Gezi Parkı eyleminin sonuçları ;

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Aynen katılıyorum.
Baş sorumluya tepki verilmesi gerekirken halka verilen tepkiye de inanılmaz kızıyorum.
 
Rosemarys_Baby'in Platon'dan alıntıladığı ve h0ly'ninde parmak bastığı eğitim kısmına katılıyorum, insan kendini yetiştirmeli, herşey eğitim demek değildir belki ama şu ülkede konuşmamız gereken çok konu var, başı eğitim çekiyor, ezberci bir zihniyetle büyüdük, büyütülüyoruz, eğitimden ekonomiye, gelir dağılımına, vergilendirilmeden politika söylemlerimize kadar herşey için köklü bir reform gerekiyor.

Aslında halkın konuşturulması lazım, madem egemenlik kayıtsız şartsız milletin o zaman konuşmamıza izin verilen, kararlarda rol almamızı sağlayan bir yöntem bulunmalı.

Evet, bizi temsil eden vekillerimiz var ama son 10 yıldır değil, yıllardır vekillerin gözden kaçırdığı çok şey var, insanlar konuşmak, insanlar söz sahibi olmak, insanlar kaale alındığını bilmek istiyor, şöyle bir dönün geçmişe, geçmiş dönem iktidarlarının zamanında da yaşanan eylemler var, kimisi bireysel kimisi toplu, gözleri yumup kulakları tıkamamak lazım.
Dün cılız bir sesle duyun sesimi diyenler artık haykırır oldu.

Sesimi duyan var mı?
 
Aynen katılıyorum.
Baş sorumluya tepki verilmesi gerekirken halka verilen tepkiye de inanılmaz kızıyorum.
Halktan da suçlular var elbet gerçi onlara halk diyemiyorum ama neyse. Haberlerde gördüm karakolu taşlayan varlıklar var, otobüste çatışma içinde kalmış ve sinmiş çocuklar var...
Ama bu bir köpeğe "neden ısırdın?" demek kadar anlamsız. Onun amacı o, isteği o zaten; ısırmak. Bunu engellemek senin elinde. Twit attı diye çat çat toplatılan 20'lik tazeler yerine mobeselerde ayan beyan görünen bu tipler çok rahat toplatılabilir. Orda bir adalet var uzakta, görmesek de bilmesek de...
 
Son düzenleme:

Belki içinde sivil olanlar da vardır ama sivil olmayanlarda var sivil polis çivili sopayla mı gezer benim gözümün önünde polisle birlikte apartmandan çıkan iki tane çocuğu ara sokakta kıstırıp öldüresiye dövdüler yani
 
Bizim bi arkadaşımızı göz altına almışlar twitter yüzünden tıp 1. sınıf öğrencisi çocuk sadece şurda toplanılacaktır falan yazmış ve ve 7 tane takipçisi var sadece şaka gibi
 
aynı platon filozof-kralın iradesinin dışında hiçbir şeyi kabul etmez. kanunlarında hükmü yoktur. çünkü kral zaten en iyi bilgiyle donatılmıştır....ütopya.
oa göre kimin kiminle evleneceğine devlet karar vermelidir. katı sınıf ayrımı vardır. özel mülkiyete sıcak bakmaz.erkekler kadınları, babalar oğulları,soylu soylu olmayanları, yaşlılar gençleri, bilgeler cahilleri,servet sahibi sahip olmayanları,efendiler köleleri yönetmelidir.
sanırım demokrasiyi platondan öğrenmesek çok iyi olur
 
iknanın psikolojisi diye bi kitap okumuştum bilirsiniz, çok popüler, hükümetin uyguladıkları bire bir aynı, kitaptakileri okuyup oy toplamışlar gibi hissettim kitabı okurken

muhalefette artık biraz amerikan ikna taktiklerini araştırsa fena olmayacak

koalisyon hükümeti olsaydı en azından, böyle ali kıran baş kesen tavırları olmayacaktı bunların
 
Son düzenleme:
arkadaşlar ben suçluların ceza alabileceğine inanıyorum. çevremde pek çok polis hiç akla gelmeyen sebeplerden bile hop diye görevden alınıp cezalandırıldı. hele ki elde kayıtlar ve şahitler gibi kesin deliller varsa bence o konuda endişeniz olmasın suçlu suçunu çeker inş.
 

Demokrasinin fazla ilerleyip gözden kaybolması bu.
 
