- 28 Ekim 2022
- 9.492
- 27.468
- 478
- 29
- Konu Sahibi Designer31
- #81
Başınız sağolsun
Allah size sabır versin .


Allah size sabır versin .


Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Allah hepinizden razı olsun, lütfen konuyu okuyan kanser hastaları üzülmesin. Benim kendi öz halam bile 2 kez nükseden kanseri yendi ve aradan 20 yıl geçti… Bir çok böyle kişi var, kanser yenilmeyecek bir hastalık değil. Lösemi de öyle. Vadesi gelen gidiyor, ben bunu kabul ettim.
Eşime eksik tedavi uyguladılar göz göre göre. Ben çok çırpındım ama en sonunda Ankara’da 3 yıl tedavi gördüğü hastanedeki profesör beni yanına çağırıp “yapacak bir şey kalmadı eve götür” dedi. Kabul etmedim. Sgk anlaşması olmayan ama içinde Türkiye’nin en iyi hematologunu bulunduran bir hastaneye götürdüm. İnanır mısınız? Temizlendi tüm kemikleri… Hastalık kemiğe böbreğe kafa tasına yayılmıştı ve her yeri temizlendi peti tertemizdi…
Sonra ilik nakli oldu tekrar ve ne olduysa ondan sonra oldu. Donörden gelen cmv virüsünden bir türlü kurtulamadık. Sürekli aktifleşti, akciğerlere saldırdı, onun ilacı bağışıklığını sıfırladı derken olmadıAmacım sadece acımı paylaşmak ve eşime dua istemek. Lütfen kimse üzülmesin kimsenin yazgısı bir değil. Bizim kaderimiz böyleymiş
![]()
Merhaba, mesajımı gördünüz mü? Lütfen yapabileceğim bir şey olursa yazınİlk günden beri konularınızı okuyorum belki hatırlarsınız…
Tarifi olmayan bir acı, yaşamayan bilemez, biliyorum… nurlar içinde yatsın inşallah, mekanı cennet olsun …
Hangi şehirde yaşıyorsunuz? Özelden bana yazarsanız, çalıştığım kurumda size yardımcı olmak isterim..
Bu süreçte ruhunuzun kesinlikle desteğe ihtiyacı var, eğer koşulları sağlayabilirsek , sizi kendim takip edebilirim, düzenli olarak…
İlaç tedavisi + psikoterapi şeklinde
Sizin için yapabileceğim bir şey varsa lütfen bana yazın, lütfen
İlk günden beri konularınızı okuyorum belki hatırlarsınız…
Tarifi olmayan bir acı, yaşamayan bilemez, biliyorum… nurlar içinde yatsın inşallah, mekanı cennet olsun …
Hangi şehirde yaşıyorsunuz? Özelden bana yazarsanız, çalıştığım kurumda size yardımcı olmak isterim..
Bu süreçte ruhunuzun kesinlikle desteğe ihtiyacı var, eğer koşulları sağlayabilirsek , sizi kendim takip edebilirim, düzenli olarak…
İlaç tedavisi + psikoterapi şeklinde
Sizin için yapabileceğim bir şey varsa lütfen bana yazın, lütfen
Allah cenneti ile muamele eylesın çok üzüldüm. Ne desem bilemiyorum da kelimenin bittiği yer gıbı bısey .4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Allah sabır versin. Zor sınavlar Allah geçecek güç versin inşallah.4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Neredeyse uzmanlığını almak üzere olan bir psikiyatri hekimi olarak, bugüne kadar iletişim kurduğum binlerce kişiden elde ettiğim deneyimlerime de dayanarak, ve tabii ki kişi bazında değerlendirme de yaparak, bazı durumlarda önceden aksiyon ve önlem almanın çok büyük faydaları var. Benim bu konu özelinde , naçizane önerim bu şekildedirKişinin en azından 6 ay kadar çok doğal olan yas sürecini medikal bir destek olmadan geçirmesi sağlıklı olan değil midir??
Ne desem de yüreğiniz biraz olsun ferahlar diye düşündüm dakikalarca4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Başınız sağolsun, keşke elden bir şey gelse...4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun