Gerçekten ruh hastası mıyım?

Siz sorunun büyüğünü çözmüşsünüz sorunlarınızı tespit ederek. Cevaplarıda biliyorsunuz aslında eşinizden haksızken özür dilemek beddua etmemk sevginizi göstermek gibi. Çok kolay şeyler bunlar sadece gururunuzu bırakın evin içinde.

Oğlunuza nasıl sevginizi korkmadan utanmadan gösteriyorsunuz eşinizede aynısını yapın yıllar sonra çoluk çocuk kalmıyor karı koca başbaşa kalıyorsun:)

Ha birde ölümü hiç unutmayın gerçekten bir anda eşinizi yanınızda bulamayabilirsiniz ozaman yaşadığınız yaşamadığınız herşey göğsünüze öküz gibi oturur bir ömür.

Teşekkür ederim evet bundan korkuyorum zaman zaman. Pişman olmaktan, vicdan azabı çekmekten. İnşallah daha naif bir insan olmayı başarabilirim.
 
Bu mantıkla hareket edecek olursak burada tek bir konu bile açılamaz. Mesela annem kanser diyen kadına, "gitsin kemoterapi alsın biz nasıl çözelim ki" demeliyiz bu durumda. Halbuki o şahıs kansere değil, kanser karşısında yaşadığı üzüntüye teselli arıyor. Ben de hastayım demedim zaten. İkili ilişkilerde yaşadığım sıkıntıyı nasıl çözebilirim diye fikir sordum.

Ben "Psikologa gidin demeyin" yazıp tüm yolları kapatmanızı belirttim sadece.Hani uzmanların yardım edemediği soruna bizler nasıl yardım edelim demek istedim.Konunuz basit bir kaynana gelin çatışması değil zira , benzer yaşanmışlıkları paylaşıp çözülebilecek minvalde bir şey değil bu konu.


Ki yorumum da size iyi bir temennide de bulunmuşum ona bir cevap yok teşekkür mahiyetinde ama yazdığım olumsuz kısma hemen cevap vermişsiniz.Üyelere verdiğiniz cevapları da kısmen okudum ve eşiniz biraz haklı olabilir gibime geldi açıkçası.

Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi
 
Bu mantıkla hareket edecek olursak burada tek bir konu bile açılamaz. Mesela annem kanser diyen kadına, "gitsin kemoterapi alsın biz nasıl çözelim ki" demeliyiz bu durumda. Halbuki o şahıs kansere değil, kanser karşısında yaşadığı üzüntüye teselli arıyor. Ben de hastayım demedim zaten. İkili ilişkilerde yaşadığım sıkıntıyı nasıl çözebilirim diye fikir sordum.



Evet dikkat çekmeye çalışıyorum. Henüz ergenliği atlatamadım, sivilce sıkarken konu açayım dedim mazur görün. Patoloji tespit edemedi demedim, bir ilerleme kaydedemedim dedim. Bir üstte yazdıklarım sizin için de geçerli. Size özel cevabımı ve o yazdığımı da okuyabilirsiniz.
Dikkat cekme ihtiyaci yalnizca ergenlere ozgu degildir herkesin belli bir noktada fark edilme ihtiyaci var ve bu bazen normalin uzerinde de olabilir. Altinda da gosterdikleri cabanin fark edilmemesi yahut takdir edilmemesi yatar - kadinlarin/ annelerin genel problemi. esinize bu acidan bir kapi acabilirsiniz belki. yahut daha somut bir sekilde kendinizi disavurabileceginiz is/hobi her neyse edinebilirsiniz. malum yasadiklari ne olursa olsun annelik/ ev hanimligi takdir gormuyor. fakat siz her seyi o kadar iyi biliyorsunuz ki bizim yapacagimiz bir yorumu arkaniza yaslanip dusunmeden savunmaya geciyorsunuz.
 
