Diğerleri gibi bu da bende bulunan hatta dozajı kaçan bir özelliktir.
Oğlum sizinki gibi oldukça zor bir çocuk, ne ağlaması biter ne inadı.
Dediği yapılana kadar sinir krizi geçirir ve geçirtir doğal olarak.
Hemen herkese hayıflanırım ama çocuğuma karşı en ufacık ‘off, yapma, oğlum düzgün dur’ gibi hiçbir hakaret içermeyen ama alt metninde duyulan rahatsızlığın fazlaca koktuğu cümlelerde bile ortamı terkederim.
Anlıyorum, eşinizi burada hele de başkalarına şikayet etmek ya da size yanlış gelen şeyleri söylemek zordur ama kendiniz bir düşünün.
Nasıl bir insandı ve nereye geldi.
Daha öfkeli, sabırsız, monoton, çözümden çok sorun odaklı bir adama da dönüşmüş olabilir ya da daha önceden size ters gelen şeyler törpülemiş ama yine de sizden bir adım gelmeyince buna sinirleniyor olabilir.
Ben yine de her şeyin temelinde çocuğunuz olduğunu düşünüyorum, merak edip okudum konunuzu ve sizinkinden bir iki doz daha aşağısını yaşıyoruö.
Bu durum insanın hayat enerjisini emen bir şey.
İnsan ne yemekten zevk alıyor ne gezmekten ne sohbetten.
Çünkü hepsinde bir kaos var ve daha eylem başlamadan kafamızda sahneler canlanıyor.
Bunu dizginlemek, tetiklememek adına diken üstünde yaşamaya benziyor bizim hayatlarımız.
İçtiğimiz kahveden zevk alamazken, özellikle eş ilişkilerini karşılıklı sorumluluk paylaşımına döndürmek olağan bir durum bana göre.