dini paylaşım alanı

İzlediğin ve duyduğun şeylerin, gittiğin yerlerin, karakterin üzerinde bir etkisi olmayacakmış gibi davranamazsın. Olacak.

| Nouman Ali Khan
 
Bir çok insan eğer Allah'ın Kitabına göre yaşarlarsa, hayatlarının zorlaşacağını düşünüyorlar. Hayatın güzelliklerini kaçıracaklarını düşünüyorlar.”
Peki, Kur'an bu konuda bizlere ne söylüyor? Bugün büyük çoğunluğumuz zor şartlar altında yaşayan Müslümanlar olarak bizlerin yapması gereken ne?



http://suffagah.com/allahin-c-c-kitabi-ile-yasamak-nouman-ali-khan
 
Konuşma, yemek, eğlence ve kibir konusunda kendine hakim olma, ruhsal gelişimin en temel esasıdır.

| Nouman Ali Khan
benim de sorunlarım tam bu konularda
çok konusuyorum,boş konuşuyorum
eğlence pek yok da
kibir var,biri eleştirdiğinde çok üzülüyorum,bana nasıl der diye düşünüyorum,bu kibirgaliba
hepsi nefisten
nefiste ancak açlıkla terbiye olur,aç kalmam lazım...
 
UHUD HARBİ (M. 625)
Müşrikler, Medine yakınlarındaki Uhud’a gelmişlerdi.

Resûlullâh (s.a.v.) Medine’de kalmak yahut Uhud’a çıkmak hususunda Ashabı ile istişare etti. Gördüğü bir rüyayı bildirip Medine’de müdafaada kalmanın münasip olacağını işaret buyurdu. Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları Medine’de kalmayı münasip gördü. Bedir Harbine yetişememiş ve Uhud’da şehit olacakları takdir edilmiş olanlar düşmana karşı çıkmak için ısrar ettiler.

Resûlullâh (s.a.v.) zırhını giydi. Çıkmakta ısrar edenler “Resûlullâh’a vahiy gelirken ona karşı kendi görüşümüzde ısrara kalkıştık” diye pişman oldular ve “Yâ Resûlallâh, ne görüşte isen, öyle yap” dediler. Resûlullâh (s.a.v.) de “Bir peygamber zırhını giyince artık harb etmeden onu çıkarması yaraşmaz” buyurdu. Bin kişi ile yola çıktı, Uhud’a varıp vadinin bir tarafına kondu ve arkasını Uhud Dağına verdi. Ashabını muntazam bir saf yaptı. Abdullah bin Cübeyr’e bir mevki gösterip okçulara kumandan yaptı: “Bizi müdafaa ediniz, arkamızdan gelmesinler. Sakın buradan çıkmayınız, dönenleri takip etmeyiniz” buyurdu.

İki taraf buluştuğu sırada Abdullah bin Übeyy yanındaki üç yüz kadar münafıkla beraber ordudan ayrılıp Medine’ye döndü. Kalan yedi yüz Müslüman Hakk’ın yardımı ile üç bin kadar düşmanı hezimete uğrattı.

Fakat okçular sabredemediler, kaçanları takibe koyuldular ve Resûlullâh’ın emrine muhalefet edip gösterdiği mevkii terk ediverdiler. Bu muhalefet yüzünden Cenâb-ı Allah müşriklerin kalblerinden korkuyu alıverdi, tekrar dönüp hücum ettiler. Resûlullâh’ın etrafında Hz. Ebûbekir, Ali, Abbas, Talha ve Sa’d (r.anhüm) gibi bir kaç kişi kaldı. Bu sırada Resûlullâh’ın mübarek yüzleri yaralandı, mübarek dişi şehit oldu. Asker içinde “Muhammed öldü” diye bir söylenti çıktı. Sonra Ashabdan biri “Resûlullâh burada” diye çağırınca askerler
döndü. Resûlullâh (s.a.v.) “Kardeşlerini müdafaa eden erkeğe Allah rahmet etsin” buyurup maiyetindekilerle müşriklere hücum etti ve hepsini defetti.

Müslümanlar sabır ile ve Allâh’tan korkarak vazifelerini bilmeli ve ancak Allâh’a tevekkül ve i’timad etmelidirler. Allâh’ın emirlerini tutup yasaklarından sakınanlar her halde yardım edilirler ve muzaffer olurlar.
 
Callan, kendini böyle açık yüreklilikle, samimice eleştirebiliyorsun ya bu büyük bir erdem bence.
Bir şeylerin farkındasın ve farkında olmak çok önemlidir.
İnsan bunların farkındaysa zamanla azaltarak yok eder bence.
Bende böyle oluyor genelde...
Ben de kendimi temizlemek için uğraş veriyorum.
 


