- 12 Temmuz 2006
- 58.726
- 224.293
- 1.223
- 53
- Konu Sahibi kavun kokusu
- #341
Ayrıca her kadın kendini bilir, neyi ne kadar yapabileceğinin farkındadır, biz insanları baskıyla yapamayacakları şeylere de zorluyoruz.Şu kötülüklerin baş kahramanı çoğunlukla erkek. Kadınlar bu korkularını özgürce dile getirebilse belki toplumda erkekler üzerinde de bi baskı oluşabilir. Bilinçaltına "üremek istiyorsanız kadına da, çocuğa da iyi davranacaksınız. Kadınlar sizin kötülük yapma ihtimaliniz yüzünden çocuk sahibi olmak istemiyor" mesajını verebilmeli. Ama topluma bakınca bu o kadar imkansız geliyor ki. Daha biz kadınlar kendi içimizde bile çocuk sahibi olmak istemeyen kadını anlayışla karşalayamıyoruz. Hala kocasını elinde tutmak için doğuran kadınlar var. Aslında elimizde çok büyük bi güç var ama kullanmayı bilmiyoruz.
Asla kendimi 2-3 çocuklu, pembe panjurlu evinde akşam beyine mis gibi yemekler yapan bir kadın olarak hayal etmedim, aklımın, bilgimin, enerjimin yeteceği çocuk sayısı 1'di, hiçbir zaman eli lezzetli muhteşem yemekler döktüren biri olamadım, yemek yemeyi sevmiyorum çünkü, karnım doysun yeter deyip ekmek arası peyniri kıvırıp yesem oh doydum yeterli derim, yemeyi sevmeyince de yapmayı da sevemedim:)
Aslında evi çiçek kokularıyla misler gibi parlatan, yemek yapan, boy boy çocuk büyütebilecek biri değilim ama aşık oldum, evlendim, eşim anlayışlı bir adam, beni çok da sevmiş, ki olduğumdan başka birine dönüştürmeye çabalamadı, bir de çocuğumuz oldu ama tek çocukla kaldık çünkü bu konuda aynı düşünüyorduk, bu dünyaya tek çocuk yeterdi.
Lakin toplum baskısı, ki söz konusu evlilik ve annelik olunca kadınların baskısı demek doğru olacak, her daim tek çocuklu olmam eleştirildi, haddi aşan cümlelerle üstelik, yaşım 47 hala bir tane daha olsa, evdeki 4 bacaklıya verdiğin sevgiyi, ilgiyi kendi çocuğuna versen diyenler var :))) Belki ben yarın öleceğim, 24 yaşındaki kızıma daha anne olmadan annelik yapacaksın diyerek sorumluluk vermem mi bekleniyor bilemiyorum.
Sürekli hamile kaldığım ama kürtaj yaptırdığım bile iddia edildi ki kimseyi ilgilendirmediği halde hayır tek hamilelik tek doğum, hiç kürtajım, düşüğüm olmadı diye açıklamalar yaptım bir süre, sonra dedim ki ben kimsenin hayatına müdahil olmuyor, açıklama beklemiyorsam kimi ilgilendirir benim seçimlerim.
Ben çocuğumu sevdiğim adamla mutlu giden evliliğimde sevgiyle büyüyecek bir çocuk olsun diye doğurdum, korktum, korkuyorum, panikledim hep panikleyeceğim ama istedim de ayni zamanda, yaşlanınca bana bakacak bir sürü çocuğum olsun istemiyorum, ben baktım sıra sende diyemiyorum, diyemem, mizacım böyle, çok çok bakımevine giderim, o mutlu olsun, sevgi, saygı nedir, iyi bir insan olmak nedir bilsin kafi.
Kardeşi yokmuş olmayıversin, ileride olmasaydı diyeceği bir kardeşe sahip olma ihtimali de söz konusuyken, bazen sizi düşünecek bir dostun kardeşten, akrabadan dahi iyi olduğunu da düşünürsek, eh biraz da aileniz size sevmeyi öğretmişse, azıcık da tek başına ayakları üzerinde durabilmenizi de sağlamışlarsa bu hayatta tek çocuk olarak da varlığınızı sürdürebiliyorsunuz, eksiklik hissetmiyorsunuz.
Diyorum ya, toplum kendisi gibi düşünmeyenlerinde varlığını kabul etmeli ya da en azından önyargıyı bir kenara bırakmalı.