- 19 Mart 2019
- 7.883
- 33.203
- 498
- Konu Sahibi Balliciklokma1234
-
- #161
Orası apayrı bir konu iyi kötü tedavi olaylarını hepimiz yaşamışızdır.Guzel bir soz ama… isini iyi yapmayan dr lar icin uygun bir soz degil.
Insanlarinda kotu tecrubeleri varsa anlatiyolar burda laf acilmisken, bunun zekayla veya yapamamakla ne ilgisi varilla dr mu olalim
Kaldi ki kadin yukarda kendi anlatmis kirik ayakla dolasmis kac gun.. yani medyum ya da dr olmaya gerek yok rontgen cekecegini bilmek icin.. ha birde o rontgeni okuyamiyorsa hic oturmasin orda.
O kadar farklı yerlerden konuşuyoruz ki... NeyseCikmis sorulari soruyorlar diyen konu sahibiydi, boyle mezun olacak birine güvenebiliyorsaniz oda sizin tercihiniz. Ben canımı boyle guvensiz ve bos beles sinif gecmis birine emanet edemem
Bahsettiklerinizin hepsi ülke standartları ve bilime verdiği önemle alakalı aslında.Sayisalda Turkiye derecesi yaparak muhendislik okumus, mesleginde 8. yilinda biri olarak diyebilirim ki ben de hala kendime guvenmiyorum, ben de hala surekli arastiriyorum ve yanlis yapmaktan korkuyorum. Acikcasi kendine asiri guvenen tiplerin de hangi meslekte olursa olsun bombos tipler oldugunu dusunuyorum. Biri yurtdisi ornegi vemis, linc yemis. Yurt disinda yasayan biri olarak ben de soyleyeyim, uzman doktor olmak turkiye'de oldukca kolay. Her doktor her hastaliga bakiyor, norolog noroloji ile ilgili her konuya bakiyor, benim yasadigim ulkede ise ms ile ilgilenen ayri, beyin tumorlerinin tiplerine gore ilgilenen doktor ayridir ve bunun icin omrunu verip bu konuda uzmanlasmis, hayatini adamistir. Zira Turkiye'de kapi kapi gezip cozemedigim rahatsizligimi bu sayede tek doktorda cozduk ve sadece fizik tedaviye ihtiyacim oldugunu ogrendim. Ha fizik tedavi demisken o da benim rahatsizligim konusunda uzmanlasmisti, elimi kolumu sallayarak gitmedim yani. Tum bunlari dusundugunuzde Turkiye sistemi icerisinde kendine guvenmemesi normal bence bir doktorun, guvenmemesi de gerek zaten zira bir ortopedist butun kiriklarda, butun catlak ve yaralanmalarda uzman olamaz, imkani yok. Ben daha once de yazdim sevmiyorsaniz meslegi ilac sektoru olabilir ya da bir konu secip asiri uzmanlasarak ozguveninizi zaman icinde kazanabilirsiniz. Okuldan kim ne bilerek mezun oldugunu iddia ediyor ona da sasirdim, yeni mezunun koydugu taniya guvenmek de ayri bi kafa, umarim Turkiye'de yeni mezunlar tani koymuyordur.
Allah ayağınıza taş değdirmesin sen ve senin gibilerDünden beri ara ara takip ediyorum konuyu. Yazıp yazmamak arasında kalmıştım ama yazmaya karar verdim.
Konu sahibi, ben doktorum.
Fakültemde çıkmış soru bakarak komiteleri geçen tonla arkadaşım vardı. Kasma otri çıkmış bak azcık çalış yeter ehe derlerdi bana. Bunu kendimi övmek için söylemiyorum, ancak ben yapım gereği böyle bir çalışmayla sınav geçmeyi içime sindiremezdim.
Haftaiçileri okuldan sonra günde en az 5-6 saat ders çalışırdım. Haftasonları 9-10 saat ders çalıştım.
Ders notlarına bağlı kalmazdım. Textbook ve makaleler tarardım. Robbins, guyton gibi otorite kitapları bitirdim. Bana muhteşem bir hekimlik nosyonu kazandırdı.
Haftasonları servislere çıkar hasta dosyalarını okurdum. Anamnez alırdım. Epikrizlerini açardım sistemden, oturur onları incelerdim. Nasıl tanı konulmuş, ne tedavi verilmiş vb. Hocaların asistanların peşinde gezerdim.