Dikkat cekme ihtiyaci yalnizca ergenlere ozgu degildir herkesin belli bir noktada fark edilme ihtiyaci var ve bu bazen normalin uzerinde de olabilir. Altinda da gosterdikleri cabanin fark edilmemesi yahut takdir edilmemesi yatar - kadinlarin/ annelerin genel problemi. esinize bu acidan bir kapi acabilirsiniz belki. yahut daha somut bir sekilde kendinizi disavurabileceginiz is/hobi her neyse edinebilirsiniz. malum yasadiklari ne olursa olsun annelik/ ev hanimligi takdir gormuyor. fakat siz her seyi o kadar iyi biliyorsunuz ki bizim yapacagimiz bir yorumu arkaniza yaslanip dusunmeden savunmaya geciyorsunuz.

22 sayfada hiç kimseye karşı savunmaya geçmedim. Ki eleştiren de oldu, anlamaya çalışan da. Sadece size karşı savunmaya geçmiş olmamın sebebi, anlatmaya çalıştığımı değil de kendi algılamak istediğinizi söylemeniz olabilir.
Bittabi siz bu şekilde algılamak istiyorsanız yapabileceğim bir şey yok arkama yaslanıp "eyvallah" demekten başka. Yalnızca şunu belirtmeliyim ki, takdir görme çabam yahut bu anlamda bir eksikliğim yok.
 
yarı yarıya beni anlatmışsın.. bende çok dokunmaktan, sarılmaktan hoşlanmam.. yani bazı çocuklar vardır anne-babalarına sarılırlar, heh işte ben onlardan değilim :27: ama senden farkım eşim (ve çocuklar) çok istisnadır.. aslında biraz zorlarsak karakterimiz ve kemikleşmiş davranışlarımızda değişiklik yapabileceğimize inanıyorum.. mesela ben, bendeki bu sorunu farkedip benzer durum çocuklar arasında alışkanlık olmasın diye her akşam aile kucaklaşması yapmaya başladık :) bayağı bayağı yatmadan önce edilen dua gibi birbirimize sarılıyoruz, öpüyoruz, birbirimizi gıdıklayarak yataklara yatıyoruz :) sonra hemen her olayda karşı tarafa özür-teşekkür-sevgi sözcüklerini söylemeye zorlayabilirsin kendini.. aslında çok zor değil, ama sen "bu benim kişiliğim, nasıl olsa yapamam" diye kendini bırakıyorsun, bırakma.. kavga esnasında karşı tarafın canını yakmak zorunda değilsin.. biliyorum bu seni iyi hissettiriyor, ama bazen susmak karşı tarafa çok daha ağır bir küfür idrak.. sessizliğinle cezalandır karşı tarafı, hakaret etmek senden götürüyor çünkü inan bana eşin bu bug'ını çok pis kullanıyor adım gibi eminim.. çok uzun yazmışım ya, dede korkut a bağlamadan gideyim, ama yine eklerim aklıma gelenleri.. senden başka bir tane daha yok, kendi kendinin kıymetini bil idrağım..
 
22 sayfada hiç kimseye karşı savunmaya geçmedim. Ki eleştiren de oldu, anlamaya çalışan da. Sadece size karşı savunmaya geçmiş olmamın sebebi, anlatmaya çalıştığımı değil de kendi algılamak istediğinizi söylemeniz olabilir.
Bittabi siz bu şekilde algılamak istiyorsanız yapabileceğim bir şey yok arkama yaslanıp "eyvallah" demekten başka. Yalnızca şunu belirtmeliyim ki, takdir görme çabam yahut bu anlamda bir eksikliğim yok.
:) ne mutlu
 
Belki de kendinizi yazarak daha iyi ifade edersiniz -ki mükemmele yakın ifade etmişsiniz konu açarken-
Eşinize minik notlar yazabilirsiniz.
Gün içinde mesaj yollayabilirsiniz.
Hatta ciceks... sitesinden ileri tarihli bir çikolata ve not ile heyecan katabilirsiniz :)
 
