• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Merhaba arkadaşlar 20 Mart bahar ekinoksu hepimizin kalplerine evlerine ülkemize baharın tüm güzelliklerini getirsin inşallah Ve Öyle Olsun ❤
Aşağıdaki yazıyı çok beğendim sizlerle paylaşmak istedim hoşçakalın Sevgiler

Hayatınızı negatiflikten arındırın / Aynur Tümen(Kişisel Gelişim ve Yaşam Koçu)

Şimdi ise bir yerlerden başlamak istiyorsanız, sizi engelleyen ve enerjinizi düşüren ne kadar çok negatif olay, kişi, eşya vs varsa, bunların listesini yapmanızı sizden rica ediyorum.

İşe, yaşadığınız ortamın arındırılmasından başlayabilirsiniz. Yaşadığımız alan, çalıştığımız ortam bizim bu güne kadarki ve bugünkü enerjimizi ve kişiliğimizi yansıtır. Eğer değişmek istiyorsak, işe buradan başlamalıyız.

Yaşama ve çalışma alanlarımızı gözden geçirmeliyiz. Şöyle bir evinizi, odanızı gözden geçirin. Önce kullanmadığınız ne varsa, hepsini kolileyip, torbalayın. Ya da kullanacak birilerine verin ya da çöpe atın. Buna elbiseleriniz, makyaj malzemeleriniz, kravatlarınız, modası geçmiş şeyleriniz, enerjisinden hoşlanmadığınız, sırf birileri hediye etti diye sakladığınız, ya da bir gün lazım olur diye depoladığınız ne varsa, her şey dahil. Bunları hayatınızdan defedin.

Çünkü bunlar hayatınızda enerji tıkanıklığına yol açmaktadır. Evren, hayatınıza yeni enerjiler sokmak için boşluk arar. Siz kullanılmayan enerjilerle blokajlar yaratmaya devam ettiğiniz sürece, size gelebilecek şansın, fırsatların, yeni enerjilerin önünü tıkarsınız. Eskileri gönderin ki yer açılsın!

İş yerinizde de aynı çalışmayı yapın. Çalışma ortamında evraklarınızı, dosyalarınızı, çekmecelerinizi, dolaplarınızı gözden geçirin.

Tabi bunlar olurken, bol miktarda havalandırma ve temizleme işlemini de ihmal etmeyin. Her iki mekanın duvarlarına sizin enerjinizi yükselten, sizi motive eden, sizin hedeflerinizi ve amaçlarınızı canlandıran tablolar asın.

Bulunduğunuz mekanlarda asla karamsarlık duygusu, depresyon yaratacak fotoğraf, resim bulundurmayın.

Bu ortamlarda daima sizi canlandırıcı müzikler çalın. Güzel kokulu mumlar yakın ve çiçekler bulundurun.

Negatiften arınmak bunları yapmakla bitmiyor tabi ki. Gün içinde görüştüğünüz, telefonlaştığınız, ilişkide olduğunuz insanların negatif enerjileri de sizi çok etkilemektedir. Dinlediğiniz T.V, radyo haberleri, okuduğunuz gazete haberleri de sizi negatif yönde etkileyecektir. mümkün olduğunca bunlardan kaçının.

Eğer "dost" dediğiniz bazı insanlarla ne zaman görüşürseniz, enerjinizi aşağıya düşürüyor, kendinizi tükenmiş hissediyorsanız, hatta bazen hasta gibi bile oluyorsanız, aslında onlar sizin "enerji vampirleriniz" dirler. Farkında olmadan sizin yaşam alanınızı ve yaşam enerjinizi tüketiyorlardır.

Bu anlattıklarımdan yola çıkarak, çevrenizde kimin sizin enerji vampiriniz olduğunu çıkarabilirsiniz. Ve mümkünse, artık o kişiyi hayatınızdan çıkarın.

Büyük bir fark yarattığını, hayatınızın kalitesinin arttığını görecek, vaktinizi, enerjinizi daha güzel yerlere kanalize ettiğinizi göreceksiniz.

Yok, eğer bu insanlarla yaşamak zorundaysanız, yapabildiğiniz elemeleri yapın ve geriye kalanlarla da, geçirdiğiniz zamanı sınırlayın.

Bir günü, bir haftayı, bir ayı nasıl geçirdiğinizi kaydettiğiniz bir defteriniz olursa, bir ay sonunda enerji kaçağınızı, zaman kaçaklarınızı, negatif veren kişi ya da olayları göreceksiniz. Böylelikle büyük bir farkındalık yaşayacaksınız. Ve sonunda, "kaderinizin efendisi" olarak yaşamınıza el atacaksınız,
....
 
