Eşimin ailesinin yanındayken tatilde bir akşam dıdısının dıdısı, akraba olmayan ama öyle bayramda sadece gidip geldikleri birileri geldi misafirliğe. Anne baba bir de lisede okuyan erkek çocukları vardı. Adam yurtdışında falan bulunmuş önceden, maceralarını anlatıyordu. Yurtdışına eşiyle evliyken gitmiş. Ama oradaki bir kadından söz ediyor sürekli laf arasında. Kimse bir şey demiyor ben de soramıyorum. Hani böyle kadın orada onun ev arkadaşıymış gibi. Sonra karısı için "sonra bu ağır bastı oradakine, geleceksin illa ki Türkiye'ye dedi, ben de geldim" dedi. Hatta kadınların kilosunu falan karşılaştırıp espri yaptı. O zaman anca farkettim, oradaki kadının karısını aldattığı kişi olduğunu. O zamanlar evli gibi gözüküp yurtdışında oturma izni falan alıyorlarmış ya işte... Ama bildiğin birlikteymişler de yani. Kadın ters bir şekilde baktı ama bir şey demedi. Herkes gülümsedi falan.
Sonra çocukla muhabbet ediyorduk. Çocuk "ben babama çok kızıyorum" dedi. Neden kızıyormuş biliyor musunuz? Çünkü babası dolu dolu, canının istediğini yaptığı, maceralar yaşadığı bir hayat yaşamış. Oysa kendisi hala lise okuyormuş, hiç macerası yokmuş, bir sürü kurallar varmış, falan filan.
Tamam kadın kabullendi adamın yaptığını, bütün köy de kabullendi. Ve adam hala ballandıra ballandıra anlatıyor "maceralarını". O çocuğun psikolojisi herhangi birinin umurunda mı acaba? Nasıl bir çocuk yetiştirdiler? Çocuk babasının maceralarına özeniyor. Annesinin tarafını hiç görmüyor. Acayip bir aile algısı oluşmuş. (Sadece o söylediğinden değil, bütün konuşmamızdan çıkardım bunu, bayağı muhabbet ettik).
Kıssadan hisse...
Çocuğunuza kadın duygularının önemsizliğini öğretmeyin. Aldatmanın macera olduğunu düşünmesin. Bir çok boşanmış ailenin çocuğunun aile algısı boşanmamış ama ihanetlerle, şiddetle, kavgalarla bir arada duranların çocuğunun aile algısından çok daha sağlıklı oluyor.