Evliliğimin bitmesi gerek sanki.

Ben senin şu an içinde bulunduğun evreyi atlattım sanırım. Yani çok umurumda değil. Kesin bir kanıt olmadığı sürece bir adım atmayacağım neticede. Kendisine de söyledim, tekrar bağımlı olursan zaten sayamazsın. Ortaya çıkar. İmkansız saklaması çünkü. Bu öyle bir illet ki başlayınca duramaz ve ben de en nihayetinde öğrenirim. O zaman ne yapacağımı biliyor zaten.

Benim bu konuda delirdiğim şey, bunları konuştuğumuz halde kendince beni test etmesi. Bizim eviliğimiz için öyle bir lüks yok. Evet ben güvenmeyi öğrenmeliyim ama o da şeffaf olmak zorunda. Başka çıkış yolu yok.

İnandın mı demişsin, inan umurumda değil nereye harcadığı. Allah büyük, pisliğe bulaştıysa çıkacak zaten ortaya. Yok doğru söylüyorsa zaten benim güvenimi test edip işi boşanmaya kadar götürdüğü için yine haksız.

Biliyor musun benim de umrumda değil artık.
Çünkü evlilik devam edecekse bile ayrı hesaplarla, ev arkadaşı bütçe paylaşımı olarak gidecek.
Karar aldım. Gizli yatırımlar da yapacağım kendi üzerime olmayan.
Kendine ne yaparsa yapsın. Benim alın terimi güvence altına aldığımda
heralde hiç umrumda olmayacak ne yaptığı.
 
Konu tarihi baya geçmiş ama gel idrak birbirimizi gaza getirip boşanalım diyesim geldi. Bizim öyle çok ciddi sorunlarımız yok ama heyecan da yok. Sürekli eleştiri, suçlama, laf sokma , başkalarının ağzıyla konuşma, bi türlü güvenmeme.. vs.. Gerçekten evlilik ruh eşini bulamadığın sürece tam bir saçmalık.. Neyse ki çocuk gibi bi getirisi var. Tek kari bu olsa gerek..
 
Konu tarihi baya geçmiş ama gel idrak birbirimizi gaza getirip boşanalım diyesim geldi. Bizim öyle çok ciddi sorunlarımız yok ama heyecan da yok. Sürekli eleştiri, suçlama, laf sokma , başkalarının ağzıyla konuşma, bi türlü güvenmeme.. vs.. Gerçekten evlilik ruh eşini bulamadığın sürece tam bir saçmalık.. Neyse ki çocuk gibi bi getirisi var. Tek kari bu olsa gerek..

Konu hortlamış madem cevap vereyim. Bir hafta önce uzun süren iletişimsizlik ve öfke halinin bir patlaması yaşandı. Öfkenin sebebi eşimin geçmişten gelen ve yine unuttuğu bir ödemenin açığa çıkması ve benden gizlemeye çalışması. Gizlemiş çünkü aşırı tepki veriyormuşum. Tam dört yıl önce kapatması gereken telefon hattının 30 TL lik borcunu kapatmayı yine ve yeniden unuttuğu için o fatura 700 TL olarak çıktı karşımıza. Şaşırdım mı? Elbette hayır. Rahat adam. Ödenir bir şekilde ne olacak ki. İdrak bir süre daha kendine zerre harcama yapmaz ve ödenir. Aman sanki milyon dolarlardan bahsediyoruz. 700 TL altı üstü değil mi?

Velhasılı kelam asrın patlamasını yaşadım. Kaba tabirle onu itin totosuna sokup çıkardım. Olağanca arsızlığıyla üste çıkmaya çalıştı, beni iyice çileden çıkardı. Kardeşimi aradım. "ablacım araba ayarla valizler olacak oraya geliyorum" dedim. Telefonu kapatınca az evvel ayrılırsan ayrıl diye kafa tutan adamın etekleri tutuştu. "gel bir konuşalım" dedi.

Konuştu konuştu. Aynı şeyler. Dinlemedim bile çoğunu. "bak sana şaka gibi geliyor ama ne ben sensizlikten ölürüm ne de sen. Böyle devam edersen bitecek bu evlilik. Ben artık sana kızamıyorum bile." dedim. Konuşmanın sonunu "evlenip evimize ilk girdiğimizde nasılsan öyle ol. Öyle güven öyle sev. Şüphe etme artık" diyerek bitirdi. Eskiden olsa etkilenir kendimi suçlardım ama zerre kadar etkilenmedim.

Boşanmak lafta kolay ama evlat olunca kırk kere düşünmeyi gerektiren bir karar maalesef. Ben artık düşünemiyorum, gelecekle ilgili plan yapamıyorum. Sıkıştım bu hayatta. Bazen kendimi keşke beni aldatsa, şiddet gösterse de bir dakika bile düşünmeden gideceğim bir sebep verse diye düşünürken buluyorum. Ne kadar acınası bir düşünce değil mi? Oğlum ve oğlumun sorumlukları olmasa bu kadar düşünmezdim muhtemelen.
 
Konu hortlamış madem cevap vereyim. Bir hafta önce uzun süren iletişimsizlik ve öfke halinin bir patlaması yaşandı. Öfkenin sebebi eşimin geçmişten gelen ve yine unuttuğu bir ödemenin açığa çıkması ve benden gizlemeye çalışması. Gizlemiş çünkü aşırı tepki veriyormuşum. Tam dört yıl önce kapatması gereken telefon hattının 30 TL lik borcunu kapatmayı yine ve yeniden unuttuğu için o fatura 700 TL olarak çıktı karşımıza. Şaşırdım mı? Elbette hayır. Rahat adam. Ödenir bir şekilde ne olacak ki. İdrak bir süre daha kendine zerre harcama yapmaz ve ödenir. Aman sanki milyon dolarlardan bahsediyoruz. 700 TL altı üstü değil mi?

Velhasılı kelam asrın patlamasını yaşadım. Kaba tabirle onu itin totosuna sokup çıkardım. Olağanca arsızlığıyla üste çıkmaya çalıştı, beni iyice çileden çıkardı. Kardeşimi aradım. "ablacım araba ayarla valizler olacak oraya geliyorum" dedim. Telefonu kapatınca az evvel ayrılırsan ayrıl diye kafa tutan adamın etekleri tutuştu. "gel bir konuşalım" dedi.

Konuştu konuştu. Aynı şeyler. Dinlemedim bile çoğunu. "bak sana şaka gibi geliyor ama ne ben sensizlikten ölürüm ne de sen. Böyle devam edersen bitecek bu evlilik. Ben artık sana kızamıyorum bile." dedim. Konuşmanın sonunu "evlenip evimize ilk girdiğimizde nasılsan öyle ol. Öyle güven öyle sev. Şüphe etme artık" diyerek bitirdi. Eskiden olsa etkilenir kendimi suçlardım ama zerre kadar etkilenmedim.

Boşanmak lafta kolay ama evlat olunca kırk kere düşünmeyi gerektiren bir karar maalesef. Ben artık düşünemiyorum, gelecekle ilgili plan yapamıyorum. Sıkıştım bu hayatta. Bazen kendimi keşke beni aldatsa, şiddet gösterse de bir dakika bile düşünmeden gideceğim bir sebep verse diye düşünürken buluyorum. Ne kadar acınası bir düşünce değil mi? Oğlum ve oğlumun sorumlukları olmasa bu kadar düşünmezdim muhtemelen.
Yemin ederim aynı düşünceler bende de oluyor. Aldatsa ve şiddet dediğin.. Acınası bi düşünce mı bilemem ama insana bunu dahi düşündürene bi bakmalı.. Benim de çocuğum var. Ama şu an boşanma gibi bi durum olmadığından mıdır bilmem çocuk da olsa bi ömür böyle boşa harcanmamalı , zaten çocuk da iki manyağın arasında büyüse daha mı iyi diyorum.. Karışık işler.. Evlilik şu durumlarda mutlaka bitmeli diye bi kitap olsa , duygular işin içine girmese keşke..
 