Merhaba arkadaşlar 20 Mart bahar ekinoksu hepimizin kalplerine evlerine ülkemize baharın tüm güzelliklerini getirsin inşallah Ve Öyle Olsun ❤
Aşağıdaki yazıyı çok beğendim sizlerle paylaşmak istedim hoşçakalın Sevgiler

Hayatınızı negatiflikten arındırın / Aynur Tümen(Kişisel Gelişim ve Yaşam Koçu)

Şimdi ise bir yerlerden başlamak istiyorsanız, sizi engelleyen ve enerjinizi düşüren ne kadar çok negatif olay, kişi, eşya vs varsa, bunların listesini yapmanızı sizden rica ediyorum.

İşe, yaşadığınız ortamın arındırılmasından başlayabilirsiniz. Yaşadığımız alan, çalıştığımız ortam bizim bu güne kadarki ve bugünkü enerjimizi ve kişiliğimizi yansıtır. Eğer değişmek istiyorsak, işe buradan başlamalıyız.

Yaşama ve çalışma alanlarımızı gözden geçirmeliyiz. Şöyle bir evinizi, odanızı gözden geçirin. Önce kullanmadığınız ne varsa, hepsini kolileyip, torbalayın. Ya da kullanacak birilerine verin ya da çöpe atın. Buna elbiseleriniz, makyaj malzemeleriniz, kravatlarınız, modası geçmiş şeyleriniz, enerjisinden hoşlanmadığınız, sırf birileri hediye etti diye sakladığınız, ya da bir gün lazım olur diye depoladığınız ne varsa, her şey dahil. Bunları hayatınızdan defedin.

Çünkü bunlar hayatınızda enerji tıkanıklığına yol açmaktadır. Evren, hayatınıza yeni enerjiler sokmak için boşluk arar. Siz kullanılmayan enerjilerle blokajlar yaratmaya devam ettiğiniz sürece, size gelebilecek şansın, fırsatların, yeni enerjilerin önünü tıkarsınız. Eskileri gönderin ki yer açılsın!

İş yerinizde de aynı çalışmayı yapın. Çalışma ortamında evraklarınızı, dosyalarınızı, çekmecelerinizi, dolaplarınızı gözden geçirin.

Tabi bunlar olurken, bol miktarda havalandırma ve temizleme işlemini de ihmal etmeyin. Her iki mekanın duvarlarına sizin enerjinizi yükselten, sizi motive eden, sizin hedeflerinizi ve amaçlarınızı canlandıran tablolar asın.

Bulunduğunuz mekanlarda asla karamsarlık duygusu, depresyon yaratacak fotoğraf, resim bulundurmayın.

Bu ortamlarda daima sizi canlandırıcı müzikler çalın. Güzel kokulu mumlar yakın ve çiçekler bulundurun.

Negatiften arınmak bunları yapmakla bitmiyor tabi ki. Gün içinde görüştüğünüz, telefonlaştığınız, ilişkide olduğunuz insanların negatif enerjileri de sizi çok etkilemektedir. Dinlediğiniz T.V, radyo haberleri, okuduğunuz gazete haberleri de sizi negatif yönde etkileyecektir. mümkün olduğunca bunlardan kaçının.

Eğer "dost" dediğiniz bazı insanlarla ne zaman görüşürseniz, enerjinizi aşağıya düşürüyor, kendinizi tükenmiş hissediyorsanız, hatta bazen hasta gibi bile oluyorsanız, aslında onlar sizin "enerji vampirleriniz" dirler. Farkında olmadan sizin yaşam alanınızı ve yaşam enerjinizi tüketiyorlardır.

Bu anlattıklarımdan yola çıkarak, çevrenizde kimin sizin enerji vampiriniz olduğunu çıkarabilirsiniz. Ve mümkünse, artık o kişiyi hayatınızdan çıkarın.

Büyük bir fark yarattığını, hayatınızın kalitesinin arttığını görecek, vaktinizi, enerjinizi daha güzel yerlere kanalize ettiğinizi göreceksiniz.

Yok, eğer bu insanlarla yaşamak zorundaysanız, yapabildiğiniz elemeleri yapın ve geriye kalanlarla da, geçirdiğiniz zamanı sınırlayın.

