bir de elmas, ben şu an bu yorumu tuzum kuru bir şekilde yazıyorum belki. okumak, eğitim görmek için hiç çabalamam gerekmedi. ailem bu konuda hep arkamdaydı.
o yüzden belki diyeceksin ki “sen rahat yetişmişsin, okumak için mücadele vermek ne demek bilemezsin, bu kadar baskıcı bir ailede büyümemişsin anlamazsın”. haklısın da. o aileye sahip olan sensin. biz sana hep “evlenmek için verdiğin mücadeleyi okumak için verirsen aileni ikna edersin” dedik, öyle yapmadın. belki haklıydın, ailen bu yapıdaydı. evlenince zaten okurum diye düşündün. belki elinden gelen bir şey yoktu, geçti bitti.
ama sen sonrasında da elinden geleni yapmadın ki. evlendikten sonra buraya açman gereken konular “össye nasıl çalışırım”, “sizce hangi bölümü tercih etsem?”, “üniversitedeki arkadaşlarımla ettiğim kavga” olması gerekirken senin bütün konuların, yorumların eş üzerineydi. “eşimi kıskanıyorum”, “eşim beni kıskanmıyor”, “eşimi nasıl etkileyebilirim, cinsel hayatımızda nasıl onu mutlu ederim”, “hamileyim” diye diye gitti konuların.
artık bir yerlerde hata yaptığını kabul etmen lazım. yani iş işten geçti çocuk çoktan doğdu ama, senin mesela önceliği kendini geliştirmeye vermen ve korunman lazımdı. korunarak olduysa da çift korunman lazımdı. anlatabiliyor muyum?
bunlar değiştiremeyeceğimiz şeyler. geçti gitti bitti. ama niye yazıyorum? bi bilinç oluşturmak için. artık bi silkelen. sende hata olduğunu fark et. bu zamana kadar mücadele vermedin ama bundan sonrası için mücadele ver. bu zamana kadar yaptığın hatalar için pişmanlık çekme ama ilerisi için daha fazla hata yapma.
çocuğunla zor olsa da oku. meslek en güzel altın bileziktir. altın bileziğini al koluna tak. çalışmana izin vermiyormuş, mücadele et. ikna et. belki kavga ederek belki huyuna giderek belki düzgünce ifade ederek anlat ama kendini güvence altına almak senin en doğal hakkın. bu hakkı sana vermiyorsa söke söke al.
allah korusun aranız şimdikinden de kötü olsa, boşanma durumuna gelseniz napacaksın? ailene güvenip boşanamazsın ki. senin ailen seni boşatmaz. senin sadece kendine güvenmen lazım. şu an elinde hiçbir şey yok. eşine kayıtsız şartsız güvenmekten başka hiçbir seçeneğin yok şu an senin. o yüzden bu kadar kafana takıyosun. o yüzden o senin dünyanın merkezi. ama böyle olmaz ki.
mehmet aslantuğ çok çok güzel bir cümle kurmuştu “kadın evinde üretimden çekilip bütün istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına, yanılgılarına bırakmamalı”
sen de bırakma. bırakmamalısın.
zaten kendine sosyal bir çevre oluşturduğun zaman eşinden ilgi alaka beklentin de azalacaktır. şu an sen bütün ilgini ona vermiş durumdasın, o yüzden yoğun bir sevgi bekliyorsun. ama başka şeylere vakit ayırsan, bir şeylere yoğunlaşsan, gezsen tozsan bu kadar bağımlı olmazsın ona. bu kadar yoğun ilgi istemezsin. hayatının merkezine onu değil kendini koyarsın.
yaşın o kadar genç ki ben çok üzülüyorum. az önce bir yorumunda bana abla diye hitap etmişsin ama ben senin ablan yaşında değilim ki. akranız.
ve benim böyle dertlerim yok. eve kapanmadım. gün sonunda bir erkek gelsin de beni sevsin diye beklemiyorum. kendime yatırım yapıyorum. bu sana haksızlık değil mi? senin yaşıtlarının en büyük derdi “sınavı nasıl geçicem, acaba mehmetle gezip tozsam sınavı yetiştirebilir miyim?” iken sen bambaşka bir hayat yaşıyorsun.
benim elimde değil deyip çekilmesine kenara. benim anam kaç yaşından sonra 3 çocukla okudu, meslek edindi, işe başladı. hiç gezip tozduğunu görmediğim insan işten edindiği arkadaşlarıyla kahvaltılara iftarlara gidiyor :)
böyle binlerce örnek varken sen gencecik yaşında mı başaramayacaksın?
burda yine konu aç ama “eşim benimle yeterince ilgilenmiyor” yerine “kendime nasıl yatırım yapabilirim” diye aç. olur mu?
hatam varsa affet ama tamamen seni düşündüğümden böyle yazdım