yarı yarıya beni anlatmışsın.. bende çok dokunmaktan, sarılmaktan hoşlanmam.. yani bazı çocuklar vardır anne-babalarına sarılırlar, heh işte ben onlardan değilim :KK53: ama senden farkım eşim (ve çocuklar) çok istisnadır.. aslında biraz zorlarsak karakterimiz ve kemikleşmiş davranışlarımızda değişiklik yapabileceğimize inanıyorum.. mesela ben, bendeki bu sorunu farkedip benzer durum çocuklar arasında alışkanlık olmasın diye her akşam aile kucaklaşması yapmaya başladık :) bayağı bayağı yatmadan önce edilen dua gibi birbirimize sarılıyoruz, öpüyoruz, birbirimizi gıdıklayarak yataklara yatıyoruz :) sonra hemen her olayda karşı tarafa özür-teşekkür-sevgi sözcüklerini söylemeye zorlayabilirsin kendini.. aslında çok zor değil, ama sen "bu benim kişiliğim, nasıl olsa yapamam" diye kendini bırakıyorsun, bırakma.. kavga esnasında karşı tarafın canını yakmak zorunda değilsin.. biliyorum bu seni iyi hissettiriyor, ama bazen susmak karşı tarafa çok daha ağır bir küfür idrak.. sessizliğinle cezalandır karşı tarafı, hakaret etmek senden götürüyor çünkü inan bana eşin bu bug'ını çok pis kullanıyor adım gibi eminim.. çok uzun yazmışım ya, dede korkut a bağlamadan gideyim, ama yine eklerim aklıma gelenleri.. senden başka bir tane daha yok, kendi kendinin kıymetini bil idrağım..

Konuyu yok sayıp, ufak ufak kaymasını bekleyecektim ama seni görünce kayıtsız kalamadım :)

Oğlum bana benzemesin diye ben de çok çaba sarf ediyorum. Hayatımda seni seviyorum cümlesini kullandığım nadir görülmüştür. Lakin oğluma her gün söylüyorum. Anası gibi tepkisiz kalsa da söylemeye devam ediyorum.

Eşim zeki bir adamdır, zaaflarımı kullanmayı çok iyi bilir. İlk zamanlar taktik geliştirirdim, işe yarardı. Ama artık yoruldum bundan. Saldım gitti o yüzden. Nasıl bir salmak ise, b.k da çıkabilir uyarısına ihtiyaç duyuyorum şimdilerde :)
 
Belki de kendinizi yazarak daha iyi ifade edersiniz -ki mükemmele yakın ifade etmişsiniz konu açarken-
Eşinize minik notlar yazabilirsiniz.
Gün içinde mesaj yollayabilirsiniz.
Hatta ciceks... sitesinden ileri tarihli bir çikolata ve not ile heyecan katabilirsiniz :)

Teşekkür ederim. Yalnız çikolata ve çiçek gönderirsem adam muhtemelen beni doktora götürür iyi miyim diye.
 
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.

Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.

Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.

-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.

Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.

Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.

Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.

Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.

Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.

Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.

Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?

Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?

Sanki roman yazıyormuşçasına farklı bi üslubunuz var yazıda hoşuma gitti.
Ruh hastalığı değil de sanırım genetikten gelen kişilik olsrak bu sevgiyi belli edememe huyunuz olabilir.
Kendinize neden belli edemiyorum edersem ne kazanırım etmezsem ne kaybedrim diye sorun ve o soruların cevaplarına göre kendinizi yönlendirin .
Ki cevaplar olumlu olursa kazanacaklarınız eminim sevgiyi gösterince daha fazla olacağından sonçta sevgiyi gösterirseniz karşınızdski mutlu olur.
Sevdiğiniz insanı mutlu etmek için bunu deneyebilirsiniz. Içinizddn gelmesini beklemeden sdece onun mutluluğunu görmek için mesela eşinizin yanına gidip öpebilirsnz .
Tüm sorunlarınız hallolabilir .
Öfkenizi içe atmayıp o an bağırın Ki birikmesin .. Ve uzatmamaya çalışın ..
 
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.

Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.

Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.

-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.

Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.

Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.

Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.

Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.

Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.

Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.

Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?

Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
Ayyy cok sevesim geldi yerim sizi yaa:) kimileri vardır ısrarla kötü huylarini kabullenmez kendini savunur kendini heeep hakli görür. Ne guzel ki kötü yanlarnizida görüp öz elestiri yapabiliyorsunuz bu gercekten harika bisey. Ruh hastası konumuna gelince keske herkes sizin gibi bi hasta olsa ;) takılacak hicbir durum yok esler arasında uyumsuzluk karakter zıtlığı olabiliyor huylarinizin dusuncelerinizin uyusmamasi sizin hasta oldugunuzu gostermez. Ve yetiskinlerle araya bi mesafe koymaniz hatta en yakininiz dahi olsa anneniz esinizle araniza bi sınır koymanz en iyisi bence fazla yakınlık iyi degil bu kim olursa olsun.
 
