- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.570
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #1
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?
Ben bu sabaha İzzet Altınmeşe olarak uyandım.
Kocaman bir sivilce düşünün benin yerine; başı yok böyle kıpkırmızı apse, zonk zonk... Konuyu açsam mı açmasam mı diye düşündüm de, bakınca çok basit algılanabilir ama inanılmaz moralim bozuldu ya; bir sivilce dert olur mu? Tüm diğer benzer dertlerle birleşince, oluyor.
32 yaşına gelmişim, hala ergen gibi sivilce çıkarıyorum ve bunun sebeplerini biliyor-bu konuda hiçbir şey yap(a)mıyor oluşuma ayrı bozuluyorum. Nasıl bir "Çöküş" zamanını yaşıyorsam, bu sene bir bir patlıyor sanki.
Vücudum, bilhassa cildim tüm sinyalleri verdi; geçen şort giymemi fırsat bilen annem, arkamdan bi güzel süzmüş beni, diyor "Gangsta bacakların çok bozulmuş, bu kadar değildi; sporu niye bıraktın ki, beslenmen nasıl? Erken çöküyorsun yirmili yaşlarında değilsin kızım dikkat etmen lazım artık." filan... (Gözünüzü seveyim anneme sarmayın yorumlarınızda, kadının huyu işte her görüştüğümüzde bi inceler beni, bi şey görürse de dümdüz söyleyiverir, normal üzeri bi anaçlığı var kendisinin). Durumun az buçuk farkındaydım, böyle bi etlerim lömpür lömpür olma yolunda, ama takmıyordum. Neyse, kuzguna yavrusu şahin görünür mantığına binaen, annem bile böyle uyarı çekiyorsa benim bacakların durumu vahim dedim, eve geçtikten sonra aldım masa lambasını, tuttum bacaklara, eşimi sıkıştırdım incelemesi için "Vallahi trip atmayacağım, ufacık bile yüzümü eğmeyeceğim, bana ne gördüğünü söyle, çok mu kötü olmuş?" diye, adam eveledi geveledi, iltifat bilmem ne, sonunda ısrarıma dayanamadı "Eh yani, yaşlanıyoruz, birazcık şey olmuş" dedi. Anaağm... "Ne olmuş ne olmuş?" diyorum, "İşte, deforme, selülit mi, anlamam ben, belli olur olmuş ama şey değil" derken zaten elime bi ayna aldım öbür ayna karşısında iyice incelemeye koyuldum her bi yanımı. Bi selülit olsa iyi, damarımsı bi renk değişimi de var gibi deride (Bunu sigaraya bağlıyorum ama bilen varsa fikirlerini de almak isterim denk getirip bi doktora görünene kadar). "Tamam" dedim. "Spora başlıyoruz, zaten aklımdaydı sana inat kendimi eski kılığıma sokacaktım; ama birlikte başlıyoruz, yetti gari sen de kaldır o totonu; iyice çöktük" dedim o ara bi asabım bozulmuş, "Ben biliydim böyle olacağını" gibisinden bi şeyler geveledi sonra tamam spora başlayalım dedi, anlaştık.
Anlaştık, amma velakin kendisi elbette kendisinden beklenildiği üzere yayılma modunda.
Tek çıkayım diyorum, ben de çakıldım kaldım. Bu sigara, dengesiz beslenme, depresyonik haller beni mahvetti... O kadar çabuk yoruluyorum ve pes ediyorum ki artık birinin kolumdan tutup çekmesi gerekiyor. Bi de cildim kendi terime bile alerjik midir nedir ya böyle bir şey olabilir mi? Bacağı-totoyu forma sokayım derken yüzüm gidecek elden, biraz terlesin/sıcak görsün hemen sivilcelenir. Bir iki bi şey yapayım dedim işte, sonuç İzzet Altınmeşe... Devamında daha beter bozulacak biliyorum. Bi yüzme kalıyor geriye hem spor hem sürekli yüzü yıkama hali; onda da güneş olmamalı kesinlikle, gün battıktan sonra denize-havuza girme seçeneği kalıyor. Tek başıma da olmaz -düzene nasıl oturacak; eşimin toto yerinden zor oynar. Kendimi zorlaya zorlaya semizotu yerim, arkasına bi demlik çay - paket sigarayı bitiririm. Ben ne oldum böyle? Bu gidiş nereye? Sadece ruhsal değil, fiziksel olarak da bitiyormuşum haberim yokmuş. Bundan belki aylaar önce gözaltlarım için konu açmıştım, o filan hiçmiş, bacaklar-totom elden gitmiş bile :/
Hanımlar bi şey söyleyin, "Kaldır o totonu kocanda şikayet edip durduğunu sen mi yapıyorsun şimdi hea, seni ihtiyar!" deyin, "Sigarayı bırakamayacak kadar iradesiz misin?!" deyin, "İçtiğin kahveler çaylar, işte böyle tırmalar" deyin...Ben bu kadar salıvermezdim, bu kadar uyuşturmazdım kendimi. Başlamak için daha ne olması lazım? Kollarımın da mı selülitlenip sallanması lazım acaba? Bana nereden başladığınızı anlatın, sigarayı nasıl bıraktığınızı, salataları nasıl afiyetle yediğinizi böyle bayıla bayıla, çaydan-kahveden nasıl vazgeçtiğinizi, nasıl hayatınızı bu döngüden çıkardığınızı anlatın. Ben ne zaman bu kadar alıştım buna ki şimdi çıkamıyorum? ... Her şey planda kalır oldu. O başlangıcı bi anlatın bana kızlar, "Tak eden" yeri... Unuttum.