Mustafa durdu diye bi adam ilk defa duyuyorum ismini Habervaktim.com yazarıymış bi insan bu kadar terbiyesiz olur ancak nasıl iftiralar atmış insanlara kendi bilinç altını ortaya çıkarmış asıl provokatör bunlar yaaa çok sinirlendim yazıyı okudukça miğdem bulanıyor!!!!
“Bunlar CIA’nın Çocukları” adlı yazısından kin ve nefret dolu söylemlerden bazıları;

Bunlar, Reyhanlı’daki patlamaya da çok sevindiler. Bunların en büyük beklentisi ülkede kaos çıkması, iç savaş çıkması, ABD’nin Türkiye’yi işgal etmesidir.
“Türkiye’nin yüzde 0,1’i AKP‘yi devirmek ve intikam almak için bir araya geldi”
Başı kapalı olmadığı hâlde başını örtüp eylemlere katılan münafıklar, kendi dilleri ile kendilerini ifşa ediyorlar. Güya AKP’den dindarlar da rahatsızmış! Yesinler sizin komik hilelerinizi!..
* Bir kısım eylemci necis ayakları ve cünüp bedenleri ile Dolmabahçe’deki camiyi, ABD’nin kâfir askerleri gibi kirlettiler, yağmaladılar.
Bu parkta hem para ile hem de gönüllü hem de flört adı altında fuhuş yapılıyordu. Bundan dolayı parktaki yeni düzenleme kimilerinin işine gelmedi.

* Cami içinde içkilerini zıkkımlandılar.

* Camide grup seks bile yapmış olabilirler.
* Biz onların dinine girmedikçe onlar bizden asla razı olmayacaklar. Biz onların taptıklarına tapmadıkça bize hep düşman olacaklar.

* Siz istediğiniz kadar onların mabet-i kebiri anıtkabire saygı duyun onlar bizim mabetlerimize saygı duymayacaklar. Siz istediğiniz kadar onların taptıkları heykellere saygı duyun, onlar şeriata saygı duymayacaklar. Şunu herkes beynine işlesin! Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostu yoktur.

* Biz Müslümanlar kutsal davayı unuttuk, İslâm için kılımızı bile kıpırdatmaz olduk. Demokrasiden, seçimlerden medet umar olduk. Demokrasi ile İslâm’ın geleceğini zannettik. Oysa demokrasi insanları saptıran beşerî bir din, helvadan bir puttu.
 
Son düzenleme:
Demokrasiyi platondan öğrenelim diye değil,demokrasiyle ilgili düşüncemi yansıttığı için paylaştım o paragrafı.Bir düşünürün bir fikrine katılıyor olmam tümüne katılacağım anlamına gelmez.Diğer bütün düşünceleri yanlış olsa bile demokrasideki eğitim şartına katılıyorum.Hatta doğru ifade edememiş olsa da Aysun Kayacı'nın dağdaki çoban sözüne de katılıyorum.
 
Adana'da şehit olan Komiser Mustafa Sarı hakkında konuşma ihtiyacı hissediyorum çünkü ciğerim yanıyor. Herkes konuşuyor, yazıyor. İçinde doğru olan da var, yalan olan da. Gerçekleri en önden gören bendim. Ben, Bilal Gül. Bir fotoğrafçı olarak Mustafa'nın düştüğü o gece oradaydım!

Mustafa arkadaşımdı, kardeşimdi. Düğününde birlikte halay çekmiştik. Kardeşimle Polis Akademisi'nde birlikte okumuşlar, Adana'da birlikte görev yapmışlardı. Ameliyat olduğumda hastanede ziyaretime gelmişti. Ailecek görüşürdük. Annem "oğlum" derdi kendisine. Hayır duasını eksik etmezdi. En son dün akşam 18:30'da konuşmuştuk. Nereden bilebilirdim ki son konuşmamız olacağını?..

