Evliliğimdeki sorunlar çözülmez hale geldi. Ne yapmalıyım?

Hayatımdan 5dk gitti ama sırrı öğrenemedim. Bence sır konusu yalan
Yalan olmasını o kadar çok isterdim ki...
kaç yaşındasın bilmiyorum 17 yaşında ergen olgunlaşmamış ama evlenmiş birinin yazmış olduğu yazıyı okudum sanki ( bu arada okumamın sebebi sonunda sana zarar falan mı veriyor diyeydi) 23 yaşındayım benimde kayınvalidem sürekli bana erzak getiriyor kullanıyorum ve fazla geleni konu komşuya veriyorum dua alıyorum teyzelerden kayınvalidemide kırmıyorum.ayrıca sana birşey diyim mi biz altlı üstlü oturuyoruz.Belki görümcem yok ki ben olsun isterdim 2 tane kaynım var ve sürekli bizim evdeler ama bu benim için bir sorun değil olamaz.Eşinde sana yardımcı oluyor bence öyle düşünme geçte olsa temizliğe yardım etmeye başlamış market alışverişini üstlenmiş hiç alakası olmayanlar var.Şükretmeyi bilmez elinde olanları hor görürsen elindekinden de olursun.bence sen bu kadar olumsuz düşünerek kendini boşluğa itelemişsin.olaylara biraz daha küçük pencerelerden bakın isteklerinizde küçük olsun herşeyin en güzeline en iyisine sahip olamayız elimizdekiyle yetinip mutlu olmayıda bilmelisiniz.bence sizde bir psikologla görüşün kendinizi boşa yıpratmayın sizede yazık
 
Merhaba hanımlar eşimle 3 yıllık evliyim. Ama bazen aramız çok bozuluyor. Sebebi ise akıllı telefon. İşten geldiği gibi telefonu eline alıyor bir daha gece 12 de bırakıyor. 11 buçuk gibi yatarız. 12 ye kadar da yatakta telefonla oynar. Sürekli oyun oynuyor başka birşey yapmaz. Yani beni aldatmadigina eminim. Afedersiniz ilişkiye girerken bir benimle ilgilenir. Digerse telefondan kafasını kaldırdığı yok. Telefonunu sakladım bir akşam. Evdeki bütün eşyaları çocuk gibi dağıttı. Telefonunu kırmayı bile düşündüm ama boşuna gider yeni telefon alır. Ayrıca hiç bakımlı da değil. İlgimi cekmiyorsun lütfen bakımlı ol diyorum ama ona da aldırış etmiyor. Ne yapabilirim kızlar bana bir çözüm yolu söyleyin
 
Merhaba hanımlar eşimle 3 yıllık evliyim. Ama bazen aramız çok bozuluyor. Sebebi ise akıllı telefon. İşten geldiği gibi telefonu eline alıyor bir daha gece 12 de bırakıyor. 11 buçuk gibi yatarız. 12 ye kadar da yatakta telefonla oynar. Sürekli oyun oynuyor başka birşey yapmaz. Yani beni aldatmadigina eminim. Afedersiniz ilişkiye girerken bir benimle ilgilenir. Digerse telefondan kafasını kaldırdığı yok. Telefonunu sakladım bir akşam. Evdeki bütün eşyaları çocuk gibi dağıttı. Telefonunu kırmayı bile düşündüm ama boşuna gider yeni telefon alır. Ayrıca hiç bakımlı da değil. İlgimi cekmiyorsun lütfen bakımlı ol diyorum ama ona da aldırış etmiyor. Ne yapabilirim kızlar bana bir çözüm yolu söyleyin
Yeni konu açın. Bu başkasının konusu
 
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.
Bence eşini seviyosan onjn için alttan al
 
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.
Ben problem ne anlamadim cocugu yeni evlenmis sizde okuyorsunuz diye kayinvalide her seyi bol bol getiriyor iste hayir kadin comertte fazlasini dagitin da diyor. Kizlar ne istiyor anlamadim yerden bitme erkek yok maalesef ya annesi olcak ya babasi ya kardesi ya sulalesi yani sosyal yasamda once bu yakinlardan baslayarak olacak sonra konu komsu arkadas es dost kusura bakmada sorun ne?
 
