Gezi Parkı eyleminin sonuçları ;

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Sedef10 ve zenci secim baraji konusunda neden baraj %10`da kalsin diye oy verdiginizi de aciklarsaniz o konuya, daha meyve veren bir konu olmus olur. Herkes farkli bakis acilari kazanir.

ne için verdiğimi açıklamak zorundamıyım bi biz vermişiz gibi bize sordunuz.
 
Son düzenleme:
ne için verdiğimi açıklamak zorundamıyım bi biz vermişiz gibi bize sordunuz.

Seçim barajı anketine şimdilik sadece 2 kişi o yönde oy vermiş, o yüzden şimdilik sizlere soru yöneltmiş, tabiki açıklamak zorunda değilsiniz ama açıklarsanız konu daha faydalı şekilde tartışılır demiş.
 
ne için verdiğimi açıklamak zorundamıyım bi biz vermişiz gibi bize sordunuz.

Aciklamak zorunda degilsiniz elbette, konu yeni basladigi icin ve siz de diger yönde oy veren henüz ilk 2 kisi oldugunuz icin, belki güzel bir konusma ortami yaratilir o konuda diye, özellikle yazarsaniz daha güzel olacagini belirttim sadece. Farkli sekilde algilamaniz icin gecerli hic bir sebep yok. Aciklamak, tartismak istememek elbette hakkiniz efendim, kimsenin zorlama gibi bir lüksü olamaz, benimki sadece bir davetti.
 
Arkadaşlar lütfen rica ve istirham ediyorum;yeter artık.

Ne yapmaya çalışılıyor?

Ordaki esnafların gördüğü zarardan, devletin malına verilen zaradan, polislerimize verilen zarar bunlara hiç yüreğimiz acımıyor da mı devam ediyoruz yakıp yıkıp dökmeye?
Sucsuz arkadaşlarımız şuan hapisde demiş bir yorumcumuz, İşin aslını bilmiyorum ama görünen o ki; böyle yakıp döken bir ortamda bulunulduysa kurunun yanında yaşda yanar. Ama elbet soruşturması yapılacaktır ve suçsuz ise Allahın izniyle serbest bırakacaklardır.
Bu tarz yakıp döken eylemleri desteklememeliyiz. Bu ortamlara karışmamalıyız.


ilk başta iyi niyetli başlamış olabilir buna sözüm yok ama şuanda gelmiş olan durum, ülkeye verilen zarar, asla onaylanamaz türden.

Birde bu tarz eylemleri destekleyen sözde devlet ve eğitim büyükleri hakkında iyi şeyler düşünemiyorum.

Dinliyorum, okuyorum, Akp li olmasalarda akli selim i elden bırakmayan, ve doğruya oğru yanlışa yanlış diyen takdire şayan insanlarda var elbet. Bunlara asla lafım yok.

Ancak, bir takım oyunlara gelerek neyin provokasyonunu yaptıklarına dahi anlam veremediğim ve aslında kendi ülkesine zarar vermekten çekinmeyenleri artık aklı selime davet ediyorum.

Lütfen ülkemizi dağıtmaktan ülkeye huzursuzluk vermekten vazgeciniz.
dış ülkelerden gelmiş ülkemizi haber yapıyor. Kim bilir neye alet oluyoruz. Ben bunu istemiyorum.
Böyle şeyleri istemiyorum.
Ülkemizin bölünmesini hiç istemiyorum.

Bugün mübarek kandil gecesi, herbirinizin kandili mübarek olsun! lütfen insanları rahatsız etmeyelim.
Herkez huzur içinde yaşasın.
Huzur içinde mübarek geceyi ihya edelim.
Ellerimizi acalım Allahtan isteyelim.
Hayırlı bir nesil isteyelim.
Kendimizin hayırlı bir ömür sürmesini isteyelim.
Günahlarımızın affı için dua edelim.
Daha güzel ve barışcıl bir dünya için dua edelim.
Sevelim sevilelim.

kin ve nefreti bırakalım, birbirimizi sevelim ve sayalım.
Daha hayırlı huzurlu ve mutlu bir dünya için el ele vermeye niyet edelim ve bunun gereğini yapalım.
Niyet hayır olursa akibet te hayırlı olur.

Güzel ve hayırlı işlerde birlik ve beraberlik içinde olalım.

Konuşarak hallolur herşey.
İletişim kurarak.
Bunu hepimiz biliyoruz.
Öylese bunun yollarını arıyalım.
Ülkeyi bozmaya çalışanların eline fırsat vermeyelim.

