dini paylaşım alanı

o bende de oluyor bazen genelde en son çektiğin zikir neyse diğerini çekerken arada o çıkıyor ağzından bir şeylerle uğraşmazsan karıştırmazsın canım benim bende kelimei tevhit çekip hz. yunusun duasına geçtiğimde bazen kelimei tevhid çıkıyor ağzımdan . dil daha önce ona alıştığı için ona kayıyor . yani benim düşüncem böyle
 
Seher Vaktinin Faziletleri
Hak celle ve ala,bir seher vakti Cebrail as. emr-ü ferman buyurdu:
-Ya cebrail... Var dünya yüzüne şu mıntıkada dolaş ...Bu seher vaktinde uyumayan kim ise; ona fazlımı ilet...
Cebrail as emrolunan yerde dolaştı ve doksan sene ateşe tapan bir Mecisi'den gayri kimseyi uyanık bulamadı.
O Mecuside ateşe karşı durmuş:
-Ya sanem, ya sanem...diyerek kendisine göre ibadet ediyordu. Yani,ateşe tapıyor Allah'a şirk koşuyordu.
cebrail as makamına vararak Hak tealaya niyaz eyledi:
-Ya Rabbi dedi... sana şirk koşan bir Mecusiden başka uyanık kimse bulamadım...Bütün insanlar derin bir uyku içinde uyuyorlar.
Allahu teala irade buyurdu:
-Ya Cebrail... Var o mecusiye fazlımı eriştir.
Cebrail as o mecusinin yanına vararak fazl-ı ilahiyyi kendisine tevdi eder etmez , ömrü boyunca ateşe karşı :
-Ya sanem ...Ya sanem...diye tapınan Mecusi,Fazl-ı ilahiy erişince :
-Ya Samed...Ya Samed... diye zikre başladı.Allah celle de kendisine:
-Lebbeyk...Lebbeyk...mukabelesinde bulundu.(Ey kulum benden ne istiyorsun)
Cebrail as ,niyazda bulundu:
-Ya Rabbi... Doksan sene sana şirk koşan bu müşrikin ,iki defa YA SAMED zikrine cevaben LEBBEYK buyurmanızdaki hikmet nedir?
Allah buyurdu:
-Doksan sene YA SANEM diye zikreden bu Mecusiye ateş hiçbir cevap vermedi. Ben azim-üş-anaYA SAMED hitabında bulunduğu zaman, bende cevap vermeseydim, benim o puttan ne farkım kalırdı? Ben ,Hayyü Kayyumum,o kuluma iyman nasibeyledim...
(İRŞAD-3.CİLD ELHAC MUZAFFER OZAK)
 
Kar Kış Ve Yağmurdan Bizlere 5 Hatırlatma Notu
1. Lütfu Faciaya Çevirmeyelim



Günümüzde ne yazık ki Allah’ın lütuflarını birer felaket, facia gibi yorumlamaktayız. Bunlardan biri de kar yağışıdır. Televizyon, gazete gibi iletişim araçlarında, kardan genellikle şöyle bahsedilir; felaket, esaret, beyaz facia… Sonra haberlerde yolda kalıp isyan eden insan manzaraları ve işlerinin azaldığından yakınan esnafları izleriz. Kimse Allah’ın lütfundan bahsetmez. Bu lütfun içerisinde bulundurduğu faydaları gözetmeksizin konuşuruz ve şikayetlerimiz bitmez.Oysa ki kar:

– Kirli havayı temizler

– Havanın aşırı soğumasını engeller, soğuğu kırar, bitki ve hayvanların telef olmasını engeller

– Kar suyu toprağı besler; sel ve erozyondan korur

– Barajların dolmasını sağlar

Allahü teâlâ bizlerden bu lütfunu esirgemezken; bizler tedbirsizlik, sabırsızlık ve şükürsüzlük sonucu yaşananları bir facia, felaket olarak nitelendiririz.” Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.” (Yûnus Suresi 44. Ayet)





2. Rahmetten Nasiplenelim


Yağmurun Allah’ın rahmetinin göstergesi olduğunu bilmeyen yoktur. Birçok rivayette de yağmurda duaların kabul olduğu belirtilmektedir. İmam Ali (radıyallahu anhu) şöyle buyuruyor: “Beş yerde dua etmeyi ganimet bilin: Kur’an okurken, ezan okunurken, yağmur yağarken, iki saf şehadet için karşı karşıya geldiğinde ve mazlum dua ederken; çünkü mazlum dua ettiğinde arştan hicap kaldırırlır.” (İntişarat-ı Kitaphane-i İslamiyye, HŞ.1362) Fakat bizler özellikle de sağanak yağışlarda Allah’ın rahmeti yağıyor diyerek dua etmek yerine; bunu felaket olarak nitelendirip tüm hayatı felç ettiğini düşünürüz. Duanın yanı sıra Allah’ a hamd olsun demeli, rahmeti, bereketi üzerimize yağdırdığı için…” Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.” (Hicr Suresi 22. Ayet) Ayeti de şüphesiz Allah’ın rahmetinin göstergesidir.