Ha herkes benim gibi miydi? Hayır. Bu istemekle alakalı olan bir şey. Ben tıp fakültesini isteyerek yazdım. Tek hedefim vardı, meslek olarak yani, o da doktorluktu. Başka meslek hiç düşünmedim bile.
Şöyle düşünürdüm, anne babama nasıl bir doktorun bakmasını istiyorsan öyle bir doktor olmalısın otri.
Saydığım şeylerden ötürü çok sağlam bir temelim oldu. Hekimlik insiyatif almaktır, analitik düşünmektir. Hızlı karar verip doğru müdahelede bulunmaktır. Laboratuvar hekimi olmamaktır. Hastaya dokunan, sahada çalışan biri gerçek bir doktor olabilir. Ben kendime gerçek doktorum demiyorum, ama elimden geleni yapıyorum.
Devam zorunluluğu hakkında da şunu söyleyeyim. İlk 3 sene temel bilimler alırken devam zorunluluğu laboratuvar dersleri haricinde bizde de yoktu. Yalan yok, amfi derslerine pek katılmazdım. Ama köpek gibi ders çalışırdım, mutlaka açığımı kapatırdım. 4-5-6 da zaten devam zorunlu.
Canla haşır neşir olacaksınız, hafife alınacak bir şey değil.
Hastanın şokta, sepsiste, solunum yetmezliğinde olduğunu daha hastayı görür görmez anlamanız lazım. Bunu da kitaplardan notlardan öğrenemezsiniz. Hasta görmeniz lazım.
Mezun olmadan önce hemen her gece anksiyete atakları geçirirdim. Allahım hiçbir şey bilmiyorum napacağım periferde diye. Açar sürekli sıvı, enfeksiyon, tromboz, pnömotoraks vb acil durumların tedavilerini okur, bilgilerimi güncel tutmaya çalışırdım. Mezuniyet öncesi bu kaygıları hepimiz yaşadık. Gerçekten. Nöbet anksiyeteleri meşhurdur. Önemli olan amaaan öğrenirim dememek, daima bilgilerini güncel tutmak. Ve nöbette hasta geldiğinde ona doğru tedavi uyguladığını fark ettikçe, insanın güveni yerine geliyor zaten. Anksiyete de azalıyor. Ama bilgisiz bir doktorsanız o anksiyete asla geçmiyor.
Acil serviste zaman geçirin, kalp krizinde ne yapılır, entübasyon nasıl yapılır, sıvı tedavisi nasıldır vb öğrenin. Hastaya dokunmaktan korkmayın. Acil durumları tanımak zorundasınız unutmayın.
Şunu da çok net söylüyorum ki, çoğu dönem arkadaşıma annemi babamk emanet etmem. Allah onların eline düşürmesin. Bakın bu kadar diyorum.
Ha ben çok mu süperim? Hayır. Ama mesleğimin ciddiyetinin farkındayım en azından. İnsan sağlığı şakaya gelmez. Seçtiğiniz mesleğin ne olduğunun farkına varın.
Evet tabiki farkli yerlerden konuşuyoruz, ben doktorlara en yakin meslek grubundayim surekli onlarla çalışıyorum. Bileni bilmeyeni ayirt edebiliyorum. Bos beles sinif gectigini kendisinin cikmis sorulari soruyorlar kasmiyorlar dediginden anlayabilirsiniz.Orası apayrı bir konu iyi kötü tedavi olaylarını hepimiz yaşamışızdır.
Benim kanser hastası olan yeğenimi günlerce hastanede apayrı ilgisi olmayan bir tanı ile oyalan doktor bile gördüm ben.
Ama bu onun tüm meslek hayatının değil o hastadaki hatası. Keşfedilmeyen, neden/sebep ilişkisi bulunamayan o kadar çok şey varki daha bilimde. Onun gittiği yol, araştırdığı şey yanlıştı. Her meslek teoride aynı olsada yorum farkı vardır.
Ha ünvanını kullanıp kötü davranan, sindirememiş kişilerden bahsetmiyorum. Onlar o koltukta olmasalar da insanlarla kavga içinde olacaklardı. Çünkü bu kişilik yapısıdır.
Aynı şey avukat, öğretmen, bankacı vs vs her meslek için geçerli.
Ama bu kızımız daha başlamamış ki mesleğe, yetersiz olduğu hakkında nasıl bu kadar net hakaratvari eleştiriler yapılabiliyor.
