Kemal Demirel'in kaleme almis olduğu namaz la ilgili yazisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Rabbim hak yolunda olan her turlu seyden fazlasiyla yararlanmamizi nasip eylesin. Rabbim namazini dosdogru kilanlardan eylesin insaAllah. Selam ve dua ile kaliniz.
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Bismillâhir rahmânir rahîm. Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
“Sana kitaptan vahy edileni oku ve namazı dosdoğru kıl, gerçekten namaz kötülüklerden ve çirkinliklerden alıkoyar.” (Ankebut Suresi – 45. ayet)
Efendimize birisi sormuş: Ey Allah’ın Rasulü, bana öyle bir şey söyle ki, çok kolay olsun ama ben onu yapınca cennete girebileyim.
“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.” buyurmuş.
Yine bana İslam’ı tek bir kelime ile anlat deseler, namaz, derim,dosdoğru kılınan, yani ikame edilen namaz.
İkamet ve istikamet… İlginçtir ki bu kelimelerin her ikisi dekamet kökünden gelir. Kamet, dimdik olma, ayağa kalkma, dosdoğru olma demektir.
O halde dosdoğru bir müslüman olabilmek için namazı dosdoğru kılmak gerekir.
Allah’a verdiği sözde dürüst olmayan birisi, insanlara karşı nasıl dürüst olabilir ki?
Gerçekten de namazı dosdoğru kılmayı başaran bir müslümanın, İslam adına yapamayacağı, zorlanacağı başka hiçbir sorumluluk olamaz.
Bunu tersinden de söyleyebiliriz: Namazı terk eden bir müslümanın çiğneyemeyeceği başka bir emir, yapamayacağı başka bir kötülük yoktur.
Şöyle de diyebiliriz: Namazı terk etme kadar büyük bir kötülüğü yapabilen birisi, başka hangi kötülüğü yapmaz ki?
Namazı dosdoğru kılabilme başarısını gösteren bir müslüman, İslam’ın başka hangi emrini yerine getirmekte zorlanır ki?
Bundan olacak ki, Kuranı Kerim’in namazdan söz eden bütün ayetleri, namaz kılma ifadesini değil de, namazı dosdoğru kılma ifadesini kullanır. Ve kötülüklerden alıkoyan namazın, dosdoğru kılınan namaz olduğunu söyler: “Sana vahyedilen Kuranı oku ve namazı dosdoğru kıl. İşte bu namaz insanı aklın kötü gördüğü şeylerden / fuhuştan ve dinin kötü gördüğü şeylerden / münkerden alıkoyar.”
Biraz Arapça bilen herkes anlar ki, ayette geçen innesssalateifadesindeki es-salate, bilineni ifade eder ve işte bu namaz anlamına gelir. “Namazı dosdoğru kıl. İşte bu namaz…” Yani dosdoğru kılınan namaz…
O halde rahatlıkla şöyle söyleyebiliriz: Dosdoğru bir müslüman olabilmek için namazı dosdoğru kılıyor olmak gerekir.
Şunu da söyleyebiliriz: İnsanları kötülüklerden alıkoymayan bir namaz, dosdoğru kılınan bir namaz değildir.
Bir müslüman düşünün ki, beş vakit namaz kılıyor, bununla birlikte insanları aldatıyor, sözünde durmuyor, kul hakkı yiyor… Yani dosdoğru / dürüst bir müslüman değil…
O halde denklemin sonucu bellidir: Bu adam dosdoğru namaz kılmıyor.
İşte bu gün, ben Müslümanım deyip, beş vakit namaz kılanların en büyük problemlerinden birisi budur.
Türkiye’de namaz kılma oranı diğer İslam ülkelerinden geri değildir. Hatta çoğundan ileridir. Araştırmalar bunu gösteriyor. Ama ahlak problemimiz de halen devam ediyor.
Eğer sadece namaz kılmakta olanlar, dosdoğru namaz kılmış olsalardı bu ülkede dürüstlük hâkim olurdu. Zaten dünyada kurulacak hiçbir toplumda kötülüklerin tamamı kaldırılmış olamaz. Önemli olan, iyiliklerin ve güzelliklerin hakim olmasıdır.
Namazın dosdoğru kılınmaması konusunda elbette imamlarımızın da çok büyük kabahatleri vardır. Eğer onlar namazı sadece bir memuriyet görevi olarak değil de, dosdoğru kıldırsalardı ve insanlara böyle bir namazın nasıl olduğunu hem uygulayarak, hem anlatarak gösterselerdi, dosdoğru namaz kılanların sayısı çok daha fazla olurdu. Kötülükler de o nispette azalırdı.