Bir günü, bir haftayı, bir ayı nasıl geçirdiğinizi kaydettiğiniz bir defteriniz olursa, bir ay sonunda enerji kaçağınızı, zaman kaçaklarınızı, negatif veren kişi ya da olayları göreceksiniz. Böylelikle büyük bir farkındalık yaşayacaksınız. Ve sonunda, "kaderinizin efendisi" olarak yaşamınıza el atacaksınız,
....
Cok tesekkur ederim paylasimina bayildim.Ozellikle enerji vampiri kismjna...


Cok hosuma giden bir öykü,tam zamanjnda karsima ciktu,dedim hemen gorelim Mevlam neyler...

Lao Tzu'nun Kötü Günlerinizde Size Güç Verebilecek Enfes Bir Öyküsü

köyün birinde bir yaşlı adam varmış. çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış. öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara büyük bir servet teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “bu at, sadece bir at değil benim için; bir dost. insan dostunu satar mı?” demiş. bir sabah kalkmışlar ki, at yok. köylü ihtiyarın başına toplanmış: “seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. şimdi ne paran var, ne de atın” demişler.

ihtiyar: “karar vermek için acele etmeyin” demiş. “sadece at kayıp” deyin, “çünkü gerçek bu. ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? bunu henüz bilmiyoruz. çünkü bu olay henüz bir başlangıç. arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.”

köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. aradan 15 gün geçmiş ve at bir gece ansızın dönmüş. meğer çalınmamış, dağlara gitmiş. dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. bunu gören köylüler toplanıp ithiyara gidip özür dilemişler. “babalık” demişler, “sen haklı çıktın. atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.”

“karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “sadece atın geri döndüğünü söyleyin. bilinen gerçek sadece bu. ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.”

köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ancak içlerinden “bu ihtiyar sahiden saf” diye geçirmişler. bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. evin geçimini sağlayan oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. köylüler gene gelmişler ihtiyara. “bir kez daha haklı çıktın” demişler. “bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. oysa sana bakacak başkası da yok. şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. ihtiyar “siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.

“o kadar acele etmeyin. oğlum bacağını kırdı. gerçek bu. ötesi sizin verdiğiniz karar. ama acaba ne kadar doğru. hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağını asla bilemezsiniz”

birkaç hafta sonra düşmanlar hanedanlığa çok büyük bir ordu ile saldırmış. kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere gönderme emrini vermiş. köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. köyü matem sarmış. çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

köylüler, gene ihtiyara gelmişler. “gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…”

“siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “oysa ne olacağını kimseler bilemez. bilinen bir tek gerçek var. benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece allah biliyor.”

lao tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:

“acele karar vermeyin. hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. karar; aklın durması halidir. karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. oysa gezi asla sona ermez. bir yol biterken yenisi başlar. bir kapı kapanırken, başkası açılır. bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
Alintidir
 
Cok sukur su balık burcundan çıktık ya:) benim burcum koç burcuna girdik şükürler olsun gelsin canlılık gelsin neşe...

Tam 1 aydır tuhaf tuhaf deneyimler yaşıyorum umarm sadece bundandır ve artık pozitife neşeye coşkuya geçerim.Ben mi hassastım karşıma çıkan insanlar mı cinsti çıkartamadım;enerji temizlemekten yoruldum. Enerji vampiri birisi vardı 2 haftadır azalttım konuşmayı : )))En azından kafamda yer etmiyor hiç.Kendimi ruhen enerjik hissediyorum.Artık eminim beden yorgunluğu ve ruh yorgunluğu birbirinden çok farklı.Ruh yorulduğunda bedenen hiç iş yapmasak bile üzerimden deli gibi yorgun hissediyorum.Ama ruhen iyiysem ne uykusuzluk ne de bedensel yorgunluk yormuyor.
 
Kızlar, şöyle ilk 10-15 sayfayı okudum çok güzel bişey bu olumlu düşünmek ama ben hep olumsuz düşünüyorum galiba. bundan dolayı istediğim şeyler olmuyor. Hayatıma biri girsin istiyorum, birbirimizi çok sevelim istiyorum evlenmek istiyorum, Gelinlik giymek istiyorum, anne olmak istiyorum. ... malesef şu zamana kadar olmadı. Bir kaç gündür meditasyon yapıyorum ama düzenli değil tabi , meditasyon yaparken çok iyi hissediyorum kendimi ama ertesi gün yine olumsuz düşüncelerle doluyorum. Sizce nasıl baslamalıyım yani siz nasıl başladınız? Evlilikle ilgili nasıl olumlama yapabilirim
 