Belki çok güçlü yorumları sayesinde çoğu doktorun göremediğini görecek, hastalık tanısı koyacak. Belki 20 sene sonra çok aranan bir doktor olacak. Kendisini eleştirebilen, yetersiz görebilen insanların hep daha iyisini yapmak istediği için kendilerine bu kadar acımasız olduklarını düşünürüm.
O kadar farklı yerlerden konuşuyoruz ki... Neyse
Boş beleş sınıf geçtiğini onaylayacak, netleştirecek kadar, bir tıp fakültesi hocası kadar net konuşmanızda ki özgüveniniz!! için tebrik ederim sizi.
Yazdıklarımın doktor seçimlerim ile ilgisi ne alaka :))
Tüm meslek hayatının değil o hastadaki hatası olsun diyelim, mal olduğu şey bir can. Ne olacak peki, neyse ya bir dahakine kurtarır artık kalan sağlar bizimdir diyemeyiz. Kaybedilen can bir daha geri gelmiyor. üstelik ben öyle tek hastadaki hatası deyip iyimser de olamayacağım. Bilmiyoruz mesela sadece o hastadaki hatası mı? İnsanlara tanrısal sıfatlar yükleyip, boyun eğip ne yaparsa kabulüm demenin manası yok.Orası apayrı bir konu iyi kötü tedavi olaylarını hepimiz yaşamışızdır.
Benim kanser hastası olan yeğenimi günlerce hastanede apayrı ilgisi olmayan bir tanı ile oyalan doktor bile gördüm ben.
Ama bu onun tüm meslek hayatının değil o hastadaki hatası. Keşfedilmeyen, neden/sebep ilişkisi bulunamayan o kadar çok şey varki daha bilimde. Onun gittiği yol, araştırdığı şey yanlıştı. Her meslek teoride aynı olsada yorum farkı vardır.
Ha ünvanını kullanıp kötü davranan, sindirememiş kişilerden bahsetmiyorum. Onlar o koltukta olmasalar da insanlarla kavga içinde olacaklardı. Çünkü bu kişilik yapısıdır.
Aynı şey avukat, öğretmen, bankacı vs vs her meslek için geçerli.
Ama bu kızımız daha başlamamış ki mesleğe, yetersiz olduğu hakkında nasıl bu kadar net hakaratvari eleştiriler yapılabiliyor.
Belki çok güçlü yorumları sayesinde çoğu doktorun göremediğini görecek, hastalık tanısı koyacak. Belki 20 sene sonra çok aranan bir doktor olacak. Kendisini eleştirebilen, yetersiz görebilen insanların hep daha iyisini yapmak istediği için kendilerine bu kadar acımasız olduklarını düşünürüm.
O kadar farklı yerlerden konuşuyoruz ki... Neyse
Boş beleş sınıf geçtiğini onaylayacak, netleştirecek kadar, bir tıp fakültesi hocası kadar net konuşmanızda ki özgüveniniz!! için tebrik ederim sizi.
Yazdıklarımın doktor seçimlerim ile ilgisi ne alaka :))
Ya Allahaşkına hadi ilk 3 sene temel tıp bilimlerini eski soruları çözerek geçtiniz diğer 3 yıl hastanede stajları, staj sonu sözlü sınavları , hasta teşhisi koyarken de mi eski soruları çözerek geçtiniz konu sahibi. Sizi desteklemiştim ama Sizin tıp okuduğunuza inanmıyorum. Çünkü tüm stajları öyle eski sorularla geçemezsiniz. Ayrıca intörnken 36 saat nöbet tutmadınız mı hiç
Evet tam olarak bu kaygıları yaşıyorum ve sizin arkadaşlarınız gibiyim üzülerek söylüyorum kiŞunu da ekleyeyim, evet haklısınız, ülkemizde doktorluk yapmak zorlaştı. Şartlar ağırlaştı, size katılıyorum. Ben doktor bir babanın kızıyım. Bu yüzden sürece de oldukça hakimim.
Ama yapacak bir şey yok. Ya bu deveyi güdeceksiniz ya da bu diyardan gideceksiniz. Doktorluk yapmaya devam edeceğim diyorsanız o önlüğün , hipokrat yemininin hakkını vermeye çalışın. Stetoskop takıp gezinmekle doktor olunmuyor. Bunu sizin için demiyorum. Çok arkadaşım var böyle takılan.