böyle kolay olmamalı ya. bilmiyorum, ben elle tutulur bi sebep göremedim. bence bir kere evlenmeye karar verecek kadar birbirini sevmiş olan iki insan dişi ile tırnağı ile tutunmalı evliliğine bütün ümitler tükenene sevilmediğine sevmediğine kanaat edene kadar ayrılmayı düşünmemeli. şöyle içten sevgi dolu davranışların, güzel güzel konuşmaların çözemeyeceği sorun var mıdır ki? bize bu anlattıklarınızın hepsini eşinize de anlatsanız? vakit geçirmek istediğinizi söyleseniz? çocuğu erkenden uyutup eşinizle yatağınıza gitseniz? tekrar ısınsanız birbirinize. ne bileyim..
 
Takip ettiğim, samimiyetine ve zekasına güvendiğim bir üyesiniz. Zeki insanlara yol göstermekte zordur, çünkü çoğu yöntemi denemiştir, ne önerebilirm ki diye düşünmeme rağmen nacizane bir kaç şey yazacağım.

Çocuğunuzun zorluğu, yatakları ayırmanız, maddi sıkıntılar vs derken gerçekten bir evliliği en çok zorlayacak şeyleri yaşıyorsunuz. Ama şunu da söyleyeyim bunları yaşayan başka bir çift olsaydı boğaz boğaza gelecek kadar kavgalar, hakaretler, terkedilen evler, 3.şahıslarla yakın ilişkiler, ailelere şikayetler birbirine giren insanlar vs vs derken daha büyük olaylar yaşarlardı. Bu bile evliliğinizin kurtarabilirliğini hissettirdi bana. Ama asıl sorun, siz bunu istemiyorsunuz, kapıları tamamen kapatmışsınız.

Normal olanı varsayalım, evliliklerde çiftler çocuk ilk doğduğu zaman bir süre birbirini ihmal eder. Zamanla çocuğun uykusu düzene girer, kadın daha az yorulmaya başlar. Eşine cinsel anlamda daha kolay cevap vermeye başlar, iletişim artar. Kadın daha çok sosyalleşir o yüzden daha motivedir. Çocuk biraz daha büyür aile büyüklerine bırakılarak kısa hafta sonu tatilleri yapılır. Dinlenirsin, sevişirsin, konuşursun duygular uyanmaya başlar. . Çiftler yine birbirine vakit ayırır. Yani bizde böyle oldu en azından. Salıvermedim, ne yapabileceğimi düşündüm. Cafeye bile gitmeyi sevmeyen adamı kısa tatillere alıştırdım. Kafa nereye biz oraya havasında, bavulunu topla 1 geceliğinede olsa kaç pozisyonundayız artık. Sürpriz dedim, sıkıldım dedim ikna ettim bir şekilde. Tadına varınca kendisi talep ediyor artık.

İnan bizimde ilk yıllarımızda çocuklar kendileri de sosyalleşmeye başlayana, bizler daha da olgunlaşana kadar ciddi problemlerimiz oldu. Senin gibi, ev arkadaşı gibi yaşar gideriz, çocuklar büyüyünce boşarım, aman benden cinsel anlamda beklentisi olmasın, rahibe gibi yaşamaya razıyım deyip cinsellikten iğrendiğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Ama tüm bu negatif duygularıma rağmen yine başardık, kurtardık. Çünkü bir dönem birbirimizi sevebilmiştik. İnan isteyince ve çabalarına cevap alınca kurtarılabiliyor. Ve sen değiştirirsen karşındaki sende ki değişimi farketmeye ve ayak uydurmaya başlayacak. Etkiye tepki gibi.

Burda da iş yine biz kadınlara düşüyor. Çünkü klişe olacak belki ama erkekler çocuk gibi, onların sorunu farketme, çözmek için yöntemleri bulma, girişimde bulunma ve halletme yetileri bizler gibi kuvvetli değil. Onların daha düşünmeye başladığını biz çözmüş oluyoruz. Hayatın genelinde bile bu böyle. İnan eşime ben sana demiştim demekten yoruldum ve artık hiç anlamadığım bir konu bile olsa fikir soruyor. Çünkü oda kadınların öngörebilme yeteneğini inanıyor çünkü defalarca tecrübe etti.

