• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

her şeye endişelenme kabiliyeti

Siz nerden nereye
Bekarlıktan evliliğe geçiş korkusu. Babamin evinden başka eve geçerken anne babamın çok üzüleceği korkusu. Tek başına karar verirken artık 2 kişi olmak korkusu. Uzaga gitmiyorum. Evime yakın yerde oturacagim. Yaşım da 30 a dayanmış durumda. Ama evlilik sendromu yaşıyorum
.bekar takılmak istiyorum. Ama nişanlımdan da ayrilmayi kesinlikle istemiyorum
 
Sevgili salinger öncelikle mutluluklar dilerim. Şuan evlilik değil de başka bir karar aşamasında olsaydınız da bu tip davranışlar sergileyecektiniz muhtemelen. Hayatta tabiki hepimiz en doğru kararı vermek ister ve en yüksek mutluluğu hedefleriz. Ancak sizin gibi karar verme sürecinde kaygı yaşayan insanlar, doğru kararı verdim mi endişesiyle sürekli bir açık kapı bırakırlar çünkü kendilerini hapsedilmiş gibi hissederler. Bu da kişilerin size olan güvenini zedeler. Şunu bilmelisiniz ki hayatta ipler herzaman bizim elimizde değil, hayatta sonsuz olasılık var ve bu noktada kader&irade kavramları üzerine biraz düşünün. Kendi aklınıza ve kararlarınıza güvenme cesaretini gösterin, sonrasını da akışa bırakın. Hayatın akışına güvenin ve bizden daha yüksek bir gücün olduğuna inanın. Benim inancıma göre Tanrıdır mesela bu güç, siz de kendi inancınıza göre düşünebilirsiniz. Teslimiyet ve güven kadar güzel bir duygu yoktur.

iyi dileğiniz ve cevabınız için teşekkür ederim. yazınızın bütünü çok anlamlı ama benim zihnimde özellikle 'açık kapı' kalıbı yanıp yanıp söndü. hayatımın her aşamasında istersem vazgeçebileceğim duygusu direk kan basıncımı düşürerek beni rahatlatır. evlenmek bana bir kapının kapanması gibi hissettirdiği için normalde romantik bir yapım olmasına rağmen içimdeki heyecanlar endişelerim arasında eriyip gidiyor. Elbetteki arada küçük anlaşmalıklar çıkıyor ama evlilikle ilgili başka,büyük problemler ortaya çıksaydı eminim mücadele hissim açığa çıkacaktı ve problemleri yenmek için gösterdiğim hırsı büyük bir aşk olarak nitelendirecektim. Şimdi vesvese edip durup duruken hem kendimin hem çevremin hevesini kaçırıyorum.
 
Hata siyahtır, doğru beyaz. Ikisi yanyana güzel durur :) beyaz daha beyaz, siyah daha siyah.
Hata yapmak hiç bir şey yapmamaktan daha iyidir. Tecrübedir en azından..
Ama tabi şimdi biz ne kadar konuşsak boş. Çünkü kaygı problemleri uzun vadede çözülüyor. Sen kendin başarabilirsin.

Şimdi muhtemelen sana saçma gelecek fakat bir yöntem söyleyeceğim.
Her gece ve gün içinde ihtiyacın olduğu her an gözlerini kapat ve hayal et.Kaygılarını,korkularını temizleyen beyaz, parlak bir ışıgın zihnine girip bedenine yayıldığını düşün . Sanki yıllar sonra duşa girmişsin gibi o beyaz ışığın tüm karamsarliklarini akıttığını gör zihninde. Bunu ayrıntılı olarak da yapabilirsin.Beyninden kalbine ayak parmaklarina kadar.
Kişisel minik bir terapi yöntemi.

Size bir olay anlatayım. Bir tanıdığım eşi ile çok kavga ediyordu . Ortada dişe dokunur hiç bir sebep yok ama hanımefendi gurbette oldugu icin kendini güvende hissetmediği için endişelerini çok yansitiyordu. Ben de tavsiye olarak seni her şeyden koruyacak bir varlık hayal et ve sıkıntıya düştüğün her an onu çağır dedim.Olumlu enerjiden oluştur bu varlığı dedim. Hayvan olabilir, insan olabilir, melek olabilirvs vs .2 haftalık bir uğraştan sonra ejderha oluşturmuş kendisi. Eşi ile her kavga edişinde ve sinirini atmak için ejderhanin onun yüzüne ateş püskürttüğünü düşünüyormuş.(amaç bu değildi) aradan 3 ay zaman geçiyor. Adam beni ariyor çok az kavga ediyoruz diyor ama her kavga edişimizde yanaklarım kıpkırmızı oluyor, ensem isilik oluyor diyor terliyorum susuyorum aynı kaygı problemi bende de mi var acaba diyor.... :) yok ejderha o dedim. :deli:
evet biraz daha cesur olup atılmam lazım artık bazı şeylere. değilse sürekli kenardan izleyeceğim dünyada olanı biteni. saçma gelmedi, deneyeceğim, biyoenerji gibi bir şey bi yerde:) ejderha olayı biraz korkunçlu ve orjinalmiş :)
 
Biraz da kişilik yapısıyla alakalı, ben de kararsız ve kaygılı bir ruh haline sahibim. Bu aralar sık sık bu cümleyi kuracağım çünkü şu aralar da kaygılarım bozuk :)

Bi arkadaş teslimiyet demiş çok doğru söylemiş. Sık sık kendime 'mihail bu kadar çok yüklenme kendine seni yaradana güven, rabbim sana bırakıyorum bundan sonrasını' derim ve çok rahatlarım.