3. Tefekkür Edip Şükür Zikredelim


Bir metreküp karda 350 milyon tane olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birbirinden farklı altıgenler… Yıllardır birçok bilim adamı kar tanecikleri ile ilgili araştırmalar yapmıştır. Bunlardan biri olan Amerikalı Wilson Bentley şöyle demektedir; ” Mikroskobun altında kar taneciklerinin mucizevi güzellikte olduğunu keşfettim. Bu güzelliğin başkaları tarafından görülmemesi büyük bir kayıp. Her kristal bir tasarım harikası ve hiçbir dizayn bir daha tekrarlanmıyor..” Bu manzara karşısında nasıl tefekkür etmeyiz. “Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!” (Nûr Suresi 43. Ayet) Allahü teâlânın yağmuru ve karı nasıl oluşturduğu ve bizleri mükafatlandırdığını bilmeliyiz ve daima şükretmeliyiz.



4. Tedbir Alıp Tevekkül Edelim


Haberlerde duyarız; “Sel can aldı, Kar tutkusu ölüm getirdi…” Peki hiç hata, ihmal yok mudur? Her şeyi kadere yorumlamak yanlış değil mi? En basit örnekleri ele alalım: Aracına kış lastiği takmayan ve karlı havada zincirsiz yola çıkan bir kişinin kazaya davetiye çıkarması ya da dere yataklarına yapılan imarların selden etkilenmesi ve bunun sonucunda oluşan can ve mal kayıpları. ” Ey iman edenler, tedbirinizi alın.” (Nisa Suresi 71. Ayet) Allah bizlere tedbir almayı emretmiştir. Gerekli tedbirleri aldıktan sonra Allah’ a tevekkül etmeli. Hata ve ihmallerle yanlış bir kader anlayışına ve yanlış tevekkül inancına sahip olmak cahillikten başka bir şey değildir.



5. Hayrı Hatırlayalım
Hala donarak ölen insanların olduğu bir dünyada yaşıyorsak; bu bir şeyleri unuttuğumuzun göstergesidir. Sokakta yaşayan evsizler, kapısız, camsız, çatısız barakalarda yaşayanlar, yakacak hiç bir şeyi olmayanları hatırlamalı o sıcacık evimizde otururken… Hayır işleyip, sevap kazanmak içinde bu fırsatı iyi değerlendirmeli. ” Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 148. Ayet) Kar yağarken kahve fincanları ile evimizin penceresinden kar manzaralarının resimlerini çekip sosyal medyada paylaşmaktan daha önce sokakta yaşayanları, yoksulları hatırlayalım. Unutmayalım yardım edenin, Allah’ da yardımcısı olur.




Paylaşmak Sünnettir:
 
Ebû Hüreyre (r.a.)’den;

Bir adam, Resûlullah (s.a.s.)’a, kalbinin katılığından şikâyet

etti. Resûlullah (s.a.s.) da:

“Yetimin başını okşa, zavallı fakirleri yedir” buyurdu.

(Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 263)
 
Günahların 10 Vahim Sonucu
1. Kul ile Rabbi arasında perde olması;



Bismillâhirrahmânirrahim.

”Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.”(Kur’an-ı Kerim, Mutaffifin: 83/15)



2. Yaratılanın Yaratandan uzaklaşması;


Kişinin fiilleri kötü olduğunda zanları da kötüleşir.



3. Sürekli karamsarlık ve bitkinlik;


Bismillâhirrahmânirrahim.

”Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Kur’an-ı Kerim, Tevbe: 9/110)



4. Kalpte korku ve buhran;


“Şirk koşmalarından dolayı inkar edenlerin kalplerine korku bırakacağız.” (Kur’an-ı Kerim, Al-i İmran: 3/151)



5. Sıkıntılı hayat;


Bismillâhirrahmânirrahim.

“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” (Kur’an-ı Kerim, Taha: 20/124)



6. Kalpte katılık ve karanlık;


Bismillâhirrahmânirrahim.

”İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.” (Kur’an-ı Kerim, Maide: 5/13)



7. Yüzde kararma ve asık suratlılık;


Bismillâhirrahmânirrahim.

”O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, “İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın” denilir.” (Kur’an-ı Kerim, Âl-i İmrân, 106)



8. Halk tarafından sevilmemek;


Enes b. Mâlik radıyallahu anh anlatmaktadır:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bazı sahâbîler birlikte bulunurlarken onların yanından bir cenaze geçti. Orada bulunan ashâb-ı kirâmdan bazıları o cenazeyi hayırla andılar. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Kesinleşti” buyurdu.

Sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar onu da kötülükle andılar. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yine:

– “Kesinleşti” buyurdu.

Bunun üzerine Ömer İbnu’l-Hattâb radıyallahu anh:

– Ne kesinleşti ya Resûlallah? diye sordu. Peygamber aleyhisselâm da şöyle buyurdu:

– “Şu önce geçen cenazeyi hayırla andınız; bu sebeple onun cennete girmesi kesinleşti. Bu berikini kötülükle andınız; onun da cehenneme girmesi kesinleşti. Çünkü siz, yeryüzünde Allah’ın şâhitlerisiniz.”

(Hadis-i Şerif; Buharî, Cenaiz, 86)



9. Rızık darlığı;


“Eğer onlar Tevrat ve İncil’in hükümleriyle Rablerinden kendilerine indirilenin gereğini yapsalardı üstlerinden ve ayaklarının altından rızklarını yerlerdi.” (Kur’an-ı Kerim, Maide: 5/66)



10. Rahman'ın gazabı, iman eksikliği, musibet ve hüzünlerin art arda gelmesi;


“Ne kadar çirkindir o uğruna kendilerini sattıkları şey ki; Allah’ın kullarından dilediğine kendi lütuf ve kereminden vahiy indirmesine kafa tutarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler. İşte bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Can yakıcı azap asıl kâfirler içindir.” (Kur’an-ı Kerim, Bakara: 2/90)

“Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı (günahlar) kalplerinin üzerine pas olmuştur.” (Kur’an-ı Kerim, Mutaffifin: 83/14)

“Dediler ki: Kalplerimiz perdelidir.” (Kur’an-ı Kerim, Bakara: 2/88)



Ayiz Karni’nin Üzülme-İşte Mutluluk Yolu isimli eserinden alıntıdır.



Paylaşmak Sünnettir:
 
DİNİMİZDE TEMİZLİĞİN ÖNEMİ
İster elbise, vücut Ve namaz yerini pislikten temizlemek olan hakiki taharet olsun, ister abdest organlarını yakayıp abdestsizliği giderme ve bütün vücudu yıkayıp cünüplüğü kaldırma olan hükmî taharet olsun, İslamda taharetin büyük önemi vardır. Çünkü taharet, günde beş defa kılınan namazın şartıdır. Namaz, Allahü tealanm huzurunda durmaktır, taharetle kılınması da Allah'a tazim ve saygıdır. Her ne kadar hades ve cünüplük, görünen pislik değilerse de ilgili organları kirleten manevi bir pisliktirler. Bu pisliğin varlığı, tazim ve saygıyı bozar, temizlik ilkesine ters düşer. Taharetle ruh ve ceset beraber arınır.

İslam"ın, müslümanı maddi ve manevi yönlerden daima temiz tutmaktaki özeni, temizlik ve saflığa verdiği önemi gösteren en sağlam delildir. İslamın emrettiği temizlik, umumi ve hususi sağlığı korur ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önler. Çünkü mikroplara açık olan dış organların her yıkanması, her cünüplüğün arkasından da vücudun temizlenmesi, insanın herhangi bir kirlenmeden korunmasını sağlar.