Selamlarla
 
Son düzenleme:
Bülent Arınç'ın, Kılıçdaroğlu için 'muhtar bile olamaz' lafı üzerine şöyle bir şey gördüm..

24 eylül 1998 radikal gazetesinin haberi : 'Erdoğan muhtar bile olamayacak'
"(1998) Yargıtay, Siirt'te yaptığı konuşma nedeniyle 10 ay hapse mahkum edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın cezasını onayladı. Kararla Erdoğan'ın siyasi hayatı bitti"

Muhtar bile olamayacak,POLİTİKA
 
asla boş oy atmam. gerçekten bu akpye yarar. aile geleneğini bozmayarak yine chpye kullanmak zorundayım.
evet zorundayım. akp güçlenmemeli.
ve med hoş geldin. uzun sürdü bu sefer.

Kesinlikle AKP'ye tepkisi olanlar boş oy kullanmamalı. İkinci partiye oy vererek tepkimi göstereceğim İnşallah.
Hepimizin ortak görüşü, dilerim TÜRKİYE CUMHURİYETİ kazanır.
 



Yorumlar arasında gözüme çarpan çok ilginç bulduğum bir yoruma değinmeden geçmek istemedim.
Oy kullanımında aile geleneğine göre hareket etmek zorundayım diyen bir arkadaşımız olmuş..
Kendi açımdan düşünüyorum. Şahsen ben olsam; aile geleneğime göre olmasa da, ülkemi Allahın izniyle daha iyiye doğru götüren/götürecek olan her kimse ona verirdim oyumu.
 
Son düzenleme:

Cevap veriyorum; Başbakan % 50'yi zor tutuyorum dediği için oy pusulam CHP'nindir.
 

Panik yok parkoncum. Kararsız oylar gelgitler yaşayacak elbette.
Zaman var ve iki görüşü analiz ederek kararlarını verecekler.
 

tamam, ama bu halk bunu 20 gündür yapiyorsa basbakan inda bir adim atmasi, halki sakinlestirmesi korumasi kollamasi gerekmez mi??? % 50 yi zor tutuyorum haaa ona göre demek teki amacini sorguladiniz mi acaba? Ben sanmiyorum ki o halk hergün dayak yemekten zevk alsin, düsünsenize alti yasindaki bir cocuk bundan zevk almaz kanaatimce, heleki anne babasi hic almaz...Insanlar bisey istiyor, verilmeyip hirpalaninca evlerine geri dönsünler sinsinler köselerine istiyorsunuz...Neden bu halka istedigi neden verilmiyor diye veryansin etmiyorsunuz???
 

neden chp şöyle açıklayayım...
beni yönetmesini istemediğim kişiyi partiyi biliyorum bunun için chp diyorum...
bir çok kişi kılıçdaroğlu sebebiyle chp ye tepkili ancak koskoca partide bir tek o yok çok değerli insanlar var ...
ayrıca emin olduğum birşey de iktidar olurlarsa milli bayramlarımızda Anıtkabirde Atasının mezarı başında saygı duruşuna geçmiş bir başbakanımız olur rahatsızlığı gereği yada daha mühim işleri gereği gelmemezlik yapmaz...Sadece son söylediğim bile yeter neden chp sorusuna yanıt olarak...gerisi teferruat...
 
Son düzenleme:

tesekkürler, sizede hayirli kandiller...

Ben sanmiyorum i kimse esnaf zarar görsün, kamu mali yakilip yikilsin isteniyor..( bölücü örgütlerin ne yaptigi beni baglamaz, polis in görevi onlari gördügü yerde ayristirip tutuklamaktir.) Fakat özgürlük istemek adina sesimizi duyurmak adina o meydana gittigimizde kimselere zarar vermeden durup mars okurken, hic bir ikaz olmadan tazzikli su ve biber gazi yedik. Öyle bir korku ve aci ile kacmaya calistik ki, nerelere gidecegimizi bile bilemedik. Kalabalaik can havli ile kosusturuken, kücük cocuklarin cigliklari, annelerin yürekleri daglayan bagiirislari kulaklarimdan gitmiyor... Bu kadar zalim bir haksizliga maruz kalmaktan dolayi kalbim polise kin ile kaplanir elbette. Genc kizlari kösede sikistirip karnina defalarca tekma atan polise nefret ile bakarim elbette. Ama ben onun gibi zalim olmamak adina ancak icimden dua ederim Allah a. Fakat on binlerce kisiden bahseydiyoruz. Herkesin sessizce yere cökerek polisin kremit ile dövme zevkine karsin dua edebilecegini sanmiyorum. Bu caresiz öfkeye, bu haksizliga basbakanimin, benim türbanli bacilarim yerine , benim acik basli yada türbanli fark etmez bacilarimin karinlarini acimasizca tekmelemeyin diye bagirmasini isterdim mitinglerde. ama dedigim gibi onbinlerden bahsediyoruz burada. Ben kimsenin kimseye siddet kullanmasina hakli gözle bakama. Fakat siz nasil bir vicdan tek tarafli bakabiliyorsunuz, özellikle böyle mubarek bir günde???
 
