dini paylaşım alanı

Canım kredi çekmeye ben de eşim de karşıyız. Kooperatiften bir eve girdik zamanında, ay ay ödeyerek ev sahibi olduk 3-4 yılda. Zaten yatırım amaçlıydı sattık para biriktirmiş olduk. O birikimle daha güzel bir eve girdik şu an yapım aşamasında. Benim avantajım lojmanda oturduğum için acelem yok ve kiram çok uygun. Ama yine de kredi çekip faiz ödemeye karşıyım. Hangi ayetti unuttum faiz parayı bereketsiz kılar ama zekat çoğaltır manasında bir ayet var. Baktığın zaman tam tersi gibi düşünüyorsun ama rabbim onun yolunda harcayınca gerçekten parayı çoğaltıyor. Ben ne zaman üstüme başıma birşeyler alsam maaşım o ay hemen tükenir. Ama aldıklarımdan fazla tasadduk ettiğim zamanlar olur ve o ay maaşım gerçekten artar da artar. Bunun mantıkla izahı yok, yaşayınca anlıyor insan.
 
Herkese iyi akşamlar hayırlı iftarlar Allah kabul etsin inşallah ibadetlerimizi arkadaşlar çevrende şunu gözlemliyorum muhakkak ki sizde karşılaşmışsınızdır oruçluyum beni yorma oruç diyorsun beni kızdırma bak zaten oluşturuyor ona göre vs gibi böyle orucuk kızgınlıkla aç olmayı sinirle bağdaştıran bir çok söylemle karşılaşıyorum ve aslında bunun söylem dışında hiçbir şey yapmama uzanma uyuma aman zateb orucumu dinleneyim yorulmayım Gibi bir yaklaşımda söz konusu ama ramazan sadece aç kalmak mı tabii ki değil normal yaşam bütçelerinde açlıkla kendinizi terbiyetmek kötü sözden uzak durmak kötü niyet taşımamak haramdan sakınmak aslında belki bu küçük hataları Biz yapıyoruz inşallah atalarımızı fark ederek sıfıra indirmek duasıyla
 
Benim dikkatimi çeken de şu oluyor: açlık değil de suzuzluk, susuzluk değil de uykusuzluk, o değil de bu bu değil de şu!
Yahu arkadaş bu ibadet bir bütün, uykudan fedakarlıkla, açlıkla, susuzlukla, maddi manevi bir sürü hayırla bir bütün. Mızmızlanmayı bırakın artık kocaman adamlar olmuşsunuz şu oruçlar sizin mızmızlanmalarınızdan neler çekti bir de oruçlarınıza sormak lazım...
 

çok haklısın..
şunu düşündüm biz tüm dünyevi hırslardan uzaklaşmış olsak ne açlığı susuzluğu dert ederiz ne malı mülkü ..tesettürümüz de tam olur ibadetlerimiz de kötülük kin nefrete de yer kalmaz..yardımlaşma artar birlik artar..
sorun tam olarak teslimiyeti kavramamış olmamız sanoırım...
 
Günün Ayeti
...Ey İman edenler! Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

(Hucurât, 49/11)
 
Günün Hadisi
Allahım! Bana verdiğin rızık konusunda beni kanaat sahibi yap ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her nimetin daha hayırlısını bana ihsan eyle.

(Al-Hakim, "De’avat," No:1878)
 
Günün Duası
Allah’ım! Ömrün en sıkıntılı günlerine kadar yaşamaktan sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım.

(Buhârî, "De’avât", 36)
 
Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿ Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. ﴾2-4﴿ (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ﴾5﴿ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. ﴾6-7﴿

Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün.
Merhaba ey vakit,ey mutlu saat ve ey mutlu gün.
Zaman sana geniş ve mutlu olsun ey yolunarevan yolcu
 
arkadaşlar beni çok etkileyen bir sure...

fil suresi

  • اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ
    ﴿١﴾
  • اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ
    ﴿٢﴾
  • وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ
    ﴿٣﴾
  • تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖۙ
    ﴿٤﴾
  • فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ

﴾1﴿
Rabbin filin yanındakilere neyi nasıl yaptı görmedin mi?
﴾2﴿
Onların planlarını boşa çıkarmadı mı?
﴾3-4﴿
Onların üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar yağdıran sürü sürü kuşlar salmadı mı?
﴾5﴿
Sonuçta Allah onları yenilip ezilmiş ekine çevirdi.
 
