- 3 Temmuz 2008
- 619
- 1.341
- 313
- Konu Sahibi filmdelisi
-
- #381
Ben buna katılmıyorum. Parayı kimden getiriyorsa erkek, onun sözünden çıkmıyor ve karısını ezdiriyor. Eğer parayı kadının ailesi verse aynı şekilde damadı ezecek.Iste baba parası olsun ister amca ne olursa olsun adam para getiriyor ve evi gecindiriyor
Ben buna katılmıyorum. Parayı kimden getiriyorsa erkek, onun sözünden çıkmıyor ve karısını ezdiriyor. Eğer parayı kadının ailesi verse aynı şekilde damadı ezecek.
O yüzden çiftler kendi yağlarında kavrulmalidir.
Ama o kadar variyete rağmen karısına yokluk yaşatıyormuş.Aile problemimiz yok diyor.
Ama o kadar variyete rağmen karısına yokluk yaşatıyormuş.
Bunları konu sahibi istediği zaman değil kocası kendi istediği zaman temin ederse ve konu sahibinin ihtiyaçlarını göz ardı ederse varlık içinde yokluk olur. Bir de tam tersi konu sahibinin kadinligina lâf etmiş.Pahalı mucevharatlar , markalı çantalar, yurt dışı seyehatlari nasıl yokluk oluyor burayı kavrayamadım.
Bunları konu sahibi istediği zaman değil kocası kendi istediği zaman temin ederse ve konu sahibinin ihtiyaçlarını göz ardı ederse varlık içinde yokluk olur. Bir de tam tersi konu sahibinin kadinligina lâf etmiş.
:)Sevgili konu sahibi
Nasılsın? Eviniz, evliliginiz, çocuklarınız ne durumda?
Şu kısmı defalarca okudum diğer kısımlara odaklanamadım baştan okuyorum şu yazıya bile ceketimi iliklerim ben..Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Boşanma fikrinize birsey diyemem, ne hissettiginizi en iyi kendiniz bilirsiniz. Ama sizde gidenleri telafi etmedikçe, bosanmak tek basina cozum olmayabilir. Cocuklariniz da biraz büyümüştür diye düşünüyorum. Psikolojik destek alsaniz ne kadar iyi olur. Hatta esinizle birlikte; madem mükemmel birine dönüşecek kadar iyi niyetli:)
Teşekkür ederim, oldukça iyiyim.
Çocuklar da gayet iyi, kocam olacak kişi mükemmel birine dönüşse de bende giden gittiği için boşanma planlamaları yapıyorum hala.
Kafama göre değil, çevremdeki avukat arkadaşlarımın fikir ve önerileriyle hareket ediyorum artık.
Aslında bakıldığında sorun yok ama bana göre kendisinin varlığı başlı başına sorun.
Bu sürede evciliğime devam ediyorum sadece.
çok doğru. siz çalışıyor musunuz.Hakkinizda hayirlisi olsun.
Konuyu cok anlayamadim ama hepiniz icin en guzeline varsin insallah her sey.
Maddi sikinti yok, seyahatler luks ev araba var cantalar saatler marka. Ama hala sizden bir seyler mi kisiyor? Ekonomik siddet dediginiz tam olarak nasil bir boyutta sizde?
Esiniz asla anlasamayacagim bir insan. Ama sizin anlasabilmenizi beklerdim. Siz para kazanmayip baba parasiyla ev gecindirmesine takiliyorsunuz. Erkek olmayi para kazanmakla bütünlestiriyorsunuz. Benim asla destekcisi olmadigim cinsiyet ayrimina sempatiyle yaklasiyorsunuz. Öylese kadin olarak o da sizden temizlik cocuk bakimi aileye hizmet falan bekler bu normal bence. Erkege bu rolü bicerken kendinize ne rol biçmistiniz?
Esim de 1 yila yakin zamandir calismiyor. Babasi destek oluyor. Babasinin imkani varken, kendine göre huzurlu olacagi bir is bulmadigi sürece calismamasi taraftariyim. Ac kalmadikca baskasinin agiz kokusunu cekmeye gerek yok. Rahat bir is bulursa calisir.
Ne yaptınız bu süreçte yazdıklarınız öyle etkileyici ki tüylerim diken diken oldu ben de benzer şeyler yaşadım ve aynı duyguyu hissettim yani maddi anlamada dik olduğum.gun s.ktiri basıp gitmek .. ama şimdi eşim iyileşmeye başladı işte zor oldu ama bilemiyorum ben de tahammül bittiğini gördü sanırımBu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Bosandinizmi? Hayatınız ne durumda?:)
Teşekkür ederim, oldukça iyiyim.
Çocuklar da gayet iyi, kocam olacak kişi mükemmel birine dönüşse de bende giden gittiği için boşanma planlamaları yapıyorum hala.
Kafama göre değil, çevremdeki avukat arkadaşlarımın fikir ve önerileriyle hareket ediyorum artık.
Aslında bakıldığında sorun yok ama bana göre kendisinin varlığı başlı başına sorun.
Bu sürede evciliğime devam ediyorum sadece.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?