Her hangi bir şeye sıkı sıkıya tutunmak, nefesini tutmaya benzer. Sonunda boğulursun. Madde evreninde bir şeyi elde etmenin tek yolu onu serbest bırakmaktır. Bırakın, o sonsuza dek sizin olsun. / Deepak Chopra

Olumlamarin,imajinasyonlarin bence sırrı burada.Nefesimizi birakmayi sagliyor,akışa geciriyor.Nasil olsa yasadim dedirtiyor ve artik o bize ait oluyor.Imajinasyonlarin ne kadar degerli ve onemli oldugunu,yapmadigim donemler cok iyi anliyorum.Akistan uzaklasma', bir bosluk,acelecilik en kotusude endiseler ve kaygilar,anlamsiz ve tuhaf bir denetleme durumu... hep bunlar negatiflikten : ))))
 
Kızlar, şöyle ilk 10-15 sayfayı okudum çok güzel bişey bu olumlu düşünmek ama ben hep olumsuz düşünüyorum galiba. bundan dolayı istediğim şeyler olmuyor. Hayatıma biri girsin istiyorum, birbirimizi çok sevelim istiyorum evlenmek istiyorum, Gelinlik giymek istiyorum, anne olmak istiyorum. ... malesef şu zamana kadar olmadı. Bir kaç gündür meditasyon yapıyorum ama düzenli değil tabi , meditasyon yaparken çok iyi hissediyorum kendimi ama ertesi gün yine olumsuz düşüncelerle doluyorum. Sizce nasıl baslamalıyım yani siz nasıl başladınız? Evlilikle ilgili nasıl olumlama yapabilirim

Hosgeldin tatlim.Oncelikle olumsuz düsüncelerinin kaynaklarina inmelisin.Degistiremezsin ilk baslarda kaynagi ama yerine baska seyler koyabilirsin.Bu bir arakdas,aile uyesi,tv, sosyal medya,gazete... olabilir kaynak.Olumsuzluk kaynagin gorunuste olumsuz olmayabilir hatta iyi bile gorunebilir,ama sana olumlu hisler vermedigi icin o alandan uzaklasman iyi gelecektir.Bak simdi aklima geldi,rastgele yani :) Evlenmek istiyorum dedin diyelim ki cevrende cok mutlu bir evliligi olan bir arkadasin var.Arkadasin senden cok cok farkli karakter olarak ve sen onun gibi hic olamayacagini dusunuyorsun,misal cok iyi yemek yapiyor ya da ev islerini cok seviyor ve sen bunlari sevmiyorsun.Bilincaltina giden mesaj malesef sana olumsuz olacak,farketmeyeceksin bile.Bu sadece düz mantik bir bakis acisi :) Ama boyle bir durum varsa arkadasin evliligi senin üzerinde kanca bile olusturur.Senden evlilige enerji gecisi olur,ahh ahh ne guzel dersin ve yine bilincaltina bu bende yok diye mesaj gider.Sonuc malesef negatif olur.Yani demem o ki boyle bir arkadasin varsa bile iletisimi azalt,en azindan enerjini yukseltip evlilikle ilgili guzel ve olumlu kaliplar yerlestirene kadar.Kaliplar kaliplar kaliplarimiz...
 
Hayatimizda bir seyi degistirmek istiyorsak once ona sahip olan kisiler hakkindaki dusuncelerimize bakalim.Bilincaltimiz kendini orda ele verecek.Negatiflik varsa kiskanclik gibi orda degismesi gereken kalip var demektir.Zaten bilincaltina da o bende yok sinyalleri gonderip kendimizden uzaklastiririz.Tecrubelerimden cikarttigim sonuclar...
 