Tefsir (Kur'an Yolu)
Tefsir ve tarih kaynaklarında anlatıldığına göre o zaman Habeşistan’ın yönetiminde bulunan Yemen’in genel valisi Ebrehe her yıl Mekke’deki Kâbe’yi ziyaret eden Arap hacılarını San‘a’ya çekmek için burada Kulleys veya Kalîs (kilise) denilen büyük bir katedral yaptırdı. Çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mâbedi ziyaret etmeleri için halkı San‘a’ya çağırdı. Ancak bu ümidi gerçekleşmeyince Kâbe’yi yıkmaya karar verdi ve muhtemelen 570 yılında, içinde mahmûd (mamut) adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü (olayın tarihi ve sebepleriyle ilgili farklı görüşler için bk. Mustafa Fayda, “Fil Vak‘ası”, DİA, XIII, 70-71). Ebrehe,hareketini engellemek için karşısına çıkan bazı güçleri etkisiz hale getirerek yoluna devam etti. Gönderdiği bir müfreze, içinde Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’e ait 200 devenin de bulunduğu Mekkeliler’e ait çok sayıda deveyi ele geçirdi. Abdülmuttalib, Ebrehe’ye gelerek develerinin iadesini istedi; Ebrehe’nin Kâbe ile ilgili bir sorusu üzerine Kâbe’yi merak etmediğini, çünkü onu sahibinin koruyacağını söyledi. Ertesi gün Ebrehe, ordusuna Kâbe yönünde hareket emri verdi. Fakat kaynaklarda belirtildiğine göre en öndeki fil (mamut) yerinden kımıldamadığı gibi askerler de üzerlerine taşlaşmış çamur yağdıran sürü sürü kuşlar tarafından –âyetteki benzetmeyle– “yenilip çiğnenmiş ekin” gibi imha edildi. Bazı müfessirler “sürü sürü” şeklinde çevrilen ebâbîl kelimesinin bir kuş türünün adı olduğu kanaatindedir, buna göre 3. âyete “ebâbîl kuşlarını göndermedi mi?” şeklinde mâna vermek gerekir; fakat–konuya ilişkin rivayet ve tefsirler dikkate alındığında– bu görüş ikna edici görünmemektedir (bilgi için bk. Elmalılı, IX, 6102-6105). Yaygın inanışa göre bu olay Hz. Peygamber’in doğumundan elli-elli beş gün veya üç ay önce vuku bulmuştur.


 
Sûrede Hz. Peygamber’e hitap edilerek 1-2. âyetlerde fil ordusunun başına gelen felâketin büyüklüğünden ve Kâbe’yi yıkma planlarının boşa çıkarıldığından haberdar olduğu ifade edilmektedir. Hz. Peygamber olaya bizzat şahit olmadığı halde, ona yöneltilen “görmedin mi” şeklindeki hitap mecazi bir ifade olup olayı bizzat gözüyle görmese bile görenlerden işitmiş olduğunu ve görmüş gibi kendisine tasvir edildiğini gösterir. 3-5. âyetler ise felâketin nasıl cereyan ettiğini yani Allah tarafından gönderilen sürülerle kuşun fil ordusunun üzerine pişkin tuğla türü taşlar yağdırarak onları nasıl hayvanlar ve haşarat tarafından yenmiş ekin artığına çevirdiğini ifade eder. Râzî’ye göre Ebrehe ve askerlerinin besledikleri kötü emellerin sûrede keyd (plan, tuzak) kelimesiyle ifade edilmesi, onların sadece Kâbe’yi yıkma amacı taşımadıklarını gösterir. Çünkü önceden açıkladıkları için Kâbe’yi yıkma fikri artık “tuzak” olmaktan çıkmıştı. Şu halde keyd kelimesi burada Ebrehe tarafının Araplar’a karşı besledikleri başka sinsi planları dile getirmektedir (XXXII, 99; bu planlar ve tuzakların neler olabileceği konusunda bk. Fayda, gös. yer.).
 
