• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Hiç bir geliri olmayan ve çalışmayan kadınlar

Benim bi arkadaşım var 34 yaşına kadar hiç çalışmadı, işletme okumuş sonra da evde 12 sene falan yattı oturdu tv izledi. Sonra birden ağlanmaya başladı ben evde kaldım diye, sonra okumuş memur eş adayı aramaya başladı. Parasızları da beğenmedi işte. 40 yaşında bi sağlık memuruyla evlendi. Şimdi çocuğu olmuyor sanırım. Yaştan dolayı diye düşündüm ama. Yani öyle senelerce evde zengin koca bekleyen kızlar da az değil
Öncelikle belirteyim zor şartlarda okuyup mesleğini eline alan biriyim. Kadınların imkan dahilinde kesinlikle kendi ekonomik özgürlüklerini ellerinde tutması gerektiği savunan biriyim fakat bu yazdığını biraz anlamsız buldum. Çocuğu olmuyor falan. Gerek var mı bu kadar detaya? Onun hakkında böyle düşünüyorsan arkadaşım demen de bence doğru değil.
 
Benim bi arkadaşım var 34 yaşına kadar hiç çalışmadı, işletme okumuş sonra da evde 12 sene falan yattı oturdu tv izledi. Sonra birden ağlanmaya başladı ben evde kaldım diye, sonra okumuş memur eş adayı aramaya başladı. Parasızları da beğenmedi işte. 40 yaşında bi sağlık memuruyla evlendi. Şimdi çocuğu olmuyor sanırım. Yaştan dolayı diye düşündüm ama. Yani öyle senelerce evde zengin koca bekleyen kızlar da az değil
O işler hiç belli olmuyor valla. Çalışma hayatındaki kadınların evlilikleri de pırıl pırıl sayılmaz. Ben tam tersini gözlemledim.
 
Konuyla alakalı geçen bir yazı okudum. Diyor ki 50-55 yaşından sonra yaşlanmaya başlanan kadının toplumda görünmezliği diye. Sonra sorgulamaya başladım. Hakkaten gençliğine göre koca hapsinden kurtulan kadının özgürleştiğini ama bu sefer de yaşlı olduğu için bunun boş bir özgürleşme olduğunu söylüyordu
Şikayet eden, kendini sürekli kader kurbanı gösteren kadınlar lütfen benden uzak olsun. Benim annem öyledir. Elinde bir mesleği varken sadece maddiyat için kendini aldatan, şiddet uygulayan adamı ısrarla boşamadı. Ama psikolojik olarak tam bir enkaza döndü.,Zaten babam öldükten sonra da senelerin verdiği o baskı ile ne yapacağını şaşırdı, güç zehirlenmesi yaşıyor.
Bana temizliğe bir kadın geliyordu. Kendini döven müteahhit kocasını 2 çocuğuna rağmen boşamış, evlere temizliğe geliyordu. İsteyen bulur bir yolunu.
 
Şikayet eden, kendini sürekli kader kurbanı gösteren kadınlar lütfen benden uzak olsun. Benim annem öyledir. Elinde bir mesleği varken sadece maddiyat için kendini aldatan, şiddet uygulayan adamı ısrarla boşamadı. Ama psikolojik olarak tam bir enkaza döndü.,Zaten babam öldükten sonra da senelerin verdiği o baskı ile ne yapacağını şaşırdı, güç zehirlenmesi yaşıyor.
Bana temizliğe bir kadın geliyordu. Kendini döven müteahhit kocasını 2 çocuğuna rağmen boşamış, evlere temizliğe geliyordu. İsteyen bulur bir yolunu.
Çok afedersiniz annenize laf ediyorsunuz ama hatırladığım kadarı ile sizin de maddi durumunuz yerinde olmasına rağmen çalışmayan,size bıçak çeken,dikkatsizliği yüzünden arabanızı pert eden eşinizle hala birliktesiniz.
 