Cuma gününden beri Adana'da AKP Hükümeti'ne karşı yapılan haklı direniş hareketinde hem direnişçiler tarafında hem de polis tarafında her gün bulundum. Sloganımızı attık, yürüyüşümüzü yaptık. Provakatörleri, polise taş atanları, ortalığı yakıp yıkanları engelledik. Sayısız fotoğraflar çektim. Bir kere bile polisin halka karşı şiddet uyguladığını görmedim. Bir kere bile halkın da polise karşı şiddet uyguladığını, taş attığını görmedim. Halk diyorum! Provakatörlerden, yasadışı örgütlerden, teröristlerden bahsetmiyorum burada! Adana polisine verilen emir gayet açık ve netti, kendi kulaklarımla duydum: "Halka kesinlikle zarar vermeyin! Yasadışı faaliyetlerde bulunanlara karşı yasal çerçevede önce uyarınızı yapın, ondan sonra müdahale edin. Bunu yaparken de kesinlikle orantısız güç kullanmayın!" Tüm Adana halkı şahittir. Çünkü polisin karşısındaki halktı. Annelerimiz, ninelerimizdi. Emekli babalarımız, dedelerimizdi. Genciydi, yaşlısıydı. Adanasporluydu, Demirsporluydu, Beşiktaşlıydı, Galatasaraylıydı, Fenerbahçeliydi. Türktü, Kürttü, Lazdı, Boşnaktı, Çerkezdi, Araptı. Müslümandı, Hristiyandı. Mini eteklisiydi, türbanlısıydı. Hep birlikte, yanyana, kardeşçe yürüdük. Bir kere bile Turgut Özal Bulvarı'nda, Barajyolu'nda, Duygu Kafe'de kanunlar çerçevesinde gösterisini yapan, direnişini gösteren halk ile polis karşı karşıya gelmedi. Atatürk Parkı'ndan Turgut Özal Bulvarı'na kadar yürüdü halk. Yolun bir yarısını kullanarak, trafiği aksatmadan. Kırmadan, dökmeden. Kıranı dökeni gerektiği dilde uyararak. Polisler gerekli güvenlik önlemlerini alıp beklediler sadece. Yorulduk, birlikte oturup dinlendik. Acıktık, birlikte yemek yedik. Analarımızın evde demlediği çayı birlikte içtik. Ben 30 yaşında adamım. Ömrüm boyunca böyle bir birlik, beraberlik ve dayanışma görmedim.

Dün işten çıkınca fotoğraf makinemi kapıp her zamanki gibi Atatürk Parkı'na gidecektim. Mustafa, Terörle Mücadele'de görevliydi. Mustafa halk, vatan, devlet düşmanlarına karşı görevini yerine getirmekle mükellefti. Adı Atamız gibi Mustafa, soyadı Atamızın saçları gibi sarıydı. "Mustafa" adını gururla taşıyordu. Mustafa 6 gündür evine gitmemişti. Eşini görmemişti. Mustafa uykusuzdu, yorgundu, sinirleri gerilmişti. Şaka bile kaldıracak durumda değildi ki gündüz yaptığım şakaya da sinirlenmişti, küfretmişti bana. Arkadaşlar arasında olan şeyler bunlar. Sinirliliğine vermiştim. 1-2 saat sonra mesaj atıp özür diledi sonra. Normaldir dedim, boşvermesini kafaya takmamasını söyledim. Bana Sular'da olduğunu, akşam geçerken uğramamı söyledi.

Akşam Atatürk Parkı'ndan yürüyüşe geçtik, Turgut Özal Bulvarı'na yürüyüp geri Atatürk Parkı'na geldik. Mustafa Kemal Paşa Bulvarı'nda, Seyhan Başkent Hastanesi'nin karşısında Adana AKP İl Başkanlığı vardır. Önünden 2 kere geçtik, bir tek taş atan bile olmadı. Polisler o bölgede konuşlanmıştı. Çünkü biliyorlardı ki provakatörler, vatan hainleri, millet düşmanları o bölgede olay çıkaracaklardı. Mustafa'yı aradım, açmadı. Görevi başındadır, yoğundur dedim ve Atatürk Parkı'ndan, Sular mevkiine gittim. Orada Adana AKP İl Başkanlığı Binası yönüne doğru yürüyüş hazırlığında olan kalabalık bir grubu gördüm. Kesinlikle halk değillerdi! Saat 23.00 sıralarında Adana AKP İl Başkanlığı önüne gelen yaklaşık 500 kişilik grup, "Hükümet istifa" sloganları attı. Bina önünde önlem alan polisin, dağılmaları yönündeki uyarılarına rağmen protestocular bekleyişlerini sürdürdü. Grubun içinden zaman zaman polis araçlarına taş atılması tansiyonu yükseltti. Bunun üzerine polis araçlarından eylemcilere, "Provokatörlerin oyununa gelmeyin, sizleri seviyoruz. Eyleminiz kanunsuzlaşmak üzere." anonsları yapıldı. Yaklaşık 45 dakika boyunca uyarı anonslarını sürdüren polis, grubun dağılmaması üzerine TOMA araçlarıyla tazyikli su sıkarak müdaha etti. Ardından dağıtmak üzere göstericileri kovalamaya başladı. Bundan sonrası ise sonun başlangıcı oldu..