Mutluluklar dilerim,

teşekkür ederim, sorunu çok sempatik ifade etmişsiniz, evet kaygılar bozuk :)
 
iyi dileğiniz ve cevabınız için teşekkür ederim. yazınızın bütünü çok anlamlı ama benim zihnimde özellikle 'açık kapı' kalıbı yanıp yanıp söndü. hayatımın her aşamasında istersem vazgeçebileceğim duygusu direk kan basıncımı düşürerek beni rahatlatır. evlenmek bana bir kapının kapanması gibi hissettirdiği için normalde romantik bir yapım olmasına rağmen içimdeki heyecanlar endişelerim arasında eriyip gidiyor. Elbetteki arada küçük anlaşmalıklar çıkıyor ama evlilikle ilgili başka,büyük problemler ortaya çıksaydı eminim mücadele hissim açığa çıkacaktı ve problemleri yenmek için gösterdiğim hırsı büyük bir aşk olarak nitelendirecektim. Şimdi vesvese edip durup duruken hem kendimin hem çevremin hevesini kaçırıyorum.

Sanıyorum 'mükemmelliyetçilik ve zoru sevme' gibi bir durum da hakim kişiliğinizde. Zaten mükemmelliyetçilik ve kaygılar kol kola gider hep. Kişi sanki daha mükemmel birşey yakalayabilirmiş hissiyle hep diğer olasılıkları düşünüp kaygılanır. Sanki ortada sizin sınırlarınızı zorlayan bir durum olmadığı için acaba birşeyler ters mi gidiyor duygusu da içinizde beliriyor olabilir. Özellikle bilirsiniz ilişki konusunda biz faniler hep bu yanılgıya düşeriz:) Aslında 'açık kapı' bırakma olayı benliğinizin bir savunma mekanizması ve sizi rahatlatmaya çalışıyor. Şuanki seçiminizle birşeylerden vazgeçmiş olmuyorsunuz inanın sadece hayatınızın farklı bir dönemine geçiş yapıyorsunuz o kadar. Ki üstelik bu sizi zincire vuran bir durum da değil, şayet ileride yolunda gitmeyen birşeyler olursa o açık kapılar yine orda duruyor olacaktır ve o zaman çaresine bakılır. Sonuçta binlerce parçaya bölünmemiz mümkün değil illaki bir yöne gitmek zorundayız, diğer yönleri vazgeçilmiş büyük fırsatlar olarak görmeyin. Kaderinize güvenin:)
 
düğüne yaklaşık 1.5 ay kaldı, o kadar depresifim ki nişanlım da depresifleşti. bahar havası gibiyiz, anımız anımızı tutmuyor. sürekli uyumak istiyor canım. sanki çok mutsuz olacağım bir hayata adım atıyor gibiyim ama böyle düşünmem için elimde somut veri de yok. sürekli ağlayasım geliyor. bilmiyorum şımarıklık mı ediyorum acaba..

bi yandan da hazırlık yapmaya devam ediyorum. beyaz eşya salon takımı yatak odası alındı, ev tutuldu, düğün kına yeri ayarlandı, bi gelinlik ve diğer ıvır zıvır kaldı. ben hala yarın ayrılsam mı, doğru kişi mi, doğru kişi var mı, şu kişiye evlensem nasıl olurdu, evlensem boşanır mıyım, iyice depresyona mı girerim, bana yakışıyor mu, ben ona yakışıyor muyum, dışardan nasıl görünüyoruz gibi yerli yersiz kaygılar içerisindeyim. dün de annemin rüyasında bi kadın kızın dua bile etmiyor ne bekliyor gibi bir şey demiş..
düğün yaklaştıkça kendimle ve dünyayla geçinme seviyem iyice azaldı..
 
Sanıyorum 'mükemmelliyetçilik ve zoru sevme' gibi bir durum da hakim kişiliğinizde. Zaten mükemmelliyetçilik ve kaygılar kol kola gider hep. Kişi sanki daha mükemmel birşey yakalayabilirmiş hissiyle hep diğer olasılıkları düşünüp kaygılanır. Sanki ortada sizin sınırlarınızı zorlayan bir durum olmadığı için acaba birşeyler ters mi gidiyor duygusu da içinizde beliriyor olabilir. Özellikle bilirsiniz ilişki konusunda biz faniler hep bu yanılgıya düşeriz:) Aslında 'açık kapı' bırakma olayı benliğinizin bir savunma mekanizması ve sizi rahatlatmaya çalışıyor. Şuanki seçiminizle birşeylerden vazgeçmiş olmuyorsunuz inanın sadece hayatınızın farklı bir dönemine geçiş yapıyorsunuz o kadar. Ki üstelik bu sizi zincire vuran bir durum da değil, şayet ileride yolunda gitmeyen birşeyler olursa o açık kapılar yine orda duruyor olacaktır ve o zaman çaresine bakılır. Sonuçta binlerce parçaya bölünmemiz mümkün değil illaki bir yöne gitmek zorundayız, diğer yönleri vazgeçilmiş büyük fırsatlar olarak görmeyin. Kaderinize güvenin:)

diğer yönleri vazgeçilmiş büyük fırsatlar olarak görüyorum gerçekten. bu insanı kaybedersem de onun için aynı şeyi düşüneceğim. yıllar önce evlenmek istemediğim için ayrıldığım 3 senelik bir ilişkim vardı, nasıl kaçtığımı hatırlamıyorum o ilişkiden. artık onla olmam imkansızlaştığı için kaçırılmış bir fırsat olarak görüyorum. sanki bişeyleri kaybedip sonra arkasından ağlamak benim için bir hobi gibi. şimdi de nişanlımın hareketleri tavırları bana iyice batar oldu.
beni anladığınız için teşekkür ederim :'(
 
Back
X