Çok afedersiniz annenize laf ediyorsunuz ama hatırladığım kadarı ile sizin de maddi durumunuz yerinde olmasına rağmen çalışmayan,size bıçak çeken,dikkatsizliği yüzünden arabanızı pert eden eşinizle hala birliktesiniz.
Kendin yazmışsın zaten. Bil bak ne yok. Ben kader kurbanı rolü yapmıyorum. 😎Gayet mutlu mesut yaşıyorum 💃🏻💃🏻
 
Küçük çocuklarınız olduğu için ite kaka sürdürdüğünüz evliliğinizde mutlu olmanız ne sevindirici
Eee ne mutlu o zaman size
Ben annemden nefret ediyorum. Ölse cenazesine gitmem. Bunun sebebi babamı çekmiş olması değil. Bana annelik yapmamış olması. Bunu aradan geçen 1 senede, saatlerce, günlerce düşündükten, onlarca insanla konuştuktan sonra idrak ettim. Ben 10 yaşındaydım kardeşim doğduğunda. Annem sadece en küçük kardeşimiz onun çocuğu gibi davrandı. Belki de içinde bulunduğu psikolojik çıkmazda küçük kardeşime sığınmayı seçti. Ben 10 yaşında kardeşimi parka götürüyorum. Halbuki kendim çocuğum daha. 13 yaşında basketbol kursuna yazıldım. Bahçelievler’den Ulus’a kendim gidip geliyordum. Bir kere zaten motosiklet çarptı. Sonra bu kadar sevgisiz bir ortamda yaşarken 18 yaşında erkek arkadaşım oldu. Onda sevgiyi aradım. Annem erkek arkadaşım olduğunu duyunca “o çocuk sana bakmaz. Çok yakışıklı” dedi. Erkek arkadaşım Aydınlıydı. Beni görmeye Ankara’ya geldi. Annem o gün beni tehdit etti. “Bekaretin bozuldu mu. Bozulduysa babana söyleyeceğim. Doktora kontrole götüreceğiz seni” dedi. Sonra ben 20 yaşında ilk evliliğimi yaptım. İnsan hasta olunca başında kim bekler? Kim çorba yapar. Annesi di mi? Benim ilk kocam hep başımda durdu. Annem yine yoktu hiçbir zaman. Çünkü onun kendi problemleri vardı. Daha sayamadığım çok şey var. O yüzden annemden nefret ediyorum. Benim bir anneye en çok ihtiyaç duyduğum bir zamanda, 42 yaşında zar zor tüp bebekle evlat sahibi olduğumda bana sırt çevirdi. Varlık içinde yokluk çektirdi. Beni 5 kuruşa muhtaç etti.
Ben bunları artık çözdüm. Çözdüğüm günde artık benim annem yok demeye başladım.
 
Benim etrafımda olanlara genelde evlatları bakıyor. Doğrusu da o bence, ana baba çocuva binbir emekle bakıyor, evlat da karşılığinda anne babaya yaşliliklarında rahatlık sunmalı. Bu dediklerim normal, sevgi dolu aileler tabi annem kötü, babam kötü derseniz işler değişir.
 
ayrıca ev hanımı olmanın görünmeyen bir emek olması da çok ciddi bir haksızlık. çocuk büyütmüş, bulaşık yıkamış, ev temizlemiş, yemek yapmış dışarıda ayrı ayrı uzmanlık alanları olan ayrı ayrı meslek tanımları altında ayrılan birçok farklı rolü yıllarca üstünde taşımış. bakıcı, aşçı, temizlikçi, bulaşıkçı, terzi, hasta bakıcı, öğretmen hatta bazen psikolog olmuş evin içerisinde. kadının emeğine değer vermeyen sistemin içinde başka kadınların da aynı şekilde hemcinslerinin emeğine değer vermeyip hor görmesi çok üzücü. zaten evinin içinde yıllarca çalışmış bu insan aslında bir de kayın aile faktörü var ki ona emek verenlerin apayrı bir yorgunluğu olur. sonra işte çıkıp üstten baka baka, gerile gerile konuşma hakkı buluyor kimileri. bazı insanlar kendilerinin burun kıvırarak, şikayetle baktığı hayat şartlarının başkaları için şükür ve gıpta sebebi olabileceğini asla anlayamıyor maalesef.
Çocuk dışında ev hanımlığında bir şey yok valla o biraz da kadınların abartması. Bi kadını en çok çocuk zorlar onun dışında sanmıyorum bulaşığı makineye dizdi, çamaşırı makineye attı diye birinin incilerinin döküleceğini
 