Eski tefsirlerde bu fil olayı bütünüyle bir mûcize olarak değerlendirilir. Bazı tarihçi ve müfessirlerin, tâbiîn âlimlerinden İkrime’ye atfettikleri bir rivayette o, “Bu taşlar kime isabet ettiyse onda çiçek hastalığı görüldü” demiştir (İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, I, 54-56; Taberî, XXX, 298-299, 303). Rivayete göre Hicaz bölgesinde çiçek ve kızamık hastalığı ilk defa bu olaydan sonra görülmüştür (bk. Taberî, XXX, 196). Muhammed Abduh, Ferîd Vecdî, Cevâd Ali, Muhammed Esed gibi bazı çağdaş araştırmacılar bu rivayetlere dayanarak olayı bulaşıcı hastalık salgını şeklinde yorumlamaya çalışmışlardır. Abduh’a göre sûrede sözü edilen kuşlardan maksat bir çeşit gerçek kuş olabileceği gibi sinek, sivrisinek gibi mikrop taşıyıcı canlılar da olabilir (bk. Tefsîru cüz’i Amme, s. 157-158). Ancak dönemin güçlü akımlarından pozitivizmin etkisi altında ortaya konduğu anlaşılan bu yoruma çağdaş müfessirlerin çoğu katılmamış, ona karşı ciddi tenkitler yöneltmişlerdir (meselâ bk. Elmalılı, VIII, 6123-6144; Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân, VI, 3976-3979). Sonuç olarak Allah’ın evini yıkmaya kalkışan saldırgan bir güç, bir mûcize neticesinde cezasını görmüş; hiçbir şekilde düşmana karşı koyma imkânı bulamayan ve şehri terkedip dağlara çekilen Mekke halkı da bu olaydan zarar görmeden kurtulmuştur.


 
Pişkin tuğla” diye çevirdiğimiz 4. âyetteki siccîl kelimesi “taşlaşmış çamur” demektir. Son âyetteki asf kelimesi ise “ekinin samanı ve buğday kapçığı gibi güve, böcek ve kurtçukların yediği, rüzgârın sağasola savurduğu kırıntılar” anlamına gelir. Müfessirler kuşların, ağızlarında ve ayaklarında bu tür taşlar götürüp Ebrehe ordusunun üzerine fırlattıklarını, sonuçta askerlerin birçoğunun bu taşların etkisiyle öldüğünü, Ebrehe’nin ise yaralı olarak San‘a’ya döndükten sonra orada hayatını kaybettiğini ifade etmişlerdir (Taberî, XXX, 196; Râzî, XXXII, 96-97). “Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi” meâlindeki son âyet, Ebrehe ve ordusunun nasıl büyük bir felâkete mâruz kaldığını ve sonuçta helâk olduğunu gösterir. Bu olayın Mekkeliler için öneminden dolayı bu yıla “Fil yılı” denilmiş ve onlar olayı tarih başlangıcı olarak kullanmışlardır.



Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:689-691
 
BİR KAVANOZ HAYATA KAÇ TAŞ SIĞAR?


Son yayınladığım videoda bir harita göstermiştim. Hatırladınız mı? Hani şişeden çıkmıştı. Haritanın 3. Adımında da “zor olanla başla” demiştim. O kısımla ilgili sizlerden bazı yorumlar geldi. Bunu biraz daha açmak istedim. Konuyu sadece test çözerken zor sorulardan başlayın şeklinde dar yorumlamamak lazım. Ben daha çok yapmamız gereken işler listesinde bize zor gelse de önemli olan şeyleri önceliklendirin demek istedim. Çünkü genellikle zor olan şeyler aslında bizim öncelik vermemiz gereken işlerdir. Bununla ilgili çok güzel bir hikaye vardır. Hazır böyle bir yolda yürüyorken size o hikayeyi anlatayım.