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.
Aslında erzakların cok getırılmesıne takılmanız gereksız bi detay . Benım kaynanamda süreklı yollar bende kucuk pketler yapr erzak kolisi hazırlar marketten de işine işte eksık ne varsa eklemek istedıgım ekler sorup sorusturup cevreden fakır birine verırım . İyilik yapmanız için fırsat var elınızde en basiti binadaki temızlık gorevlısıne bile verebılırsınız . Diger konular için bise dıyemıyorum malesf konu biraz karısık .
 
Az önceki yorumlarda bunları biraz cevapladım alında. Psikoloğa gittim, çift terapisi önerdi. Eşim ailesiyle doğru dürüst anlaşamıyorken bu yemek - yoğurt durumu biraz uzadı. Arayıp görümcen getirecek diyorlar, bu arada eşime diyor, bana demiyor. Bu arada araç yok, toplu taşamayla uzun yoldan yoğurt getiriyor. Neyse sonra ben kendim yapmaya başladım, bir süre yoğurt devam etti ama. Örneğin eşim ailesini ziyarete gidiyor. Evde 4 kilo mayalanmış yoğurt var taze. Ama elinde yoğurtla geliyor. Neden getirdin diyorum evde var. Annem verdi diyor. Sonra konuştuk söylemedin mi benim yaptığımı? Söyledim ama verdi diyor. Hayır yoğurt kenarda bekleyen bir şey değil ki en fazla 10 günde yemen gerekir. Dışarıda çalışanlar için ailelerin yemeğe çağırması güzel olabilir. Ama biz sabah 3'e 5'e kadar bilgisayar başında çalışıyoruz. Evden çıkıp toplu taşımayla oraya gidene kadar evde ne varsa yemek daha pratik değil mi? Kalan zamanda da uyuruz, belki birkaç kelime sohbet ederiz. Bu ısrarlar ilk zamanlardaydı ve çok sıkmıştı, sonra biraz seyreldi. Erzakları başkasına verecek olduğumda eşim istemedi, o yüzden ben de artık bununla uğraşmıyorum.
Siz şuradan kaybediyorsunuz, sorun yoğurt diyorsunuz insanlarda gülüyor. Demeniz gerekiyor ki eşim de güler yüz göstermiyor Hiçbirine katlanamiyorum. Ama siz kayınpederin sırrı var ailenin de bol bol Erzagi var eşimin sorunları var kendince. eşimi de duzeltebilir miyim ki diyorsunuz. Yani bize diyecek bir şey kalmıyor.

Alttan almaktan vazgeçtiginiz gün hayatıniz yoluna girer. O dişlerinizi gösterin. Zaten sevgililik hayatınız ful eşinizin sorunlarını dinlemekle geçmiş. Habire yara sarmalarla. Siz Kızılay mısınız. Ben aynı özveriyi size gösterdiğini düşünmüyorum eşinizin. Sizin sorununuz da yoktu büyük ihtimalle genelde o anlatıp siz dinliyordunuz. Dediniz çünkü yorulup eve geliyordum dinleme seansları başlıyordu. O kadar yanında olduktan sonra da bırakmadınız ve evlendiniz. Bir ara ayrılmayı düşündüm de dediniz. Bunlar hep sizin laflariniz.
Eşiniz psikiyatristiyle evlenmiş sonsuz anlatış icin. Sizde de sonsuz anlayis varmis. Ya diyeceksiniz ki ben psikiyatristlikten biktim, bakliyatci da değilim. Ya da Kızılay + yemek yardimi
 
Son düzenleme:
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.
Siz de mi izmir de oturuyorsunuz? Bende evlilik terapisti araştırıyorum ama fiyatlar çok uçuk acaba bulabildiniz mi siz?
 
X