Benim önerim şu ki, evlilik terapistini denedik olmadı demişsiniz. Eşiniz gitmiyor yada yararına inanmıyosa inandırın o zaman. Önce siz bir psikoloğa gidin. Faydasını değişiminizi görsün. Evliliğinize faydası olamasa, hatta kurtarmayı değil bitirmeyi düşündürecek şekilde motive olsanız bile, siz faydasını görmüş olacaksınız. Şu buhranı, belirsizliği atacaksınız kafanızdan. Sizi en çok yoran belirsizlik, kararsızlık bence, en azından bu sorunu çözmüş olacaksınız. Ne yapmanız gerektiğini, bunun için izlemeniz gereken yolları hesap edeceksiniz. Bu bile size güç verecek, motivasyonunuz artıracak. Hakkınızda hayırlısı olsun.
 
böyle kolay olmamalı ya. bilmiyorum, ben elle tutulur bi sebep göremedim. bence bir kere evlenmeye karar verecek kadar birbirini sevmiş olan iki insan dişi ile tırnağı ile tutunmalı evliliğine bütün ümitler tükenene sevilmediğine sevmediğine kanaat edene kadar ayrılmayı düşünmemeli. şöyle içten sevgi dolu davranışların, güzel güzel konuşmaların çözemeyeceği sorun var mıdır ki? bize bu anlattıklarınızın hepsini eşinize de anlatsanız? vakit geçirmek istediğinizi söyleseniz? çocuğu erkenden uyutup eşinizle yatağınıza gitseniz? tekrar ısınsanız birbirinize. ne bileyim..

Aramızda bir duvar var bir türlü yıkılmayan. Böyle samimi istekleri bile söylemiyoruz birbirimize. Hala sevdiğimizi düşünüyorum birbirimizi lakin sevgi tek başına yeterli olmuyor.
 
Takip ettiğim, samimiyetine ve zekasına güvendiğim bir üyesiniz. Zeki insanlara yol göstermekte zordur, çünkü çoğu yöntemi denemiştir, ne önerebilirm ki diye düşünmeme rağmen nacizane bir kaç şey yazacağım.

Çocuğunuzun zorluğu, yatakları ayırmanız, maddi sıkıntılar vs derken gerçekten bir evliliği en çok zorlayacak şeyleri yaşıyorsunuz. Ama şunu da söyleyeyim bunları yaşayan başka bir çift olsaydı boğaz boğaza gelecek kadar kavgalar, hakaretler, terkedilen evler, 3.şahıslarla yakın ilişkiler, ailelere şikayetler birbirine giren insanlar vs vs derken daha büyük olaylar yaşarlardı. Bu bile evliliğinizin kurtarabilirliğini hissettirdi bana. Ama asıl sorun, siz bunu istemiyorsunuz, kapıları tamamen kapatmışsınız.

Normal olanı varsayalım, evliliklerde çiftler çocuk ilk doğduğu zaman bir süre birbirini ihmal eder. Zamanla çocuğun uykusu düzene girer, kadın daha az yorulmaya başlar. Eşine cinsel anlamda daha kolay cevap vermeye başlar, iletişim artar. Kadın daha çok sosyalleşir o yüzden daha motivedir. Çocuk biraz daha büyür aile büyüklerine bırakılarak kısa hafta sonu tatilleri yapılır. Dinlenirsin, sevişirsin, konuşursun duygular uyanmaya başlar. . Çiftler yine birbirine vakit ayırır. Yani bizde böyle oldu en azından. Salıvermedim, ne yapabileceğimi düşündüm. Cafeye bile gitmeyi sevmeyen adamı kısa tatillere alıştırdım. Kafa nereye biz oraya havasında, bavulunu topla 1 geceliğinede olsa kaç pozisyonundayız artık. Sürpriz dedim, sıkıldım dedim ikna ettim bir şekilde. Tadına varınca kendisi talep ediyor artık.