Temizliğin bulaşıcı hastalıklardan korumada en faydalı yol olduğu tıbben de sabittir. Hastalıktan korunma, tedaviden daha faydalıdır. Alahu teala temizlenenleri şöyle övmekte. "Allah şüphesiz, daima tevbe edenleri sever, temizle nenleri de sever."' Rabbimiz, Kuba mesekfi halkını da şfyfe övüyor: "Orada temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allah, temizlenmek isteyenleri sever." (Bakara - 222)

Müslüman, insanlar arasında iç ve dış temizliği ile seçkin, örnek ve belirgin bir vasfa sahip olmalıdır. ResuUah sallalfahü aleyhi ve selem. Eshabmdan bir gruba şöyle buyurmuştur: "Siz, kardeşlerinize gideceksiniz; bineklerinizi düzeltin ve elbiselerinizi düzeltin ki, insanlar arasında bir ben gibi (belirgin] olabilesiniz. Çünkü Allah, çirkini ve çirkinliği sevmez." (Tevbe - 108)

Yüce dinimiz İslamın, tahareti emretmesinin hikmetlerinden bazıları şunlardır:

1-Taharet, fıtratın gereğidir, insan lıtraten nezafet ve temizliğe meyleder, tabii olarak kirden ve necasetten kaçar. Islanan fıtrat dni olması hasebiyle taharet ve nezafeti emretmesi çok tabiidir.

2-Müslümanın kıymet ve izzetini korumak İçin emredilmiştir. İnsanlar tabiaten, nezafete meyleder; temiz yerlerde oturmayı sever, pis yerlerden kaçarlar. İslam da mumrierin izzetini konmakta hassas olduğu için, onlara tahareti emretmiştir ki, insanların arasında temiz ve aziz olsunlar.

3-Sıhhati konmak için emretmiştir. Çünkü nezafet İncili hastalıklardan koruyan en önemli faktörlerden biridir. Hastalıklar, çoğu zaman, pislik sebebiyle yaydır. İslam dini, vücudun, yüzün, ellerin, burunun ve ayakların daima temiz tutulmasını ister, çünkü en fazla kirlenen bu organla-n her gün birkaç defa yıkamak, insanı hastalıklardan korur.

4- Kişinin Allah ın huzurunda temiz ve nezih bir şekilde durması için emretmiştir. Çünkü müslüman. namazda, Allahü tealaya hitap eder, Onunla münacat eder. Bu sebeple hem dışının hem de içinin temiz olması gerekir. Çünkü Allahü Teala, çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.
 
İMAN KONULARINDA BAZI MESELELER

Büyük günah işleyenler: İslam büyük günah işleyenleri günahkâr sayar. Onlar tövbe etmekle yükümlüdürler. Yüce Allah dilerse onları affeder. Dilerse de onlara günahları kadar azap eder.
Büyük günah işleyen dinden çıkmaz. Ancak işlediği günahı meşru sayarsa o zaman İslam'dan çıkar. Bir kişi defalarca büyük günah işleyip sonra tövbe etse ve sonradan da tövbesini bozsa yine tövbe etmekle yükümlüdür.


İmanda tereddüt olur mu?:
İman edilecek konularda tereddüt eden -tam teslim olmayan- kişi dinden çıkar. İman edilecek hususlar sadece 6 şartla sınırlı değildir. İslam'ın 5 şartı, imanın 6 şartı bir hadisin getirdiği özet bilgidir. Aslında Kuran-ı Kerim'in bütün ayetlerinin Yüce Allah'tan geldiğine inanmak, Kuran-ı Kerim'in bütün bildirdiklerinin gerçek olduğuna iman etmek imanın şartlarıdır. İmanın 6 şartı, bütün peygamberlerin müminlerine ilettikleri prensiplerdir. Hz. Peygamber (sav) de bunu ümmetine iletmiştir.

Mezhepler hak mıdır?: Mevcut olan mezheplerin hak olduğuna inanıyoruz. Her bir müçtehit imam (İmam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik, İmam Ahmed gibi) Kuran-ı Kerim ve hadisi şerifleri yorumlayıp görüşlerini ortaya koymuşlardır. Hepsi doğruyu bulmak için gayret etmişlerdir. İçtihatlarında temel konularda ittifak etmişlerdir. Teferruatta farklılık göstermişlerdir. Yani hepsi şu masa üzerindeki bardağın camdan olduğunu kabul etmişlerdir. Ama yarım dolu olan bardağı tanımlarken birisi yarısı dolu, diğeri yarısı boş diye tanımlamışlardır. Mezhepler elbette Hz.
Peygamber'den (s.a.v.) sonra görülmüşlerdir.

Şefaat hak mıdır?: Şefaat, mahşer âleminde büyük günah işleyenler için söz konusu olacaktır. Şefaati; melekler, peygamberler ve Yüce Allah'ın müsaade ettiği kişiler gösterebileceklerdir. Şefaat verme yetkisi Yüce Allah'a aittir. Şefaat, bazı insanların cehennemden çıkması, bazı insanların ateşe girmemesi, bazı insanların ise cennetteki makamlarının yükselmesi için gerçekleşecektir. Şefaate iman etmeyenler bundan mahrum kalabilirler. Çünkü şefaatin tümünü inkâr, ayetlerin bir kısmını, sahih hadisleri ve ümmetin icmaını inkâr anlamına gelir.