Hosgeldin tatlim.Oncelikle olumsuz düsüncelerinin kaynaklarina inmelisin.Degistiremezsin ilk baslarda kaynagi ama yerine baska seyler koyabilirsin.Bu bir arakdas,aile uyesi,tv, sosyal medya,gazete... olabilir kaynak.Olumsuzluk kaynagin gorunuste olumsuz olmayabilir hatta iyi bile gorunebilir,ama sana olumlu hisler vermedigi icin o alandan uzaklasman iyi gelecektir.Bak simdi aklima geldi,rastgele yani :) Evlenmek istiyorum dedin diyelim ki cevrende cok mutlu bir evliligi olan bir arkadasin var.Arkadasin senden cok cok farkli karakter olarak ve sen onun gibi hic olamayacagini dusunuyorsun,misal cok iyi yemek yapiyor ya da ev islerini cok seviyor ve sen bunlari sevmiyorsun.Bilincaltina giden mesaj malesef sana olumsuz olacak,farketmeyeceksin bile.Bu sadece düz mantik bir bakis acisi :) Ama boyle bir durum varsa arkadasin evliligi senin üzerinde kanca bile olusturur.Senden evlilige enerji gecisi olur,ahh ahh ne guzel dersin ve yine bilincaltina bu bende yok diye mesaj gider.Sonuc malesef negatif olur.Yani demem o ki boyle bir arkadasin varsa bile iletisimi azalt,en azindan enerjini yukseltip evlilikle ilgili guzel ve olumlu kaliplar yerlestirene kadar.Kaliplar kaliplar kaliplarimiz...
Kaliplar kaliplar kaliplarimiz... farkindalik olusunca oyle sacma sapan kaliplarim oldugunu fark ettim.
Kendime ve benimle yasayanlara zarar vermekten baska bir ise yaramayan sacma sapan beynimin icinde basibos gezen dusunceler. Butun hayatimi ele gecirmisler. Istedigi gibi yonetiyorlar. Bunlarin yerine guzel kaliplar olusturursam cevremdekj herkes icin daha rahat olacak.
Sonucta cevreme pozitiflik sacacagim.
 
Merhaba arkadaşlar umarım herkes iyidir ve herşey yolundadır bu huzur verici yazıyı okuyunca sizinle paylaşmak geldi içimden hoşçakalın Sevgiler :)
...
Şimdi sen “su” olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez… İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın…

Unutma; daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin… Gürültünün parçası olursun sadece!.. Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; “Su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye” diye düşünürler… Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!

Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda…

Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez…Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol… Ama rahmet ol; afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana “felaket” denmesin! Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..

Su; yüce Tanrı´nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri… Ve suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.

Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de “kıyametler” koparıcı olabileceğini unutma…

Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken yayılabileceğin; küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe… Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi…

Tercih elindeydi hep ve hep de “senin” ellerinde olacak… Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken şu değil mi?

Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini… Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin… Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın…

Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin “kıyıya yanaşmasını” bekleyeceksin !.. Demeyeceksin; “Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!..”

Demeyeceksin; “Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!..”

Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil…

Ağzını açıp “Şelaleden dökülen suyu” içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç?..Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her yaratık gibi!

Hadi… Sen şimdi “su olduğunu” düşün, ve kendini “su gibi” hisset…

Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı…

Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla… Ama yine su gibi “bir küçük bardağın içine” sığdır ki kendini; girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver… Vazgeçilmez ol !..
....
Füsun Aydoğan
 
Epey bir aradan sonra bu konu başlığını sevenlere merhaba.
Sizi de motive edeceğini düşündüğüm bir gelişmeyi paylaşmak istedim. Daha önce işyerimde 2016 yılında keyfi bir kısıtlama nedeniyle mağdurlar arasında yer alan bendeniz yine de hakkımı alabilmek için dua etmiş girişimlerde bulunmuş, sesimi itirazımı bilmesi gereken yerlere duyurmuş, tevekkül etmiştim. Bu hakkımın 30 da 11 ini elde edebilmiş. 19'u ise 2016'nın bitmesiyle artık üzeri kapanmıştı. 2016 yılı biteli 3 ay geçmişken, artık bu konu gündemimde pek de yokken (ki bu yıl o kadar ihtiyacım varki bu hakka) bir ara itirazımı ilettiğim şahışlardan birisiyle karşılaşmamda kendisi konuyu açıp, o yanan haklar için "üst merci tarafından üzerine 1 bardak soğuk su içilsin denildi" denilmişken, bir de ne göreyim bugünkü yazıda: "........2016 yılında kullanılmayan hakların 2017 yılında kullanılması gerektiği değerlendirilmektedir...."
Bir de bu yıl, bu hakka geçen yıldan çok daha ihtiyacım olacak.

Aslında bu konu ne derseniz...Bu konu ani bir keyfi kısıtlama ile geçen yıl yakılan yıllık izin kullanma hakkı. Bu yıl annemin ameliyat işi nedeniyle refakat dönemi vs. bol bol izne ihtiyacım olacakken, bu izin bana bir hediye gibi geldi. 18 yıllık çalışma hayatımda ilk kez bir yılda 30 üzeri 19 ile tam 49 gün yıllık izin kullanacağım:)

Bu belki çoğu için küçük bir konu ancak, benim vurgulamak istediğim DUA'ların kalpten edildiği bir süreçten sonra, siz bir süre sonra bu duayı mantık çerçevesinde artık mümkün olmayacağını anlayıp gündeminizden düşürseniz, unutmaya yüz tutsanız bile, o geçmişte ettiğiniz, zaman ayırdığınız, emek harcadığınız dua da halden anlayan Rabbim katında boşa gitmiş olmuyor siz unutuyorsunuz o asla unutmuyor. Oysaki ben kimim ki.. Bizler kimiz ki... Tek şart; eğer gerçekten haklı iseniz tereddütsüz istemek.... Hakkınız ise sizin için en elverişli zamanda size bu güzelliğin sunulacağına da inanmak ve belki zamana bırakmak....