öncelikle kendini bilip bunu dile getirmek ne denli büyüklüktür :)

benim de yemek konusu..çok yiyorum domuyorum

kendime hakim olmam gerek...

tıpkı sen gibi düşünüyoruM oruç tutmak istiyorum..
az harcama yapmak vs...
 
inşallah azalırlar prenses
 
inşallah
ben de bebeğimi emzirmeyi bırakayım oruç tutmak istiyorum bolbol
ben hergün karar alıyorum kayacans
artık ibadetlerimi zikrimi yapayım,evim tertemiz olsun,artık az yiyeyim,artık çok kitap okuyayım,ders çalışayım,dizi film izlemeyeyim ..biraz devam ediyorum sonra yine bırakıyoorum,sonra yine tövbe,baştan başla...iradesizliğim beni okadar rahatsız ediyor kii
iş konusunda da, bana bir üst makam nasip olmadı; çok ağladım sızladım olmadı ama düşününce baktım ki kocaman bir egom var,o makama gelince daha da yükselecekti,hayırlısı böyleymiş
yani anlayacağın huzuru arıyorum,nerede olduğunu biliyorum ama sıkı sıkı tutunamıyorum.Her şeyi Allah rızası için yaptığımı hissettiğim zamanlar okadar huzurluyum ki,o anların hep sürmesini isterdim ama genelde nadir oluyorlar,hep bir menfaat,çıkar düşüncesi var beynimde...inşallah kurtuluruz
 


canım benim..
düşüp kalkmalar elbette olacak..
yol virajlarla engellerle dolu ama hedef Allah rızası

inşaaallalh düzenli olsun ömrümüz
 
inşallah azalırlar prenses
Amin ecmain.
canım benim..
düşüp kalkmalar elbette olacak..
yol virajlarla engellerle dolu ama hedef Allah rızası

inşaaallalh düzenli olsun ömrümüz
Ben de bazı konularda kendime kızıyorum.
İki adım ileri bir adım geri gibi oluyor diye...
Ama birdenbire olmuyor. Gelgitler oluyor Allah affetsin.
Hedef ; ALLAH RIZASI
 
İMÂM EBÛ YÛSUF’UN NASİHATİ
İmâm Ebû Yûsuf rahimehullah, Abbâsî halîfelerinden Hârûn Reşîd zamanında kâdı idi. Bir gün mahkemeye bir kimse hak iddia ederek başka bir şahsı getirdi. Davalı inkâr edince davacıdan delîl istedi. O da şahitlik için iki kişi getirdi. Lakin İmam Ebû Yûsuf, o iki şâhitten birinin şehâdetini kabûl etmedi. Meğer şâhitliği makbul olmayan kimse Halife Hârûn Reşîd’in büyük beylerinden ve yakınlarından biri imiş. Şahitliğinin reddolunması ona ağır geldi ve öfke ile Hârûn Reşîd’e gelip İmâm Ebû Yûsuf’dan şikâyetçi oldu. Halîfe buna üzüldü ise de “Elbette bunun bir sırrı vardır” dedi.

İmâm Ebû Yûsuf’a: “Yâ İmâm! Benim akrabâmdan makam mevki sahibi filanın şahitliğini ne sebeple kabul etmeyip reddettin, onu halk arasında mahcup ettin? Benim hatırımı da gözetmedin?” diye sordu.

Hazret-i İmâm buyurdu ki:

“Ey emîru’l-mü’minîn, ben o kimseyi bir gün senin huzurunda gördüm. Sana ‘Ben emîrü’l-mü’minînin kölesiyim’ diyordu. Eğer o kimse senin kölen ise -şahitlikte hürriyet şart olduğundan- onun şahitliği makbul değildir. Eğer sözünde yalancı ise şahitliği kabul edilmez. Bu sebepten mahkemede şahitliği kabul edilmemiştir.”

Hârûn Reşîd bunları işitip gönlü hoş oldu ve İmâm Ebû Yûsuf’a dedi ki:

“Ey İmam! Şayet ben şahitlik için huzuruna varsam benim şahitliğimi kabul eder miydin?”

“Ey Emîru’l-Mü’minîn! Senin de şahitliğini kabûl etmezdim. Hilâfet ve saltanat sebebiyle kibirlenip, cemâ’at ile namaz kılmak için mescide gelmiyorsun.”
Hârûn-ı Reşîd, İmâm Ebû Yûsuf’dan bu nasihati işitince bundan sonra beş vakti cemâat ile edâ eylemek üzere çok ağır ve kuvvetli yemîn etti.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…