İnan bizimde ilk yıllarımızda çocuklar kendileri de sosyalleşmeye başlayana, bizler daha da olgunlaşana kadar ciddi problemlerimiz oldu. Senin gibi, ev arkadaşı gibi yaşar gideriz, çocuklar büyüyünce boşarım, aman benden cinsel anlamda beklentisi olmasın, rahibe gibi yaşamaya razıyım deyip cinsellikten iğrendiğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Ama tüm bu negatif duygularıma rağmen yine başardık, kurtardık. Çünkü bir dönem birbirimizi sevebilmiştik. İnan isteyince ve çabalarına cevap alınca kurtarılabiliyor. Ve sen değiştirirsen karşındaki sende ki değişimi farketmeye ve ayak uydurmaya başlayacak. Etkiye tepki gibi.

Burda da iş yine biz kadınlara düşüyor. Çünkü klişe olacak belki ama erkekler çocuk gibi, onların sorunu farketme, çözmek için yöntemleri bulma, girişimde bulunma ve halletme yetileri bizler gibi kuvvetli değil. Onların daha düşünmeye başladığını biz çözmüş oluyoruz. Hayatın genelinde bile bu böyle. İnan eşime ben sana demiştim demekten yoruldum ve artık hiç anlamadığım bir konu bile olsa fikir soruyor. Çünkü oda kadınların öngörebilme yeteneğini inanıyor çünkü defalarca tecrübe etti.

Benim önerim şu ki, evlilik terapistini denedik olmadı demişsiniz. Eşiniz gitmiyor yada yararına inanmıyosa inandırın o zaman. Önce siz bir psikoloğa gidin. Faydasını değişiminizi görsün. Evliliğinize faydası olamasa, hatta kurtarmayı değil bitirmeyi düşündürecek şekilde motive olsanız bile, siz faydasını görmüş olacaksınız. Şu buhranı, belirsizliği atacaksınız kafanızdan. Sizi en çok yoran belirsizlik, kararsızlık bence, en azından bu sorunu çözmüş olacaksınız. Ne yapmanız gerektiğini, bunun için izlemeniz gereken yolları hesap edeceksiniz. Bu bile size güç verecek, motivasyonunuz artıracak. Hakkınızda hayırlısı olsun.

Teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için. Ancak zeki insanların ilişki konusunda başarılı olduğu fikrinize katılmıyorum. Zira her yöntem düşünülse de uygulanmıyor. Aksine ortalama bir zekaya sahip insanlar insan ilişkileri konusunda daha başarılı ve çok daha mutlular.

Gerçekten merak ediyorum cevap verirseniz sevinirim. Nasıl aştınız eşinizle aranızdaki duvarı? Özellikle şu cinsellikten uzaklaşma be tiksinme muhabbeti nasıl son BULDU? Zihninizdeki boşanma fikrinden nasıl vazgeçtiniz?

Fazlasıyla saçma bir durum lakin bende şöyle bir şey oluyor. Ben bir kez boşanma üzerine planlar yaptım ve geleceğe yönelik bu doğrultuda hayaller kurdum ya, duygularımı tamamen kapattım bu yüzden. Olumlu gelişmeler olsa da o kararı zihnimde verdiysem bir şey düzelmez düşüncesinde oluyorum. Bu da bir tür ruh hastalığı bence. Odaklandığım düşünce, uygulamak istediğim plan her ne ise ondan tamamen kopamıyorum. Tamamen vazgeçmiyorum. Öte yandan bekleme döneminde bari huzurlu olayım da diyemiyorum.

Esasen bu evliliğimden bağımsız bir durum. Yani biri bana kendini ve hayatını tek kelime ile tanımla dese, Araf derim. Başka da açıklamaya gerek duymam. Hayatımın her alanında araftaydım, hala öyleyim. Dolayısıyla asla mutlu olamıyorum. Olasılıklar üzerinde o kadar düşünüyorum ki, o andaki mutluluğu ve huzuru kaçırıyorum.
 
