E
Esyyyyyyyyyyy
çok konuştum her döndüğümüzde aynı konuşma. bidaha senle değil köyüne gitmek parka bile inmeyeceğim markete bile gitmeyeceğim, bana insan içinde düzgün davran, saygı duy, en azından duyuyomuş gibi yap, sen duymazsan onlar hiç duymaz, ben sana ailemin yanında öyle yapsam ne hissedersin vs vs vs.... bıktım artık aynı konuşmalardan. tamam diyor yine aynı. hatta köyde bile odaya çekip uyarıyorum tamam diyor çıkınca 1 saat geçsin yine aynı. aşırı öfke problemi var öfkesini duygularını kontrol edemiyor. bazen sinirlenilmeyecek bişeye sinirlenebiliyor sonra sakinleşince konuşunca kendi de anlıyor onun sinirlenicek bi şey olmadığını. ama yine aynı. tedavi görmesi lazım ama hasta olduğunu kabul etmiyor. sinirlendirme o zaman beni diyor.
Annesi,babası da demiyor mu oğlum eşinle böyle konuşma diye?
hayır demiyor. zaten onların zihniyeti yanlış en başta. düzgün yetiştirememişler öğretememişler. insanlığı, kadına nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor. çünkü öyle görmüş öyle yetişmiş. babası hala bana diyor ki sinirlendi işte niye karşısında durup cevap veriyosun mutfağa git, hepiniz artistsiniz. yani ben de artistmişim. normal bi kayınpeder orda oğluna dönüp demez mi "ne azarlıyosun kızı hayırdır ne yaptı, sen haksızsın gelinime böyle davranma yanımızda" vs. böyle bi insan olsa babası, oğlu zaten bunu yapmazdı ki.
düşünün eşimin azarlaması zoruma gidiyor ağlayarak bahçeye iniyorum babası da bahçede, görüyor ağladığımı, kucağımdan çocuğu alıyor bana niye ağlıyosun kızım demiyor. kendilerini benimsetmiyorlar. ama ben benimsemedim diye suçlu oluyorum.
bugün dönerken oğlumun bezlerinin olduğu poşeti eşime verdim arabaya binerken, yol üstündeki çöpe at diye. babası da arabanın içi kokuyor kendi gitsin yürüyerek atsın demiş, eşim de bu sıcakta niye yürüsün zaten şimdi arabayla önünden geçicez demiş. çöp konteynırı uzak değil zaten arabaya binip gaza bas 30 saniye sonra ordasın ama köy aşırı sıcak olduğu için yürüyerek gitmek işkence. 30 saniyede arabayı ne kadar kokutabilir ya cam açsan uçar gider zaten.
neyse az zaman geçti, babası eşimin omzuna vurdu "sen niye artistlik yapıyon lan" dedi. ben de sandım ki beni savunacak, saflığıma bakın. (arabaya binmeden önce de azarladı eşim beni, onu kastederek soruyor sandım) meğer çöpü kendisi atsın dediği zaman eşim dediğini yapmadı cevap verdi diye öyle söylemiş durup durup.
bunlar belki başkalarına küçük detay ıvır zıvır gelebilir ama karşındaki insanı en çokta küçük detaylardan bir kelimeden tanıyosun, anlıyosun. o küçük detaylar zaten sevdiren ya da sevdirmeyen. iten ya da çeken. küçücük bi ima bile olsa. basit değil aslında bunlar.
ilk gittiğimiz gün, babası dişçiye gitmiş. diyorki "ne güzel kızlar vardı diş hekimi, gelin dediğin öyle olur." cümleye bakın, ne tipimizi gömmediği kalıyor ne tahsilimizi. bide gelin dediğin öyle olur diye ekliyor. gel de hadi yanlarında durmak isteğin gelsin. gel de ısın gel de benimse. benim ne günahım var? inanın her ziyarete gidip dönüşüm ben de travma etkisi yaratıyor kendime zor geliyorum evime dönünce.