Çünkü hepimiz böyle uzun ince bir yolda yürüyoruz. Hepimizin günde 24 saati, haftada 7 günü var. Karşımıza çıkan işler, fırsatlar, insanlara nasıl davranacağımız önemli. Neye öncelik vereceğiz?

Yürüdüğümüz yolda kum da var, çakıl da, taş da… Hayatımızda çok da önemi olmayan, küçük, basit işler kum taneleri gibi. Çakıllar onlardan biraz daha büyük. Yani biraz daha önemli. Okulunuz, işiniz, paranız. Taşlarsa gerçekten önemli şeyler. Anne-baba, kardeş, arkadaş gibi önemli insanlar. Ya da kendinize koyduğunuz hedefler, sağlığınız, kitaplar gibi önemli şeyler.

Bu yolda yürürken hayat kavanozumuzu öyle ya da böyle kumlarla, çakıllarla, taşlarla dolduruyoruz. İnsanların çoğu zamanını geçirirken önceliği kum gibi küçük şeylere verir. Çünkü bu daha eğlencelidir. Daha kolaydır. Twitter’da ya da Facebook’ta önünüzden akıp giden binlerce küçük mesajı düşünün. Oynadığınız yüzlerce video oyununu. İzlediğiniz çok da gerekli olmayan ama sürükleyici TV programlarını… En üzücüsü de başka insanların söyledikleri önemsiz şeylere kulak verirler. Onların kum kadar küçük sözlerinden etkilenirler. Hatta bu yüzden kavgalar ederler. Edemezlerse kendilerini yiyip bitirirler.

Bütün bunları tükettikten sonra da bir vicdan azabıyla mecburen yapmak zorunda oldukları diğer şeylere yönelirler. Yapılması “gereken” ödevler vardır. Para kazanmak “gerekir.” Her sabah işe “gidilmelidir.” Belki de gerçekten hoşlanmadığın insanlarla vakit geçirmek zorundasındır. Gündemle ilgili ama seninle ilgisiz haberlerden konuşursun. Bir etkinlikten öbürüne koşturup durursun. Kendini çok meşgul zannedersin.

İşte hayat kavanozumuz bunlarla dolarken gerçekten önemli şeylere çok az yer kalır. Aileye, dostlara, kitaplara… Düşünülmesi gereken fikirlere… Önemsiz şeylere öncelik vermenin sonucu budur. Gerçekten önemli olanlardan bir kısmı hayatına sığamaz.

Peki ne yapmak gerek? Çalkalamak! “Çalkala yavrum çalkala” diye bir söz var ya. İşte hayatımızı çalkalayarak bir düzene sokmalıyız. Önemli şeylere, yani zor olana, ağır ve büyük taşlara öncelik verip ondan sonra zamanımızı düzenlemeliyiz. Ben buna zaman çalkalaması adını veriyorum. Şöyle izah edeyim.

Yolda yürürken karşımıza çıkan aynı taşları, çakılları, kumları aynı kavanoza dolduracağız. Ama işimize gelen her zamanki yöntemle değil. Önce taşlardan başlayacağız. Ne kadar önemli taşımız varsa hepsini hayat kavanozumuza dolduracağız. Evet, bu zor olanla başlamak anlamına geliyor. Bir tarafınız bunu kabul etmek istemiyor. Ama sabırlı olun. Hepsine gereken zamanı verin. Ailenizle daha çok ve kaliteli zaman geçirin. Arkadaşlarınızla anlamlı sohbetler edin. En iyi arkadaşlarınız olarak kitapları belleyin. Ve belki de en büyük taşınız “düşünce taşı” olsun. Düşünmeye vakit ayırın.