Merhaba hatunlar
Bu konuda başarabilirsem sadece evliliğimle ilgili yazmak istiyorum ki, sağlıklı ve işe yarayan cevaplar alayım. Oğlumu ya da geriye kalan hiçbir şeyi dahil etmeyeceğim konuya.

Eşimle iki buçuk yıllık bir beraberliğin sonunda evlenmeye karar verdik. Evliliğimizin beşinci yılındayız. Toplamda yedi yıldır hayatımda kendisi. Önceden de evliliğimizle ilgili bir konu açmıştım lakin içerik farklı olduğundan ve o dönem benim kendi hatalarım fazla olduğundan dolayı herkes evliliğimi kurtarmama yönelik fikirler verdi. Belki yine hatalarım vardır bilmiyorum.

Evliliğimizin ilk iki yılı nispeten güzeldi. Oğlum hareketlenmeye başladıktan sonra öncelikle yatakları ayırdık. Çünkü gece kırk kere uyanan, uyandığında ses çıkarmadan yataktan atlamaya çalışan, hatta abartıp diğer odalara giden bir oğlumuz vardı. Tek yatırmaya çalıştığım her gece mutlaka bir kaza atlattık. Sabah erken saatte işe gitmesi gereken eşim çok fazla uykusuz kalınca çözümü oğlumla diğer odaya geçmekte bulduk. Sonraki zamanlarda yatak ayırma girişimlerim, oğlumun ısrarla yataktan düşmesi veya gece evin içinde uykulu dolaşmaya çalışması yüzünden hüsranla sonuçlandı. Sonuç itibariyle 41 aylık oğlumla birlikte uyuyoruz hala. Eşim de yatak odasında. Bu ayrıntıdan sonra diğer konulara geçeyim.

Eşimin yaptığı bazı hatalar ve oğlumuzun çok zor bir çocuk olması münasebetiyle ciddi kopukluk oldu aramızda. Önce sarılıp öpmeler bitti, sonra cinsel hayatta sorunlar başladı. Son olarak sohbet etmekten bile aciz iki insana dönüştük. Maddi sorunlar da zor çocuk yorgunluğuna eklenince birbirimize tahammülümüz bitti.

Iki hafta önce bu konuyu konuşmak istedim eşimle. Bana "sen sadece eleştiriyorsun çözüm üretmiyorsun ben bu durumdan bıktım. Ayrılmak ise isteğin, lafı oraya getireceksen itiraz etmeyeceğim" dedi. Ben de "neden çözümü ben üretmek zorundayım sen neden o güzel kafanı yormuyorsun" dediğimde "ben artık bu evlilik için ne yapalım diye düşünmeyeceğim, düşünmüyorum zaten. Sen zamanında attığım tüm adımları geri teptin." dedi. Konuşma yarım kaldı,tıkandı. Çünkü en sevdiği şey geçmişteki hataları meydana çıkarmaktır. Lakin bunu ben yapsam rahatsız oluyor.

Eşim işi dışında bir şey düşünmeyen, sürekli elinde telefon olan ve de ailece aktivite yapmaya yanaşmayan birine dönüştü. Açıkçası ben de artık talepte bulunmuyorum. Oğlumla vakit geçiriyorum ve bu durumu da kanıksadım. Yani genel olarak oğlumla iki kişilik bir hayat sürüyoruz esasında.

Uzunca süredir ayrılmak istiyorum. Sevgim bitti mi bitmedi mi bilmiyorum. Çok da umurumda değil artık. Ancak oğlumun özel durumundan dolayı, oğlumla birlikte hayat kuracak durumum yok şu an. Ne maddi ne de manevi. Ailemin yanına asla gitmem. Fazlaca sebebim var. Ancak oğlumla ayrı bir hayat kurabilmek için de en az üç yıla ihtiyacım var. Sebepleri tek tek yazmayayım, uzun sürer. Lakin durum bu.

Öte yandan eşim bir iki yıl sonra yeni bir çocuk sahibi olmaktan bahsediyor ara sıra. Çünkü dengesiz. Başlarda şiddetle karşı çıkarken şimdi "hı hı" deyip susuyorum. Cevap vermek bile gelmiyor içimden.

