tatsız bir konu; kimsenin başına gelmemesini diliyorum. ama ne yazık ki küçük de olsa bu ihtimal herkes için mevcut..
yasalar evlat edinen aileyi korumuyor; sözde "küçüğün menfaatine" yönelik karar verilmesi gerekli ama mevzu büyüklerin çekişmesi, kararsızlıkları üzerine işliyor.. bir de önemli bir nokta mahkemelerde gözetilen şekli ya da maddi unsurlar.. yani eğer rızanın alınması esnasında evrak üzerinde şekli bir hata yapılmışsa, ya da yasada bahsedilen süreler içinde rıza alımı yapılmadıysa sorun baş gösteriyor.. aksi durumlarda hakimler vicdanlarının sesini dinleyip evlat edinen aileden yana karar veriyorlar. küçüğün menfaati bunu gerektiriyor çünkü..
çoğu insan bir şekilde hamile kalabiliyor, bir şekilde doğuruyor.. ancak doğurmakla anne olunmuyor.. evlat edinmek isteyen aileler zorlu süreçlerden geçiyor, çocuk sahibi olmak istediklerini, çocuğa nasıl maddi ve manevi olanaklar sağlayabilecekleri konusunda sınanıyor, inceleniyorlar.. evlat edinen hiçbir ailenin ne olursa olsun evladından bir an bile ayrı kalmayı aklından geçiremeyeceğini düşünüyorum.. diğer tarafta evlat edinilmesine izin verenler var.. biz onların karşısında değiliz ki.. aksine minnettarım çocuğuna gereken sevgiyi, ilgiyi, olanakları veremeyeceğini, kısaca bakamayacağını düşünüp kuruma teslim eden insanlara..
çocuğunu kuruma teslim edenlere allah yollarını açık etsin diyorum ben.. kızımı doğuran insana hep dua ediyorum, allah iyi insanlarla karşılaştırsın, yolu açık olsun, geri dönüp bakmasın diye.. iyi ki kızımı dünyaya getirmiş, kuruma vermiş.. o olmasa kızım da olmayacaktı benim yanımda.. ama işte bu kadar.. bundan sonrası, o artık benim çocuğum.. doğurmadım ama sevdim, emek verdim, iyiliğini istedim ve ona özenle kurduğum hayata müdahale edecek herşeyin karşısındayım.. çocukları olan herkes bu düşüncededir sanırım.. ancak tek başımıza karşı koymak işe yaramıyor, yasaların ve kurumun da evlat edinen ailenin yanında olması gerekiyor.. yoksa canı isteyen evlat edinilsin desin sonra yok edinilmesin desin; ne ala memleket.. bizim ve çocuklarımızın duyguları ne olacak???
gelelim teknik ayrıntıya; bu 6 hafta sonra yeniden rıza isteme olayı gerçekten çok önemli.. kimi zaman uzmanlar iş yoğunluğundan ve farklı kişilerin farklı adımları takip etmesi yüzünden aksilikler sözkonusu oluyor.. lütfen bu konuyu herkes netleştirsin uzmanıyla.. yasal prosedürde bir eksiklik olmasın ki ileride baş ağrıtacak şeyler meydana gelmesin..
tc kimlik numarasının değişmemesi soy bağlarının karışmaması açısından gerekli deniyor.. bu ülkede evlat edinilen milyonlarca çocuk yok ki.. nüfus sistemine yüklenecek bir yazılım eklentisiyle çocuğun tc kimliği gayet güzel de değiştirilir.. hangi durumlarda hangi kurumlar aracılığıyla eski tckimliğe başvurulacağı belirlenir.. şu anda ben sağlık ocağına çocuğumu kaydettirirken tc kimlik no.suna bağlı olarak gelen eski adresi bana söyleniyor.. ya da gidin herhangi bir banka şubesine nüfus kağıdını verdiğinizde sistem cart diye kayıtlı adres bilgisini getiriyor.. ben bu bilgiyi öğreniyorsam kötü niyetli ya da kafası karışık birilerinin de elinde tc kimlik no.su varsa ileride nüfus kağıdı değiştiğinde bizim bilgilerimize ulaşmamasının önüne nasıl geçilecek?
5 yıllık cayma olayı ne saçma derken yargıtayın verdiği karar daha fazla canımı yaktı.. anayasal hakkıymış, istediği zaman dava açabilirmiş.. peki benim, çocuğumun anayasal hakkı yok mu? psikolojimiz bozulmadan yaşama hakkımız yok mu mesela???
evlat edinme ve koruyucu ailelik ülkemizde henüz gelişmekte olan konular.. kuralları yavaş yavaş oturuyor.. 15 yıl önce çocuğu kurumdan aldığınız gün nüfus kağıdını değiştiriyordunuz mesela.. şimdi incelemeler, mahkeme süreci yaşanıyor.. giderek bir yeni bir disiplin oluşturuluyor.. ancak oluşturulan bu mevzuatta evlat edinen aile ve çocukların haklarının da belirgin bir çerçevede çizilmesi, özel hayatlarının deşilip durulmaması gerekli..