Cennet ve cehennem ebedi midir?: Cennet ve cehennem ebedidir. Cennete girenler oradan çıkmayacaktır. Oradaki her nimet, lezzet ebedidir. Daima değişkenlik gösterecektir.
Bıkkınlık oluşturmayacaktır.
Cehennem de ebedidir. Ama imanlı olup da günahkâr olanlar orada ebedi kalmayacaklardır. Günahları kadar azaptan sonra cehennemden çıkacaklardır.
İmansız olanlar ve şirke kalkışmış olanlar ise ebedi cehennemde kalacaklardır. Onların azabı da ebedi olacaktır.

Cennet ve cehennem şimdi var mı?:Cennet ve cehennem şu anda yaratılmış olup vardırlar. Cennet ve cehennemi hak etmek, kıyametten sonra mahşerin akabinde olacaktır. Hz. Adem var olan cennetten çıkarılmıştır. Hz. Peygamber'e cennet ve cehennemden geleceğe ait manzaralar miraç gecesi gösterilmiştir.

Allah'a inanıp Peygamber'e inanmayanlar: Yüce Allah'ın var olduğuna ve bir olduğuna iman edip de peygamberlerine inanmayan kişi mümin sayılmaz.
Çünkü Kuran'da ifade edilen 'iman ve Salih amel' imanın bütün şartlarına iman etmek anlamındadır. Yüce Allah bütün peygamberlere iman etmeyi emretmiştir. Kişi hangi inançta olursa olsun Peygamberlerin var olduğuna ve Hz. Muhammed'in (sav) son peygamber olduğuna inanmadıkça cennet ehli olamaz. Son peygamber olan Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmeyen kişinin imanı eksiktir.

Kabir azabı vardır: Ölenlerin bedeni mezara gömülür. Ruh ise berzah ile kabir arasında bir konumda; ya nimet içinde cennetteki mekânını seyreder veya azap içinde cehennemdeki yerlerini görür.
Hz. Peygamber (s.a.v.) "mezar ya cennet bahçelerine veya cehennem çukurlarına benzer" diye buyurmuştur. Oradaki azabın veya nimetin niceliğini bilmek zordur. Gabya ait bilgileri haber verildiği gibi kabul edip iman etmek şarttır.

Kabir suali haktır: Hz. Peygamber (s.a.v.) mezara gömülen bir sahabesi için; "o şu an sorgulanıyor. Onun için dua edin" buyurmuştur. Amr bin As (r.a.) vefat etmeden önce çocuklarına; "ben mezara gömüldükten sonra hemen burayı terk etmeyin. Zira ben içeride sorguya çekildiğimde sizin varlığınızı hissedip cesaret alırım!" demiştir.
Mezardaki sorguyu -sorgucu melekler- münker ve nekir yapacaklardır. Orada; "Rabbin kim, Peygamberin kim, dinin ne" gibi sorular sorulacaktır. Mümin bu sorulara doğru cevap verecek. Kâfir ve zalim ise cevap veremeyecektir. (İbrahim Suresi, 27. Ayet buna işarettir. Ayrıca şu kaynaklara bakılabilir; Buhari, Tefsir, Sure, 14; İbn Mace, Zühd, 32; Şerhu Akad, Ist, 133-134; İbn Kesir, 46.Ayet tefsiri)
Nitekim İbrahim suresi 27. Ayet ile mümin suresi 46. Ayetin kabir suali ve azabına delil olduğunu akait ve tefsir alimleri söylemişlerdir.

Yüce Allah'ın 29 isminin geçtiği ayetler

Haşrsuresinin son üç ayeti, Yüce Allah'ın isimlerine şehadet eden şerefi ve kadri yüce bir anlam ifade eder. Bu üç ayette, Yüce Allah'ın isimleri ve bu isimlere işaret eden zamirleri 29 defa geçer. Bu ise kısa üç ayet için haylice önemli bir sayıdır.
Medine'de inen bu 24 ayetlik Haşr suresi hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor; "Kim sabahleyin üç defa 'Euzu billahi's-Semiil alimi mineşşeytanir- racim' dedikten sonra Haşr suresinin sonundaki üç ayeti okursa, Yüce Allah o kişinin emrine yetmiş bin melek verir. Ve o melekler akşama kadar o kişiye dua ve bağışlanma diler. Eğer o kişi o gün ölürse şehit olarak vefat etmiş olur. Her kim de akşam aynı şekilde bunu okursa onun için de aynı hal meydana gelir."

