Adı geçen mesajı direk benim mesajım üstüne yaztığından dolayı, üstüme alınmamakla beraber, cevap hakkımı kullanıyorum.
Kimseyi küçümsediğim yok.
Kraliyet ailesinden de gelmiyorum, %3 lük kaymak tabakadan da.
Evet yüksek lisans yapmış bir baba, lise mezunu bir anne sahibiyim.
Evet eşimin ne anne ne babası okullar bitirmemiş.
Ancak üstüne basa basa, defalarca belirttim yazımda.
Hayata kim olarak geleceğimizin kararını biz vermediğimize göre, insanları ne varlıklarıyla, ne okudukları okulla yargılama hakkım yok.
Hele ki benim gibi sosyal demokrat bir aileden geliyorsan.
Ben zaten eşitliğe inanırım sonuna kadar.
Eğer kendimi Kaf Dağı'nda görse idim, eşimin ailesini küçümsese idim, evlenmezdim ki.
Hadi evlendim diyelim, hala evli kalmazdım ki.
Ben insanların hayata bakışlarına saygı duyduğum için, k.validem evime geldiğinde ojelerimi çıkartıyor, ilkokulda öğretmene gösterir gibi, "anne bak ojelerimi çıkardım, tırnaklarım bembeyaz için rahat olsun" diyorum.
Onun doğrusu o, benimki bu.
Önemli olan orta yolu bulmak, her iki tarafında da birbirine saygı duyması.
He benim k.validem benim ona duyduğum saygının yarısını bana duysa idi, 7 ay beraber oturduğumuz süre içinde o "gözünün üstünde kaşın var" diyerek o tartışmaları çıkarmazdı.
Eltime nişan elbisesi almaya gittiğimizde hafif açık yakalı olan elbiseyi beğenmiyip oradaki satışçı kıza "yeni gelinim bunu giymez ama bak bu giyer (burdaki BU BEN OLUYORUM). O burda büyümüş. Totosunu da açar (bu kadar kibarca değil) da başını da" demezdi.
Bunlar sayfalarca devam eder.
Sonuna kadar ilk yazdığım mesajın arkasındayım.
Evet davul dengi dengine.
Burdaki davul "TL, $ , €, katlar, arabalar, bilezikler" değil, hayata bakış.
Eşimi sevmesem, eşim beni sevmese, ya da eşim ailesi ile aynı kafa yapısında olsa, bu evlilikte tolare olmadığı için değil 10 sene 10 dakika sürmezdi.
2+2=4
