Merhaba,
Ben de 31 yaşındayım ve 3 yıllık evliyim. Evlenene kadar çocuk isteyip istemediğimi hiç düşünmemiştim. Yani bir gün bir çocuğum olur herhalde diye düşündüm hep ama evlendikten 2 sene sonra eşimin çocuk yapmak konusundaki arzu ve baskılarını görünce çocuk istemediğimi düşünmeye başladım.
Çocuk büyütmenin inanılmaz zor ve sorumluluk isteyen bir iş olduğunu biliyorum. Belki de böyle bir sorumluluğun altına girmek istemiyorum. Belki de bu konu hakkında çok düşündüğüm için kafam iyice karışık. Hayatınızdan istediğiniz her şeyi ve herkesi çıkartabilirsiniz: Eşinizi, işinizi, arkadaşlarınızı, hatta anne-babanızı bile; ama çocuğunuz ömrünüzün sonuna kadar hayatınızın büyük bir parçası olacak. Bu düşünce bile beni nefessiz bırakıyor.
Hayatınızı birden bire tepetaklak ediyor, bütün düzeniniz değişiyor, kendiniz için değil onun için yaşamaya başlıyorsunuz. "Bugün hiçbir şey yapmadan ayaklarımı uzatıp kitap okumak istiyorum" diyemiyorsunuz mesela. Uzun zamandır görmek istediğiniz bir filme plansız, programsız çıkıp gidemiyorsunuz. Hayallerinizin büyük kısmından vazgeçiyorsunuz.
Hamilelik, doğum, uykusuzluk, yorgunluk değil benim gözümü korkutan. Hayatımın tamamen ele geçirilmesi, sona ermesi...
Çocukları severim, eşimi seviyorum ve ömür boyu yanımda olup bana yardımcı olacağını biliyorum. Yine de çocuk sahibi olmak istemiyorum ama fikrimi değiştirecek en ufak şeye bile muhtacım.
Not: İçinde olduğum psikolojik duruma aldırmayıp hakarete varacak cevaplar yazmak için can attığınızı az çok tahmin edebiliyorum. Hiç biri tarafımdan yanıtlanmayacak, sizleri şimdiden Allah'a havale ediyorum. Diğerlerine kapım her zaman açık.
elotezo, ben sizi çok iyi anlıyorum. zaman içinde benim de çocuk hakkındaki düşüncelerim çok değişti. hala öyle çocuklar için ayılıp bayılan biri değilim, daha sakin hislerle, fazla bir sevgi hissediyorum ama. hiç bir zaman negatif yoğun duygular beslemedim çocuklara karşı, ama öyle her gördüğüm çocuğa yapışan biri de olmadım. uzaktan severdim genelde.
evliliğimde uzuuun seneler ben de hiç çocuk eksikliği hissetmedim. ama bu sene gerçekten istemeye başladım. ben biyolojik saate bağlıyorum bu durumu, bende 30 dan sonra başladı.
bir de çocuk için gereğinden fazla fedakarlık örnekleri sergileniyor bazılarınca(umursamaz örnekleri es geçiyorum). tüm varımızı yoğumuzu, iliğimize kadar çocuğa vermeye gerek yok, elbette bilinçli bir ailede yetişen bir çocuk her şeyden yeteri kadar alacağını alır.
çocuk için yaşamaktansa, çocuğunuzla birlikte yaşayın, diye bir söz var. çok doğru geldi bana. çocuk elbette yaşamı belli bir derece etkileyecek, eski özgürlük, serbestlik, rahatlık olmayacak, ama karşısında alacağım duygusal tatmin buna değer diye düşünüyorum. böylece daha bağımsız, kendine yeten bireyler yetiştirebiliriz. o zaman gereksiz yorgunluklar ile baş etmek zorunda kalmayız. bu yazdıklarımdan ilgisizlik-sevgisizlik gibi bir anlam çıkmasın. sadece ebeveyne bağımlı bireyler yetiştirmemek, bağlılık ve bağımlılık arasındaki farkı iyi çizebilmek ona göre davranmak bahsetmek istediğim. böylesi de bizi o kadar yormaz diye düşünüyorum. tabii en doğru deneyimi çocuktan sonra yaşayacağım bir gerçek.
bu şekilde düşünen çoğu kişinin ortak bir noktası da bence sorumluluk duygusunun çok fazla olması. çocuk yap, nasılsa büyür; vb cümlelere güvenerek çocuk dünyaya getirme düşüncesi bana oldum olası zıt gelmiştir. ama her şey gibi, bu duyguların da aşırısı zararlı.
eskiden beri düşüncemde değişmeyen şey ise; çocuk, evlilik için bir zorunluluk değildir.
bağımsız, kendine yetebilen bir birey yetiştirmeyi becerebilirsek, hayatımızı ele alacak kişiler olmazlar bence. ilk senelerde elbette bize çok ihtiyaçları olacak, onları karşılama konusunda ben bir endişe hissetmiyorum açıkçası.
benzer düşüncede olduğum bir arkadaşım da %1 lik ihtimalden dolayı anne şu an. kendisini gördüğümde, anneliğini çok takdir ediyorum. çok iyi bir anne olduğunu gördüm. eskisi kadar özgür değil şu an ama durumundan pek bir şikayeti yok. onun duyguları da bebekten sonra değişti.
yine çocuklarını yetiştirip benim bekar, evli ve çocuksuz zamanlarımdan çok daha sosyal ve aktif bir yaşam süren tanıdığım anneler de var. kişi ile- kişilikler ile de ilgisi var. kötü anne diye nitelendiremem kendisini asla.
elbette kendinizi hazır hissetmeden böyle önemli kararları vermek için acele etmemek gerekir. bence oluruna bırakmak daha iyi. sürekli istiyorum/istemiyorum diyerek kendinizi şartlandırmadan, yaşamın getirdiklerine göre karar vermek daha iyi...