ya bu bağlıca için ilk kez sizden olumlu bir yorum duydum. çevremde genelde "çakma çayyolu" diye dalga geçiliyor.
ben de yılın totalde 2-3 ayı türkiyedeyim. yaşamkent ve konutkent arasında koskoca bir beton yığını içindeyim resmen nefes aldığımı zor hissediyorum.
babamın kanına girmek üzereyim evi değiştirmek için. müstakil villa tipi bir şeylere bakıyorum. şimdi evimi satsam üzerine biraz daha ekleyip beysukente geçebilirim herhalde ama bünyem beysukent kaldırmaz benim kendimi biliyorum.
size bağlıcayı düşündüren nedir, ben de tekrar araştıracağım sanırım.
Ben de tam dediğiniz bölgede yaşıyorum, Eskişehir yolu manzaralı beton yığınlarında.
Yeni evlenip bağlıcaya geçen çok arkadaşımız oldu, evet çakma bir semt ama yaşamkente daha çok benziyor.
Başkentte okudum, bağlıcada biz trafikten kaçıp toprak yolda gelirken horozlar inekler olurdu, şimdi ise siteler var.
Benim düşüncem ve gözlemlediğim şu; evler daha iyi ve fiyatları çok daha makul.
Site yeşil alanları daha büyük, kompleksi değil zaten sitemin havuzunu ya da saunasını daha görmedim ben 4 senede, ama bağ bahçe olanağı çok daha fazla.
Zaten her yere araba ile gidiyorum, ekmek almaya büfe yok çevremizde.
Ha bağlıca ha oturduğum yer, hiçbir şey farketmiyor merkezilik bakımından.
Fiyat açısından ise 200 300 bin daha aşağı denklik olarak.
Oturan kesim bir tık aşağı olabilir ama kimseyle bir komşuluk ilişkisi kurmadığımdan sıkıntı yok.
Ayrıca yeni açılan market, cafe, restoran zincirleri de uzak yaşamı bir nebze unutturuyor, evinize tatlı sipariş verirken seçenekleri arttırıyor.
Beysukent benim için hayal olur, öyle bir maddi bütçemiz yok ve o yaşam tarzına uyum sağlayamam zaten.
Beğendiğimiz evler 2 buçuk milyondan başlıyor beysuda.
E bunun bir uyumu, denkliği, alınan mobilyası, tutulan iç mimarı, binilen arabası, yaşanılan bir sosyal çevresi var.
Ayda 30 bin üstü gelirim olmadığı sürece, beysuda yaşamak anca kendinin ciğere baktığı gibi çevreme özenmekle geçer.