Kaçan göstericilerin aynı bölgeye geri dönmelerini engellemek için Kasım Gülek Köprüsü polis tarafından kontrol altına alındı. Atatürk Caddesi'ni, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı'na bağlamak için yapılan inşaat halindeki köprünün ve çevresinin de tutulması gerekiyordu. O bölgede herhangi bir kovalamaca yaşanmadı. Kimse Mustafa'yı tutup köprüden aşağı atmadı. Mustafa orada kimseyi kovalamadı. Mustafa'nın görevi kimseyi kovalamak değildi. Bir Terörle Mücadele Komiseri gidip gösterici kovalamaz. Onun görevi emrindeki polis memurlarını koordine etmekti. Polisleri oraya yerleştirmesi gerekiyordu. Köprüden geçmek istedi. Mustafa yorgundu. Mustafa uykusuzdu. Gece karanlıktı. Mustafa talihsiz bir kaza sonucu oradan düştü. 5 metre derinliğindeki karanlıkta kayboldu Mustafa. Kimseyi katletmedi, kimse tarafından da katledilmedi!

Adana Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı önce, yapılan ilk müdahalenin ardından Adana Yüreğir Başkent Hastane'sine sevk edildi. Her 2 bacağında, göğüs kafesinde ve kafatasında kırıklar vardı. Gece 3:00'da ameliyata alındı. İç kanaması vardı. Böbreğinin birini ve karaciğerini aldılar. Sabah 10:00'da ölüm haberi geldi. Mustafa dayanamamıştı, beyin ölümü gerçekleşmişti. Görevi başındayken talihsiz bir kaza sonucu şehit oldu Mustafa.. Eşi, ailesi, arkadaşları kan ağlıyordu.

Yüce Türk halkından bir isteğim var. Kendinizi kaybetmeyiniz. Sağduyunuzu ve soğukkanlılığınızı koruyunuz. Mahatma Gandhi'nin dediği gibi; "Cesur ve darbe almaya hazır olursan, saldırıyla cevap vermez ama pes de etmezsin. Bunu yaparsan, insanın doğasında ortaya çıkan bir şey sana olan nefretini azaltıp saygısını artırır. Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız."

Tüm bu yazdıklarım benim en ön sıradan gördüğüm gerçeklerdir. Sizden ricam ise bu yazıyı mümkün olduğunca paylaşmanız ve taraflı ve yalancı basına muhtaç kalmak istemeyen halka gerçekleri duyurmanızdır.

Hepinizi saygıyla selamlarım.

Bilal Gül
 

Bu yazıyı yazan beyefendiye, ki bakınız nasılda kibarım, söyleyecek çok söz var amma ben en iyisi kendime hakim olayım.
Halkını tanımadan mesnetsizce yazıp çizen, bu ülkede aynı havayı soluduğu insanlara iftira eden, üstelik bunu dini alet ederek ordan burdan duyduklarını islam sanan beyefendi işte size protestom

 
Bu yazının tamamı daha uzundu sanırım:26:
Neyse hakaret etmeyeyim
En azından neyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor bize, biri çıkar Anıtkabir'i yıkalım der, diğeri çıkar demokrasi olmasın der. Bir gün kendi yarattıkları bataklıkta dibe çökecekler ama ne kadar çırpınsalar o kadar hızlı batacaklar. Dilerim görecek kadar yaşarım
 

Madem bu kişilere bir yaptırım yok, halk kamu davası açamaz mı?
İftira eden iftirasını ispatlamakla yükümlüdür, dava açılsın, hatta maddi manevi tazminat davası, kazanılan tazminat mehmetçik vakfına gitsin, barolar birliğini göreve davet ediyorum.
 

Evet daha uzun iki yazı aslında Azgın Azınlık diğeride ben ikisinden göze çarpan başlıkları aldım zaten insanın sinir katsayısı yükseliyor okurken kendi bilinç altı olduğunu düşünüyorum başka birşey gelmiyor aklıma terbiyesizlik resmen
 

her düşündüğümü söyleyemeyeceğime göre, yalnızca gülerim ben bu adama
 
Son düzenleme:
Peki, Bülent Arınç'la görüşenler kimlerdi ve geçmişleri neydi bunu bilen var mı:26:
 




Anlamadığım şey odamı o grupla birlikteymiş vay anasını bee :)))))
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…