Bu yüzden gece tartışmak

Ortada ben isterim diye bir söylemde bulunan eş yok arkadaşım. Kırılırlar demis. Daha doğmamış çocuğa don biçiyor. Annesi gelip görecek elbette. Oğluda sevincini o anlarda zaten paylaşacak annesiyle ailesiyle ama o hassas donemde bir de kv evde. Adam zaten çalışıyordur ki bütün gün onun kv si yanında olmayacak. Aynı sey degilki. Annenin gergin diken üstünde olmadığı bir dönem olmalı lohusalik
Sütü bile kesiliyor insanin üzülünce bilirsiniz sizde zaten.
Benim kafam kaldırmaz çok konusuyor ve herseye karısıyor. Bu yüzden ıstemıyorum
O günler gelsın açık açık kımseyı İstemedigımı söylıycem.
 
Ya neden bu kocalarınızı hep oyun dışı bırakıyorsunuz? Kaç yaşına gelmiş, evli barklı herifler 2 kap yemek yapmayı, temizlik yapmayı, hasta bakmayı bilmiyor mu? Veya neden öğrenmesi gerektiğini hiç göz önüne getirmiyorsunuz?
Baba olmuş adamlar, çocuklarına baktırmak için anneleri çağırıyor. Neden?
Hayır ben bilmiyorum da herkesin kocası dadılarla büyüyen, pasazadeler falan mi?
Sırf bebek mevzusu da değil burada gördük, kadın ameliyat oluyor, yemek ve temizlik için bir "kadın" gelip yardim ediyor.
Erkekler sadece seks oyuncağı, çocuk için aracı bir varlık ve finansor mü yani?
birinin konusunda toplumsal cinsiyet rollerinin kültürle aktarıldığını, hayvanlarda böyle bir kültür aktarımı olmadığından sadece doğal seçilimin biyolojik sonuçlarından kaylanaklanan çiftleşme, üreme ve iş birliği farklılığının olduğunu anlatmaya çalışırken verdiğim örnekte kedilerde, zebralarda erkek ya da dişi olmanın kültürle değil farklı biyolojik yapıyla açıklanabilecek davranışlar olduğunu söylemiştim. gelen itiraz neredeyse şöyle '' bayan zebralarla bay zebralar arasında hiç mi fark yok?!'' ya sen hayvan değil insansın arkadaşım insan. genital organ farklılığının mental farklar yarattığı konusunu destekleyen tek bir, rakamla 1, ciddiye alınabilecek araştırma yoktur. neden yok çünkü kültürle etkilenmemiş bir kontrol grubu bulamayız bu gezegende. bazen burada görüyorum bazen sağda solda duyuyorum kadınlar araba kullanamamaktan yakınıyor. parasını veriyor, arabasını alıyor ama kullanamıyor. öyle inandırılmış ki uzamsal beceriden yoksun olduğuna, ne bileyim işte geometriye kafasının basmayacağına, paralel park yapma becerisinin olmayacağına artık ne desen boş. düz yolda giderken yeterince iyi olmakla teselli buluyor. erkek çocuklarına oyuncak bebek veriyorlar mı acaba merak ediyorum. burada kaç kişinin oğlu bebeklerle oynuyor ki o çocuklar büyüdüklerinde bebekle ilgilensin. kısa kesip klişe (göz önündeki bütün gerçekler zamanla klişe haline geliyor, malum) bir sonuca bağlayacak olursak; kız çocuğuna bebek erkek çocuğuna araba alırsak, sen kızsın şöyle olmalısın sen erkeksin böyle olmalısın diye diye yetiştirirsek bunların yüzde kaçı bu kültürel aktarımın kendi doğası, fıtratı, yaratılış özelliği olmadığını düşünür? dogmalarla, inançlarla, ataların bellettikleriyle debelene debelene gitmekten başka şansımız yokmuş gbi yaşamaya devam ediyoruz.
 