Evliliğimiz nasıl bu hale geldi derseniz, inanın ben de bilmiyorum. Eşimin hataları benim hatalarım, oğlumuzun zorluğu, maddi sıkıntılar. Bir şekilde koptuk sonunda.

Şimdi ben öyle bir haldeyim ki, boğuluyorum sanki. İçimden "şu an bu evde durman gerekiyor. Oğluna bir gelecek sağlaman için bu şart. Beklenti içine girme. Ev arkadaşın gibi düşün" diyorum. Öte yandan "şu an ayrılamıyorsan ufacık da olsa bir umut varsa düzelmesi için, o yönde adım at" diyorum. Lakin içimden gelmiyor.

Kavga etmiyoruz. Hani seslerin sürekli yükseldiği bir ev değil bizimkisi. Ya da birbirimize hakaret edip psikolojik şiddet uygulamıyoruz. Ancak sürekli laf sokma, imada bulunma mevcut. Fazlasıyla hem de. Oğlum son dönemlerde babasına karşı çok tepkili. İtiyor, gitmesini istiyor. Sevmek istediğinde karşı çıkıyor. Birlikte oyun oynamıyor babasıyla vs. Biliyorum eşim bu duruma da çok üzülüyor. Çünkü oğlunu sever fazlaca. Ancak yetiştirilme tarzından dolayı oğluyla eğlenmeyi, oynamayı bilmez. Beceremez.

Bir süre önce bizi birbirimize bağlayan oğlumuz vardı. Şimdi oğlum da sadece benimle zaman geçirmek isteyince, tamamen koptuk diyebilirim. Bilmiyorum bu durum geçici mi ama eşime karşı tamamen nötr durumdayım şu anda. Hasta olunca ya da ölme ihtimalini düşününce merhamet duyuyorum. Ancak onun dışında bir his yok.

Eşime göre ben çok kurcalıyor, çok düşünüyorum. Abartacak bir durum yok. Ben ise, ömür boyu böyle büyük bir boşlukta yaşamak istemiyorum. Öte yandan sırf annesinin hisleri köreldi diye oğlumu aile ortamından mahrum bırakmak da istemiyorum.

Kafamdan atamadığım ayrılık fikri, büyük şehirde özel ilgi bekleyen bir çocukla yalnız yaşama zorluğu ki şu an öyle bir ihtimal bile yok. Evliliğin düzelmesi adına zerre adım atma isteğim de yok şu an için.

Esasında üzülüyorum da bu duruma. Biz birbirimizi çok sevmiştik düşününce. Neden ve nasıl bu hale geldik hiç bilmiyorum.

Ben içinde bulunduğum zamanı nasıl daha katlanılır hale getirebilirim söyleyin lütfen. Nefes alamıyorum çünkü artık. Ne gitmek mümkün oluyor ne de kalmak. Heh arabeske de bağladım sonunda çok güzel. Ancak durumu özetleyecek tek cümle bu.

Yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.
offf offf ben yazsam bu kadar iyi anlatamazdim durumumu ...😖
 
Ortalama zekaya sahip insanlar, insan ilişkilerinde daha mutlular demişsiniz ya. Evet belki bir derece, kendince mutlu. Sartlara tahammul etmesi gerektigini düsünen, boyun eğen, kocasının koyduğu kuralların dısına çıkmayan, problem çikartmadıği icin de problem yasamayan kadınlar var. Baktığınız zaman evet mutlu. Ama samimiyetsiz bir mutluluk.

Ben yönetildigim, kalıba sokulduğum, isteklerimin yok sayıldığı bir evliliği yürütebilecek bir kadın değilim. Baş kaldırırım, hayırımın savaşını veririm. Ama tam tersi saygı, değer görüyorsam ona göre tahammülüm ve çabamda değisir. Hikayede kurtda olabilirim kuzuda, bu tamamen karşımdakinin niyetiyle alakalı.


