Howl'un Kitap Kulübü 🏰

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Selamlar efendim, nassınız?

Aynı anda 3-4 kitap okuyunca bende biraz devreler yandı malum, Sophie Kinsella'nın Pasaklı Tanrıça kitabı su gibi akıyor, bazı yerlerini abartı bulsam da yine çok komik ve akıcı bir Kinsella kitabı. Ha bu kitap çok ufuk açar mı, zannetmiyorum. Yine de öğrenilecek birkaç ders çıkarttım şimdiden.

Samantha çok işkolik bir kadın, hayatını tamamen işine adamış idealist bir avukat fakat gerçek hayata dair hiçbir bilgisi yok. Mesela yemek yapmak, temizlik yapmak, dikiş dikmek vb şeylere hakim değil, hatta o kadar işkolik biri ki çalıştığı şirkete ortak olmak amacıyla gecesini gündüzüne katıyor ve son yıllarda da asla izin kullanmıyor. Fakat Samantha o dağınıklık ve karmaşanın arasından bir müvekkiline 50 milyon pound değerinde para kaybettiriyor, şoka giriyor ve bir trene atlayıp bilmediği bir eve gidiyor. Zaten bu süre zarfında da Samantha'nın hiçbir arkadaşı kendisine destek vermiyor hatta üstüne bir de işten kovuluyor. Olaylar burada başlıyor, gittiği evin sahipleri de kendisini hizmetçi zannediyor ve işe alıyor. O güne kadar hiç yemek, temizlik yapmayan karakterimiz binbir yalanla işi kıvırıyor, şimdi de bir bahçıvan ile tanışıklığı var, sanırım o karakterimiz de Samantha'ya yardım edecek gibi duruyor... Benim bu kitaptan çıkarttığım birkaç ders var aslında, hayatta işten daha önemli şeyler var, gerçek hayata da zaman ayrılmalı. Düzenli ve titiz olmak çok önemli. İyi gününde yanında olduğunu düşündüğün arkadaşların en kötü gününde seni satabilir, buna alış. Ve en önemlisi, her zaman mükemmel iş yaptığında değer görürsün fakat bir here hata yapsan asla affedilmezsin... Sanki gerçek hayattaki iş yerlerini anlatmışlar. Maalesef böyle... Düşene de bir tekme vuruluyor galiba. Yine de kızımız hırs etti, kafaya taktı şimdi ev işi öğreniyor, ve hayata ne kadar geç başladığının da farkında. Demek ki bazen insanın iş dışında kendine de zaman ayırıp tatilinden ödün vermemesi, ev işlerini de öğrenmesi lazım. Sonuçta gerçek hayat bazen sadece iş değil.

Kirpinin Zarafetinde de şu an 100. sayfadayım. 1000kitap uygulamasına göre her gün en az 35 sayfa okuyorum, bu şekilde koyduğum hedefleri seviyorum, en azından hedefime ulaşmadan asla uyumuyorum. Sabah kalktığımda biraz uykusuz oluyorum ama en azından aklımda yarım bıraktığım sayfa kalmıyor.
 
Dinle küçük adam - Wilhelm Reich

“Boks maçı yerine kitapçıya git, eğlence merkezlerine gitmek yerine uzak ülkelere seyahat et. Doğayı düzeltmeye çalışma, onu kavramayı ve korumayı öğren…”

Öncelikle kitapta bir öykü, kurgu olmadığından herkes benim kadar sevebilir mi bilmiyorum.
Fakat bu zamana kadar okuduğum incelemeler, aldığım tavsiye yorumları hep iyiydi, bende zaten çok beğendim.
Ufuk açıcı bir kitap.

Ağır eleştiri niteliğinde bir kitap. Topluma yararlı olabilmek adına hiç bir girişimde bulunmamış ama kendisini zirvede gören insanlara karşı yapılan eleştiri. Eleştiriden daha fazlası olarak aşağılama da yok değil. Bazı yerlerde yazarın kendi hayatında sindiremediği olaylara tepki verdiğini çok net anlıyorsunuz.
Sizinle konuşuyor gibi olan üslubu, hitap şekli, okurken sürekli kendinizi suçlar gibi bir hissettiriyor, ki bu bana göre bir artı.
Aslında kitap olması planlanmayan, bir makale olduğunu öğrendiğimde zihnimde her şey yerine oturdu.
Kaleme alındığı 1940 lı yıllardan bu yana insanlık adına hiç bir şeyin değişmediğini acı acı okudum.

Psikolog Wilhelm Reich tarafından, özgürlükçü sosyalist siyasi felsefesini, özellikle de işçi sınıfının kurtuluşa ulaşmanın tek yolu olarak doğrudan eyleme ilişkin görüşlerini ana hatlarıyla anlatan 1945 tarihli bir makaledir.
 
Geldi gelecek az kaldi hizlanmamiz lazim anna cilar
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…