Seninle hiç gezmedik bu şehrin yollarında. Bakmadık mavilere, güzel martilari dinlemedik, beraber keşfetmedik. Kış vardı hep sehrimizde, kar vardı saatlerce üşümeden yürüdüğümüz. Acımasızca yürüyen kalabalıklar gene vardı, ama hiç farkında değildim ben nedense. Bugün artık yeni bir sayfa açtım kendime, ilk defa birini kırmayacağıma dair kendime söz vere vere hem de. Sana vedami çoktan yapmıştım gerçi, aklımda olan tek şey, sen bana veda edebildin mi düşüncesi. Asıl belirsizlik öldürdü hep beni. Sonsuz gururum var demiştim benim ve kimse için değişmez demiştim. Aslında gurur değilmiş benimkisi, umarsizin önde gideniyken, sana olan aşkım, bağlılığım yüzünden kendi değerlerime ihanet eder gibi hissedisimmis, hep kendimden utanisimmis. Bu yüzden yük olarak görmüşüm ben seni, bir nevi rahata ermisim bitince herşey. Aslında senin yazdığın siirlerdeki gibiymis herşey, sonsuz gafletimdenmis. Ayrıldım puslu şehirden, seni gömerek, görüyorum artık, evet aldattin beni, evlenmek zorundaydin ama tek hata sende değilmiş. Ben haksızlık etmişim ikimize. Zor bir itiraf bu benim için bilirsin. Ama halen kendime itiraf etmeyi başaramadığım birşey var, o beni sevmiyordu diye günah cikartmalarim tabiki. Aslında sevmiş olabilirsin, mantıklı bakınca davranışların buna delalet ama yediremiyorum halen inanmıyorum, senin gibi bir adamın sevmek gibi ulvi bir duyguyla onure edilebileceğine.