Bu ayetlerin meali
"

O öyle bir Allah'tır ki O'ndan başka ilah yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, rahman ve rahimdir. O öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. O malik ve sahiptir. Münezzehtir. Selamet verendir. Emniyete kavuşturandır. Gözetip koruyandır. Üstündür. İstediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır.
Allah müşriklerin ortak koştukları şeyden münezzehtir. O, yaratanı, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih etmekte ve şanını yüceltmektedirler. O, galip olan her şeyi hikmeti uyarınca yapandır.

Haşr Suresi'nin son üç ayetindeki yüce isimler:
Haşr suresinde geçen Yüce Allah'ın esması şunlardır:
Allah, el-Alim, er-Rahman, er-Rahim, el-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mümin, el-Müheymun, el-Aziz, el-Cabbar, el-Mutekebbir, el-Halık, el-Bari, el-Musavvir, el-Aziz, el-Hakim ve bunlara işaret eden hüve (O anlamındaki zamir), sübhan, ilah ve diğer işaretler.
Bu üç ayeti okuyan kişi, ismi azam duasına tesadüf etmiş olabilir. Çünkü Ebu Hureyre'nin (r.a.) bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a.v.) ismi azam'ın Haşr suresinin son üç ayetinde olduğunu bildirmektedir, der.
NİHAT HATİPOĞLU'NUN KALEMİNDEN ...
 
bebebğiiim ben dee heyecanlıyımmm :)
hayırlar diliyorum ALLAH ımdan :))
hayırlarla gelir inşallah canım benim akşam ne düşündüm biliyor musun evde kendi kendime içimden geçirdim Sahihuban ve kkda diğer konuştuğum hanımlar nasıl birileri acaba ben onları görmeden onlar için dua ediyorum aynı şekilde onlarda benim için öyle dua ediyorlar diye düşünüyordum ki birden aklıma biz Rabbimizi Peygamberimizi görmeden nasıl sevdiysek inandıysak, birbirimize de görmeden dua ederiz dedim sonra uyumuşum ...
 


ne güzel düşünceler bunlar ..
cansum insanın çıkarsız birbirini sevmesi ne büyük kıymet..
makam mevki kişilik güzellik zenginlik vs hiç bir maddi kriter bizi birbriimize bağlamıyor ..
bizi biz yapan manevi yolda birleşmemiz.
YARADILANI SEVERİZ YARADAN DAN ÖTÜRÜ..

aramıza sevgi muhabbeti ALLAH ımız ekiyor..

çok şükür...
 
Acaba hayatı hayvanlar gibi bütün çıplaklığıyla doğanın içerisinde yaşasaydık, hayatımız nasıl geçerdi? Yağmur, kar, fırtına sıcak ve soğuk teninize nasıl çarpardı? Ne yer içer, nasıl korunur, kime tutunurdunuz? Vahşi geceden kayaların altına sığındığınızı veya dallara tünediğinizi düşünün.

Bir vakit o sevgili hayvanların zor hayatlarına odaklandım. Arıların vızıltılarını dinledim. Kelebeklerin durmaksızın gezinmelerini izledim. İnanılmaz şartlar altındayken bile enerjik görünüyorlar, yaradılış amaçlarını gerçekleştirmekten yılmıyorlardı. Herkesten erken kalkıyor, öf püf demeden, küfürle, şikâyetle, alayla, içkiyle, kumarla ilgilenmeden, işlerini ölümüne yapıyorlardı.

Hayran kaldım. Kalbimi titrettiler. Ben evrendeki en ayrıcalıklı canlı olarak tembelliğime, şükürsüzlüğüme, vefasızlığıma çok utandım, çok üzüldüm.
‪#‎sevgizekası‬ ‪#‎muhammedbozdağ‬
 
Allahım. Bugün Öyle Bir CUMA Olsun Ki;
Affolunmayan KUL, Kabul Olunmayan DUA, def edilmeyen BELA,
Şifa Bulmayan HASTA, Huzur Bulmayan KALP,
Sızlamayan VİCDAN, yağmur indirilmemiş TOPRAK,
"ALLAH" demeyen dil kalmasın...
Cumamız mübarek olsun.
Selam ve duâ ile,
Hayırlı cumalar..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…