Ama şunu da söyleyeyim bunları yaşayan başka bir çift olsaydı boğaz boğaza gelecek kadar kavgalar, hakaretler, terkedilen evler, 3.şahıslarla yakın ilişkiler, ailelere şikayetler birbirine giren insanlar vs vs derken daha büyük olaylar yaşarlardı. Bu bile evliliğinizin kurtarabilirliğini hissettirdi bana. Ama asıl sorun, siz bunu istemiyorsunuz, kapıları tamamen kapatmışsınız.

Siz dediğiniz gibi kendiniz kapatmişsınız. Bu yüzden evliliğinizdeki olumlu yönleri göremiyorsunuz. Yukarıda alıntıladığımda ki gibi ciddi sorunlara rağmen o tepkileri vermiyorsunuz birbirinize. Bu olumlu yön, kurtarabilme şansınızı düsündürdü bana. Saygı ve sevginiz var hala. Sevmeyen ve umudu olmayan bir erkek uzun süredir aynı yatağı paylaşmadığı bir kadına tahammül etmez. Hala yanınızda ama çözecek gücü, bilgisi yok, sorunu halledecek olan sizsiniz ama sizde çözmek istemiyorsunuz. Araftayım demişsiniz ya. Evliliğinizin tanımı aynen bu. Ne gidebiliyorsunuz birbirinizden, ne kalabiliyorsunuz. Tam ortada birbirinizden bir adım bekliyorsunuz. Ahkam keser gibi büyük büyük laflar etmek istemem. Sonucta sizide eşinizde tanımıyorum. Ama yorumlarınızdan algıladığım bu.

Gerçekten merak ediyorum cevap verirseniz sevinirim. Nasıl aştınız eşinizle aranızdaki duvarı? Özellikle şu cinsellikten uzaklaşma be tiksinme muhabbeti nasıl son BULDU? Zihninizdeki boşanma fikrinden nasıl vazgeçtiniz?

Aslinda bunu aşabilecek en zor kadınlardan biriyim. Ben istemesemde kocamin ihtiyaçlarıni karşilamak icin bunu yapmaliyım diyebilecek bir kadın değilim. Defalarca isteksizligimin nedenini konuştuk. Eşim "biz siz kadınlar gibi değiliz, bir erkeğin ihtiyaçları var ve bunu karısıyla yaşamalı, doyuma ulaşmalı" yı savunurken, ben "bir kadınında duygusal ihtiyacları var, bu yönü tatmin edilemeyen kadın, esine bu konuda cevap veremez. Fıtratımız bu, istememi sen sağlayacaksın" kafasındaydim. Ona görede ihtiyaçları karşilanmayan erkek, mutsuz oldugu icin duygusal atraksiyonlar yapıp karısını mutlu edemez vs vs. Konuşmanın sonu hep sen yap, sen başlat, bende cevap verebilirimlere geliyordu. Aslinda domino taşı gibi birimiz devirsek taşı, oda digerlerini oynatacak yerinden. Tam bir deli işi düğüm anlayacağınız, inatlaşıyorduk resmen.

Evliliği bitirmek kolay olanıydı. Ama çocuklarım için devam ettirmem gerektiğini düsündüm. Çocuklarım ileride "ben neden anne babamla aynı evde büyüyemedim" diye sordugunda ona "beni duygusal olarak tatmin etmiyordu, uyuşmuyorduk" demek istemedim. Ve ben devam ettirmem gerekiyorsa da bunu mutlu olarak yapmayı sectim. Ha karsimdakinden cabama karşi bir tepki alamasaydım yine olmayacaktı belki.

Daha öncede soyledigim gibi kisa tatiller, başbasa gezmeler, birlikte eğlenecegimiz mekanlara programlar yaptım. Eglendigimiz arkadaş gruplarımızla planlar yaptım. Paylaşim artınca, birlikte gülebildik, gülünce sarılabildik, öpüşebildik vs vs. Mutlu edince tatmin olduk, tatmin olunca devamını istedik ve devamı için huyuna gittik. Ben direkt cinsellikteki problemi çözmeye çalısmadım. Evliliğimi kurtarma yoluna gittim, paylasım artınca cinsellikte kendiliğinden çözüldü.
 
X