kızlar bence herkes okumalı
“Çocuk Ne Zaman?”
Bu soruyu sormadan önce insanların, durup düşünebilme olgunluğuna erişmelerini çok isterdim. Yıllarca bu sorudan kaçmış biri olarak, tek dileğim, az sonra yazacaklarımın birilerinin kulağına küpe olması ve istemeden de olsa başkalarının canını yakmaktan vazgeçmeleri.
Toplumumuzda, uzun süreli bir ilişki içinde olmanız hemen göze batar ve ne zaman evleneceğinizi, henüz tanıştığınız herhangi biri bile merak edebilir. Siz, “Eee, evlilik ne zaman?” sorularıyla boğuşurken, bir yandan erkek arkadaşınızın üzerinde baskı kurmaktan korkar, bir yandan da, istemeden de olsa toplumun size uygun gördüğü adımı atmaya zorunlu hissedersiniz. Bu noktada, ne kadar özgür olduğunuza inanırsanız inanın, bir toplum içinde var olduğunuz ve kurallarına ayak uydurmak zorunda kaldığınız için, yemi yutuverirsiniz. Artık, toplumun beklentisi sizi içten içe kemirmeye başlamıştır. Tüm hayatınızı etkileyecek kadar önemli olan ancak sizin bile henüz üzerinde kesin karara varamadığınız evlilik konusunun meraklısı olup çıkarsınız. Ne de olsa, yüzüğü takıp evlilik cüzdanını elinize aldığınız gün bu baskı bitecek ve her şey eski haline dönecektir. En azından siz öyle olmasını umarsınız.
Evlilik heyecanı, balayı ve bir düzen oturtma çabaları sona erer ermez, ikinci baskı karşınıza tüm heybetiyle dikiliverir. Şimdi sırada, ne zaman anne olacağınız vardır. Henüz düşünmüyorsanız “Daha zamanı var.” der ve rahatlıkla bir köşeye çekilebilirsiniz. Ancak baskı şiddetini gittikçe arttırır. Henüz çocuk arzunuzun başlarındaysanız, bu soru biraz canınızı yakar ama cevap verirken düşüncenizi nezaket sınırları içinde ifade ederek konudan sıyrılabilmeyi başarabilir, içinizi burksa da, sinir kat sayınız artmadan yanıt verebilirsiniz.
Ancak, benim gibi, anne olmak için yıllarca çabalamış ve türlü badireler atlatmış iseniz, işte o zaman malum soru yüreğinizi bir bıçak gibi deler geçer.
Ben yıllarca çocuk hasretiyle yanarken, yakın çevrem bu soruyu sormaktan çekinirdi. Ancak, ezkaza yeni bir ortama girdiğimde, yeni tanıştığım mutlu aile tablosu çizen üçlüden anne rolünde olan, bana hemen o soruyu yöneltirdi. “Siz ne zaman düşünüyorsunuz?” İçimden binlerce kötü cevap geçmesine rağmen hep çizgimi ve ağırlığımı korumaya çalışır “İnşallah, henüz düşünmüyoruz” deyip konuyu değiştirmeye çalışırdım. Bu kişi bir de ısrarcıysa, halden anlamayan biriyse, çocuğu ne kadar erken yaparsam o kadar iyi olacağından, bugüne kadar neden yapmadım diye pişman olacağımdan, evlat sahibi olmanın bambaşka bir duygu olduğundan bahsederdi. Ben o sırada içimden çığlıklar atar, ‘Olmuyor işte! Anlamıyor musun?’ diye bağırır ama dışarıya en sakin ses tonumla “Yaaa, evet ama daha zamanı var, bakalım” derdim…
Bir gün bir nakliye firmasının pazarlama görevlisi, yüklemelerimizde kendi hatlarını kullanmam için benden randevu istediğinde, iş konuşacağımızı düşündüğüm için, aklıma yine bu soruyla karşılaşacağım hiç gelmedi. Ben 3. Tüp bebeğimi yaptırmış, 2 gün önce düşük yapıyor olduğumu öğrenmiş, ofisimde kahvemi yudumlayıp kendimi telkin etmeye çalışırken, o tatlı kız tam randevu saatinde kapımda belirdi. İçeri buyur edip, bir kahve ısmarladıktan sonra, hangi ülkelere servis verdiklerini dinlemek için hazırlandım. Fakat kız bir türlü lafa giremiyor, evli olup olmadığımı, ne zaman çocuk düşündüğümüzü merak ediyor, yeni doğum yaptığı için işe bir hafta önce döndüğünden, bebeğini göğsüne aldığında hissettiği duygulardan bahsediyordu. Ben, biran evvel çocuk yapmam konusunda ısrar eden, çiçeği burnunda bir lohusayla aynı odada neredeyse saçımı yolacak pozisyona gelmeme rağmen, sakin çizgimi korumayı başardım. En nihayetinde o bir lohusaydı ve içimden geçenleri dile getirirsem, canını yakmış olacaktım. Bir kez daha, duygularımı içime attım ve “Henüz düşünmüyoruz!!” diye yalan söyledim.
