Zaten evlendiğimiz günden beri bunun çatışması vardı. Ben özgürlüğümün kusıtlanmasına gelemiyorum. Her sabah kahvaltıya gel diye arıyorlardı. İş çıkışı bilmem kim akraba geldi diye evlerine hizmete gidiyordum eş zoruyla. Atama bekledim, atanınca boşandım. Ama ben boşanacağım demedim. Biliyordum ki o sümsük ben evden gidince kıymet vermeye başlayacaktı bana. Bir de onunla uğraşmamak için evden koptum, arkadaşlarımka vakit geçirdim, ev işi, yemek yapmadım. Geldi boşanmak istiyorum dedi. Ben de ok dedim kendi eşyalarımı da evde bıraktım tek bir valiz kıyafet, bir valiz de kitaplarımla çıktım evden. Düşündüğüm gibi hemen kıymetw bindim teyzesi, anası, danası aradı durdu açmadım. Kendi defalarca geldi püskürttüm. Eşin boşanmak istediğini de söylemiş ne bekliyorsun? Ben zil takıp oynayacaktım yakamdan düşecek nihayet diye.
Ana kuzusu, kendi karalarını veremeyen, kabile halinde yaşayan yönlendirilmeye mahkum bir sümsük nasıl sevilebilir? Ben erkek olarak bile görmüyorum o tipleri. Bir de eşleri o adanları erkek diye idare ediyorlar anlamakta zorlanıyorum. ben bir kadın olarak o kendine erkek diyen sümsüklerden daha çok şey başardım.boşanmaya bu kafayla karar verdim.