Çevremde annem de dahil olmak üzere böyle çok kadın var ve durumlarına gerçekten üzülüyorum. Ben annemin bir ihtiyacı olursa karşılamaya gayret ediyorum ama annemin ikinci evliliği ve eşi de çok para vermiyor. Bakıyorum annemin hiç sosyal hayatı yok arkadaşı yok çünkü parası yok. Gün bile yapamıyor evinde. Arkadaşlarından şuan uzakta ama beraber olunca annem anneannem yengem falan hayatları boyunca hiç bir işte maaşlı çalışmamış kadınlar bana sürekli bundan yakınıyorlar ama yaşları genç olanlar çalışmayı da düşünmüyor. 40lı yaşlarda artık ev işlerinden de bunaldılar onu da yapmak istemiyorlar haklılardır ev emeği göze gelmiyor ama bilmiyorum ya parasızlık çok zor , anneme hep tembih etmiştim bişeyler yapıp satabilirsin diye. Zor bir psikoloji ben sadece benim yanımda parasızlıktan şikayet etmelerinden bunaldım.
Calismak isteyen calisir Evden bir seyler üretip satar Gene para kazanir ama bazi istisnalar var ki ruh hastasi kocalar calisma calisan kadin söyle böyle diyen

Orda da aslinda yapilacak benim acimdan belli ama her insan ayni sartlarda degil herkese git bosan diyemiyorsun Maalesef
 
Ben yıllarca çalıştıktan sonra pandemide sağlık sorunlarım sebebiyle bıraktım. İki senedir yavaş yavaş mesleğe dönüyorum ama çalışmadığm dönemde de sizin gibi düşünmedim zira anne olan bir kadın evde de çalışıyor. Anneme gelince yıllarca köyün terziliğini yapmış hayrına tabiki... kendi maaşı hiç olmamış ama babam çalışırken annem iyi biriktirmiş gayet rahatlar çok şükür... kiralar annemde valla bazen düşünüyorum onca yıl çalıştık ama onlar kadar rahat emeklilik yaşar mıyız acaba.. velhasıl kelam en büyük problem hayat zor ekonomik şartlar zorlayıcı bırakın siz eskileri siz, biz yaşlanınca bir maaşla nasıl geçiririz onu düşünün... zira bizim eskiler gibi birikimle evler,arsalar biriktirme şansımız yok... alım gücü malesef çok düşük...
 
Çevremde annem de dahil olmak üzere böyle çok kadın var ve durumlarına gerçekten üzülüyorum. Ben annemin bir ihtiyacı olursa karşılamaya gayret ediyorum ama annemin ikinci evliliği ve eşi de çok para vermiyor. Bakıyorum annemin hiç sosyal hayatı yok arkadaşı yok çünkü parası yok. Gün bile yapamıyor evinde. Arkadaşlarından şuan uzakta ama beraber olunca annem anneannem yengem falan hayatları boyunca hiç bir işte maaşlı çalışmamış kadınlar bana sürekli bundan yakınıyorlar ama yaşları genç olanlar çalışmayı da düşünmüyor. 40lı yaşlarda artık ev işlerinden de bunaldılar onu da yapmak istemiyorlar haklılardır ev emeği göze gelmiyor ama bilmiyorum ya parasızlık çok zor , anneme hep tembih etmiştim bişeyler yapıp satabilirsin diye. Zor bir psikoloji ben sadece benim yanımda parasızlıktan şikayet etmelerinden bunaldım.
Çalışmayı düşünse ne yapacak ki? Tecrübe olmadan kimse en basit bir işe bile almıyor üstüne belli bir yaştan sonra.egitimi,belli bir mesleği yoksa ne yapacak zaten.100 defa düşünmüşlerdir onlar da bunu.
 
Yazınızdan bana geçen hissiyat şu; yaşadığı toplumun dinamiklerinden bihaber, sadece kendi doğrularını yaşayan, okumuş ama eğitimden gerekeni yeterince alamamış z kuşağı gibi geldiniz.