Ne veriyorsanız elbet bir gün onu alırsınız. Yapmayın, gösteremediğiniz o sevginizi verin eşinize geç olmadan. Bu değişmek değil, sevdiğinize yapacağınız jesttir. Aşk beslenmeden nasıl devam edebilir? Bu çiçeğe su vermeden yaşanmasını beklemek gibi bir şey. Erkek kadın ayırmıyorum, insanız, sevilme, övülme, beğenilme gibi arzularımız yaradılıştan var ve biliyor olmak yetmez, ara ara görmek isteriz. Ama onu mutlu görmek için çabalamayı bırakıp saldıysanız bir şey diyemem. Belki de aşık değilsiniz.
 
Esasında başkalarına mevcut durumu anlatırken eşime eleştirel yaklaşmıuor oluşum, eşime has bir durum değil. Kendim her daim eleştirirken, bir başkasının eleştirmesine asla müsaade etmem. Sevdiğim insanları koruma içgüdüm çok fazla. Babamla ilgili zamanında çok sıkıntı yaşadığım halde biri "babanın da şu huyu çok kötü" dese, hemen savunmaya geçer iyi yönlerini anlatırdım. Eşime karşı da öyleyim. Asla bir başkasının kötü yönlerini söylemesine izin vermem. Bilmelerini de istemem. Bu yüzden annem tartışmamıza tanık olunca şaşırıp gelmek istedi bana.

Kendim ne kadar eleştirip yoruyorsam sevdiğim kişiyi, dışarıya karşı da bir o kadar korumacıyım.
Diğerleri gibi bu da bende bulunan hatta dozajı kaçan bir özelliktir.
Oğlum sizinki gibi oldukça zor bir çocuk, ne ağlaması biter ne inadı.
Dediği yapılana kadar sinir krizi geçirir ve geçirtir doğal olarak.
Hemen herkese hayıflanırım ama çocuğuma karşı en ufacık ‘off, yapma, oğlum düzgün dur’ gibi hiçbir hakaret içermeyen ama alt metninde duyulan rahatsızlığın fazlaca koktuğu cümlelerde bile ortamı terkederim.
Anlıyorum, eşinizi burada hele de başkalarına şikayet etmek ya da size yanlış gelen şeyleri söylemek zordur ama kendiniz bir düşünün.
Nasıl bir insandı ve nereye geldi.
Daha öfkeli, sabırsız, monoton, çözümden çok sorun odaklı bir adama da dönüşmüş olabilir ya da daha önceden size ters gelen şeyler törpülemiş ama yine de sizden bir adım gelmeyince buna sinirleniyor olabilir.
Ben yine de her şeyin temelinde çocuğunuz olduğunu düşünüyorum, merak edip okudum konunuzu ve sizinkinden bir iki doz daha aşağısını yaşıyoruö.
Bu durum insanın hayat enerjisini emen bir şey.
İnsan ne yemekten zevk alıyor ne gezmekten ne sohbetten.
Çünkü hepsinde bir kaos var ve daha eylem başlamadan kafamızda sahneler canlanıyor.
Bunu dizginlemek, tetiklememek adına diken üstünde yaşamaya benziyor bizim hayatlarımız.
İçtiğimiz kahveden zevk alamazken, özellikle eş ilişkilerini karşılıklı sorumluluk paylaşımına döndürmek olağan bir durum bana göre.
 