birinin konusunda toplumsal cinsiyet rollerinin kültürle aktarıldığını, hayvanlarda böyle bir kültür aktarımı olmadığından sadece doğal seçilimin biyolojik sonuçlarından kaylanaklanan çiftleşme, üreme ve iş birliği farklılığının olduğunu anlatmaya çalışırken verdiğim örnekte kedilerde, zebralarda erkek ya da dişi olmanın kültürle değil farklı biyolojik yapıyla açıklanabilecek davranışlar olduğunu söylemiştim. gelen itiraz neredeyse şöyle '' bayan zebralarla bay zebralar arasında hiç mi fark yok?!'' ya sen hayvan değil insansın arkadaşım insan. genital organ farklılığının mental farklar yarattığı konusunu destekleyen tek bir, rakamla 1, ciddiye alınabilecek araştırma yoktur. neden yok çünkü kültürle etkilenmemiş bir kontrol grubu bulamayız bu gezegende. bazen burada görüyorum bazen sağda solda duyuyorum kadınlar araba kullanamamaktan yakınıyor. parasını veriyor, arabasını alıyor ama kullanamıyor. öyle inandırılmış ki uzamsal beceriden yoksun olduğuna, ne bileyim işte geometriye kafasının basmayacağına, paralel park yapma becerisinin olmayacağına artık ne desen boş. düz yolda giderken yeterince iyi olmakla teselli buluyor. erkek çocuklarına oyuncak bebek veriyorlar mı acaba merak ediyorum. burada kaç kişinin oğlu bebeklerle oynuyor ki o çocuklar büyüdüklerinde bebekle ilgilensin. kısa kesip klişe (göz önündeki bütün gerçekler zamanla klişe haline geliyor, malum) bir sonuca bağlayacak olursak; kız çocuğuna bebek erkek çocuğuna araba alırsak, sen kızsın şöyle olmalısın sen erkeksin böyle olmalısın diye diye yetiştirirsek bunların yüzde kaçı bu kültürel aktarımın kendi doğası, fıtratı, yaratılış özelliği olmadığını düşünür? dogmalarla, inançlarla, ataların bellettikleriyle debelene debelene gitmekten başka şansımız yokmuş gbi yaşamaya devam ediyoruz.
Erkeklere bu kadar az vasıf yüklemişken yine de kadının yaptığı her şeyi de sıradanlaştıran bir anlayış hakim.
Evlenirken daha, eşya alış verişi yaparken başlanıyor aslında erkeği olayların dışına almak. Mutfak eşyaları, örtüsü, perdesi sadece "kadının" olarak daha imzalar atılmadan seçiliyor.
Ben boşuna kadın ve erkek olmadığımızı düşünüyorum. Sadece doğurganlık ya da sadece fiziksel güçle değil bir çok farklı alanda birbirimizden ayrılabiliriz. Ancak iş zevkler ve renklerle sınırlı kalmıyor. Kadının bedeni, görevleri, davranışı, fikirleri üzerine o kadar geniş kısıtlamalar, kurallar getirilmiş ki bundan bir türlü çıkamıyoruz.
Ev işi sadece kadının görevi oluyor. Bunu en başta kadınlar kabul ediyor.
Evlenecek olgunluğa gelmiş bir adam yemek yapmayı, temizlik yapmayı nasıl bilmez ya? Bir insan kendi sorumluluğunu bile almaktan acizse, nasil evlenip bir ailenin sorumluluğunu alabilir?
Görüyoruz karısı hasta yatagindayken hemen başka kadınlar arayışına giren adamları! Çünkü kadın gözlerinde bu kadar. Is yapamıyorsa artık kullanılamaz...
En basiti misafirliğe gidiyoruz mesela, bakıyorsun hep kadınlar girip çıkıyor mutfağa. Sofrayı bile toplamıyorlar, yiyip semirip koltuga kuruluyorlar. Cinler tepeme çıkıyor. Bu hakaret demektir, terbiyesizlik demektir ama yok onlar için tam tersi. En azından bi kahve yap değil mi? Söyleyince de sanki dünyanın geoit olduğunu ilk kez birisi iddia ediyor gibi bön bön bakıyorlar.
 