ben de bir şey sormak istiyorum :)

insanları sağduyuya çağıran,ülkemizin geleceği tehlikede yeter artık diyen arkadaşlarım neden bunu sadece eylemcilerden talep ediyorsunuz?? eylemin ilk zamanların da halkı yatıştırmak yerine ikiye bölen söylemleri olan başbakanımız değil miydi? ve hala devam ediyor buna..asıl sağduyulu davranması gereken başbakandır,lütfen yeter artk diye sesleniyorsak bunu objektif bakış açısı ile yapalım bari.ama diyorsanız ki biz hükümeti hatasız buluyoruz o zaman diyecek bir şey yok zaten.

ben ve benim gibi bazı arkadaşlarım da direniş bitsin artık dedik ama tek yönlü düşünerek yapmadık bunu.iki tarafa da seslendik.
 
Bu arada eylemler izinsizdi konusuna belki farkli bir isik tutabilecek bir yazi:
Gezi eylemcilerinin bahsettigi "sivil itaatsizlik" kavramina da aciklik getiriyor:

Gandhi ve Satyagraha
Thoreau’nun fikirleri Hindu hukukçu, düşünür ve siyasetçi eylemci Mahatma Gandhi tarafından hayata geçirildi. İncil, kutsal Hindu metinleri Bhagavad Gita, büyük Rus edebiyatçısı Tolstoy (‘anarko- pasifizm’ veya ‘şiddet-karşıtı anarşizm’ terimleriyle ifade edilen düşüncenin önderlerindendi) ve Thoreau’nun görüşlerinden esinlenen Gandhi ilk şiddetsiz direnişini Hindistan’da değil, bir Hint şirketinde avukat olarak çalışmak üzere 1893’te gittiği Güney Afrika Cumhuriyeti’nde başlatmıştı. Gandhi, 1906’da, Güney Afrika hükümeti, Hint kökenlilerin özel bir kimlik taşımalarını öngören bir kararnameyi kabul edince, 11 Ağustos’ta Johannesburg’da düzenlenen büyük bir protesto gösterisinde ilk kez ‘Satyagraha’ ilkesine atıfta bulundu ve taraftarlarını şiddet içermeyen eylemlere davet etti.

‘Şiddet içermeyen direniş’ anlamına gelen Satyagraha’nın yol haritası şöyleydi: Önce bir haksızlık tespit ediliyor ve onun yasakladığı şey bulunuyordu. Sonra bir grup bu yasağı deliyor ve tutuklanıyordu. Tutuklamalardan sonra Gandhi kitleleri eyleme çağırıyor, çağrıya uyan kitleler yasayı çiğniyor ve tutuklanarak hapse atılıyorlardı. Hapiste de boş durmuyorlar ve açlık grevi yaparak seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Bir süre sonra tutuklu sayısının artması yüzünden hapishaneleri kontrol etmekte zorlanan hükümete yasayı kaldırma çağrısında bulunuluyordu. Hükümet durumun sürdürülemez hale geldiğini görüyor ve yasayı kaldırıyordu.
Bir hukukçu olan Gandhi bunları yaparken yasalara saygısızlığı hedeflemiyordu. Aksine, her yasağı delişinde, cezalandırılmayı adil buluyor ve hapse girmeyi göze alıyordu. Öte yandan Satyagraha düşüncesinin izleyicileri sadece karşı çıkmayı da hedeflemiyordu. Amaçları karşı çıkarken karşılarındakini de ikna etmekti.