Canım ben psikologum tam okuyamadım ama inan ki her ufak sorunu hastalık olarak değerlendirmemeliyiz. Aranızda sırunlar olmuş evet ama inan bu düzeltilmez değil. Ayrıca aranızdaki sorunlara annen dahi olsa müdahale ettirmemelisin. Ya bu sorunları kendiniz çözün ya da evlilik danışmanlığı yapan bir psikologtan eşinle birlikte yardım alın. Bir de dikkami çeken nokta çok istediğini söylediğin halde eşine karşı adım atmadığını yazmışsın. Biraz daha adım atmaktan sevdiğini aöylememekten daha sert ve katı durumunu yumuşatmayı önerebilirim. Eğer eşiniz çok katı değilse senin ben bu ilişkiye ve bebeğime şans vereceğim değişeceğim elimi taşın altına koyacağım aynı şekilde senden bunu farketmeni ve ikimiznde üstüne düşenleri yapmasını istiyorum dediğinde kayıtsız kalacağını sanmam. Sorunlarınızı çok sert bir üslüp kullanmadan çözün mutlaka yalnız kalıp konuşun. Onun dışında birlikte zaman geçirin bebeği çocuğu annene bırak yemeğe çıkın sinemaya gidin onun için hazırlan inan ki eşin çok katı değilse senin yaptıkların onuda yuöuşatacak o da krndinden bişeyler koyacaktır ortaya. Bir de sinirlendiğinde sözlerine hakim olamaıyorsan ortam değiştir ayaktaysan otur. Balkona çık nefes al nefes egzersizlerini öğren uygula elini yüzünü yıka su iç biraz sakinler 3 5 dk uzaklaş izin isteyip sonra tekrar yanına gel ve konuşmayı tekrar dene
 
ben Akrep olduğunu düşünüyorum
Ben akrep burcuyum ve benim özelliklerimi anlatmış arkadaş..Komikliğide var..Bu bile benimle aynı:))

Ruh hastasımıyım diye sormana kızıyorum.Ne hastası yahu! Herkes aynı olacak ve bir tornadan çıkmış gibi olacak diye bir kural mı var? Ben de sevgimi çok gösteremem ki.Anneme sarıldığımı hatırlama.Babamada..:(Kaskatı bir tipim.Ama çokta sıcak görünümlü.Fakat eğilmeyen yönlerim çok fazla.Kırıldığım zamanlar kırgınlığı güç düşmesi olarak algıladığımdan sanırım,direk kızgınlıkla cevaplandırırım.Yani sen beni kıramasın ben zayıf değilim demenin başka bir biçimi.Buradan da anlaşılacağı üzere iç dünyamızda zayıf bi yerler var ve biz onu hep korumaya çalışıyoruz sanırsam.
 
Aynı beni anlatmışsınız harfi harfine aynıyız. Ben bunun sebebini biliyorum cocuklukla alakalı hiç güzel bir çocukluk geçirmedim hep baskı hep baskı oldu üzerimde. Annem hep babamdan şiddet görüyordu hala gitmiyor gözümun önünden. Oyuzden ben böyleyim genelde çocukluğu ıyi geçmeyen bireyler büyüyünce böyle oluyor.
 
Anlattığınız şeylerden dolayı, kendime benzettim sizi. Ben hırçınım biraz. Ben de sizin gibi, o an canım yanmışsa, karsimdakinin daha cok canı yansın istiyorum ve o noktada dilimin kemigi yok resmen. Ben de oğluma sevgimi gosterirken hic acimam. Ama yapım biraz agresif oldugu icin olsa gerek, tüm huysuzluklarını diger anneler gibi sabırla karsilayamiyorum. Hele de isten yorgun gelmişsen cok moralim bozuluyor ve depresif bir hal aliyorum..son zamanlarda bu konuda cok yol katetmiş durumdayim cok şükür. Ama cok hareketli ve huysuz bir oglum var ve sakin çocukları gördüm mü sanki elimde olmadan annelerini kıskanıyor gibiyim.. hayvanlara ve cocuklara ve bir de esime sevgimi gösterebiliyorum. (ama eşimi cok da kırıyorum zaman zaman ve cok pişman oluyorum)onun haricinde hic kimseye sevgimi gösteremiyorum. Oysa anne babam ve kardeşlerimi de canimdan cok seviyorum. Neden boyle oldugumun analizini yaptim, sebebini biliyorum. Ama yine de kendimi degistiremiyorum. Yani hırçın yapımı ve agresif tavırlarımı.. insanları kırıyorum bazen bile isteye, bazen de gercekten istemeyerek.. Ben kendimden biraz sikayetciyim sonuc olarak..
Sadece bir ic döküştü.. okuyunca biraz kendimi gördüğüm için yani...
Konuyu takip edip, kendime de birseyler bulacağım umarım..
 
Back
X