Erkeklere bu kadar az vasıf yüklemişken yine de kadının yaptığı her şeyi de sıradanlaştıran bir anlayış hakim.
Evlenirken daha, eşya alış verişi yaparken başlanıyor aslında erkeği olayların dışına almak. Mutfak eşyaları, örtüsü, perdesi sadece "kadının" olarak daha imzalar atılmadan seçiliyor.
Ben boşuna kadın ve erkek olmadığımızı düşünüyorum. Sadece doğurganlık ya da sadece fiziksel güçle değil bir çok farklı alanda birbirimizden ayrılabiliriz. Ancak iş zevkler ve renklerle sınırlı kalmıyor. Kadının bedeni, görevleri, davranışı, fikirleri üzerine o kadar geniş kısıtlamalar, kurallar getirilmiş ki bundan bir türlü çıkamıyoruz.
Ev işi sadece kadının görevi oluyor. Bunu en başta kadınlar kabul ediyor.
Evlenecek olgunluğa gelmiş bir adam yemek yapmayı, temizlik yapmayı nasıl bilmez ya? Bir insan kendi sorumluluğunu bile almaktan acizse, nasil evlenip bir ailenin sorumluluğunu alabilir?
Görüyoruz karısı hasta yatagindayken hemen başka kadınlar arayışına giren adamları! Çünkü kadın gözlerinde bu kadar. Is yapamıyorsa artık kullanılamaz...
En basiti misafirliğe gidiyoruz mesela, bakıyorsun hep kadınlar girip çıkıyor mutfağa. Sofrayı bile toplamıyorlar, yiyip semirip koltuga kuruluyorlar. Cinler tepeme çıkıyor. Bu hakaret demektir, terbiyesizlik demektir ama yok onlar için tam tersi. En azından bi kahve yap değil mi? Söyleyince de sanki dünyanın geoit olduğunu ilk kez birisi iddia ediyor gibi bön bön bakıyorlar.
Ben eşimi ev işi benim görevim diye alıştırmadım. Eşim benden daha titizdir. Mutfaga girmeyi çok seviyor. Pazarları temizliği hep birlikte yapıyoruz. Bende hiç sevmiyorum böyle suyu bile ayagına bekleyen insanlara. Ki eşime 6 ayda 1 2 kez anca su vermişimdir. Gidip kendi alır. Bende iş eşte bitiyor.
 
Ben eşimi ev işi benim görevim diye alıştırmadım. Eşim benden daha titizdir. Mutfaga girmeyi çok seviyor. Pazarları temizliği hep birlikte yapıyoruz. Bende hiç sevmiyorum böyle suyu bile ayagına bekleyen insanlara. Ki eşime 6 ayda 1 2 kez anca su vermişimdir. Gidip kendi alır. Bende iş eşte bitiyor.
Benim bir arkadaşım vardı, uzaktan akrabam da oluyor. ilk evliliğinde tam bir pislikti. Eşi de okumuş etmiş pırlanta gibi bir kadındı.
Artık klasikleşmiş bir aile yapısı vardı, yani hani kadın ve erkek çalışıyor ama eve gelince; yemek, çamaşır, temizlik vs hep kadında olan. Anası babası kışın köyden gelir, 6 ay kalırlardı ve kadın gık demedi. Sonra aldattı kadını... neyse şimdi yine evli ama evine gittiğinizde kahvemize kadar o getirdi. Bakıyorsun adam aynı adam, her şeyiyle aynı ama! karakteri hala pislik ama iki evliliği arasında dağlar kadar fark var.
Ev işi öğrenilmesi imkansız bir şey değil, çocuklara sadece anneleri bakmak zorunda değil. Bunları belirleyen de bizleriz, normallestiriyoruz belki farkında bile olmadan. Yani "ben hamileyken ya da doğurunca kimin annesi gelecek?" Demeyin. Bu erkek kafasında "demek ki beni ilgilendiren bir durum yok, anneler yapmalı işleri" diye kodlaniyor. Emzirme işi dışında kalan, her şeyi yapabilirler. Bu yüzden evlenmiyor muyuz? Yoksa dışardan hamile kalıp, annemizin evinde doğururuz, biyolojik babaya da bi nafaka bağlattırır sorunu çözeriz.
 
Erkeklere bu kadar az vasıf yüklemişken yine de kadının yaptığı her şeyi de sıradanlaştıran bir anlayış hakim.
Evlenirken daha, eşya alış verişi yaparken başlanıyor aslında erkeği olayların dışına almak. Mutfak eşyaları, örtüsü, perdesi sadece "kadının" olarak daha imzalar atılmadan seçiliyor.
Ben boşuna kadın ve erkek olmadığımızı düşünüyorum. Sadece doğurganlık ya da sadece fiziksel güçle değil bir çok farklı alanda birbirimizden ayrılabiliriz. Ancak iş zevkler ve renklerle sınırlı kalmıyor. Kadının bedeni, görevleri, davranışı, fikirleri üzerine o kadar geniş kısıtlamalar, kurallar getirilmiş ki bundan bir türlü çıkamıyoruz.
Ev işi sadece kadının görevi oluyor. Bunu en başta kadınlar kabul ediyor.
Evlenecek olgunluğa gelmiş bir adam yemek yapmayı, temizlik yapmayı nasıl bilmez ya? Bir insan kendi sorumluluğunu bile almaktan acizse, nasil evlenip bir ailenin sorumluluğunu alabilir?
Görüyoruz karısı hasta yatagindayken hemen başka kadınlar arayışına giren adamları! Çünkü kadın gözlerinde bu kadar. Is yapamıyorsa artık kullanılamaz...
En basiti misafirliğe gidiyoruz mesela, bakıyorsun hep kadınlar girip çıkıyor mutfağa. Sofrayı bile toplamıyorlar, yiyip semirip koltuga kuruluyorlar. Cinler tepeme çıkıyor. Bu hakaret demektir, terbiyesizlik demektir ama yok onlar için tam tersi. En azından bi kahve yap değil mi? Söyleyince de sanki dünyanın geoit olduğunu ilk kez birisi iddia ediyor gibi bön bön bakıyorlar.
ya işte sanıyor ki kendine biçilen rolün hakkını kusursuz bir şekilde verirse erkeğin gözüne girecek ve tahtına ortak olabilecek. 'yapma böyle, kendi tahtın da bahtın da elinde be kadın' desen gider seni erkeklere şikayet eder. kötüler. bu tip kadınlar hayatlarındaki erkeklere dönse de 'sen bir çiçeksin, dünyanın, hayatımın süsüsün, allahın bana emanetisin. yorma kafanı sen dünya işlerine yap bir kahve de içelim' dese ya hahha adamların aklını alsa. eminim bunu duyan adam 'höösstt, buurrrssttt. sen kimsin ya beni kim sana emanet etmiş, çiçek de senin babandır' der. ama bazı kadınlar bu lafları duyunca vaşş, yiğidim beni seviyor diyor. daha da sevsin diye yırtınıp didiniyor.
 