DUA hayatınızda değiştirmek istedikleriniz için muhteşem bir eylem. Masrafsız, kimseye minnet etmeden, külfetsiz, hem edildikçe sizi devleştiren, huzura erdiren, Yüce Yaradanla aramızdaki limitsiz ve lezzetli konuşma hakkı...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Epey bir aradan sonra bu konu başlığını sevenlere merhaba.
Sizi de motive edeceğini düşündüğüm bir gelişmeyi paylaşmak istedim. Daha önce işyerimde 2016 yılında keyfi bir kısıtlama nedeniyle mağdurlar arasında yer alan bendeniz yine de hakkımı alabilmek için dua etmiş girişimlerde bulunmuş, sesimi itirazımı bilmesi gereken yerlere duyurmuş, tevekkül etmiştim. Bu hakkımın 30 da 11 ini elde edebilmiş. 19'u ise 2016'nın bitmesiyle artık üzeri kapanmıştı. 2016 yılı biteli 3 ay geçmişken, artık bu konu gündemimde pek de yokken (ki bu yıl o kadar ihtiyacım varki bu hakka) bir ara itirazımı ilettiğim şahışlardan birisiyle karşılaşmamda kendisi konuyu açıp, o yanan haklar için "üst merci tarafından üzerine 1 bardak soğuk su içilsin denildi" denilmişken, bir de ne göreyim bugünkü yazıda: "........2016 yılında kullanılmayan hakların 2017 yılında kullanılması gerektiği değerlendirilmektedir...."
Bir de bu yıl, bu hakka geçen yıldan çok daha ihtiyacım olacak.

Aslında bu konu ne derseniz...Bu konu ani bir keyfi kısıtlama ile geçen yıl yakılan yıllık izin kullanma hakkı. Bu yıl annemin ameliyat işi nedeniyle refakat dönemi vs. bol bol izne ihtiyacım olacakken, bu izin bana bir hediye gibi geldi. 18 yıllık çalışma hayatımda ilk kez bir yılda 30 üzeri 19 ile tam 49 gün yıllık izin kullanacağım:)

Bu belki çoğu için küçük bir konu ancak, benim vurgulamak istediğim DUA'ların kalpten edildiği bir süreçten sonra, siz bir süre sonra bu duayı mantık çerçevesinde artık mümkün olmayacağını anlayıp gündeminizden düşürseniz, unutmaya yüz tutsanız bile, o geçmişte ettiğiniz, zaman ayırdığınız, emek harcadığınız dua da halden anlayan Rabbim katında boşa gitmiş olmuyor siz unutuyorsunuz o asla unutmuyor. Oysaki ben kimim ki.. Bizler kimiz ki... Tek şart; eğer gerçekten haklı iseniz tereddütsüz istemek.... Hakkınız ise sizin için en elverişli zamanda size bu güzelliğin sunulacağına da inanmak ve belki zamana bırakmak....

DUA hayatınızda değiştirmek istedikleriniz için muhteşem bir eylem. Masrafsız, kimseye minnet etmeden, külfetsiz, hem edildikçe sizi devleştiren, huzura erdiren, Yüce Yaradanla aramızdaki limitsiz ve lezzetli konuşma hakkı...

Gözünüz aydın güle güle kullanın izninizi.Bence hiç küçük bir örnek değil;şahsen ben yaşasam böyle bir şeyi çok çok sevinirdim.Hele de art niyetli birine kapak gibi geçmişse :))) Nasıl zevk alıyorlar başkasının en doğal hakkının elinden alınmasına.İşte hep bunlar kıtlık bilinci,dar görüşlülük hatta kalp darlığı.İşin güzel tarafı eğer karşımızda biri böyle derse ve biz o anda direk Allaha havale ettiğimizde evren el ele veriyor bence,defalarca kapak niyetine geçirmişliğim var.

