Peki gerçekten o camışları kabul edip hayatımıza devam ediyor muyuz? Yani hepimiz böyle dönemlerden geçiyoruz da sonra yoluna giriyor mu?
Yoluna giriyor mu?
Biz görmezden gelmeye başlayarak kabullenmiş mi oluyoruz?
Bilmem..
Sadece şunu yazmak istedim.
Ben evliliğinde başından beri oh diyememiş, hep bir eksikle, yamukla yorulmuş 'Nerden evlendim lan!' Demiş biriyim.
Sebepler değişse de genel duygu durumum hep bu olmuştur.
Öyle ya da böyle boşanacağım yok demek çok da fena bir adam değilmiş, ee yaş aldı başını gidiyor diyerek çocuğa da yol açtım.
Çeşitli talihsizlikler, erken doğum derken bebeğim yoğun bakımda 15 gün oldu.
Ilk bir hafta kvde kaldık. Aramız pek iyi değildir.
Lohusalık bir yandan, bebeğimin sağlık durumuna duyduğum endişe bir yandan, sezeryan ağrım bir yandan.. Wcye giderken eşim kolumda yetişemedim ve oracıkta altıma uzun uzun kaçırıverdim inanılmaz utandım. Fiziksel ve duygusal acılarımla birlikte başladım zırlamaya yarım saat susmadım.
Eşimse kapıyı kilitledi beni temizleyip giydirdi.
Sessizce eğildi, kirlenen yeri kimseye duyurmadan temizledi. Bir yandan ağlamamam için beni teselli etti, normal bunlar herkes yaşar utanacak bir şey yok diye beni rahatlatmaya çalıştı.
Ben vefa duygusu çok yüksek bir insanım.
Böyle küçük iyiliklere uzunca zaman tutunabilirim.
Bu eksiklerle dolu adama bunca zaman böyle böyle tutundum işte..
Burada çok kötü adamlar okuyoruz.
Cinselliği, karizmaligi, nefes kesici yakışıklılığı, uyumlu çorapları:) falan değil de insanlığı değerlendirmek gerekiyor bence..