Benim bir arkadaşım vardı, uzaktan akrabam da oluyor. ilk evliliğinde tam bir pislikti. Eşi de okumuş etmiş pırlanta gibi bir kadındı.
Artık klasikleşmiş bir aile yapısı vardı, yani hani kadın ve erkek çalışıyor ama eve gelince; yemek, çamaşır, temizlik vs hep kadında olan. Anası babası kışın köyden gelir, 6 ay kalırlardı ve kadın gık demedi. Sonra aldattı kadını... neyse şimdi yine evli ama evine gittiğinizde kahvemize kadar o getirdi. Bakıyorsun adam aynı adam, her şeyiyle aynı ama! karakteri hala pislik ama iki evliliği arasında dağlar kadar fark var.
Ev işi öğrenilmesi imkansız bir şey değil, çocuklara sadece anneleri bakmak zorunda değil. Bunları belirleyen de bizleriz, normallestiriyoruz belki farkında bile olmadan. Yani "ben hamileyken ya da doğurunca kimin annesi gelecek?" Demeyin. Bu erkek kafasında "demek ki beni ilgilendiren bir durum yok, anneler yapmalı işleri" diye kodlaniyor. Emzirme işi dışında kalan, her şeyi yapabilirler. Bu yüzden evlenmiyor muyuz? Yoksa dışardan hamile kalıp, annemizin evinde doğururuz, biyolojik babaya da bi nafaka bağlattırır sorunu çözeriz.
Eşim biz hayatımda cocuk bakmadıgımız ıcın anlamayız, banyosu falan varya beceremeyiz dıyor. Yoksa yapar. Ama yeni dogmus bebege nasıl bakacağız. Büyükler yardımcı olur diyor. Tabi o zamana cok var. O zaman istemedigımı söylerım ben
 
Eşim biz hayatımda cocuk bakmadıgımız ıcın anlamayız, banyosu falan varya beceremeyiz dıyor. Yoksa yapar. Ama yeni dogmus bebege nasıl bakacağız. Büyükler yardımcı olur diyor. Tabi o zamana cok var. O zaman istemedigımı söylerım ben
Inanın bana annelerimiz de artık bebek bakmayı unutmuş oluyorlar ya da ben şans eseri büyümeyi basardigimizi düşünüyorum🤣 bir arkadaşımın kayınvalidesi bebeği tuzluycam diye tutturmustu da izin vermeyince millet uyurken kalkıp yapmış ruh hastasi🤣🤣
Anne öyle yapma, anne böyle tutma, elini yıkadın mi? Vs ile geçiyor bir çok lohusalık dönemi.
Genelde, ben uyurken bebeğe baksın, yemek ve temizlik yapsın deniliyor ama bunları eşler de yapabilir. Yine siz bilirsiniz tabi ama bu dönem eşler birlikte olunca hem daha sakin geçiriyorlar, hem ilişkileri güçleniyor. Ve annelerin dahil olduğu lohusalık daha doğrusu babanın dışarda tutulduğu o dönem, kırılma yaşatıyor evlilikte. Bunlar benim izlenimlerim, siz de karar aşamasındasınız zaten bir de bu gözle bakın.
 