Siz İsviçrede yaşıyor olabilir misiniz? Kanada ya da avrupanın kuzeyindeki ülkelerden birinden mi düştünüz anadoluya?

Biz ortadoguda yaşıyoruz hanimefendi. Burda 10 kardeşten sadece bir tanesi okutulur o da erkek olduğu için. Kız kısmının ne işi var okulla filan.

Kadınların şikayet etmeye hakkı var mı sizce? Birçoğu gençliğinde yaşadığı zorbalığı bile bugün idrak edebilecek kadar "farkında" olamadan gelmiş bu yaşlara.

Şimdi çoğu 50lerin sonuna yaklaşmış. Tamamı antideprasan kullanan, mutsuz ve yaşından büyük gösteren zavallı kadınlar. Var mı annesi 55 60 üstü olup da antidepresan kullanmayan? Annesi mutlu olan var mi gerçekten?

Siz bırakın da bari şikayet etmeye hakları olsun. Bari onu almayin ellerinden?

Size ne şartlarda okuma imkani verildi, anneniz neleri feda etti kimbilir.

Empati yapmaya çalışın onlarla. Siz de eminim okurken zorlanmissinizdir, hepimiz farklı farklı şartlarda yaşıyoruz ve birimizin hayati için doğru olan diğeri için doğru olmuyor.

Ben atanamamış bir ögretmenim. Çok çaba verdim, çok emek harcadım. Ben bu ülkenin binlercesi gibiyim. Benim gibi binlerce insana rastlarsınız. Okumuş çalışmış emek vermiş ve sonunda arzu ettiği olmamış ne çok insan var farkında mısınız.

İşsizliğin tavan yaptığı, gençlerin mutsuz ve umutsuz olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz. Gerçek hayatları daha iyi analiz etmek zorundasınız.

55 yaşından sonra kadınlar ne gibi is yapsın mesela? Çocuk bakabilir mi, çoğu için cevap hayır. Lif örmek demişler. Gözleri yakını bile görmeyen 60 yaşında bir kafina lif ör, göz nuru dok. Bir hiç parasina sat diyorsunuz. Olur mu? Benim vicdanım izin vermez.

Annem 65 yaşında. Hiçbir zaman maaşlı bir işte çalışmamış ama parasızlığın ne olduğunu bilmez. Şimdi kira geliri var. Ama olmasaydı da çalış demezdim.

Ben küçük bir yerdeyim. Özel okul sayısı az. Çalışmıyorum. Kira gelirim var ailemden az da olsa. Ama bana ne önerirsiniz mesela. Bulasikcilik yapabilirim ama bu benim psikolojimi nasıl etkiler bunu düşünemezsiniz mesela. Empati yapmak zordur çünkü.

Bırakın şikayet etsinler. Bari buna hakları olsun. Bu kadarını çok görmeyin onlara. Annenize imkanınız varsa yardım edin. Yoksa bari dinleyin, o kadar.

Kendi hayatınız üzerinden degerlendirme yaparsanız daima yanılırsınız.

Siz hatırladığım kadarıyla ogretmendiniz. Eğitim verdiğiniz her çocuk çok çok farklı hayatlardan ve imkanlardan geliyor okula. Lütfen her birinin hikayesine uygun olan şekilde yaklasın onlara. Imkani olmayana özel ders önermeyin mesela, anne babası ayrı olanin anne babasını birlikte veli görüşmesine davet etmeyin. Bu gibi incelikler sizi her insan için özel ve güzel kılar.
Ben de atanamasaydim hiçbir iş yapamazdım.hiçbir yer almıyor tecrübe olmayınca.alanlar da günde 15 saat çaliştıran abuk sabuk yerler olurdu.bizde kira geliri de yok.hâlâ ailemle yaşayan 30 küsür yaşında eline erkek eli değmemiş, ya da abuk sabuk insanlarla yarım yamalak birşeyler yaşamış, psikolojisi daha da bozulmuş biri olurdum.şimdi eskiden olduğu gibi kimse kolundan tutup evinin hanımı da yapmazdı.ya da daha şanslıysam kendimden çok daha düşük seviye bir hanzoyla evlenip 2,3 çocukla ömür tüketirdim.Kaldı ki dediğin gibi bu olasılıkları en kötüsü yaşayan milyonlarca insan var.hâlâ düşünürüm ara ara verilmiş sadakam varmış.yoksa ben diğer insanlar gibi aman kısmet cart curt boşver deyip yaşayamadım da.intiharedeceğime o kadar eminim ki.26 yaşında atandım, ama son zamanlar da o kadar kötü durumdaydim ki biraz daha devam etse gerçekten intihar falan ederdim yani bazı kişiler gibi.hâla allah ya da tanrı her neyse hâlime acıdı derim.
 