yasalar evlat edinen aileyi korumuyor; sözde "küçüğün menfaatine" yönelik karar verilmesi gerekli ama mevzu büyüklerin çekişmesi, kararsızlıkları üzerine işliyor.. bir de önemli bir nokta mahkemelerde gözetilen şekli ya da maddi unsurlar.. yani eğer rızanın alınması esnasında evrak üzerinde şekli bir hata yapılmışsa, ya da yasada bahsedilen süreler içinde rıza alımı yapılmadıysa sorun baş gösteriyor.. aksi durumlarda hakimler vicdanlarının sesini dinleyip evlat edinen aileden yana karar veriyorlar. küçüğün menfaati bunu gerektiriyor çünkü..
çoğu insan bir şekilde hamile kalabiliyor, bir şekilde doğuruyor.. ancak doğurmakla anne olunmuyor.. evlat edinmek isteyen aileler zorlu süreçlerden geçiyor, çocuk sahibi olmak istediklerini, çocuğa nasıl maddi ve manevi olanaklar sağlayabilecekleri konusunda sınanıyor, inceleniyorlar.. evlat edinen hiçbir ailenin ne olursa olsun evladından bir an bile ayrı kalmayı aklından geçiremeyeceğini düşünüyorum.. diğer tarafta evlat edinilmesine izin verenler var.. biz onların karşısında değiliz ki.. aksine minnettarım çocuğuna gereken sevgiyi, ilgiyi, olanakları veremeyeceğini, kısaca bakamayacağını düşünüp kuruma teslim eden insanlara..
çocuğunu kuruma teslim edenlere allah yollarını açık etsin diyorum ben.. kızımı doğuran insana hep dua ediyorum, allah iyi insanlarla karşılaştırsın, yolu açık olsun, geri dönüp bakmasın diye.. iyi ki kızımı dünyaya getirmiş, kuruma vermiş.. o olmasa kızım da olmayacaktı benim yanımda.. ama işte bu kadar.. bundan sonrası, o artık benim çocuğum.. doğurmadım ama sevdim, emek verdim, iyiliğini istedim ve ona özenle kurduğum hayata müdahale edecek herşeyin karşısındayım.. çocukları olan herkes bu düşüncededir sanırım.. ancak tek başımıza karşı koymak işe yaramıyor, yasaların ve kurumun da evlat edinen ailenin yanında olması gerekiyor.. yoksa canı isteyen evlat edinilsin desin sonra yok edinilmesin desin; ne ala memleket.. bizim ve çocuklarımızın duyguları ne olacak???
gelelim teknik ayrıntıya; bu 6 hafta sonra yeniden rıza isteme olayı gerçekten çok önemli.. kimi zaman uzmanlar iş yoğunluğundan ve farklı kişilerin farklı adımları takip etmesi yüzünden aksilikler sözkonusu oluyor.. lütfen bu konuyu herkes netleştirsin uzmanıyla.. yasal prosedürde bir eksiklik olmasın ki ileride baş ağrıtacak şeyler meydana gelmesin..
tc kimlik numarasının değişmemesi soy bağlarının karışmaması açısından gerekli deniyor.. bu ülkede evlat edinilen milyonlarca çocuk yok ki.. nüfus sistemine yüklenecek bir yazılım eklentisiyle çocuğun tc kimliği gayet güzel de değiştirilir.. hangi durumlarda hangi kurumlar aracılığıyla eski tckimliğe başvurulacağı belirlenir.. şu anda ben sağlık ocağına çocuğumu kaydettirirken tc kimlik no.suna bağlı olarak gelen eski adresi bana söyleniyor.. ya da gidin herhangi bir banka şubesine nüfus kağıdını verdiğinizde sistem cart diye kayıtlı adres bilgisini getiriyor.. ben bu bilgiyi öğreniyorsam kötü niyetli ya da kafası karışık birilerinin de elinde tc kimlik no.su varsa ileride nüfus kağıdı değiştiğinde bizim bilgilerimize ulaşmamasının önüne nasıl geçilecek?
5 yıllık cayma olayı ne saçma derken yargıtayın verdiği karar daha fazla canımı yaktı.. anayasal hakkıymış, istediği zaman dava açabilirmiş.. peki benim, çocuğumun anayasal hakkı yok mu? psikolojimiz bozulmadan yaşama hakkımız yok mu mesela???
evlat edinme ve koruyucu ailelik ülkemizde henüz gelişmekte olan konular.. kuralları yavaş yavaş oturuyor.. 15 yıl önce çocuğu kurumdan aldığınız gün nüfus kağıdını değiştiriyordunuz mesela.. şimdi incelemeler, mahkeme süreci yaşanıyor.. giderek bir yeni bir disiplin oluşturuluyor.. ancak oluşturulan bu mevzuatta evlat edinen aile ve çocukların haklarının da belirgin bir çerçevede çizilmesi, özel hayatlarının deşilip durulmaması gerekli..