- 12 Temmuz 2006
- 58.732
- 224.309
- 1.223
- 53
- Konu Sahibi kavun kokusu
- #301
Önyargılar bir kenara bırakılsa ve annelikle ilgili düşünceler açıkça konuşulsa ne güzel olurdu, anne olmak istemeyenler açık yüreklilikle düşüncesini yazdığında hakarete uğruyor, annelik nasıl sevilmez, bir bebek nasıl sevilmez deniyor.Ben size hak verdim. Ama neden haklı olduğunuz konusunda yorum yapmayacağım. Bi de beni linç etmekle uğraşmasınlar "dünyanın en iyi, en duyarlı anneleri" (!)
Ama şunu söyleyebilirim lohusa depresyonu falan yaşamadım. Kızıma karşı sevgisizlik, ilgisizlik bir yana sesimi bile yükseltmem. Anneliği hala sevmiyorum. Korkuyla, endişeyle, paranoyalarla yaşamak zor geliyor. Hatta bazen böyle leş bi dünyaya onu getirdiğim için suçluluk duyuyorum. Anneliği sevmiyorum ama kızımın saçının teline zarar gelse yaşayamam. Evet kesinlikle yaşayamam. Onunla geçirdiğim her an kıymetli. Zor ama kıymetli. Kendimi uçurumu bi ip üzerinde elimde kristal bi yumurta ile geçmeye çalışıyormuş gibi hissediyorum. Yumurtaya aşığım ama bu görevin korkusu ağır geliyor.
Neyse sizin için hayırlısı olsun.
Size açık yüreklilikle bir şey yazayım mı? İsteyerek hatta yıllarca özlemini çekerek anne olmak isteyenlerde, annelikten bir bebeğin sorumluluğunu almaktan korkanlarda çocukları olduğunda aynı korku ve endişeleri yaşıyor aslında ama bunu dile getirirse kötü anne, kutsal anneliğe laf getirmekten korkuyor.
Doğuma kadar karmaşık duygular içerisindeydim, korktum, panikledim, bir yanım sevdi, bir yanım ürktü, kendi sorumluluğumu almaya zorlanırken küçük bir bedenin sorumluluğu çok korkuttu, sevmedim mi çok sevdim ama korkularımda ağır bastı zira bir bebeğin hayatı boyunca tek ihtiyacı süt, bez, kıyafet değil, bebeğiniz sizin dizinizin dibindeyken, henüz kendi başına dış dünyaya açılmamışken ki tehlikeler başka, taciz, istismar, geçireceği hastalıklar, ona istediği mamayı alamama, bezini alırken zorlanma vs ama ne zaman ki büyüyor ve sizden bağımsız olmaya başlıyor tehlikelerin adı da büyüklüğü de değişiyor, görmediğiniz bilmediğiniz insanlara karşı koruyamama korkusu kaplıyor içinizi, sapkın düşünceli bir aşıkla çakışırsa yolu, uyuşturucu batağına düşerse, okulda herşeyden bi'haberken gözü dönmüş birileri okulu basar da çocuğunuz dahil tüm çocuklara ateş ederse, sokakta bir kör kurşun isabet ederse, eşi kötü biri olursa, şiddet görürse, boşanmak isterken öldürülürse, tarafı olmadığı bir kavgayı ayırırken 20 yerinden bıçaklanırsa, bu düşüncelerin paniklerin sonu gelmiyor, böyle yaşanmaz bunları düşünerek hayat geçmez, bunları düşününce kimse çocuk sahibi olmasın denebilir ama anne olmak böyle bir şey işte, siz ne yaparsanız yapın ömrü billah bu korkular peşinizi bırakmıyor, bu sorumluluk sürekli yoruyor sizi, beyniniz bedeniniz yoruluyor, evliliği sorunlu olan kadınlar bile ne diyor? Çocuklarım olmasaydı bu adamı bir dakika çekmezdim, anne hep önce evladı için korkuyor, önce evladın istekleri için yaşıyor, zira size emanet edilen bir çocuğu en iyi şekilde yetiştirip koruyup kollamanız gerekiyor, ben tek olsam belki dünyaya meydan okurum ama evladım aklıma gelince duraksıyorsam, attığım adım bana zarar verirden önce evladıma zarar verirse diye düşünüyorsam, zaman zaman annelikten yoruluyorsam kötü bir anne miyim, hangimiz kötü anne ki? Bile isteye açlıktan öldürmediğimiz, doğurup çöp konteynerine, ormana atmıyorsak hiçbirimiz kötü anne olamayız, bir kadının bundan korkması ya da bunları hiç düşünmeden direkt sorumluluk almak istememesi çok anlaşılmaz bir durum mu?
Annelik kolay mı? Annelik kolay diyebilecek bir anne var mı gerçekten?