Son düzenleme:
bu ayrı bir konu başlığı ama ben de bunu düşünüyorum , 30 yaşında ev kızları var , okulda okumamış ya da kıytırık bölümler okumuşlar iş bulamıyorlar öylesine okumuşlar. Yani evde durmak sıkıcı bence , şimdi tekstil atölyeleri açılıyor aslında giyim iyi bir sektör , öğrenip evde elbise de dikilebilir.
Asgari ücretli 12 saat.bir de neredeyse hergün parasız fazla mesai.
 
Benim bi arkadaşım var 34 yaşına kadar hiç çalışmadı, işletme okumuş sonra da evde 12 sene falan yattı oturdu tv izledi. Sonra birden ağlanmaya başladı ben evde kaldım diye, sonra okumuş memur eş adayı aramaya başladı. Parasızları da beğenmedi işte. 40 yaşında bi sağlık memuruyla evlendi. Şimdi çocuğu olmuyor sanırım. Yaştan dolayı diye düşündüm ama. Yani öyle senelerce evde zengin koca bekleyen kızlar da az değil
32 yaşındayım 2 senedir benim de çocuğum olmuyor.kısmet o işler.hem evlenmenin hiçbir şeyle alakası yok ne güzellik ve çirkinlik, ne kariyer, ne işsizlik, ne kısa boy, ne uzun boy, ne engellilik. Hiçbir şeyle.Tamamen koca bir KISMET. Kendinizi bir konuda da olsa üstün görmek istiyorsunuz anladığım kadarıyla ama böyle birşey yok yani.hepimiz bize ne kadar nimet verilmişse onunla yaşayıp gitmek zorundayız.bak seni çok iyi anlıyorum.ben ortalamadan oldukça güzel bir kadınım.zamanında ben de çok debelendim kendimi üstün gördüm, insanlara tepeden baktım, amiyane tabirle kudurup durdum ama sonra bir sakin kafayla baktım etrafıma.eee dünya kadar(tepki çekeceğim şimdi de ne yapayım yani) çirkin, eciz bücüş, engelli, kilolu, aşırı zayıf kişilerin benden çok daha iyi hayatlar yaşayabildiğini, hem maddi hem manevi çok iyi eşler, partnerlerle birlikte olduklarını gördüm.bir konuda insanlardan üstünsen bile bu daha iyi bir hayat yaşayacağını ya da elindekinin senin çabanla, yeteneğinle, güzelliğinle olduğunu göstermiyor yani.bizim gibiler için acı gerçekler ama kabullenmektir başka şansımız yok maalesef.ben aşina inanıyorum bazı konularda resmen kuklayız. Bizim önümüze ne atılırsa onunla yaşayıp gidiyoruz işte.sonra da ben yaptım sanıp havalaniyoruz işte.elde edemeyince de kahroluyoruz.
 
Son düzenleme:
Yaşı genç, sağlığı çalışmaya elveren bir kadının çalışmaması tamamen onun sorumsuzluğudur. Bir adamın ya da kızının-oğlunun vereceği paraya muhtaç olmayı seçerler. Kendi annem içinde konuşuyorum bu arada. Çalışmaya üşenirler ama ay sonu geldiğinde kocalarından fazladan harcadıkları üç kuruşun hesabının sorulmasına içerlemezler. Bir yere kadar üzülüyordum ama artık bu durumun kendi tercihleri olduğunu kabullendim ve üzülmüyorum
Konudan ve yorumunuzdan bağımsız, profil resminize bayıldım.:KK48:
 
Back
X