O gittikten sonra günüm berbat oldu mu? Evet! Çalışmak ne kelime, tası tarağı toplayıp eve yollandım. Ve tabi ki o firmayla bir kez bile yükleme yapmadım. O gün, son defa kendimi nezaket kuralları içine hapsederek hasta ettim.
Bazen de annemle bir alışveriş merkezinde gezerken, uzak bir akraba veya komşu teyzeye rastlar, aynı soru sorulduğunda yine aynı nezaketle yalan söyler, o gün tüm gün içime kapanmama sebep olan soruyu sormuş teyze bir de nasihat verip uzaklaşırken, ben hayatıma kaldığım yerden devam etmeye çalışırdım. Bu isteğim artık yıllardır süregelmekte fakat hala çocuk sahibi olamamış olduğumdan, bu sıkça sorulan soru karşısında tahammül sınırlarım iyice zorlanmaya başlamıştı.
Markette, alışverişte, çay sohbetinde, 4 senedir evli olduğum için bu soruyu sormayı kendine hak gören meraklı kişileri zamanla terslemeye başladım. Israr eden olunca, kaba bir şekilde “Evet, biz de çok istiyoruz ama olmuyor! Ne yapalım?” diye ses tonumu yükseltiyordum. Annem her defasında kolumu sıkıyor, suratı şekilden şekle giriyor, meraklı şahıs gittikten sonra “Kızım, neden öyle cevap verdin?” diye soruyor, fakat bir yandan da bana hak verip, onların patavatsızlığından dem vuruyordu.
Zamanla fark ettim ki genç ya da yaşlı fark etmeksizin, toplumumuzda herkesin aynı rutinde yaşaması gerektiği gibi bir beklenti var. Her ne kadar yeni nesil olarak, evlendikten sonra hemen çocuk yapmaya karşı olan bakış açımız eski nesilden farklı olursa olsun, çocuk sahibi olan akranlarımız da aynı çemberin içinde olmamızı istiyor ve bunu merak ediyor. Akraba veya komşu teyzelerin bu ısrarcı tavırlarını eski kuşağın salt bir beklentisi olarak algılayıp, eskiden çocuk sahibi olmanın daha kolay olduğunu da göz önünde bulundurarak, anlayışla karşılayabilmeme karşın, bizim neslin bu merakına ve bilinçsizliğine karşı daha fazla kayıtsız kalmak istemiyorum. Çünkü kısırlık veya bebek sahibi olma yolunda bir takım zorluklar yaşamak, tam da çağımızın gerçeği.
Siz parmakları olmayan birine, “Neden piyano çalmıyorsun?” diye sormayı aklınızın ucundan bile geçirdiğinizde nasıl içiniz cız ediyorsa, aynı şekilde çocuk sahibi olmak isteyen ama olamayan birine de çocuk ne zaman diye sormamalısınız. Bunu size açıklamak zorunda olmayan insanları, ancak açıklarsa rahat edeceğini hissettiği bir pozisyona getirmeyin. Çünkü bu onları çok acıtıyor. İçinizden belki bunu nereden bilebiliriz ki diyebilirsiniz. İşte bunu bilemeyeceğiniz için kimseye bu soruyu sormayın. Bu soruyu sormadan önce kendinizi frenlemeyi ve bir saniye durup düşünebilmeyi deneyin. Bunu lütfen yapın ve çevrenizdekileri de bu konuda bilinçlendirin. İşte sadece bu yüzden bu yazıyı paylaşmanızı ve toplumu artık bu konuda bilinçlendirmeye katkıda bulunmanızı çok isterim.
Sevgiler,
Melina’s Mom