Kan kaybıyla gelen hastada taşikardi var diye kardiyolojiden konsültasyon isteyen doktorlar gördü bu gözler. Şaka gibi değil mi?
Ülkemizde çok iyi doktorlar da var. Allah yokluklarını göstermesin. Ama her mahalleye açılan tıp fakülteleri yüzünden hekim kalitesi hızla düşmeye başladı…
Unutmayın, ekibin lideri siz olacaksınız. Order ları siz vereceksiniz. Doktor hanım napalım? Diye gözünüzün içine bakacaklar. İşte o zaman doğru karar almak zorundasınız. Sonrasında çok geç olmaması için.
özel mesaj atarsanız daha rahat konuşabiliriz. :)Evet tam olarak bu kaygıları yaşıyorum ve sizin arkadaşlarınız gibiyim üzülerek söylüyorum ki
Şu an ne yapmalıyım sizce? Tusdataya gitmistim ordan fizyo pato mikrop farma ve dahiliye okuyayim diyorum. Sizce? Neler olabilir başka?
Siz şu an iç hastalıklarında mı asistansınız?
Memnun musunuz?
Tavsiyelerinize açığım.
Çok teşekkürler
İnanın bunu diyecek son insanlardanım. Bir can için hiç.Tüm meslek hayatının değil o hastadaki hatası olsun diyelim, mal olduğu şey bir can. Ne olacak peki, neyse ya bir dahakine kurtarır artık kalan sağlar bizimdir diyemeyiz. Kaybedilen can bir daha geri gelmiyor. üstelik ben öyle tek hastadaki hatası deyip iyimser de olamayacağım. Bilmiyoruz mesela sadece o hastadaki hatası mı? İnsanlara tanrısal sıfatlar yükleyip, boyun eğip ne yaparsa kabulüm demenin manası yok.
Harikasın.Yorumlarda ilk sayfanın gerisine gidemedim. Çok korkmuş bir sürü insan var. Ama şuan sizin hissettikleriniz çok normal çünkü hastane deki ortamla dersteki asla bir olmayacak ve şunu da ekleyim. Bilmiyor değilsiniz pratiğiniz az. Çünkü teori ve pratik asla aynı olmaz. Ben bunu eminim çok iyi bir doktor olacaksınız. Ama en önce güvenin kendinize
Bence bakış açınız sizi süper yapıyor. Okuyunca bir oh böyleleri de var şükür dedim.Dünden beri ara ara takip ediyorum konuyu. Yazıp yazmamak arasında kalmıştım ama yazmaya karar verdim.
Konu sahibi, ben doktorum.
Fakültemde çıkmış soru bakarak komiteleri geçen tonla arkadaşım vardı. Kasma otri çıkmış bak azcık çalış yeter ehe derlerdi bana. Bunu kendimi övmek için söylemiyorum, ancak ben yapım gereği böyle bir çalışmayla sınav geçmeyi içime sindiremezdim.
Haftaiçileri okuldan sonra günde en az 5-6 saat ders çalışırdım. Haftasonları 9-10 saat ders çalıştım.
Ders notlarına bağlı kalmazdım. Textbook ve makaleler tarardım. Robbins, guyton gibi otorite kitapları bitirdim. Bana muhteşem bir hekimlik nosyonu kazandırdı.
Haftasonları servislere çıkar hasta dosyalarını okurdum. Anamnez alırdım. Epikrizlerini açardım sistemden, oturur onları incelerdim. Nasıl tanı konulmuş, ne tedavi verilmiş vb. Hocaların asistanların peşinde gezerdim.
Ha herkes benim gibi miydi? Hayır. Bu istemekle alakalı olan bir şey. Ben tıp fakültesini isteyerek yazdım. Tek hedefim vardı, meslek olarak yani, o da doktorluktu. Başka meslek hiç düşünmedim bile.
Şöyle düşünürdüm, anne babana nasıl bir doktorun bakmasını istiyorsan öyle bir doktor olmalısın otri.
Saydığım şeylerden ötürü çok sağlam bir temelim oldu. Hekimlik insiyatif almaktır, analitik düşünmektir. Hızlı karar verip doğru müdahelede bulunmaktır. Laboratuvar hekimi olmamaktır. Hastaya dokunan, sahada çalışan biri gerçek bir doktor olabilir. Ben kendime gerçek doktorum demiyorum, ama elimden geleni yapıyorum.
