Görünene, anlatılana, yansımalara inanmam. Ben senin yüreğini bilir, tanır gerisini teferruat sayarım. Cebindeki paran, işin, gücün, avatarın beni bağlamaz. Belki de son paranla bana hazırladığın kahveyi, açtığın yer döşeğini servet sayarım. Yürekten, sevgiden beslenen her şey başım üstüne. Olur da canın yanarsa, zalim kapını çalarsa yemeğinden iz bırakmayan aslana dönüşmek boynumun borcu. Aynı yatağa baş koyanların, aynı ekmeği paylaşanların bile ayrıştığı dünyada sen benim gerçeğimsin. Birine seni seviyorum derken bunun iki kelimeden kat be kat çok şey olduğunu bilmeyenler anlayamazlar seni de beni de. Anlayamayacakları bir şey daha; aynı evi paylaşanlar bile uzaklaşırken, belki de daha benimle hiç tanışmayan seni seviyor, yüreğini hissediyor ve bu satırları sana gönderiyorum.