Ahhh benim güzel Yaradanım her zaman bizimle yeter ki dua etmeyi,istemeyi bilelim. Dışarıdan bakıldığında çok yolculuk yaptım çok farklı yerler insanlar tanıdım gördüm,görmeye de devam ediyorum şu 1.5 yıldır.Ama asıl yolculuğum içeride gerçekleşiyor.Asıl yolculuk içerideymiş meğer,asıl gerçekler bizdeymiş.İnanması zor ama biz hayatı bize gösterilen kadar yaşıyoruz.Bilinçaltımız öyle baskılarda ki ne kadar kısıtlandığımızı bilmiyoruz bile; kendimizi özgür sanıyoruz.Kim der gözler görmese Los Angeles in göbeğinde seccadesini açıp namaz kılarlar buralarda.Kimse de tuhaf tuhaf bakmaz ne yapıyor diye.Yazıp yazıp sildim mesela şunları yazarken ayar vermek için :(
 
Gözünüz aydın güle güle kullanın izninizi.Bence hiç küçük bir örnek değil;şahsen ben yaşasam böyle bir şeyi çok çok sevinirdim.Hele de art niyetli birine kapak gibi geçmişse :))) Nasıl zevk alıyorlar başkasının en doğal hakkının elinden alınmasına.İşte hep bunlar kıtlık bilinci,dar görüşlülük hatta kalp darlığı.İşin güzel tarafı eğer karşımızda biri böyle derse ve biz o anda direk Allaha havale ettiğimizde evren el ele veriyor bence,defalarca kapak niyetine geçirmişliğim var.

Ahhh benim güzel Yaradanım her zaman bizimle yeter ki dua etmeyi,istemeyi bilelim. Dışarıdan bakıldığında çok yolculuk yaptım çok farklı yerler insanlar tanıdım gördüm,görmeye de devam ediyorum şu 1.5 yıldır.Ama asıl yolculuğum içeride gerçekleşiyor.Asıl yolculuk içerideymiş meğer,asıl gerçekler bizdeymiş.İnanması zor ama biz hayatı bize gösterilen kadar yaşıyoruz.Bilinçaltımız öyle baskılarda ki ne kadar kısıtlandığımızı bilmiyoruz bile; kendimizi özgür sanıyoruz.Kim der gözler görmese Los Angeles in göbeğinde seccadesini açıp namaz kılarlar buralarda.Kimse de tuhaf tuhaf bakmaz ne yapıyor diye.Yazıp yazıp sildim mesela şunları yazarken ayar vermek için :KK43:


Duanın gücü, tesiri, olumlu etkileri, mucizevi sonuçları, insanlara katkıları öyle yüksek ki aslında, biz hayatımızda dualara belki daha fazla yer vermeliyiz. Dua edebilmenin ayrıcalığını hissetmeliyiz...Herkesle konuşulan talepler, istekler boşa gidebilir, ancak Rabbim ona sunulan taleplerin hiçbirisini kesinlikle pas geçmiyor...En iyi şekilde sonuç verecek biçimde değerlendirerek, bizim hayrımıza olan en mükemmel haliyle talebimize onay veriyor. Bir talebimizi reddetmesi de keyfi değil... O da bizim hayrımıza...Onda da bir sürü hayırlar oluyor. Ki çok demişizdir olmayan bir işimiz için sonrasında "iyi ki olmamış" diye..

Hem öyle ulvi aylara giriş yaptık ki bugün itibariyle...Üç aylar..Recep ayı.. Rabbimden bizlere sunulan fırsatlar hiç bitmiyor. Bize de yine kullar olarak bol bol dua etmek düşüyor...

Bu vesile ile herkeslerin üç aylarını kutluyorum:)
 
" Rabbim istemem bile senin istemendir."
Beni yanina cagirdigin icin, yolumu sana cevirdigin icin milyonlarca tesekkur ediyorum...
Kesinlikle dua edebilmek bir şeyi istemek bile kısmettir,Rabbin istemesidir :KK200:Kuantum olumlu düşünme...milyonlarca deneyimim oldu çok şükür bin şükür ama hala birinden bir şey duyarım mesela.Aslında çok güzeldir caziptir,ama bir türlü içimden istemek bile gelmez.Kalbimde zerre kıpırtı yapmaz,hatta dua etsem kabul olmaz gibi gibi gelir o şey için.Ama bazen bir istek gelir başkası için uçuk kaçıktır deli doludur,imkazsızdır.Ama o benim gibidir pırpı yapar içimde.Veee başlarım Rabbimden dilemeye o huzur o coşku offff anlatamam,gözüm dolar.Daha olmadan şükürlerini yaparım.Sonra Mevlam sunar bolca bereketiyle Eş Şekur Ya Latif El Vehhab.Evet bu hepimiz için geçerlli sadece hislerimize kalbimize güvenelim.Bir kişi bile yapmışsa denemişse herkes yapabiliriz.Çünkü Allahımız bir hepimiz ona aitiz,hem de eşit ve aynı şekilde.Hiç birimizin birimize üstünlüğü yok.
 