Henüz yeterince olgunlaşmamış da olsa, Satyagraha yöntemi işe yaradı ve 1915’te Güney Afrika hükümeti, Britanya ve Hindistan’ın da baskısıyla, Gandhi ile uzlaşma için masaya oturmak zorunda kaldı. Bu kısmi başarıdan sonra Hindistan’a dönen Gandhi 1918 yılında Bihar Eyaleti’nde aynı yöntemleri izleyerek on binlerce fakir çiftçi, köylü ve serfi örgütleyerek sivil direnişin içine soktu. İngilizler kendisini tutukladı ancak yüz binlerce kişi bu saldırıyı protesto ederek cezaevini sarınca Gandhi serbest bırakıldı. Gandhi’ye ‘Bapu’ (Baba) ve ‘Mahatma’ (Yüce Ruhlu) diye seslenilmeye başlanması bundan sonra oldu.

Tuz Yürüyüşü
Gandhi’nin en ünlü eylemi ise Tuz Yürüyüşü idi. 1928’de Hindistan’a bir yıl içinde dominyon statüsü verilmesi teklifine İngilizlerin olumlu cevap vermemesi üzerine önce INC, 26 Ocak 1930’da bağımsızlık ilan etmiş ve 12 Mart 1930’da Gandhi ve 78 yoldaşı ünlü Tuz Yürüyüşü’ne başlamıştı. Yürüyüşün amacı, 1762 yılından beri yürürlükte olan ve yılda 25 milyon pound’luk vergiye kaynaklık eden Tuz Yasası’nı (Britanya’nın tuz tekelini) ihlal etmek için denizden tuz çıkarmaktı. Gujarat Eyaleti’nin başkenti Ahmedabad yakınlarındaki Sabarmati Aşram’dan başlayan yürüyüşe yolda binlerce kişi katıldı. Hint Okyanusu kıyısındaki Dandi Köyü’ne kadarki 388 kilometrelik mesafeyi çıplak ayakla 24 günde kat eden 61 yaşındaki Gandhi, 6 Nisan 1930 sabahı İngiliz polislerinin şaşkın bakışları arasında denize yürüdü ve çamura karışmış bir topak tuzu avuçlarına alarak tatlı suda yıkayarak ufaladı. Böylece bir Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair Tuz Yasası’nı ihlal etti. Ardından Gandhi’nin çağrısına uyan binlerce köylü deniz kıyılarına akın ederek tuz çıkarmaya başladılar. Gandhi ve 60 bin eylemci hapse atıldı ancak yasa da işlemez hale getirildi.

Bundan sonrası, başarı veya başarısızlık sayılmayacak denli karmaşık. Gandhi, 1934’te kendi yöntemlerini desteklemeyen INC’den ayrılıp Rajkot şehrine yakın bir köye yerleşti. Orada bir komün (aşram) kurarak sade bir yaşam sürmeye başladı. Bu köyden yürüttüğü sayısız şiddetsiz direniş örgütleyen ve defalarca tutuklanan Gandhi’nin mücadelesi sonunda Britanya Başbakanı ülkeyi ikiye bölme planını resmen açıkladı. 15 Ağustos 1947’de karar uygulamaya konarak, Hindistan ve Pakistan ulus-devletleri kuruldu. Gandhi ise 30 Ocak 1948’de 500 kişinin katıldığı dua töreninde Hindu bir gazeteci tarafından üç kurşunla öldürüldü.

Radikal Gazetesi`nden alintidir. Hepsini okumak isteyenler icin: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/sokrates_thoreau_gandhi_martin_luther_king-1138746
 
Son düzenleme:

evet aslinda gercekten harika bir fikir... Tamam eyleme katilmasinlar, ayri bir yerde toplanip basin aciklamasi yapsinlar... Biz akp yi destekliyoruz fakat bunlari bunlari desteklemiyoruz. Sagduyuya davet ediyoruz diyebilirler. Bence seyirci kalarak ölenlerin ve gözleri parcalananlarin veballeriyle oturmak yerine...
 

yani objektif bakabilmek önemli..evet devletimize zarar gelmesin bölünmeyelim bu hepimizin dileği ancak bunu hakları için eylem yapan gençlerden istemek yerine devletin başında ki insanlardan istemek daha mantıklı değil mi? akp'li olup senin dediğin tarzda açıklama yapaan çok insan oldu bu topikte bile yazanlar oldu hepimiz teşekkür ettik onlara.elbette siyasi düşüncelerimiz hayata karşı bir duruşumuz var ama hepimiz azıcık da farklı bakabilsek ne güzel olur :)
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…