Ben gaddarım, doğru ya da yanlış.
Anaları paşa gibi yetiştirmiş, kimse kusura bakmasın da ben ailemin evinde 1 bardak yıkamadan, 1 kere iş yapmadan evlendim.
Yemeğimi yer, tepsiyle koltuğa bırakırdım, o derece.
Hizmetçi olmaya evlenmedik, o ne kadar yaparsa ben de o kadar.
Yapmazsa dünya kaç bucak görür
Ha bu arada ben çalışmıyorum.
Bu hizmetçi kelimesini hiç sevmiyorum. Kapıcı , hademe gibi bu da tarih olmalı artık.
Evinin işini yapmanin karşılığı bu degildir ayrıca.
Adamlarda çalıştıkları için kendilerini köle görsünler öyleyse.
Bir şey istenildiğinde alınmadığında , geciktiğinde sitemle karşılaşıldığında onlarda köle miyim ben desinler.
Evin kirasını odemesinler, elektriği geciktirsinler , bu defa da canım böyle istedi desinler , olur mu öyle şey.
Evde belli bir düzen kuruluyor. Dışarıda çalışan adam , evde çalışan kadın sistemi kurulmuşsa herkes üstüne düşeni yapmak zorunda ve bu yaptığıyla gurur duymak zorunda.
Dışarıda çalışan kadın / erkek eve geldiğinde yemek yiyip çay içer, az dinlenir. Sonra varsa çocuklarla ilgilenir , sohbet edilir.
Çok yorgun değilse beraberce sofra toplanır. Sohbet edilir. Çocuklar uyutulur.
Derin büyük bir temizlik yapıldığında yine destek olunabilir.
iki tarafta birbirinin yaptığı işi hiçe saymamali, saygı duymalı, taktir etmeli.
iki tarafta karşıdakinin sırtına olmayanı da yüklememeli.
Gezmek için bile dışarıya çıktığında insan perti çıkarak eve dönüyor.
Evdeki iş çok Zor , burada hep bunu savunmusumdur.
Ancak dışarının stresi çok daha ağır. Havası, enerjisi , evi geçindirme derdi her şeyden daha zor. Hele bu zamanda.
Neden evdeki iş yapacağı zaman kendini bu kalıba sokuyor aklım almıyor .