Duanın gücü, tesiri, olumlu etkileri, mucizevi sonuçları, insanlara katkıları öyle yüksek ki aslında, biz hayatımızda dualara belki daha fazla yer vermeliyiz. Dua edebilmenin ayrıcalığını hissetmeliyiz...Herkesle konuşulan talepler, istekler boşa gidebilir, ancak Rabbim ona sunulan taleplerin hiçbirisini kesinlikle pas geçmiyor...En iyi şekilde sonuç verecek biçimde değerlendirerek, bizim hayrımıza olan en mükemmel haliyle talebimize onay veriyor. Bir talebimizi reddetmesi de keyfi değil... O da bizim hayrımıza...Onda da bir sürü hayırlar oluyor. Ki çok demişizdir olmayan bir işimiz için sonrasında "iyi ki olmamış" diye..

Hem öyle ulvi aylara giriş yaptık ki bugün itibariyle...Üç aylar..Recep ayı.. Rabbimden bizlere sunulan fırsatlar hiç bitmiyor. Bize de yine kullar olarak bol bol dua etmek düşüyor...

Bu vesile ile herkeslerin üç aylarını kutluyorum:)
Canım hayırlı olsun çok sevindim.Hep böyle iyi haberlerimiz olsun.AMİN.
Hepimizin de 3 Ayları ve Kandilimiz mübarek olsun
.
" Rabbim istemem bile senin istemendir."
Beni yanina cagirdigin icin, yolumu sana cevirdigin icin milyonlarca tesekkur ediyorum...
Ne güzel bir dua.AMİN...
 
Kesinlikle dua edebilmek bir şeyi istemek bile kısmettir,Rabbin istemesidir :KK200:Kuantum olumlu düşünme...milyonlarca deneyimim oldu çok şükür bin şükür ama hala birinden bir şey duyarım mesela.Aslında çok güzeldir caziptir,ama bir türlü içimden istemek bile gelmez.Kalbimde zerre kıpırtı yapmaz,hatta dua etsem kabul olmaz gibi gibi gelir o şey için.Ama bazen bir istek gelir başkası için uçuk kaçıktır deli doludur,imkazsızdır.Ama o benim gibidir pırpı yapar içimde.Veee başlarım Rabbimden dilemeye o huzur o coşku offff anlatamam,gözüm dolar.Daha olmadan şükürlerini yaparım.Sonra Mevlam sunar bolca bereketiyle Eş Şekur Ya Latif El Vehhab.Evet bu hepimiz için geçerlli sadece hislerimize kalbimize güvenelim.Bir kişi bile yapmışsa denemişse herkes yapabiliriz.Çünkü Allahımız bir hepimiz ona aitiz,hem de eşit ve aynı şekilde.Hiç birimizin birimize üstünlüğü yok.
Canım ne kadar güzel anlatmışsınız.
Sade bir dille her şeyi anlatmak bu kadar güzel anca böyle olur.:super:
Son cümleyi devamlı kullanırım hayatımda
ve tekrar sayenizde kullandığım şekilde buraya da yazayım.
:KK19:

Hepimiz
RABBİMİZ e ona aitiz,
Hem de eşit ve aynı şekilde.
Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.
RABBİM e inanan onun yarattığı her şeyi sever ve korur.
(Asla Zarar vermez)
Doğru zaten tektir...
Hepimizin Üç ayları ve Kandili Mübarek Olsun.
Dualarımız ,dileklerimiz de hayırlısı ile sağlığımızla birlikte kabul Olsun.
:dua:
AMİN...
 
Rabbim dualarımızı dileklerimizi bu mübarek gecede kabul eylesin.Her iki cihanda mutluluk huzur nasip etsin.Ülkemize birlik beraberlik her yönden güçlülük bolluk bereket nasip etsin.En mutlu insanların olduğu ülkeye döndersin,çocukların güvenle oyunlar oynadığı,geleceğe güvenle büyüdüğü bir hayat diliyorum Ya Muktedir Ya Mukaddim Ya Hafiz Ya Hadi Ya Gani Ya Muğni Ya Kadir isimleriyle...
 
Back
X