Inanın bana annelerimiz de artık bebek bakmayı unutmuş oluyorlar ya da ben şans eseri büyümeyi basardigimizi düşünüyorum🤣 bir arkadaşımın kayınvalidesi bebeği tuzluycam diye tutturmustu da izin vermeyince millet uyurken kalkıp yapmış ruh hastasi🤣🤣
Anne öyle yapma, anne böyle tutma, elini yıkadın mi? Vs ile geçiyor bir çok lohusalık dönemi.
Genelde, ben uyurken bebeğe baksın, yemek ve temizlik yapsın deniliyor ama bunları eşler de yapabilir. Yine siz bilirsiniz tabi ama bu dönem eşler birlikte olunca hem daha sakin geçiriyorlar, hem ilişkileri güçleniyor. Ve annelerin dahil olduğu lohusalık daha doğrusu babanın dışarda tutulduğu o dönem, kırılma yaşatıyor evlilikte. Bunlar benim izlenimlerim, siz de karar aşamasındasınız zaten bir de bu gözle bakın.
Yok zaten ben hamile falan degilim. Uzun süre istemiyorum. O günler gelsın konusurum annesıyle. Zaten annesı dıyor ki şuan ki gençler herseyı arastırıp bılıyor dıyor. Bı de yengem dogum yaptı. Kız gayet sakin baktı bebege. Eşim dışarıdan bunları gördü. Şimdi eskisi gibi baskı yapmıyor. Zaten ortada cocuk yok. Zaten ben kımseyı ıstemedıgımı yoksa depresyona gırecegımi söylerım🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣
 
Inanın bana annelerimiz de artık bebek bakmayı unutmuş oluyorlar ya da ben şans eseri büyümeyi basardigimizi düşünüyorum🤣 bir arkadaşımın kayınvalidesi bebeği tuzluycam diye tutturmustu da izin vermeyince millet uyurken kalkıp yapmış ruh hastasi🤣🤣
Anne öyle yapma, anne böyle tutma, elini yıkadın mi? Vs ile geçiyor bir çok lohusalık dönemi.
Genelde, ben uyurken bebeğe baksın, yemek ve temizlik yapsın deniliyor ama bunları eşler de yapabilir. Yine siz bilirsiniz tabi ama bu dönem eşler birlikte olunca hem daha sakin geçiriyorlar, hem ilişkileri güçleniyor. Ve annelerin dahil olduğu lohusalık daha doğrusu babanın dışarda tutulduğu o dönem, kırılma yaşatıyor evlilikte. Bunlar benim izlenimlerim, siz de karar aşamasındasınız zaten bir de bu gözle bakın.
Bi de eşim yemek temızlık bayaa becerıklı. Yapar yani. Önemlı olan bırının bunları yapması ki yapar eşim. Bı erkege göre elımden bayaa iş gelıyor ve gocunmaz hıc. Şimdi ben orucum dıye çamaşırları o serıyor, yemeklerı hep o yapıyor🤣
 

Eklentiler

  • IMG-20210410-WA0001.webp
    IMG-20210410-WA0001.webp
    46,4 KB · Görüntüleme: 41
ülkemizde daha sık görülen bu kayın aile problemi de aynı kökten çıkan bir dal gibi. kadını değerli yapan şey kendi yapıp ettiklerinden çok kimin kızı olduğu yani babası , bulduğu koca, doğurduğu erkek çocuklar olduğundan zurna burda kulak tırmalıyor. kadınlar kendilerine değer katan bu erkekleri paylaşamıyor. o pipili için kıran kırana bir mücadele başlıyor. diğer bütün kadınlar rakip, bütün kadınlar potansiyel tehlike gibi görülüyor. ya kocamı biri kaparsa ya kocam annesini benden çok seviyorsa, ya oğlumu elin kızı kendine asker ederse, ya görümcem mutluluğumu kıskanıyorsa da bozmak için uğraşırsa, diye diye yıpranarak paranoyak oluyorlar. sonra, buldukları erkekleri de yalnızlaştırmak, yörüngelerine sokmak için ailesinden, arkadaşlarından hatta hobilerinden bile uzaklaştırmak için çabalıyorlar. içlerindeki (erkek sahibi kadın olamak) değersizliği doldurmak için o adamın her ama herşeyi olmak istiyorlar. benim fikrim, bu durum bazı hemcinslerimizin psikolojik sorunlara sahip olmaları yüzünden değil de hayatlarındaki tek ya da ana kariyer planlarının 'evli, mutlu ve çocuklu' olmak dışında bir şey olmamasından kaynaklanıyor.
 
Back
X