Ben bu sabaha İzzet Altınmeşe olarak uyandım.
Kocaman bir sivilce düşünün benin yerine; başı yok böyle kıpkırmızı apse, zonk zonk... Konuyu açsam mı açmasam mı diye düşündüm de, bakınca çok basit algılanabilir ama inanılmaz moralim bozuldu ya; bir sivilce dert olur mu? Tüm diğer benzer dertlerle birleşince, oluyor.
32 yaşına gelmişim, hala ergen gibi sivilce çıkarıyorum ve bunun sebeplerini biliyor-bu konuda hiçbir şey yap(a)mıyor oluşuma ayrı bozuluyorum. Nasıl bir "Çöküş" zamanını yaşıyorsam, bu sene bir bir patlıyor sanki.
Vücudum, bilhassa cildim tüm sinyalleri verdi; geçen şort giymemi fırsat bilen annem, arkamdan bi güzel süzmüş beni, diyor "Gangsta bacakların çok bozulmuş, bu kadar değildi; sporu niye bıraktın ki, beslenmen nasıl? Erken çöküyorsun yirmili yaşlarında değilsin kızım dikkat etmen lazım artık." filan... (Gözünüzü seveyim anneme sarmayın yorumlarınızda, kadının huyu işte her görüştüğümüzde bi inceler beni, bi şey görürse de dümdüz söyleyiverir, normal üzeri bi anaçlığı var kendisinin). Durumun az buçuk farkındaydım, böyle bi etlerim lömpür lömpür olma yolunda, ama takmıyordum. Neyse, kuzguna yavrusu şahin görünür mantığına binaen, annem bile böyle uyarı çekiyorsa benim bacakların durumu vahim dedim, eve geçtikten sonra aldım masa lambasını, tuttum bacaklara, eşimi sıkıştırdım incelemesi için "Vallahi trip atmayacağım, ufacık bile yüzümü eğmeyeceğim, bana ne gördüğünü söyle, çok mu kötü olmuş?" diye, adam eveledi geveledi, iltifat bilmem ne, sonunda ısrarıma dayanamadı "Eh yani, yaşlanıyoruz, birazcık şey olmuş" dedi. Anaağm... "Ne olmuş ne olmuş?" diyorum, "İşte, deforme, selülit mi, anlamam ben, belli olur olmuş ama şey değil" derken zaten elime bi ayna aldım öbür ayna karşısında iyice incelemeye koyuldum her bi yanımı. Bi selülit olsa iyi, damarımsı bi renk değişimi de var gibi deride (Bunu sigaraya bağlıyorum ama bilen varsa fikirlerini de almak isterim denk getirip bi doktora görünene kadar). "Tamam" dedim. "Spora başlıyoruz, zaten aklımdaydı sana inat kendimi eski kılığıma sokacaktım; ama birlikte başlıyoruz, yetti gari sen de kaldır o totonu; iyice çöktük" dedim o ara bi asabım bozulmuş, "Ben biliydim böyle olacağını" gibisinden bi şeyler geveledi sonra tamam spora başlayalım dedi, anlaştık.
Anlaştık, amma velakin kendisi elbette kendisinden beklenildiği üzere yayılma modunda.
Tek çıkayım diyorum, ben de çakıldım kaldım. Bu sigara, dengesiz beslenme, depresyonik haller beni mahvetti... O kadar çabuk yoruluyorum ve pes ediyorum ki artık birinin kolumdan tutup çekmesi gerekiyor. Bi de cildim kendi terime bile alerjik midir nedir ya böyle bir şey olabilir mi? Bacağı-totoyu forma sokayım derken yüzüm gidecek elden, biraz terlesin/sıcak görsün hemen sivilcelenir. Bir iki bi şey yapayım dedim işte, sonuç İzzet Altınmeşe... Devamında daha beter bozulacak biliyorum. Bi yüzme kalıyor geriye hem spor hem sürekli yüzü yıkama hali; onda da güneş olmamalı kesinlikle, gün battıktan sonra denize-havuza girme seçeneği kalıyor. Tek başıma da olmaz -düzene nasıl oturacak; eşimin toto yerinden zor oynar. Kendimi zorlaya zorlaya semizotu yerim, arkasına bi demlik çay - paket sigarayı bitiririm. Ben ne oldum böyle? Bu gidiş nereye? Sadece ruhsal değil, fiziksel olarak da bitiyormuşum haberim yokmuş. Bundan belki aylaar önce gözaltlarım için konu açmıştım, o filan hiçmiş, bacaklar-totom elden gitmiş bile :/
Hanımlar bi şey söyleyin, "Kaldır o totonu kocanda şikayet edip durduğunu sen mi yapıyorsun şimdi hea, seni ihtiyar!" deyin, "Sigarayı bırakamayacak kadar iradesiz misin?!" deyin, "İçtiğin kahveler çaylar, işte böyle tırmalar" deyin...Ben bu kadar salıvermezdim, bu kadar uyuşturmazdım kendimi. Başlamak için daha ne olması lazım? Kollarımın da mı selülitlenip sallanması lazım acaba? Bana nereden başladığınızı anlatın, sigarayı nasıl bıraktığınızı, salataları nasıl afiyetle yediğinizi böyle bayıla bayıla, çaydan-kahveden nasıl vazgeçtiğinizi, nasıl hayatınızı bu döngüden çıkardığınızı anlatın. Ben ne zaman bu kadar alıştım buna ki şimdi çıkamıyorum? ... Her şey planda kalır oldu. O başlangıcı bi anlatın bana kızlar, "Tak eden" yeri... Unuttum.