Devam zorunluluğu hakkında da şunu söyleyeyim. İlk 3 sene temel bilimler alırken devam zorunluluğu laboratuvar dersleri haricinde bizde de yoktu. Yalan yok, amfi derslerine pek katılmazdım. Ama köpek gibi ders çalışırdım, mutlaka açığımı kapatırdım. 4-5-6 da zaten devam zorunlu.
Canla haşır neşir olacaksınız, hafife alınacak bir şey değil.
Hastanın şokta, sepsiste, solunum yetmezliğinde olduğunu daha hastayı görür görmez anlamanız lazım. Bunu da kitaplardan notlardan öğrenemezsiniz. Hasta görmeniz lazım.
Mezun olmadan önce hemen her gece anksiyete atakları geçirirdim. Allahım hiçbir şey bilmiyorum napacağım periferde diye. Açar sürekli sıvı, enfeksiyon, tromboz, pnömotoraks vb acil durumların tedavilerini okur, bilgilerimi güncel tutmaya çalışırdım. Mezuniyet öncesi bu kaygıları hepimiz yaşadık. Gerçekten. Nöbet anksiyeteleri meşhurdur. Önemli olan amaaan öğrenirim dememek, daima bilgilerini güncel tutmak. Ve nöbette hasta geldiğinde ona doğru tedavi uyguladığını fark ettikçe, insanın güveni yerine geliyor zaten. Anksiyete de azalıyor. Ama bilgisiz bir doktorsanız o anksiyete asla geçmiyor.
Acil serviste zaman geçirin, kalp krizinde ne yapılır, entübasyon nasıl yapılır, sıvı tedavisi nasıldır vb öğrenin. Hastaya dokunmaktan korkmayın. Acil durumları tanımak zorundasınız unutmayın.
Şunu da çok net söylüyorum ki, çoğu dönem arkadaşıma annemi babamı emanet etmem. Allah onların eline düşürmesin. Bakın bu kadar diyorum.
Ha ben çok mu süperim? Hayır. Ama mesleğimin ciddiyetinin farkındayım en azından. İnsan sağlığı şakaya gelmez. Seçtiğiniz mesleğin ne olduğunun farkına varın.
Allah ayağınıza taş değdirmesin sen ve senin gibilerDoktor bir amcam vardı o derdi ki tıp fakültesinden çok insan çıkar ama doktor az çıkar diye … eğitim sisteminin çarpıklığı işte İlla Allah iyilerle karşılaştırsın diye dua edeceğiz
Asıl ben size çok teşekkür ederim. Gerçekten laf olsun diye demiyorum, bu kadar severek yaptığım bir mesleğe böyle şeyler denilmesi, insanlardan böyle sözler duymak, bir gülümseme almak, her şeye değiyor. Kuş gibi hafifledim sayenizde. Bu zor zamanlarda çok iyi geldi. Çok teşekkür ederimBence bakış açınız sizi süper yapıyor. Okuyunca bir oh böyleleri de var şükür dedim.
Allah konu sahibi gibi mesleğinin bilincinde olmayanlardan uzak etsin. İnsana bir cana değen her meslekte titizlik gerekiyor. Hele sağlık söz konusuysa.
Aynı şekilde hayret ettim. Kendileri muayene olmak isterler miydi acabaya? Değil bir operasyona girmek fikir bile almak istemezdim.Konu açan her üyeye olumlu yorum yapan ve destek olan arkadaşlar hiç "acaba" demiyor mu , "sorgulamıyor mu" diye çok merak ediyorum.
"Mezun olunca öğrenirsin , aslında biliyorsundur" diyenler konu sahibinin "çıkmış sorulara çalıştım , online eğitim sağolsun, yata yata geçtim" minvalindeki mesajını okumadınız mı ?
Fakültede değil de hasta üzerinde mesleğini öğrenmeye çalışanların mağduru olan onlarca üyenin konularını , fotoğraflı olarak estetik bölümünde okuyabilirsiniz. Üstelik o doktorların zamanında online eğitim de yoktu.
Bir işi yapacak yeterliliğe sahip olmayan kişiyi cesaretlendirmek ve yapabileceğine inandırmak ; o kişiye ve dolaylı olarak onunla muhatap olacak kişilere yapılabilecek en büyük kötülük.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?