Hayatınızda sadece bunlar olsa bile anlamlı yaşamış olursunuz. Ama sadece bunlar olmak zorunda da değil. Sonrasında yapmanız “gereken” işlere geçebilirsiniz. Onları doldurmaya başlayın kavanozunuza… Onlar da önemsiz değil. Elbette hayatınızı geçindirmek için para kazanmanız gerek. Bir ev, bir araba sahibi olmak için çalışabilirsiniz. Bunun için okulda başarılı olmalısınız. Okul sonrası hayatınızda işinize gereken önemi vermelisiniz. İşin gerektirdiği her şeyi yapmaya gayret etmelisiniz. Kavanoz neredeyse doldu gibi gözüküyor değil mi? İşte şimdi onu çalkalamanın vakti geldi. Biraz çalkalayınca, zamanınızı yönetince taşlar yerine oturur merak etmeyin. Hatta kavanozda boş yer bile kalır. Ondan sonra küçük kumları da koymaya başlarsınız. Dedik ya onlar en kolayı. Çok fazla çalkalamadan aralara sıkışıverirler. Dengeli bir hayat için onlara da yer var. Eğlenmeye de oynamaya da yer var bu hayatta.

Bu hikayeyi bir felsefe profesörünün öğrencilerine anlattığı söylenir. Kaynağını araştırdım ama tam olarak nereden çıktığını bulamadım. Anonim bir hikaye anlayacağınız. Ama önemli işlere öncelik vermek konusunda çok akılda kalıcı bir örnek bu. Üstelik ikinci senaryoda tüm taşları, çakılları ve kumları yerleştirdikten sonra o profesör üstüne bir de kahve dökmüş. Bu benim daha önce kahve videosunda anlattığım profesör mü yoksa? Neyse siz çay da dökebilirsiniz başka herhangi bir sıvı da. Her halukarda bunlara da yer var o kavanozda. Ben olsam su dökerdim. Bunun anlamını da siz söyleyin bakalım yorumlarda.

Mesajım kısaca şu: Hayatı dolu dolu yaşamak istiyorsan önce taşları, sonra çakılları en son da kumları doldur ve çalkala. O zaman hayatın anlamına bile yer kalır o kavanozda…

Kimisi için bir çakıl. Çünkü kariyerinizde ilerlemek ve başarılı olmak için İngilizce konuşabilmek çok önemli bir avantaj. İşte Cambly’nin İngilizce öğrenmek isteyenler için bir uygulaması var. Ana dili İngilizce olan eğitmenlerle dilediğiniz zaman dilediğiniz yerden “konuşarak” öğreniyorsunuz. İster grup derslerine katılıyorsunuz, isterseniz de tamamen size özel birebir dersler alıyorsunuz. Cambly, bu kanalın izleyicilerine ücretsiz bir başlangıç yapma imkanı da verdi. Açıklamalar bölümündeki linke tıklayarak bundan faydalanabilirsiniz. Eğer İngilizce öğrenmek hayatınızın önemli önceliklerinden biriyse artık bunu ertelemenize gerek kalmadı.

Geçen haftaki videoda Pazar sabahçılarına şişeden mesaj çıktı. Bu videoda Perşembe akşamcılarının kavanozuna taşları, çakılları, kumları doldurduk. Bakalım gelecek videoda bizi neler bekliyor? O zamana kadar hayatı dolu dolu yaşayın. Bir kavanoz hayata kaç taş sığar? sorusunun cevabını önceliklerinizde arayın.


barış özcan
 
Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿ Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. ﴾2-4﴿ (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ﴾5﴿ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. ﴾6-7﴿

Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün.
Merhaba ey vakit,ey mutlu saat ve ey mutlu gün.
Zaman sana geniş ve mutlu olsun ey yolunarevan yolcu
 
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın.

(Hucurât, 49/12)
 
Günün Hadisi
Allahım Recep ve Şaban ayını hakkımızda mübarek eyle! Bizi Ramazan ayına ulaştır!

(Al-Tabarani, el-Mu'cemü'l-evsât, IV, 189)
 
Günün Duası
Allah’ım! Tembellikten, düşkünlük derecesinde yaşlılıktan, günahtan ve borç yükünden, kabir fitnesinden ve kabir azabından, cehennem fitnesinden ...

(Buhârî, "De’avât", 38; Nesâî, "İstiâze", 26–27)
 
Allah ın bereketi rahmeti üzerimize olsun akrdeşlerim..

tecvid derslerine linkinden çalışıyorum Kur an öğreniyorum diyanetin sayfası hoca ciddi anlamda güzel anlatıyor :)

tavsiyedir :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…